Alpplas, 4. Fabrika Yatırımını Yılın İkinci Yarısında Manisa’da Devreye Alacak
Alpplas, 2025’in ikinci yarısında Manisa’daki yeni fabrika yatırımını tamamlayarak devreye alacak.
Alpplas, 4. Fabrika Yatırımını Yılın İkinci Yarısında Manisa’da Devreye Alacak
Bolu’da iki farklı lokasyonda iki fabrika ve İstanbul Beylikdüzü’nde bir fabrikasıyla üretimlerine devam eden Alpplas, 2025’in ikinci yarısında Manisa’daki yeni fabrika yatırımını tamamlayarak devreye alacak. Alpplas Genel Müdürü Tufan Öney, 2024 yılında Euro bazında yüzde 14 büyüdüklerini belirterek, yeni yatırımlarının da devreye girmesiyle beraber toplam 38 bin metrekare kapalı alanda üretim gerçekleştirerek 2025 yılını da büyüme ile kapatacaklarını söyledi.
SUBCONTURKEY: Kısaca sizi tanıyabilir miyiz?
Tufan Öney: 1975 İstanbul doğumluyum. Eğitimim finans üzerine oldu ve finans ağırlıklı işletme üzerine yüksek lisans yaptım. 2007 yılından itibaren Alpplas’ta Genel Müdür olarak çalışmaktayım.
SUBCONTURKEY: Alpplas’ın kurumsal kimliği hakkında bilgi verir misiniz?
Tufan Öney: Alpplas, 1989 yılında İstanbul Levent’te 4 plastik enjeksiyon makinesi ile plastik enjeksiyon imalatı yapmak amacıyla 3 ortak tarafından kurulmuştur. Zamanla iki ortak ayrılmış, şu an kuruculardan Zekeriya Alp firma sahibi olarak devam etmektedir. Alpplas, Levent’teki yerini 1998 yılında kapatarak Bolu’ya taşındı. Arçelik pişirici cihazları işletmesinin yanında yeni bir tesiste üretimlerine devam etti. 2004 yılında ise İstanbul Beylikdüzü’nde ikinci fabrikamız açıldı. Zaman içerisinde mevcut lokasyonlarımızda üretim kapasitesi ve üretim çeşitliliği artarak devam etti. Bugün Bolu’da iki ayrı fabrika ve İstanbul Beylikdüzü fabrikamızda faaliyetlerimize devam ediyoruz. Ayrıca, Manisa’da inşaatı devam eden yeni fabrika yatırımımız var. Üç farklı lokasyonda 4 fabrika ile faaliyetlerimizi sürdüreceğiz. Toplam 38 bin metrekare kapalı alanda 1100 çalışana sahibiz. Manisa fabrikasının da faaliyete geçmesiyle istihdam sayımızı artıracağız.
SUBCONTURKEY: Üretim kapasiteniz ve ürünleriniz hakkında bilgi verir misiniz? Hangi sektörlere iş yapıyorsunuz?
Tufan Öney: Ağırlıklı beyaz eşya sektörü için üretim yapsak da bunun yanında otomotiv, telekomünikasyon gibi farklı sektörlere de çalışıyoruz. İlk kuruluştan bu yana gelen işimiz plastik olsa da bugün gelirlerimizin ağırlıklı kısmını elektronikten sağlıyoruz. Üç ana ürün gamımız var. Bunlardan biri elektronik kartların devrelerinin üretimini yapıyoruz. Plastik ve plastiğe bağlı kalıp üretimi de gerçekleştiriyoruz. Elektronik kısmımızda 7 dizgi hattımız var. Manisa’da inşaatı devam eden fabrikamız elektronik üretimi üzerine olacak. Elektronik ürünlerden elde ettiğimiz pay ciromuzun yüzde 60’ını oluşturuyor.
SUBCONTURKEY: 2024 yılı, 2023 yılına göre nasıl geçti? 2025 yılı hedefleriniz nelerdir? İhracatınızdan da bahseder misiniz?
Tufan Öney: Bir önceki yıla göre üretimden satışlarımızda Euro bazlı yüzde 14 artış oldu. Biz proje bazlı çalıştığımız için pazardaki değişimlerden biraz daha geç etkileniyoruz. Bazen büyük bir proje bittiğinde ciroda düşüş olabiliyor, bazen de proje başladığı zaman ciroda yükseliş olabiliyor. Bu bağlamda düşünüldüğünde geçen senedeki artış, hedeflerimiz doğrultusunda oldu. 2025 yılı için bütçelerimizi yaptık. Bu yıl da Euro bazında artış bekliyoruz. Yüzde 8 ila 10 arasında bir artış olacağını düşünüyoruz.
2024 yılında üretimlerimizin yüzde 11’ini ihraç ettik. 2025 yılında ise bu oran biraz düşecek. Bazı projeler Avrupa’ya kayıyor. Özellikle işçilik maliyetlerimizden kaynaklı rekabet etmek mümkün olmadığı için bazı projelerden çıkmak zorunda kaldık. Bu bakımdan ihracat açısından 2025 ve 2026 yılında düşüş yaşayacağımızı düşünüyorum.
SUBCONTURKEY: Ar-Ge Merkeziniz hakkında bilgi verir misiniz?
Tufan Öney: Ar-Ge Merkezimiz 2017 yılında Bakanlık tarafından onaylanmıştır. Bakanlık onaylı Ar-Ge Merkezi olmanın bazı teşviklerden yararlanma konusunda avantajı olduğu gibi firmaya da disiplin getiriyor. Tam zamanlı çalışan, 35 Ar-Ge personelimiz var. Ar-Ge, bir kültür değişimi ve etkilerini görmek yıllar alan bir süreç. Ar-Ge Merkezimin iş kollarından biri elektronik konusunda yazılım ve donanım tasarımı. İkinci bir iş kolu ise Alpplas bünyesinde ihtiyaç duyulan otomasyon ve robotik sistemlerin tasarımı ve imal edilmesi. Üretim, otomasyon sistemleri konusunda dışa bağımlılığımız yok denecek kadar az. Ar-Ge Merkezimizdeki bu projeler sayesinde Sanayi Bakanlığı Verimlilik Dairesinin düzenlediği ödüllerde son beş yılda büyük firmalar kategorisinde 4 defa dereceye girdik. Bu yıl da yine finalist konumundayız. Ar-Ge tarafında verimlilik, otomasyon sistemleri bize rekabetçi olmamız için de avantaj sağlıyor. Yeni teknoloji ve proseslerin sürekli olarak araştırılması da üçüncü iş koludur. Geçen sene Türkiye genelinde Ar-Ge harcaması yapan 317. şirket olduk. Bir önceki sene patent sayısında ilk 50 şirket arasındaydık. Ar-Ge Merkezinin bize önemli kazanımları oldu ve Ar-Ge konusunda gidecek daha çok yolumuzun olduğunun farkındayız.
SUBCONTURKEY: Sürdürülebilirlik konusunda çalışmalarınız var mı?
Tufan Öney: Sürdürülebilirlik konusunda kendi alanımızda Türkiye’de ilk girişim yapan firmalardan biriyiz. Sürdürebilirlik raporu yayınlıyoruz. Her anlamda sürdürebilirlikten bahsediyoruz. Tabi çevre ve doğal kaynakların korunması çok çok önemli ama aynı zamanda bizim önem verdiğimiz konulardan bir tanesi de iş sürecinin sürdürülebilir olması. Yani sürdürülebilir bir iş modeli, sürdürülebilir bir finansman, sürdürülebilir insan kaynakları ve sürdürülebilir bir yönetim. Dolayısıyla çok fazla kişilere odaklı çalışmıyoruz, sistemi oturtmaya çalışıyoruz. Tabii sürdürülebilirliğin önemli ayaklarından bir tanesi çevresel etkiler ve paydaşlar. Tam 10 yıl önce 2015 yılında sürdürülebilirlik raporumuzu yayınladık. Birleşmiş Milletlerin sürdürebilirlik kalkınma hedeflerini benimsemiş bir şirketiz. Çalışmalarımızı bu çerçevede sürdürüyoruz.
SUBCONTURKEY: Sektöre ve çalışanlara vermek istediğiniz mesajlar var mı?
Tufan Öney: Türkiye çok zor bir dönemden geçiyor. Bana göre çalışanlarla kazan kazan stratejisi güden firmalar bir adım öne çıkacaklar. Mevcut durumun yani son iki üç yılda yaşadıklarımızın sorumlusu hiçbir sanayi kuruluşu değil. Dolayısıyla bunu sanayi kuruluşlarının çözmesi, bizim gibi üretim yapan firmaların çözmesi gerçekçi değil. Sonuç itibariyle bizim yaptığımız işler küresel rekabet. Bizler Türkiye’deki dinamiklere bağlı olmakla beraber, müşterilerimizin hepsi küresel oyuncular. Türkiye’deki özellikle enflasyon ve maliyet artışı gibi konularda dünya sizi dinlemiyor, başka bir yerden almaya devam ediyor. Ekonomik politikalar sosyal hayata yansımadığı sürece rekabet etmek mümkün değil. Türkiye olarak katma değerli ürün yapalım politikamız var. Türkiye’nin ihracat birim fiyatı yaklaşık 1,40 dolar. Bizim ise firma olarak yaklaşık 20 dolar. Ama biz istiyoruz ki 100 dolara çıkalım. Bu tür işleri almak kolay değil. İhracatçı firmalar ciddi pazar kaybediyorlar, bu pazarları geri almak ise uzun yıllar alıyor. Bunun etkisi çok büyük. Turizm gibi değil, Türkiye çok ucuz, hadi oraya gidelim değil. Bugün bir otomotiv projesini kaybettiğiniz zaman bir sonraki proje belki 2 sene, belki 3 sene sonra gelecek. En büyük problem bu. O yüzden kazan kazan stratejisini önemsiyorum. İşveren ve çalışan ortak bir noktada buluşmak durumunda. Biz de Alpplas’ta bu dengeyi sağlamaya özen gösteriyoruz.