2013 Yılı Ulaştırma Sektöründe Değişim Yılı Olacaktır
Ülkemiz mevcut veya planlanmakta olan çok modlu (karayolu, denizyolu, demiryolu, havayolu, boruyolu) uluslararası taşıma yollarının kavşağında yer almakta olup, Avrupa, Kafkasya, Ortadoğu ve Orta Asya’yı ve hatta Uzak Doğu’yu birleştiren bir merkez ve bölgesel ve uluslararası yolların buluştuğu anahtar bir ulaşım terminali konumundadır.
Aynı zamanda özellikle Avrupa Birliği ülkeleri için öngörülen Trans Avrupa Ulaşım Şebekelerinin (TEN) Doğu kapısını oluşturmaktadır.
Türkiye’nin bu coğrafi konumu nedeniyle kıtalar arasındaki doğal köprü olma avantajını lehine kullanabilmesi, geliştirilen alternatif güzergahlar ile rekabet edebilmesi için tüm ulaştırma altyapılarını ve özellikle de demiryolu alt yapısını hızla yenilemeli, gerekli yapısal reformları gerçekleştirmelidir.
AB ulaştırma ve taşımacılık türleri ile ilgili olarak uyulması mutlak gerekli olan bazı kararlar aldı.
Bu kararlara göre;
• Taşımacılık türleri arasında rekabet yerine işbirliği olmalıdır
• Taşımanın ana aksı demiryolu, denizyolu, içsuyolu olmalı, karayolu kılcal taşımaları yapmalıdır.
• Her türlü eşya bir kabın (konteyner, palet, bigbag) içine konulmalı, bu kablarla ve birden fazla ulaşım türü kullanılarak rekabet edilebilir maliyetle taşıma yapılmalıdır
• Demiryolu taşımacılık sisteminde yapısal bir değişiklik yapılmalı, demiryolu işletmeciliği kamu ve özel kurumlara açılmalıdır
• Ulaştırma ve Taşımacılık sisteminde çalışanların tümü, işi ile ilgili eğitimi almış olmalıdır
Türkiye’nin AB müktesebatı ile ilgili uyum çalışmaları devam ediyor.
Ulusal Program çerçevesinde Demiryolu taşımacılığı ile ilgili tüm hukuki düzenlemeler (demiryolu ile ilgili iki Kanun ve bu kanunlar gereğince çıkartılacak Yönetmelikler) yapıldığında, tüm taşımacılık ve lojistik Firmalarında, mal ve hizmet üreten tüm işletmelerde ,limanlar, organize sanayi bölgeleri, üretim ve tüketim yapan her türlü ticari ve sanayi tesislerinde, yapısal, teknolojik, eğitilmiş insan kaynağı, yatırım hedefleri, taşımacılık anlayışı ile ilgili olarak çok yakın gelecekte, çok önemli değişimler yaşanacaktır. Demiryolu ulaşımı, taşımacılığın ana aksı olacaktır.
Ulaştırma ve Taşımacılık sektöründe yeni hukuki düzenlemelerin getireceği yeni anlayışlar, kısıtlamalar, açılımlarla Demiryoluna öncelik verilecek, taşıma türleri arasında belli bir süreç içinde denge sağlanacaktır.
Deyim yerindeyse ulaştırma ve taşımacılık sektöründe 1950 yılından itibaren oluşan taşıma türleri arasındaki dengesiz dağılım dengesini bulacaktır.
Peki biz Ulaştırma ve Taşımacılık sektörü olarak yakın gelecekte çıkacak ve uyulması mutlak olacak hukuki düzenlemelerin yaratacağı bu değişimlere hazır mıyız?
Biz, geleceğe dönük stratejilerin, projelerin, planların, yatırımların ve insan kaynaklarının, önümüzdeki değişimi dikkate alarak gözden geçirilmesinin “hayati” önemde olduğunu düşünüyoruz.
Halen ülkemizde yapılmakta olan demiryolu altyapı yatırımları önümüzdeki 9. Kalkınma Planı (2007-2013) ile devamı olacak ve hazırlıkları tamamlanma aşamasında olan 10. Kalkınma Planı (2014-2018) sürecinde de artarak devam edeceği görülmektedir.
Ulaştırma türlerinin teknik ve ekonomik açıdan en uygun yerlerde kullanıldığı dengeli, akılcı ve etkin bir ulaştırma altyapısının oluşturulmasında sistem, bütüncül bir yaklaşımla ele alınacağı; yük taşımalarının demiryollarına kaydırılmasını, önemli limanların lojistik merkezler olarak geliştirilmesini sağlayan, taşıma modlarında güvenliği öne çıkaran politikalar izleneceği vurgulanmaktadır.
Demiryolu ve denizyolunun karayolu ile rekabet edebileceği koridorlarda taşıma üstünlüğünü sağlayacak bir yatırım ve işletmecilik anlayışıyla koridor bazında belirli tonaj potansiyelini aşan yüklerin demiryolu ve denizyolu ile taşınması özendirilmesinin yolu açılmaktadır.
Yük taşımalarının demiryolu ağırlıklı yapılması ulaştırma sektöründe stratejik bir amaç olarak tesbit edilmiştir. Bu doğrultuda demiryolunda özel sektör tren işletmeciliği geliştirilecektir. Yük taşımacılığı özel sektörün işletmecilik avantajlarından yararlanılmak üzere serbestleştirilecek ve TCDD yeniden yapılandırılarak kamu üzerindeki mali yükü sürdürülebilir bir seviyeye çekilecektir. Özel sektörle ortaklıklara gidilerek başta sanayi bölgeleri olmak üzere demiryolu bağlantı hattı yatırımları yapılacak ve araç yatırımları özel sektöre bırakılacaktır.
Ulaştırma türlerinin teknik ve ekonomik açıdan en uygun yerlerde kullanıldığı dengeli, akılcı ve etkin bir ulaştırma altyapısının oluşturulmasında sistem, bütüncül bir yaklaşımla ele alınmaktadır. Yük taşımalarının demiryollarına kaydırılmasını, önemli limanların lojistik merkezler olarak geliştirilmesini sağlayan, taşıma modlarında güvenliği öne çıkaran politikalar izleneceği belirtilmektedir.
Demiryolu ve denizyolunun karayolu ile rekabet edebileceği koridorlarda taşıma üstünlüğünü sağlayacak bir yatırım ve işletmecilik anlayışıyla koridor bazında belirli tonaj potansiyelini aşan yüklerin demiryolu ve denizyolu ile taşınması özendirileceği vurgulanmaktadır.
Bunun en önemli göstergesi de 2003 yılında 483 milyon TL olan Demiryolu yatırımının 2012 yılında 14,5 kat artarak 7 Milyar TL’ye ulaşmasıdır.
Bu dönemde diğer birçok sektörün yatırım ödeneği düşerken, demiryolu sektörünün yatırım ödeneği artırılmış ve yaklaşık olarak 27,5 Milyar TL kaynak aktarılmıştır.
Son yıllarda demiryolu sektörüne ayrılan yatırım miktarının giderek artmasının bir örneği olarak 2013 Bütçesinde Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığına ayrılan miktar 13.9 milyar TL.’dir. Ayrılan miktarın yüzde 56’sı (7,8 milyar TL) demiryoluna, yüzde 28’i (3,9 milyar TL) karayoluna, yüzde 5’i (700 milyon TL) havayoluna, yüzde 4’ü (600 milyon TL) denizyoluna, yüzde 7’si (1 milyar TL) de haberleşmeye ayrılmıştır.
Biliyoruz ki, ulaştırma sektöründeki temel amaç, ülke ekonomisinin ve sosyal hayatın gereksinimlerine uygun, taşıma türleri arasında dengenin sağlandığı, çağdaş teknoloji ve uluslararası kurallarla uyumlu, çevreye duyarlı, ekonomik ve güvenli taşımacılığın yapıldığı bir ulaştırma altyapısının zamanında oluşturulmasıdır. Ulaştırma alt sektörlerinin birbirlerini tamamlayıcı nitelikte çalışması ve çok modlu taşımacılık sistemlerinin yaygınlaştırılması esastır.
Türkiye’nin ulaştırma sektörüne olan bu yaklaşımı önümüzdeki süreçteki önemli değişimlerin de habercisidir.
Hep söylediğimiz gibi, “demiryolu geleceğimizdir…”
Haberin Kaynağı : RailwayTurkey Demiryolu Tedarikçileri Dergisi
11.10.2013