Gürkan Hüryılmaz
GENEL GÖRÜNÜM
Değerli Meslektaşlarımız,
Tedarik zinciri ve satınalma meslek alanı, küresel dönüşümlerin merkezinde yer alan, stratejik değeri her geçen gün artan bir disiplindir. Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi konusunda üst kurum kimliği ile hareket eden TÜSMOD olarak; bu değişime yön vermek, bilgi paylaşımını küresel ölçekte desteklemek ve sektörel dayanışmayı güçlendirmek amacıyla; 29 Kasım 2025 tarihinde İstanbul’da, CPOINT Uluslararası Satınalma ve Tedarik Zinciri Zirvesi’ni gerçekleştirecek olmanın heyecanını yaşıyoruz. CPOINT, mesleğimizin en üst düzey etkinliği olup; aynı zamanda etik, sorumlu, saygın ve yenilikçi değerlerimizle şekillenen bir vizyonun yansımasıdır. Zirvede; Avrupa başta olmak üzere; Asya, Afrika ve Ortadoğu’daki satınalma derneklerinin temsilcileri, özel sektör liderleri, kamu kurumları, akademisyenler ve teknoloji sağlayıcıları bir araya gelecek. Bu çok sesli platformda, güncel tedarik zinciri trendlerinden sürdürülebilirlik uygulamalarına, dijitalleşmeden kriz yönetimine kadar birçok kritik konu ele alınacaktır. TÜSMOD, Türkiye’yi uluslararası düzeyde temsil eden mesleki bir sivil toplum kuruluşu olarak, bu zirve aracılığıyla hem ülkemizin küresel görünürlüğünü artırmakta hem de sürdürülebilir iş birlikleri için köprüler kurmaktadır. Amacımız, Türkiye’nin bu alandaki entelektüel birikimini ve potansiyelini dünyayla paylaşmak ve birlikte gelişime katkı sağlamaktır. CPOINT’in başarısı, siz değerli paydaşlarımızın katkılarıyla mümkün olacaktır. Bu önemli organizasyona aktif katılımınız ve destekleriniz, sadece zirvenin etkinliğini artırmakla kalmayacak, aynı zamanda ülkemizin tedarik zinciri vizyonuna da önemli bir katkı sağlayacaktır. Katılımınızla güçlenecek bu zirvede sizleri aramızda görmekten büyük memnuniyet duyacağız. TÜSMOD olarak, ortak değerler etrafında birleştiğimiz bu uluslararası buluşmada, hep birlikte yeni bir dönemin kapılarını aralayacağımıza inanıyoruz. CPOINT ile ilgili gelişmeleri sizlerle paylaşmaya devam edeceğiz.
Ekonomi Gazetesi haberine göre; Eylül ayının ilk haftası, geleneksel olarak ABD İşçi Bayramı tatili ve ağustos ayındaki durgunluğun ardından piyasa faaliyetlerinin toparlanmasıyla likiditenin yeniden güçlendiği bir dönem olarak bilinir. Bu yılın başlangıcı ise karışık bir tablo ortaya koyuyor. Küresel borsalar rekor seviyelere ulaşırken, uzun vadeli tahvil getirileri yükseliyor. ABD’den gelen ekonomik veriler ise zayıflığın arttığını işaret ederek Fed’in faiz indirimine gideceği beklentilerini güçlendirdi. Bu durum, yalnızca altın ve gümüş gibi değerli metallere değil, bakır, çinko ve nikel gibi endüstriyel metallere yönelik risk iştahını da artırabilir. Bank of America’dan Francisco Blanch, Fed’in faiz indirimi döngüsünün 2026 ve sonrasında endüstriyel metaller için güçlü bir performans zemini oluşturacağını belirtiyor. AInvest uzmanlarına göre de, Fed’in eylül toplantısında faiz indirimine gitmesi, endüstriyel metallere yönelik risk iştahını artırabilir. Ancak bakırın güçlü görünümüne karşın, çinko ve nikelde arz baskısı ve talep belirsizlikleri fiyatların yükselişini sınırlayabilir. Yatırımcıların, politika kaynaklı dalgalanmalara karşı dikkatli ve esnek bir stratejiyle hareket etmesi kritik önem taşıyor. Uzmanlara göre yatırımcılar, doların zayıflığından faydalanırken portföy çeşitlendirmesine önem vermeli. Discovery Alert tarafından yapılan analize göre Metallerde 2025/2026 yükseliş potansiyeli bakır için yüzde 15-20, nikel için yüzde 10-15 ve çinko için yüzde 5-8. AInvest uzmanları doların zayıflığı ve yeşil dönüşüm projelerinden gelen yapısal talep nedeniyle bakırın portföylerin merkezinde yer alması gerektiğini söylüyor. Ancak ticaret politikalarındaki risklere karşı hedge edilmesi öneriliyor. Çinkoda stokların azalması halinde kısa vadeli alımlar değerlendirilebilir, ancak arz fazlası riski nedeniyle pozisyonlar sınırlı tutulmalı tavsiyesi yapılıyor. Nikelde ise uzun vadeli alımlar yerine elektrikli araç hisseleri gibi dolaylı yatırımlar tercih edilebileceği belirtiliyor. Bakır, Fed’in gevşeme sinyalleriyle öne çıkan en güçlü metal konumunda. Londra Metal Borsası’nda (LME) fiyatlar eylül ayının başında 10.015 dolar/ton seviyesine çıkarak son dönemin zirvesini gördü. Bu yükselişte, faiz indirimi beklentileriyle birlikte ABD dolarındaki değer kaybı belirleyici oldu. Haziran ayında 96,9 seviyesine gerileyen dolar endeksi, bakır gibi dolar bazında işlem gören emtialara olan talebi artırdı. Çin’in altyapı harcamalarındaki toparlanma ve elektrikli araç üretimindeki artış da bakıra destek sağlıyor. Çin’in rafine bakır ithalatı yılın ilk sekiz ayında yüzde 12 artış kaydetti. Ancak piyasada volatilite devam ediyor. ABD’nin Temmuz ayında rafine bakırı Section 232 tarifelerinden muaf tutması, kısa vadede arz fazlası yaratarak fiyatlarda %4’lük düşüşe yol açtı. Çinko piyasası kırılgan bir denge içinde. LME’de fiyatlar eylül başında 2.865,5 dolar/ton seviyesine yükseldi. Bu artış, düşen stoklar ve altyapı projelerinden gelen güçlü talep ile desteklendi. Bununla birlikte arz tarafında baskılar sürüyor. Maden ve rafineri üretimindeki artış, işleme ücretlerinin (TC) 15 yılın en yüksek seviyesine çıkmasına yol açtı. Bu da yılın ikinci yarısında fiyatlar üzerinde aşağı yönlü baskı yaratabilir. Çin inşaat sektöründeki zayıflık ve Fed’in olası faiz indiriminin gecikmesi, yatırımcıların temkinli davranmasına neden oluyor. Çin’in küresel çinko talebindeki payının %40 seviyesinde olması, bu ülkenin ekonomik teşvik paketlerinin fiyatlar açısından kritik önem taşıdığını gösteriyor. Nikel piyasası, küresel arz fazlası ve değişen talep dinamikleri arasında sıkışmış durumda. Londra Metal Borsası’nda nikel fiyatları bu ay 15.450 dolar/ton seviyesine yükseldi. Elektrikli araç bataryalarına olan talep ve paslanmaz çelik üretimindeki toparlanma fiyatlara destek verirken, özellikle Endonezya’nın rekor seviyedeki üretimi, piyasadaki yapısal arz fazlasını büyütüyor. LME stoklarının beş yıllık ortalamanın yüzde 20 üzerinde seyretmesi, fiyatların yükselişini sınırlıyor. Spekülatif pozisyonlar da risk yaratıyor. Fonların net uzun pozisyona geçmesine rağmen, nihai tüketici talebindeki zayıflık fiyatlarda yukarı yönlü potansiyeli sınırlandırıyor. Ayrıca ABD’nin Ağustos ayında gündeme getirdiği olası gümrük vergileri fiyatlar üzerinde baskı yaratabilirken, eylül ayında beklenen Fed faiz indirimi ise kısa vadede spekülatif akımların artmasına yol açabilir. Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Strateji ve Bütçe Başkanlığınca hazırlanan ve 2026-2028 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program'ın (OVP) ile temel ekonomik büyüklükler ve hedefler belirlendi. Cumhurbaşkanı Kararı ile Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlanan programa göre, büyüme için bu yıl gerçekleşme tahmini %3.3 oldu. Ekonominin 2026'da %3.8, 2027'de %4.3, 2028'de ise %5 büyüyeceği öngörüldü. Enflasyonun bu yıl sonunda %28.5 olacağı tahmin edilirken, enflasyon hedefi gelecek yıl için %16, 2027 için %9, 2028 için %8 olarak belirlendi. Bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranının 2026'da %3.5, program dönemi sonunda ise %2.8 olarak gerçekleşeceği öngörüldü. Programda, işsizlik oranının bu yılın sonunda %8.5 olacağına yer verilerek, gelecek yıl hedefi %8.4, 2027 yılı için %8.2 ve 2028 için ise %7.8 olarak belirlendi. İhracatın 2025 sonunda 273,8 milyar dolar seviyesinde gerçekleşeceği tahmin edilirken, 2026'da 282 milyar dolar, 2027'de 294 milyar dolar, program sonunda 308,5 milyar dolar olması hedeflendi. İthalatın, bu yıl sonunda 367 milyar dolar seviyesinde gerçekleşmesi, 2026'da 378 milyar dolar, 2027'de 393 milyar dolar, 2028'de de 410,5 milyar dolar olması öngörüldü. Makro politikaları, ilkeleri, hedef ve gösterge niteliğindeki temel ekonomik büyüklükleri, toplam gelir ve gider tahminlerini, bütçe dengesi ve borçlanma durumu ile kamu idarelerinin ödenek teklif tavanlarını içeren ve merkezi yönetim bütçesi hazırlama sürecini başlatan temel politika belgesi olan OVP'de, küresel, bölgesel ve ulusal ekonomideki gelişmeler ışığında belirlenen makroekonomik hedefler ile ekonomik ve sosyal alanlarda izlenecek politikalar ortaya konularak kamu ve özel kesim için öngörülebilirliğin güçlendirilmesi amaçlanıyor. Program, 12'nci Kalkınma Planı'nın (2024-2028) hedefleriyle uyumlu olarak makroekonomik ve finansal istikrarı güçlendirmeyi, mali disiplini korumayı, orta vadede enflasyonu tek haneye düşürerek fiyat istikrarını sağlamayı, AR-GE ve yenilikçilik kapasitesini geliştirmeyi, yeşil ve dijital ekonomiye geçiş odağında teknolojik dönüşümü sağlamayı, beşeri sermayeyi güçlendirmeyi, iş gücü piyasasını daha da etkinleştirmeyi, iş ve yatırım ortamını iyileştirmeyi ve ekonomide kayıt dışılığı azaltmayı ön plana alan sürdürülebilir büyümeyi hedefliyor. OVP'nin amaç ve öncelikleri, program dönemi boyunca kamu kurumlarının bütçelerinin hazırlanmasında, yasal ve idari düzenlemelerin gerçekleştirilmesinde, karar alma ve uygulama süreçlerinde belirleyici olacak. 2026-2028 dönemini kapsayan OVP'de küresel, bölgesel ve ulusal düzeyde ortaya çıkan gelişmeler ışığında temel makroekonomik çerçeve güncellenerek ilerleyen 3 yıllık dönemde hayata geçirilecek öncelikli dönüşüm adımları ve takvim ortaya konuluyor.
Investing haberine göre; Bank of America’nın son emtia modeli, Perşembe günü yayınlanan bir rapora göre, yatırımcıların bir aylık yatırım ufkunda benzin, gazyağı, soya fasulyesi küspesi ve altını aşırı ağırlıklandırmasını öneriyor. Bankanın analizi, aynı dönemde Brent ham petrol, doğal gaz, yağsız domuz eti, mısır, buğday, Kansas buğdayı, kahve, pamuk ve alüminyum dahil olmak üzere çeşitli emtiaları düşük ağırlıklandırmayı tavsiye ediyor. Önümüzdeki ay için vade farkı getirileri konusunda model, Brent, benzin ve bakır için pozitif getiriler öngörürken, WTI, kalorifer yakıtı, gazyağı, canlı sığır, soya fasulyesi, soya yağı, pamuk, nikel, çinko ve kurşun için negatif vade farkı getirileri tahmin ediyor. BofA’nın modeli, önümüzdeki ay için WTI, Brent, kalorifer yakıtı, gazyağı ve bakırda pozitif fazla getiriler öngörüyor. Tahmin, daha uzun vadeli emtia performansı hakkında da rehberlik sağlamak için acil ufkun ötesine uzanıyor. Altı aylık bir zaman dilimi ele alındığında, bankanın modeli enerji emtiaları, canlı sığır ve çoğu tarım ürünü için pozitif spot getiriler öngörüyor. Uzun vadeli görünüm, özellikle altı aylık dönemde Brent, benzin, gazyağı, kalorifer yakıtı, nikel, gümüş, soya fasulyesi ve soya fasulyesi küspesi için pozitif fazla getiriler tahmin ediyor. Model aynı zamanda altı aylık dönemde WTI ham petrol, çinko ve alüminyum için negatif fazla getiriler öngörüyor. Bu durum, yatırımcıların yatırım sürelerine bağlı olarak emtia portföylerini buna göre ayarlamak isteyebileceklerini gösteriyor.
Tüm bu gelişmeler altında, emtia fiyat analizleri aşağıdaki şekilde ele alınmıştır.
Selamlarım ve saygılarımla.
Metal-Demir-Çelik:
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Bakır fiyatları Ağustos ayını %2.07’lik artış ile 9.804 dolar/ton seviyelerinde kapatırken, LME Bakır Stokları ise aynı ay için %14.98’lik artış gösterdi. Investing haberine göre; UBS, Pazartesi günü yayınlanan bir rapora göre, bakır konusundaki olumlu görünümünü sürdürerek fiyatların 2026 yılının ortasına kadar metrik ton başına 10.500 doların üzerinde kalacağını öngörüyor. Finansal hizmetler şirketi, son piyasa dalgalanmalarına rağmen bakırın fiyat istikrarına olan güvenini göstererek, bakıra bağlı volatilite-satış stratejilerini tercih etmeye devam ediyor. UBS, 1 Ağustos’ta yürürlüğe giren son tarife önlemlerinin özellikle yarı mamul bakır ürünlerini ve bakır yoğun türevleri hedef aldığını, bakır katot ve cevher ve konsantre gibi girdi malzemelerini ise muaf tuttuğunu belirtti. Rapor, bakırın daha geniş temellerinin, piyasanın 2025 ve 2026 yılları için açıkta kalmaya devam ettiğini gösterdiğini vurguladı. Bu durum, mevcut arza kıyasla güçlü bir altta yatan talebi işaret ediyor. Bu piyasa koşulları, UBS’in herhangi bir fiyat geri çekilmesinin sığ olacağı ve endüstriyel metale maruz kalmak isteyen yatırımcılar için alım fırsatları sunacağı sonucuna varmasına neden oluyor. Şili Devlet Bakır Komisyonu Cochilco, konsantre arzının sınırlı olması ve Çin ile diğer gelişmekte olan ekonomilerden gelen talebin devam etmesi nedeniyle, 2025 ve 2026 yıllarında ortalama bakır fiyatı tahminini pound başına 4,30 dolar olarak korudu. Cochilco, Şili'nin üretiminin bu yıl geçen yıla göre %1,5 artışla 5,58 milyon tona ulaşmasının beklendiğini belirtti. Komisyon, Mayıs ayında %3 büyüme tahmininde bulunmuştu. Cochilco, 2026 yılı için yıllık bazda %3 büyüme tahminini korudu, ancak üretim tahminini 5,97 milyon tondan 5,75 milyon tona düşürdü. Goldman Sachs, 2025 yılı ortalama bakır fiyat tahminini ton başına 10.100 ABD dolarından 10.160 ABD dolarına hafifçe yükseltti ve bu da Goldman Sachs'ın bakır piyasasının geleceğine ilişkin olumlu görüşünü ortaya koydu.
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Alüminyum fiyatları Ağustos ayını %1.57’lik artış ile 2.620 dolar/ton seviyelerinde kapatırken, LME Alüminyum Stokları ise aynı ay için %4.34’lük artış gösterdi. Uzmanlara göre; 2025'teki alüminyum fiyat eğilimleri, jeopolitik gerilimler, arz-talep dinamikleri ve makroekonomik değişimlerin karmaşık bir etkileşimini yansıtıyor. Reuters haberine göre; küresel alüminyum üreticileri, 2025 yılı son çeyreğinde birincil alüminyum sevkiyatları için Japon alıcılara 98-103 USD/ton prim Teklif etti. 2025 yılı üçüncü çeyrek için Japon alıcılar ikinci çeyreğe göre %41 düşüşle 108 dolarlık prim ödemeyi kabul etmişti. Uzmanlara göre son çeyrekte düşük teklif gelmesi durgun talebin bir göstergesi durumunda. Goldman Sachs, alüminyum konusunda da iyimser. 2025 yılı ortalama alüminyum fiyat tahminini ton başına 2.700 ABD dolarına yükseltti; bu, önceki 2.540 ABD doları tahminine göre önemli bir artış. Bu hamle, esas olarak Çin'in bir dizi ekonomik teşvik önlemi almasının ardından, dünyanın en büyük tüketici ülkesi olarak talep potansiyelinin artmaya devam edeceği öngörüsüne dayanıyor. 2027 yılı için ortalama fiyat tahminini ton başına 3.000 dolardan 3.500 dolara yükselten Citi, uzun vadede bakırda olduğu gibi en az aynı iyimserliği Alüminyum fiyatlarında da gösteriyor. Goldman Sachs 2025 yılının son çeyreği için Alüminyum fiyat tahminini gümrük tarifeleri, üretim artışı ve alumina maliyetlerini baz alarak ortalama 2.300 USD/ton olarak tahmin ediyor.
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Nikel fiyatları Ağustos ayını %2.92’lik artış ile 15.180 dolar/ton seviyelerinde kapatırken, LME Nikel Stokları ise aynı ay için %0.41’lik artış gösterdi. Outokumpu paslanmaz çelik Eylül 2025 prim fiyatlarını; 430 kalite için 12 EUR/ton artış, 304 kalite için 50 EUR/ton artış ve 316 kalite için 110 EUR/ton artış ile açıkladı. Uzmanlar, nikel fiyatlarının ton başına 15.500 ila 16.000 ABD doları arasında dar bir bantta konsolide olacağını öngörüyor. ING, 2025 yılı için ortalama 15.700 ABD doları civarında bir fiyat öngörüyor ve S&P Global, devam eden arz fazlası ve ABD federal elektrikli araç teşviklerinin sona ermesi nedeniyle tahminini 15.730 ABD dolarına düşürdü. Tarife duyuruları, Endonezya'daki sıkı kotalar veya mevsimsel olmayan üretim kesintileri gibi başlıca riskler nedeniyle kısa süreli yükselişler mümkün, ancak önemli bir arz kesintisi veya beklenmedik bir talep artışı olmadan, yıl sonuna kadar sürdürülebilir bir yükseliş pek olası görünmüyor. UBS analistleri, piyasanın 2026 ve sonrasında belirgin bir fazlada kalacağını söylüyor. Wood Mackenzie, piyasanın yapısal dengeye ancak 2030 civarında, yani arz artışının yavaşlaması ve daha geniş elektrikli araç benimseme girişimlerine paralel olarak batarya talebinin hızlanmasıyla döneceğini öngörüyor. Sonuç olarak, nikelin 2025 yılı fiyat tahmini güçlü bir şekilde düşüş eğiliminde. Analistler, paslanmaz çelik ve elektrikli araç sektörlerinden gelen sürekli fazlalık ve karışık talep sinyalleri nedeniyle piyasa katılımcılarının 15.500-16.000 ABD doları aralığında devam eden dalgalanmaya hazırlıklı olmaları gerektiğini belirtiyor.
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Çinko fiyatları Ağustos ayını %1.70’lik artış ile 2.815 dolar/ton seviyelerinde kapatırken, LME Çinko Stokları ise aynı ay için %46.09’luk ciddi bir azalış gösterdi. Uzmanlara göre, LME kayıtlı stoklar, yalnızca son beş haftada yaklaşık 50.000 ton ve Aralık ayından bu yana yaklaşık 200.000 ton azalarak çinko fiyatlarına destek sağlıyor. Stoklar Kasım 2023'ten bu yana en düşük seviyesine geriledi, ancak piyasada yeterli arz mevcut görünüyor. Haziran ayındaki küçük bir arz açığına rağmen, Uluslararası Kurşun ve Çinko Çalışma Grubu (ILZSG), yılın ilk yarısında genel bir arz fazlası olduğunu ve arzın talebi yaklaşık 50.000 ton aştığını belirtti. Çin'in çinko cevheri ithalatındaki bu yılki önemli toparlanma, gelecekte bol miktarda arz olacağına işaret ediyor. Temmuz ayında, ilk kez 500.000 tonun üzerinde bir arz kaydedildi. Bu da geçen yılın aynı dönemine göre ilk yedi ayda %45'lik bir artışa yol açtı. Bloomberg istatistiklerine göre, spot piyasada çinko izabe tesislerinin işleme ücretleri ton başına 35 dolardan 95 dolara yükseldi. Çinko piyasası kısa vadede belirgin bir bölgesel ayrışma gösteriyor. Kuzey Amerika'daki çinko fiyatları aşağı yönlü baskı altındayken, Avrupa ve Asya piyasaları belirli maliyet ve arz-talep faktörleri nedeniyle kısa vadede yükselme eğiliminde. Argus Media'ya göre, Dünya Bankası ve Fitch gibi kuruluşlar çinko fiyatları konusunda . 2025'te yaklaşık 2.600 dolar/tona düşüş ve 2026'da 2.500 dolar/tona düşüş şeklinde olumsuz bir görünüm paylaşıyor. Macquarie, yeni destekleyici faktörler ortaya çıkmadığı sürece benzer bir fiyat eğilimi bekliyor.
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Kurşun fiyatları Ağustos ayını %0.21’lik artış ile 1.942 dolar/ton seviyelerinde kapatırken, LME Kurşun Stokları ise aynı ay için %5.59’luk azalış gösterdi. Aynı dönem için LME Kalay fiyatları %8.42’lik azalış ile 35.535 dolar/ton olurken, LME Kalay stokları %3.34’lük artış gösterdi. Uzmanlara göre 2025 yılı Kalay fiyatları üzerinde Myanmar faktörü etkili oldu. Myanmar'ın kalay üretimine ilişkin belirsizlik, piyasada önemli bir oynaklığa yol açtı ve fiyatlar 2025 boyunca ton başına 30.000 ila 38.000 dolar arasında dalgalandı. Bu istikrarsızlık, spekülatif yatırımları cezbetti ve Londra Metal Borsası'ndaki (LME) fon pozisyonları çok yıllık zirvelere ulaştı. Myanmar'ın üretimindeki önemli düşüşe rağmen, küresel kalay piyasası, dikkate değer bir dayanıklılık gösterdi. Küresel borsa stokları üç aydır 11.000 tonun üzerinde seyrediyor. 2021'de görülen 1.000 tonluk kıtlık seviyelerinden önemli ölçüde daha yüksek. Endonezya'nın rafine kalay ihracatı yıllık bazda %64 oranında toparlandı ve ABD-Çin ticaret gerginliği nedeniyle elektronik sektöründe talep yavaşladı. Man Maw bölgesi için yeni madencilik izinleri verilmiş olsa da, üretim toparlanmasının zaman çizelgesi ve ölçeği konusunda önemli belirsizlikler devam ediyor. Sektör analistleri toparlanma takvimi konusunda farklı görüşlere sahip: İyimser senaryoda, 2025'in 4. çeyreğinden itibaren kademeli üretim artışı bekleniyor. Orta senaryoda 2026 ortasına kadar sınırlı üretim devam edecek. Muhafazakar senaryo ise daha düşük üretim kalıcı olacak. Uzmanların fiyat tahmini senaryoları da üç grupta toplanıyor. Myanmar'da uzun süren aksama ile güçlü talep senaryosunda fiyatların 35.000-40.000 dolar/ton aralığında olması beklenirken; Myanmar’ın hızlı toparlanması ve zayıf talep senaryounda fiyatların 25.000 – 30.000 dolar/ton seviyesine gerilemesi öngörülüyor.
Demir Cevheri fiyatları, Ağustos ayını %5.10’luk artış ile 103 dolar/ton seviyelerinde kapattı. LME Çelik Hurda CFR Türkiye (Platts) fiyatları Ağustos ayında %0.10’luk artış kaydederken, son 12 aylık değişimi %6.99 azalış yönlü oldu. LME İnşaat Çeliği FOB Türkiye (Platts) fiyatları ise Ağustos ayında %1.04 oranında artarken, son 12 aylık değişim ise %5.53 azalış yönlü oldu. Ekonomim haberine göre; Çin’in zayıf talebi fiyatları 96–110 dolar bandına sıkıştırırken, üreticiler kısa vadede düşük tenörlü cevhere yöneliyor. Ancak 2030’a kadar yeşil çelik yatırımlarıyla yüksek kaliteli cevher talebinin %20 artması bekleniyor. Çin’in yavaşlayan inşaat sektörü ve çelik üretimindeki zayıf seyir, 2025 başından bu yana demir cevheri piyasasında baskı yaratıyor. Singapur borsasında fiyatlar son aylarda 96–110 dolar/ton bandına sıkışmış durumda. Çelik üreticileri, daralan kâr marjları nedeniyle daha ucuz ve düşük tenörlü cevhere yöneliyor. Ancak karbonsuzlaştırma girişimleri yüksek kaliteli cevhere doğru gidilmesini kaçınılmaz yapıyor. Demir cevheri fiyatları 2021’de 220 dolara yaklaşan zirvesinden sonra 2025 ortasında 100 dolar seviyesine geriledi. Yine de, 2024 sonundan bu yana ton başına 96–110 dolar bandında seyreden fiyatlar, jeopolitik gerilimlere rağmen görece istikrarlı. Analistler bu tabloyu, hem Çin’in kısmen toparlanan çelik talebine hem de arz tarafındaki kesintilere bağlıyor. Ancak asıl belirleyici unsurun piyasanın kalite odaklı dönüşümü olduğu belirtiliyor. Goldman Sachs'ın demir cevheri tahmini, geçici iyimserlik ile yerleşik kötümserlik arasında sıkışmış bir piyasayı özetliyor. Kısa vadeli faktörler fiyatları 2025 sonuna kadar ton başına 90 doların üzerinde tutabilirken, uzun vadeli görünüme fazla arz kaynaklı bir çöküş hakim. Yatırımcılar için zorluk, giderek yapısal düşüşle tanımlanan bir piyasaya aşırı maruz kalmadan kısa vadeli oynaklıktan yararlanmaktır. Banka2026 sonu fiyat tahminini ton başına 80 dolar olarak korudu. Fiyatlar toparlansa da cevher talebinde iyileşme belirtisi görülmedi. Aracı kurum First Futures analistleri, kısa vadede olası düşüş risklerine dikkat çekti.
Plastik ve Kauçuk:
TÜSMOD Plastik Fiyat Endeksi Ağustos ayında %0.99 azalış gösterirken, 2025 yılı değişimi %2.00 azalış ve son 12 aylık değişim %5.22 azalış yönlü oldu. PMMA %5.93’lük azalış ile fiyatı en çok düşen plastic olurken, bunu %2.26 düşüş ile PVC, %2.01 düşüş ile PE ve %1.67 düşüş ile PET izledi. PBT %1.23, PS %1.21 ve POM %0.30 ile fiyatı artışı görülen plastikler oldu.
Chemorbis haberine göre; PVC, Türkiye’deki durgun talep ve global zayıflığın etkisiyle yumuşama eğilimini sürdürdü ve alıcı pazarı olmaya devam etti. Bu hafta daha fazla satıcı indirim yapmak zorunda kaldı, zira stabil veya 5-10$/ton gibi küçük düşüşlerle açıklanan ilk teklifler, alıcım ilgisi uyandıramadı. Oyuncular, “Son faiz indiriminin ticari faaliyetlere pek etkisi olmadı; nakit kısıtlamaları ve durgun türev talep hala PVC üzerinde baskı kuruyor,” dedi. Avrupa’daki mevsimsel durgunluklar ve Amerikan üreticiler üzerindeki artan arz baskısı da düşüş eğilimine katkıda bulundu. ChemOrbis Fiyat Sihirbazı’ndan alınan haftalık ortalama verilere göre, hem gümrüksüz hem de gümrük vergisine tabi ithal K67 fiyatları Haziran 2020’den bu yana en düşük seviyelerine indi. Avrupalı satıcılar, marjların çok dar olması nedeniyle indirimlerin ölçeğini sınırlasa da; bu hafta ihracat tekliflerine 20-30$/tonluk düşüşler uyguladı. Blok içindeki durgun faaliyetler, hafif düşen Ağustos etilen kontratları ve Türkiye’deki süregelen zayıf alım iştahı baskıyı sürdürdü. Vergiye tabi K67 teklifleri CIF Türkiye, peşin 670-700$/tonda değişmedi ve üst sınırda Çin teklifleri yer aldı. Bununla birlikte, ABD malı PVC için hava baskı altında kalmaya devam etti ve bazı alış hedefleri CIF 650$/ton seviyesine indi. Bir oyuncu, "Büyük bir ABD’li PVC üreticisinde stoklarının arttığını duyduk. Bu, önümüzdeki dönemde ek indirimler getirebilir," dedi. ABD’li üreticiler henüz kasırga sezonundan fayda sağlayamadı, zira şu ana kadar büyük bir üretim kesintisi yaşanmadı. Artan stok baskısı ve durgun global PVC faaliyetleri, satıcılar üzerinde baskı oluşturmaya devam ediyor. Piyasa oyuncuları, Türkiye’nin devam eden finansal zorlukları, tatil sezonunda Avrupa’daki durgun tüketim, Hindistan’da musonla ilgili talep yavaşlaması ve son zamanlarda zayıflayan Çin piyasası nedeniyle yakın vadede pek düzelme öngörmüyor. Asya’daki hava bu hafta zayıfladı. Zira , Çin’de kapasiteyi azaltmaya yönelik yeni bir sanayi çalışma planı beklentileriyle beslenen önceki iyimserlik nispeten azaldı ve pazar geriledi. Hindistan’daki durgun talep baskıyı artırdı ve şimdi dikkatler, önde gelen Tayvanlı bir üreticiden gelecek Eylül ayı fiyat duyurularına çevrildi. Oyuncular, "Şirket henüz Ağustos kotalarını satıp bitiremedi," dedi. Yine de, bazı oyuncular Türkiye’de Eylül ayı için temkinli bir iyimserlik ifade ediyor. Bir tüccar, “Avrupa ve Hindistan’ın geri dönüşüyle birlikte, bir süredir tarife belirsizlikleri, düşük tüketim ve yüksek Çin hacimleriyle mücadele eden global PVC piyasaları destek bulabileceğinden önümüzdeki aydan daha umutluyuz,” dedi. Tüccarlara göre, önde gelen bir Endonezyalı üretici, yeni yurtiçi PP ve PE fiyat listesini genel olarak stabil seviyelerle açıkladı. Asya PS ve ABS piyasalarında düşüşler devam etti ve fiyatlar son yılların en düşük seviyelerine geriledi. Düşen hammadde maliyetleri tonu belirlerken, asıl etken piyasanın kırılganlığı oldu. Arz fazlası ve zayıf talep, fiyatların herhangi bir zayıflığa anında ve keskin bir şekilde tepki vermesine neden oldu. Geleneksel yüksek sezon bile alım ilgisini canlandıramadı ve satıcıları baskı altında bıraktı. Çin’de poliolefin ticaret faaliyetleri, zayıf arz-talep dinamikleri, durgun Dalian vadeli işlemleri ve kırılgan makroekonomik ortam nedeniyle durgun kaldı. Bu ortamda, PE PP’ye kıyasla nispeten daha dayanıklı kaldı. Çin’in PP piyasası bu hafta da kayıplarını sürdürdü, zira arz fazlası ve zayıf türev tüketimi, güçlenen hammadde piyasaları maliyetlerini gölgede bıraktı. Geleneksel "Altın Eylül, Gümüş Ekim" talep sezonunun başlamasına rağmen, oyuncular beklenen alım iştahı toparlanmasının henüz gerçekleşmediğini ve bu durumun havayı baskı altında tuttuğunu belirtti. Avrupa PE piyasaları, etilen kontratının 5€/ton artışla gerçekleşmesinin ardından Eylül ayına farklı fiyatlandırma politikaları ile başladı. Birçok bölgesel üretici fiyatlarını stabil tutarken, bazıları marj iyileştirme hedefleri doğrultusunda fiyatlarını artırmaya çalıştı. Önde gelen Endonezyalı bir üretici, piyasa havasındaki değişimi işaret ederek, çoğu türde yurtiçi PP ve PE tekliflerini mütevazı bir şekilde artırdı. Çoğu PE ve PP türleri kazançlar görürken, YYPE film önceki düşüş eğilimini genişleterek gevşemeye devam etti. Mısır’ın iki yurtiçi PE üreticisinden biri olan SIDPEC, Eylül ayı için yeni PE tekliflerini açıkladı. Fiyatlar, Suudi mallarından gelen yoğun rekabet ve zayıf talep nedeniyle düşüş gösterdi. Suudi Arabistan’da önde gelen bir yurtiçi üretici, Eylül PP ve PE tekliflerini, Ağustos ayındaki son seviyelere göre stabil veya hafif düşüşlerle açıkladı.
Enerji ve Petrol:
Boru Hatları İle Petrol Taşıma AŞ’nin (BOTAŞ), internet sitesinde Eylül ayı için doğalgaz satış tarifesi yayımlanmadı. En son 2 Temmuz 2025 tarihinde fiyat güncellemesi yapan BOTAŞ’ın fiyat açıklamaması Ağustos ayı gibi Eylül ayı için de tarifede bir değişiklik olmayacağı şeklinde yorumlandı. Elektrik fiyatları için EPDK tarafından Eylül ayı için yeni bir bildirim yapılmadı. Son bildirim 27 Mart’ya yapılmış ve 5 Nisan’dan itibaren geçerli tarife tabloları açıklanmıştı. Yurtiçi pompa fiyatları Ağustos ayında Motorin için %2.85 azalırken, Benzin için %2.92 artış gösterdi. Buna göre yurtiçinde 2025 yılı ortalama fiyat değişimi %18.52 artış yönlü oldu. AA haberine göre; EIA'nın "Ağustos 2025 Kısa Dönem Enerji Görünümü Raporu"nda bu yıla ilişkin petrol fiyatı tahminini aşağı yönlü revize etti. Böylece, bu yıl için fiyat tahmini, önceki rapora kıyasla yaklaşık 1,7 dolar düşerek 67,22 dolar olarak güncellendi. Raporda göre; bir önceki ay varil başına 71 dolardan işlem gören Brent petrolün varil fiyatı, ilerleyen aylarda keskin düşüş kaydederek yılın dördüncü çeyreğinde ortalama 58 dolara, 2026’nın başında ise yaklaşık 50 dolara gerileyecek. Söz konusu beklentide OPEC+ ülkelerinin üretim artışlarını hızlandırma kararının ardından küresel petrol stoklarında güçlü artış görüleceği öngörüsü etkili oluyor. Küresel stok artışlarının yılın son çeyreği ve 2026'nın ilk çeyreğinde günde 2 milyon varilin üzerinde gerçekleşeceği tahmin ediliyor. Bu, önceki raporda tahmin edilen seviyenin yaklaşık 800 bin varil üzerinde yer alıyor. Ayrıca raporda, 2026'nın başındaki düşük petrol fiyatlarının, OPEC+ ile bazı OPEC dışı üreticilerin arz kesintilerine gitmesine yol açarak yılın ilerleyen dönemlerinde stok artışlarını sınırlayacağı ifade ediliyor. Brent petrolün, 2026'da varil başına ortalama 51 dolardan işlem görmesi ve geçen ay tahmin edilen 58 dolar seviyesinin altında kalması bekleniyor. Böylece, bu yıl için Brent petrolün ortalama varil fiyatının 67,22 dolar seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor. Bu rakam, önceki raporda 68,89 dolar olarak tahmin edilmişti. Batı Teksas türü (WTI) ham petrolün ortalama varil fiyatının ise 63,58 dolar seviyesinde olacağı öngörülüyor. Söz konusu rakam, geçen ay 65,22 dolar olarak hesaplanmıştı. EIA, geçen yıl için Brent petrolün ortalama varil fiyatını 80,56 dolar, WTI ham petrolün fiyatını ise 76,60 dolar olarak açıklamıştı. Ekonomim haberine göre; Goldman Sachs, artan arz fazlasının piyasayı baskılamasıyla Brent tipi ham petrolün varil fiyatının 2026 sonuna kadar 50 doların altına düşmesini bekliyor. Banka müşterilerine gönderdiği bir notta, bu yılın dördüncü çeyreğinden 2026'nın aynı dönemine kadar günde ortalama 1,8 milyon varil arz fazlası olacağını ve küresel stokların 2026 sonuna kadar yaklaşık 800 milyon varil artacağını tahmin ediyor. Goldman, OECD ülkelerinin bu stokların kabaca üçte birini ya da 270 milyon varilini oluşturacağını söyledi. OECD ekonomilerindeki zayıflayan taleple birleşen bu birikimin, Brent'in adil değerini varil başına 70 doların üzerindeki mevcut seviyesinin altına çekeceğini de ekledi.
Döviz Kurları:
TCMB 29 Ağustos 2025 kapanış verilerine göre, USD döviz satış kuru Ağustos ayında %1.06’lık artış ile 41.02 TL; EUR döviz satış kuru %3.04’lük artış ile 47.87 TL oldu. EUR/USD paritesi ise %1.96 artışla, 1.1671 seviyesine yükseldi. Buna göre 2025 yılında EUR ve USD ortalama kur artışı %23.06 olarak gerçekleşti. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Ağustos Piyasa Katılımcıları Anketine göre; katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 43.72 TL iken, bu anket döneminde 43.96 TL olmuştur. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 47.70 TL iken, bu anket döneminde 48.36 TL olarak gerçekleşmiştir. Dünya haberine göre; OVP'de dolar ve TL cinsinden beklenilen gayrisafi yurt içi hasılaların açıklanmasıyla hükümetin dolar/TL hedefleri belli oldu. Buna göre, 2025 yılı için ortalama dolar kuru 39,63 TL olarak öngörülüyor. 2026’da bu rakam %17,6 artışla 46,60 TL’ye, 2027’de ise %8,8 artışla 50,71 TL’ye çıkacak. 2028 yılı için kur tahmini ise %6 artışla 53,76 TL seviyesinde belirlendi. Bu tahminler bir önceki programda 2025 için 42 TL, 2026 için 44,4 TL, 2027 için 46,84 TL olarak hesaplanmıştı. Buna göre; 2025 yılına ilişkin dolar/TL tahmini gerilerken 2026 ve 2027 yıllarına ilişkin tahminler ise yükseldi. MUFG, doların yakın gelecekte sabit kalabileceğini düşünse de, Fed'in faiz indirimleri ve yönetimin Fed'in bağımsızlığını zayıflatma çabalarının bir araya gelmesiyle orta vadede daha fazla değer kaybı yaşanacağını öngörüyor. Banka, ABD ekonomisinin temel göstergelerinin doların zayıflamasını desteklediğini düşünüyor. İşgücü piyasasının zayıfladığının kanıtlarının bu ay faiz indirimi yapılmasını haklı çıkaracağını belirten bankaya göre piyasalar 2025 sonuna kadar bir faiz indirimi daha fiyatlıyor. Ekonomi zayıflamasına rağmen, MUFG enflasyonun gümrük vergilerinin etkisiyle artabileceğini de düşünüyor. Zayıflayan büyüme ve inatçı enflasyonun birleşiminin dolara zarar vereceğini tahmin eden bankaya göre; FED'in bağımsızlığına yönelik saldırıların da dolar için önemli riskler arasında. Bu sebeplerle dolar tahminini düşüren MUFG, EUR/USD paritesinin 2026 2Ç’te 1.25’e kadar yükselebileceğini belirtiyor.
Yurtiçi Fiyat ve Maliyet Endeksleri:
TÜİK verilerine göre, Yİ-ÜFE (2010=100) 2025 yılı Ağustos ayında bir önceki aya göre %2,48 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %20,62 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %25,16 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %26,28 artış gösterdi. Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %27,62 artış, imalatta %24,73 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında %26,68 artış ve su temininde %55,35 artış olarak gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara mallarında %22,02 artış, dayanıklı tüketim mallarında %30,22 artış, dayanıksız tüketim mallarında %28,94 artış, enerjide %24,76 artış ve sermaye mallarında %26,61 artış olarak gerçekleşti. Sanayinin dört sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %1,97 artış, imalatta %1,78 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında %10,09 artış ve su temininde %0,82 artış olarak gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara mallarında %1,34 artış, dayanıklı tüketim mallarında %1,26 artış, dayanıksız tüketim mallarında %3,21 artış, enerjide %6,39 artış ve sermaye mallarında %1,11 artış olarak gerçekleşti.
YD-ÜFE 2025 yılı Temmuz ayında bir önceki aya göre %3,03 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %23,40 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %30,06 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %25,46 artış gösterdi. Sanayinin iki sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %28,30 artış, imalatta %30,10 artış olarak gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara mallarında %26,47 artış, dayanıklı tüketim mallarında %33,74 artış, dayanıksız tüketim mallarında %33,82 artış, enerjide %10,44 artış, sermaye mallarında %34,48 artış olarak gerçekleşti. Sanayinin iki sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %4,22 artış, imalatta %3,01 artış olarak gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara mallarında %2,57 artış, dayanıklı tüketim mallarında %3,26 artış, dayanıksız tüketim mallarında %3,76 artış, enerjide %2,98 artış, sermaye mallarında %2,99 artış olarak gerçekleşti.