Ahmet Yılmaz
Dijitalleşme ve Yapay Zeka Üzerine
Günümüzde sıklıkla duyduğumuz bu kavramlara biraz farklı bir perspektiften –aktüel tartışma ve yaklaşımların sunduğu zemin açısından- bakma ihtiyacı doğdu.
Dijitalleşme sürecinde yapay zekâya atfedilen aşırı önem doğal olarak abartılı gelecek senaryoları, hatta buna vizyon diyenlerin sayısı da arttı. Gerek negatif gerekse de pozitif yaklaşımlar oldukça kafa karıştırıcı bir nitelikte sunulmaktadır. Umarım bu yazıyla daha da kafa karışıklığı yaratmaz, yeni bir bakış açısı getirebilirim.
Siyasette de olduğu gibi aslında her bir alanda ‘yeni dönem’ tespiti çok subjektif bir tanımlamadır. Tanımlama sahibine, sahibinin ideolojik yaklaşımına, donanımına göre değişir. Mutlaka düne göre değişen hatta radikal değişim gösteren alanlar, disiplinler vardır. Değişimleri görüp ona göre hareket etmek, pozisyon almak insanlık tarihinde çok sık görülen, normal bir durum.
Bugünkü dönem dijital çağ olarak adlandırılmaktadır. Analog verilerin dijitalleşmesi. Dijitalleşmenin sade hali- sandığımızdan da çok önce- endüstrileşme tarihi ile başlar. Mekanik sürecin matematiksel yorumu, anlamlandırılması ve bu yönü ile yeniden dinamikleştirmesi. Matematikçi, feylesof Leibniz’in (1646-1716) Hannover Leibniz kütüphanesinde gördüğüm ikili birim sistemi bilgisayarı (computer) anlamama ilk yardımcı olan çizelge idi (Leibniz’den önce de bu sistemin Thomas Harriot, 1560-1621, tarafından geliştirildiği de söylenmektedir). Yani dijitalleşmeyi, endüstrileşme sürecinin bugünkü adıdır diye adlandırırsak pek yanıltıcı olmayız. Çünkü, bütün araştırmalar, uygulamalar ‘bilindik’ endüstri zemininde gerçekleşmektedir. Bu sadeleşmeyi önermekteki amaç, bugünü ve yarını daha iyi anlamak içindir.
Düşünceme göre yeni bir çağdan bahsedecek isek cevaplamamız gereken soru şu olmalıdır; dijitalleşmeden sonra ne gelecek? Günümüzde birçok dinamik gelişme bize bu soruyu sordurtmakta. Bir bütün olarak dijitalleşme ve buna şuan ivme kazandıran yapay zeka araştırma ve uygulamaları ‘klasik fiziğin’ bize sunduğu imkanlar çerçevesinde gerçekleşmektedir. Farklılığı anlatmak için bahsedilen Deep Learning, Neuronal Ağlar bile hala kapsamda değenlendirilebilir. Yeni dönem diyor isek, o zaman klasik fiziğin dışında Kuantum fiziğinin bize ne tür olanaklar sunduğunu da konuşmalıyız, araştırmalıyız?
Yapay Zekayı abartıyor muyuz?
Niklas Luhmann’dan ödünç olarak belirtmek gerekirse, kavram olarak Yapay Zeka “kategorik olarak yanlıştır”! Temelde iki değişik kategoriden bahsediyoruz; zeka ve bilinç! Stratejik herhangi bir sorunun çözümünü zeka olarak tanımlıyoruz. Karışık ve karmaşık dünyayı kreatif, yeni yaratıcı düşüncelerle ve duygularla anlama yeteneğine ise bilinç (Bewusstsein) diyoruz. Hisler, duygular, algılar, dokunuşlar öz bilincin bir parçasıdır. Bunlar bizim dünya ile ve kendimizle ilişki kurmamıza yardımcı olurlar. Yapay Zeka’ya yüksek anlamlar yükleyenler bilinç ile bilgisayarın arşiv kapasitesini karıştırıyor olmasın? Bir makine olarak bilgisayarlar birçok işlev görebilir (araba yönetebilir, satranç oynayabilir, robot olarak hizmet sunabilirler, savaşabilirler, vs…) ama hissedemezler. Ağrı, sızı, sevinç gibi bir şeyi hissedebilmeleri için etten, kemikten olmak zorundadırlar ve tabii bir de ölümlü olmaları gerekir! Şayet bir makine bunu dahi yapabilecek bir konuma gelirse, o bizim anladığımız makine olmaktan çıkar bir organizma olur! İlerde makine de bir nevi organizma olacaktır diyenler var ama bu çok doğru değil ya da organizmayı tanımıyorlar (Yapay Zeka ile bio-teknoloji bulaşmasından medet umanlar bu tezi öne sürüyor. Dolayısı ile kullandığımız kavram ve içerikleri doğru kullanmak zorundayız ki, amacımızın ne olduğu ve/veya klasik fizik sınırları içind neyin mümkün olup-olmadığı iyi anlaşılsın.
Yapay Zeka’nın yapabildiği en büyük ustalık geleceğe yönelik varsayımlarda bulunmaktır. Milyonlarca olasılık içinde muhtemeli hesaplayabilir, milyonlarca imgeyi bir öngörüye, varsayıma göre tarayabilir, sistem ve makinelerin hangi şartlarda ve nasıl devreden çıkabileceğini yine bir varsayıma, senaryoya dayanarak söyleyebilir, işaret edebilir. Bu mahareti ile mesela günlük hayatımızda mega şehirlerde trafiği rahatlatabilir, hammadde döngüsünü ve ihtiyacı optimize edebilir. İnovasyon proseslerini daha iyi yönetmemizi temin edebilir. Veri tabanlı standart rutin işleri yapmamızı kolaylaştırır. Sanayinin ilk evrelerinde gerçekleşmiş işbölümlerini, meslekleri ortadan kaldırabilir. Sayısız başka marifetler sıralayabilir, örnekleri çoğaltılabiliriz. Ama Yapay Zeka varsayımlara dayalı bir gelecek öngörüsünden fazlasını yapmaz, yapamaz!
Yapay Zeka konusunu ve alanını insan yaşamını kolaylaştırmak, insanın düşünce ve yetenekleri artırmak faydası dışında düşünenler ya insan’a alternatif bişeyin peşindeler ya da bizimle bol miktarda kafa buluyorlar.