Prof. Dr. Ali Rıza Büyükuslu
Yerli ve Milli Teknoloji Üretimine Geçiş
Bir ülkenin teknolojide dışa bağımlılığından kurtulması için dışarıdan teknoloji satın alma ya da transfer yapma yerine, başkasının ürettiği ya da geliştirdiği teknolojiyi kullanan ülke durumundan teknolojisini kendi üreten ülke modeline geçmesi gerekmektedir. Hiç kuşkusuz ki, global bazda Türkiye nin yeni dünya düzeni olan Dijital Dünyaya Entegrasyonun başarılı olabilmesinin ön koşulu yerli ve milli teknoloji geliştirmek ve bunları dünyaya arz edebilmektir. Bu bağlamda, toplam ihracat içinde teknolojik ürünlerin artması ve söz konusu teknolojik ürününde yerli ve milli olması en az gerçekleştirdiğimiz üretimin milli teknoloji tabanlı olması kadar önem arz eden bir konudur.
Teknoloji geliştirme bir ülkede sadece devletten beklenecek bir görev değildir. Aynı zamanda İşverenlerin veya yatırımcıların kısacası ulusal kapitalinde sorumluluğu olması gereken bir konudur. ABD, İngiltere, İrlanda, İsrail, Güney Kore, Japonya; Almanya gibi bir çok milli teknoloji üretebilen ülkelerde yerli teknoloji geliştirme Devlet-Özel Sektör ve Bilimin (Üniversiteler, Araştırma Kurumları) ortak iradesi ve çabasıyla gerçekleştirilen çalışmaların bir ürünüdür. Devlet teşvikleri ve finansal destek modelleri milli teknoloji üretimi için gerekli eko sistemin kurulması için zorunlu unsurlardır. Ancak resmin tamamlanması eko-sosyal altyapının çarklarını en iyi şekilde çalışması ve entegre işlemesi için üniversite-sanayi işbirliği, kamusal-özel alan proje partnerliği, özel sektörde Ar-Ge faaliyetlerinin artması ve öncelikli stratejik yatırım tercihleri arasında yer almalıdır. Bu konuda çok ciddi paradigma değişimine ihtiyaç vardır. Öncelikle işverenlerin yeni teknoloji geliştirilmesi ve küresel pazarlar için yenilikçi ürün üretebilmeleri için dijital dönüşümün yeni sermaye birikimi, yeni büyüme ve kalkınma modeli olduğu hususunu kabul etmeleri gerekiyor. Eski alışkanlıklar yani ucuz iş gücü, hammadde, konvensiyonel üretim modelleri ve teknolojileri ile birlikte devlet destekli servet edinme alışkanlarını terk etmek suretiyle yüksek nitelikli insan kaynağı kullanımı, yeni yetenek düzeylerinin eğitimine kaynak ayrılması, dijital teknoloji tabanlı üretime geçiş, dünyada kendi pazarını yaratan yıkıcı ya da sarsıcı inovatif ürün veya hizmet gelişimi, endüstri.4.0,ve toplum 5.0 uygulamalarının benimsenmesi, girişimciliğin desteklenmesi gibi değişimi yapması gerekmektedir. Geleneksel üretim modelleri ve teknolojileri eskiden ve hala kullanımda ise üreticiye kolaylık sağlama ve belirli konfor getirmekte görevini yapıyor olabilir ancak Dijital teknoloji aplikasyonlarının bugün geldiği noktada yaptığı dönüştürücü etki üretim yöntemlerinde sonsuz ve sınırsız ilerlemelere neden olabiliyor. Operasyon odaklı sistemlerden müşteri hatta bireysel kullanıcı odaklı üretime veya sisteme geçiş daha fazla şirketin Dijital transformasyona geçmesine ve Dijital şirketlerin planlanması, tasarlanması ve hayata geçirilmesi ihtiyacını doğurmaktadır. Yeni nesil teknoloji yatırımları yapmak artık Türk sermayesinin asli görevlerinden birisidir. Milli ve yerli teknoloji üretimi şirketlerinin yeni vizyonlarının merkezinde yer almalıdır. Türk sermayesinin de üretim milliyetçiliğine geçmesinin zamanı çoktan gelmiş ve geçiyordur. Başkasının teknolojisi ile yürütülen montaj ekonomisi yerine daha fazla Ar-Ge yatırımları ile yerli teknolojiye dayalı üretim sistemlerine geçmek ve yabancı menşeli teknolojiye veya ithal know-how a ayırdığımız dövizi ülke içerisinde tutmalıyız. İş dünyasında milli ve yerli teknoloji üretiminin öncülüğünü yapan cesur liderler ortaya çıkmalı, dijital dönüşüm her çalışana benimsetilen bir insan kaynağı politikası haline gelmeli, Dijital bazlı kişiselleştirilmiş yeni nesil ürünlere yoğunlaşılmalı, firma içi inovasyon ve girişimcilik aktivitileri artırılmalı, nesnelerin interneti, büyük veri analizi, yapay zeka ve robotik sistemleri ve mühendisliği sayesinde yeni teknoloji platformlarının şirketlerde kurulmasının desteklenmesi son derece önemlidir.
Yerli ve Milli Teknoloji üretiminde kritik öneme sahip kurumlardan biriside Üniversitelerdir. Üniversitelerinizin mevcut teorik eğitim formatı ve diploma üretimine odaklı yapısıyla dijital dönüşümün öngördüğü yetenek, yetkinlik ve beceri düzeyini yakalaması çok zor görünmektedir. Bunu için bir an evvel Bilimin Teknolojiye ve Teknolojinin ürüne dönüştüğü uygulama ağırlıklı Ar-Ge ve proje bazlı üniversite modeline hızla geçilmelidir. Üniversitelerimiz sanayimizle birlikte Bilim ve Üretim üstüne dönüştürülmeli. Şirketlerimiz rekabet öncesi işbirliği platformlarını üniversite içinde tesis edecekleri ar-ge, tematik inovasyon merkezleri ve prototip ürün geliştirilecek atölyelerde yapmalıdırlar.
Yerli ve Milli teknoloji üretmek için bu sürecin tüm aktörlerini aynı hedef için bir araya getirmemiz ve motive etmemiz gerekmektedir. Bunun için bu süreci tüm taraflarının çok istekli, yeterince organize, çok akıllı ve sabırlı olması gerekmektedir. Her şeyden önce kaçak güreşmeyi bırakarak, devletin yanında ve milletin geleceği için sorumluluk alınmalıdır. Bu ülke ve vatandaşları üzerinden kazanılan abartılı servetin ve obezite düzeyindeki zenginliğin bir kısmını bu ülke topraklarında üretilecek yani made in Turkey in yanı sıra made from Turkey ürünlerini üretmek için gerekli olan ve Türkiye nin tamamını kapsayacak Ar-Ge ve bilimsel araştırmalara ayırmak hamasetten konuşmaktan ziyade gerçek vatansever bir yaklaşım olacaktır.