Dr. Taner Sarısoy
Vergi Mahkemelerinde veya İstinafta veya Danıştayda Davası Devam Etmekte Olan Mükelleflere 7440 Sayılı Kanunda Tanınan Haklar
Daha önceki yazımızda da değindiğimiz ve açıklamalarda bulunduğumuz 7440 sayılı Kanun’da başvuru süresi bir ay uzatılmıştır. Böylelikle Kanun’dan yararlanmak için başvuru süresi 30 Haziran 2023 tarihine kadar uzatılmış oldu. Bu itibarla Kanun önemini sürdürmektedir. Bu bakımdan yine Kanun’da yer alıp önemli avantajlar ortaya koyan bir düzenlemeden bahsetmek istiyoruz. Konu, vergi uyuşmazlıklarında Kanun’un mükelleflere tanıdığı fırsatlardan oluşmaktadır. Kişisel değerlendirmelerimizin de yer aldığı yazımız, sadece nüanslara dikkat çekmek amacıyla kaleme alınmıştır. Dolayısıyla bir tavsiye veya yol gösterme amacında değildir. Yazının konusunu teşkil eden olaylarla kendi hukuki durumları örtüşen mükelleflerin vergi uyuşmazlıklarında uzman avukatlardan hukuki danışmanlık almaları tavsiye olunur.
1.Vergi Mahkemelerinde Davası Devam Etmekte Olan Mükelleflere Tanınan Haklar
Kanun’un yayım tarihi olan 12.03.2023 tarihi itibarıyla ilk derece yargı mercileri nezdinde dava açılmış ya da dava açma süresi henüz geçmemiş olan ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış tarhiyatlarda vergilerin %50’si ile bu tutara Yİ-ÜFE eklenmesi ile bulunan tutarın Kanun’da belirtilen süre ve şekilde tamamen ödenmesi halinde vergi ziyaı cezalarının tamamının tahsilinden vazgeçilmektedir.
Dolayısıyla mükellefler hem tarh edilen verginin yarısını hem de bu verginin yarısı üzerinden hesaplanacak gecikme faizi veya zammı yerine Yİ-ÜFE oranına göre hesaplanacak tutarı ödeyerek tek kat veya üç kat olarak uygulanmış olan vergi ziyaı cezalarını ödemekten kurtulmuş olacaklardır.
2.Davası İstinafta veya Danıştayda Devam Etmekte Olan Mükellefler
Kanun’un yayım tarihi olan 12.03.2023 tarihi itibarıyla ilgisine göre istinaf veya temyiz süresi geçmemiş ya da istinaf/itiraz veya temyiz yoluna başvurulmuş ya da karar düzeltme talep süresi geçmemiş veya karar düzeltme yoluna başvurulmuş olan ikmalen, re’sen veya idarece yapılmış vergi tarhiyatlarında bu Kanun’a göre ödenecek alacak asıllarının tespitinde, bu Kanun’un yayımı tarihi itibarıyla tarhiyatın veya tahakkukun bulunduğu en son safhadaki tutar esas alınarak;
Bu Kanun’un yayımı tarihinden önce verilmiş en son kararın;
a)Terkine ilişkin karar olması halinde, ilk tarhiyata / tahakkuka esas alınan vergilerin %10’u ile bu tutara ilişkin Yİ-ÜFE tutarının ödenmesi şartıyla vergilerin %90’ının ve cezaların tamamının tahsilinden vazgeçilmektedir.
b)Tasdik veya tadilen tasdike ilişkin karar olması halinde, tasdik edilen vergilerin tamamı, terkin edilen vergilerin %10’u ile bu tutarlara ilişkin Yİ-ÜFE tutarının ödenmesi şartıyla kalan vergi tutarı ile cezaların tamamının tahsilinden vazgeçilmektedir.
c)Verilen en son kararın bozma kararı olması halinde vergilerin %50’si ile bu tutara Yİ-ÜFE eklenmesi ile bulunan tutarın ödenmesi şartıyla kalan vergi tutarı ile cezaların tamamının tahsilinden vazgeçilmektedir.
d)Verilen en son karar kısmen onama ise onanan kısım için vergilerin tamamı bozulan kısım için vergilerin %50’si ile bu tutara Yİ-ÜFE eklenmesi ile bulunan tutarın ödenmesi şartıyla kalan vergi tutarı ile cezaların tamamının tahsilinden vazgeçilmektedir.
Özel usulsüzlük cezalarında da ilk derece mahkemesinde süren dava varsa %25’inin ödenmesi halinde kalan %75’inin tahsilinden vazgeçilmektedir. Diğer dava aşamalarında da özel usulsüzlük cezası terkin edilen cezaların %10’unun, tasdik edilen cezalarda %50’sinin, bozma kararında ise %25’inin ödenmesi durumunda geri kalan ceza tutarının tahsilinden vazgeçilmektedir. Bilindiği üzere özel usulsüzlük cezasında gecikme faizi veya zammı hesaplanmamaktadır.
3.Aynı Mükelleflerin Aynı Fiil Nedeniyle Hem Vergi Mahkemesi/İstinaf/Danıştayda Hem de Asliye Ceza Mahkemesinde Devam Eden Davaları Varsa Neler Yapılabilir?
Vergi Usul Kanunu’nun 359.maddesinde sayılan fiillerden herhangi biri ile vergi ziyaına da sebep olunması durumunda hem üç kat vergi ziyaı cezalı KDV tarhiyatı yapılmakta hem de mükellef veya kanuni temsilci adına ceza davası açılmaktadır. Bu gibi durumlarda vergi ceza ihbarnamesine vergi mahkemesinde ceza davasına da asliye ceza mahkemesinde dava açılmaktadır. Vergi mahkemesine davayı mükellef kendisi açarken asliye cezadaki davayı müfettişin Cumhuriyet başsavcılığına gönderdiği vergi suçu raporu ve mütalaaya göre ilgili cumhuriyet savcısı tarafından açılmaktadır. Böylelikle mükellef hakkında yürütülen iki farklı dava söz konusu olmaktadır.
Böyle bir durumla karşı karşıya kalan mükelleflere 7440 sayılı Kanun’dan yararlanma imkanı sunulmaktadır. Buna göre mükellefler sadece vergi tutarının davanın yukarıda zikrettiğimiz durumlardan hangisine uygun ise o pozisyonda vergi tutarını Yİ-ÜFE ile Kanun’da belirtilen usul ve esaslara uygun bir şekilde ödemesi durumunda üç kat vergi ziyaı cezasının tahsilinden vazgeçilmektedir. Dolayısıyla mükellefler bu imkandan yararlanarak vergi mahkemesinde devam etmekte olan davasını ziyaa uğratılan verginin belirli bir kısmını faizi ile birlikte ödeyerek sonlandırmış olacaktır. Bu şekilde vergi dairesine ödeme yapıldığında ayrıca bu davalardan feragat edildiğine dair dilekçe de sunulacak bu ilgili vergi dairesi tarafından mahkemeye gönderilecektir. Mahkeme de vergi davasında “düşme kararı” verecektir. Asliye ceza mahkemesinde yürütülen davalara bu “düşme kararı”nın, 359’uncu maddede yer alan fiillerden hangisi ile yargılanıyorsa ona göre farklı etkileri olabilecektir.
Vergi Usul Kanunu 359.maddede yer alan fiiller ve cezaları şu şekildedir:
1) Defter ve kayıtlarda hesap ve muhasebe hileleri yapanlar, gerçek olmayan veya kayda konu işlemlerle ilgisi bulunmayan kişiler adına hesap açanlar veya defterlere kaydı gereken hesap ve işlemleri vergi matrahının azalması sonucunu doğuracak şekilde tamamen veya kısmen başka defter, belge veya diğer kayıt ortamlarına kaydedenler, (VUK 359/a-1)
2) Defter, kayıt ve belgeleri tahrif edenler veya gizleyenler veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, (VUK 359/a-2)
Hakkında on sekiz aydan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
3) Bu Kanun hükümlerine göre ancak Maliye Bakanlığı ile anlaşması bulunan kişilerin basabileceği belgeleri, Bakanlık ile anlaşması olmadığı halde basanlar veya bilerek kullananlar iki yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır (VUK 359/c).
Bu cezaların alt sınırı onsekiz aydan ve iki yıldan başladığı için asliye ceza mahkemesi tarafından CMK’nın 231.maddesi çerçevesinde hükmün açıklanmasının beş yıl süreyle geri bırakılmasına karar verilebilir. Ancak bunun için maddede belirtilen “gerekli koşulların” sağlanması gerekmektedir.
Bu koşullar şunlardır:
-Sanık daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış olmalı
-Mahkemece, sanığın yeniden suç işlemeyeceği kanaatine varılmalı
-Mağdurun ve kamunun uğradığı zarar tamamen giderilmiş olmalı
-Sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını kabul etmiş olmalı
Yukarıda zikredilen diğer koşulların sağlandığı varsayımına dayalı olarak özellikle kaybedilmesi noktasında emare olan davalarda 7440 sayılı Kanun’un tanıdığı imkandan yararlanarak kamunun uğradığı zarar olan vergi kaybının kanunun öngördüğü şekilde ödenmesi şartıyla asliye cezadan yukarıda değindiğimiz kaçakçılık fiillerinden örneğin defter ve belgenin incelemeye ibraz edilmemesi (gizleme) durumunda vergi davalarından, üç kat vergi ziyaı cezasını da ödemeksizin, bu davadan feragat etmeleri ve bu ödeme belgelerini asliye ceza mahkemesine sunmaları halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” kararı alınması söz konusu olabilecektir.
359.maddede yer alan diğer kaçakçılık fiilleri bakımından ise üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir:
1) Vergi kanunları uyarınca tutulan veya düzenlenen ve saklama ve ibraz mecburiyeti bulunan defter, kayıt ve belgeleri yok edenler veya defter sahifelerini yok ederek yerine başka yapraklar koyanlar veya hiç yaprak koymayanlar veya belgelerin asıl veya suretlerini tamamen veya kısmen sahte olarak düzenleyenler veya bu belgeleri kullananlar, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (VUK 359/b)
2) Hazine ve Maliye Bakanlığınca yetkilendirilmediği halde, ödeme kaydedici cihaz mührünü kaldıran, donanım veya yazılımını değiştiren veya yetkilendirilmiş olsun ya da olmasın ödeme kaydedici cihazın hafıza birimlerine, elektronik devre elemanlarına veya harici donanım veya yazılımlarla olan bağlantı sistemine ya da kayıt dışı satışın önlenmesi için kurulan elektronik kontrol ve denetim sistemleri veya ilgili diğer sistemlere fiziksel veya bilişim yoluyla müdahale ederek; gerçekleştirilen satışlara ait mali belge veya bilgilerin cihazda kayıt altına alınmasını engelleyen, cihazda kayıt altına alınan bilgileri değiştiren veya silen, ödeme kaydedici cihaz veya bağlantılı diğer donanım ve sistemler ya da kayıt dışı satışın önlenmesi için kurulan elektronik kontrol ve denetim sistemleri veya ilgili diğer sistemler tarafından Hazine ve Maliye Bakanlığı veya diğer kamu kurum ve kuruluşlarına elektronik ortamda iletilmesi gereken belge, bilgi veya verilerin iletilmesini önleyen veya bunların gerçeğe uygun olmayan şekilde iletilmesine sebebiyet verenler üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (VUK 359/ç)
Dolayısıyla bu tip fiiller bakımından VUK’un 359 ve geçici 34. Maddelerinde zikredilen etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak daha uygun olabilir (Bu konuda bakınız: “Etkin Pişmanlık ve Özel Af” başlıklı yazımız. Nisan 2023 sayısı, s.86-88.).