2017’nin Kilidini İnovasyon Mu Açacak?
2016 yılında ardı ardına yaşadığımız hain terör saldırıları karşısında ekonomi ile ilgili yazılanlar sınırlı kaldı. Elbette ki böyle bir konjonktürde ekonominin birinci planda olmasını beklemek zor, ancak yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen hem ekonomimiz hem de ekonominin lokomotifi ihracatçılarımız direncini korumaya ve içsel dinamiklerini güçlendirmeye devam etti.
İhracatçı sektörlerimiz düzenledikleri vizyoner toplantı ve çalıştaylar sayesinde 2023 hedeflerine olan inanç ve kararlılıklarını tazeledi. 2016 yılının sonlarına yaklaşırken bunun en güzel örneklerinden birini de İstanbul Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliğimiz sergiledi.
Demir ve demirdışı metaller sektörüne uzak olanlar için öncesinde hemen kısa bir açıklama yapalım.. Anadolu’da milattan önce 12. yüzyıldan beri metal işleniyor ve bu bilgi birikimi bugün Türkiye’nin en önemli sektörlerinden birinde yaşamaya devam ediyor: Demir ve demir dışı metaller. Sektör alüminyum ürünleri, bakır ürünleri, demir çelikten eşya ve madeni eşya grupları olmak üzere dört ana bileşenden oluşuyor. Dolayısıyla sektör hammadde girdisinden çok, son mamul üretimine odaklanıyor. Buna mutfaklarımızda kullandığımız tencereler ve tavalardan metal borulara, metal mobilyalardan endüstriyel mutfaklara, ocak ve sobalardan bakır tellere, gündelik hayatımızda kullandığımız metal eşyaların hemen hemen tamamını katabiliriz.
Şimdi demir ve demirdışı metaller sektörü ile ilgili yukarıda bahsini ettiğimiz güzel örneğine tekrar dönelim.. Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliğimiz, 11-13 Kasım tarihleri arasında Antalya’da yoğun bir katılımla “Bağlantı Elemanları, Kilitler, El Aletleri ve Mobilya Aksesuarları (BAKİEL) Gelecek Araştırması Çalıştayı” düzenledi. Sektörün önde gelen temsilcilerinin katılımının sağlandığı çalıştayda, iki gün boyunca yapılan beyin fırtınası ile BAKİEL sektörü için hem 2017 hem de 2023 yılının öncelikleri belirlendi.
Çalıştay katılımcıları, 2016 yılında bölgesel ve küresel düzeyde meydana gelen ekonomik ve politik gelişmeleri ve bu gelişmelerin sektör üzerindeki etkilerini, uluslararası ticarette karşılaşılan yurtiçi ve yurtdışı sorunları ve bu sorunların hangi yeni çözüm önerileri ile aşılabileceği konularını tartışma ve fikirlerini birbirleriyle paylaşma imkanını yakaladı.
Çalıştay kapsamında sektörün ileri gelenleri tarafından 2016 yılında yaşanan küresel politik olumsuz gelişmelerin firmaların yeni sipariş alamamalarına, yatırım, üretim ve ihracatlarını daraltmalarına neden olduğu konuları dile getirildi. Diğer taraftan kalifiye eleman yetiştirilememesi, uluslararası ticarette mesleki yeterliliğe sahip nitelikli eleman eksikliği, sektörlere özel hedef pazar ülke tespit edilememesi ve hedef ülkelere yönelik ticari istihbaratın eksik olması gibi sorunlar ön plana çıkarıldı.
Sektörün ortak sorunlarının ele alındığı iki günlük çalıştayın sonlarına yaklaşıldığında ise sektörün ortak gücüyle hangi yeni çözüm önerilerini geliştirilebileceği tartışıldı. Nihai hedef ihracatımızın artırılması ise “neyi koruyalım, neyi bırakalım, neyi değiştirelim, neyi yeniden oluşturalım” denildi. Özellikle Avrupa’da yaşanan ekonomik ve siyasi gelişmeler sonrasında bu pazarda nasıl daha çok büyüyebiliriz konusu tartışıldı. Keza bugün bakıldığında demir ve demir dışı metaller sektörünün en önemli ihraç pazarının Avrupa olduğunu görüyoruz.. Bugün Avrupa’da öğle yemeği için mola verdiğiniz bir restoranda önünüze gelen yemeğin çok büyük ihtimalle Türkiye’de üretilmiş tencereler ya da endüstriyel mutfaklarda hazırlandığını söylesek yeterince açıklayıcı olacaktır.. Bu anlamda demir ve demir dışı metaller sektörünün ihracatında başta Almanya, İtalya ve Fransa ve İngiltere olmak üzere Avrupa ülkelerinin baskınlığı şüphesiz sizlerin de dikkatinizi çekecektir.
Demir çelikten mutfak eşyasından tutun, ocak, eviye, lavabo, küvet, döküm eşyalar, iskele kurma direkleri, alüminyumdan profil, tel, çubuk, levha, bakırdan ise tel, çubuk, levha, sac, alaşım ve borular... Yani hayatımızın bir noktasında karşımıza çıkan metal ürünlerin çok büyük bir kısmını ihraç eden demir ve demir dışı metaller sektörümüzün böylesi bir üretim gücünü, çoğunlukla dünyanın en gelişmiş piyasalarına ihraç ediyor olması çok önemli. Çünkü bu piyasalarda kalite, teknoloji ve tasarım beklentisi çok yüksek.
Türk firmalarımızın da teknolojik donanım ve tecrübe konusunda önde olduğunu, kapasite artırımı, yeşil dönüşüm ve tasarım konusunda büyük bir iştah ve motivasyona sahip olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla sektörün 2023 hedefini yakalamasının yolu da başta Avrupa olmak üzere hedef pazarlarda kendini daha iyi tanıtmasından, Dünyadaki gelişmelere ayak uydurma konusunda daha aktif olmasından, emeğinin asıl karşılığını tasarımla, markayla bütünleştirdiğinde almasından ve inovasyonu sektörün kilit noktası haline getirmesinden geçiyor.
Sayın Cumhurbaşkanımızın 10 Aralık 2016 tarihinde, Türkiye İnovasyon Haftası kapsamındaki İnovaLİG ödül töreninde yaptığı konuşmasındaki ifadesiyle “inovasyonun yolu zihni sinir projeler diye karikatürize edilen yeni fikir üretimine açık olmaktan, icat çıkarma denilen yenilik direnişine karşı mücadele etmekten” geçiyor. Dolayısıyla global büyümenin üst üste 7’nci kez %3’ün altında kalmasının ve global ticaret büyümesinin %3 civarında gerçekleşmesinin öngörüldüğü 2017 yılında, sektörümüzün inovasyona odaklanması oldukça kritik. Bu anlamda firmaların sistematik inovasyon yetkinliklerinin ölçülmesi, sürdürülebilir ve tekrarlanabilir inovasyon altyapısının oluşturulması amacıyla Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) liderliğinde 3 yıldan bu yana düzenlenen Türkiye’nin ilk inovasyon geliştirme programı İnovaLİG’e başta BAKİEL sektörü olmak üzere tüm sektörlerimizden firmalarımızın başvurmaları büyük önem taşıyor. İnovatif ürünleri ile ülkemizi dünyada söz sahibi yapmayı amaçlayan bağlantı elemanları, kilitler, el aletleri ve mobilya aksesuarları sektöründeki firmalarımız için de 2017’nin kilidini inovasyonun açmasını ve sektörün başarılarının katlanarak artmasını diliyoruz.
Kübra ULUTAŞ// Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Strateji ve İnovasyon Şefi
04.05.2017