Gürkan Hüryılmaz
GENEL GÖRÜNÜM
Değerli Meslektaşlarımız,
Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi konusunda üst kurum kimliği ile hareket eden TÜSMOD olarak CPO Türkiye kapsamındaki ilk etkinliğimizi 15 Şubat 2025 tarihinde Adana Sanayi Odası desteği ile Adana Sanayi Kampüsü ve Sürdürülebilirlik Merkezi’nde gerçekleştireceğiz. “BuyfromTÜRKİYE” sosyal projemiz ile bölgedeki meslektaşlarımızın ve üreticilerimizin global tedarik zincirlerinde daha fazla yer almaları için sunumlar yapılacak. Ayrıca TÜSMOD olarak öncülük edilen DAP (Disaster-Affected Producer) projemiz kapsamında bölge ekonomisinin deprem sonrasında desteklenmesine devam edilecek. Bu zirve ticari amaç gütmeden; etik, sorumlu ve profesyonel bir satınalma için çalışan TÜSMOD, EGESAYDER ve SASAYDER dernekleri tarafından desteklenecek. Bölgedeki tüm meslektaşlarımız CPO Çukurova zirvesine davetli olup, kayıt ve gelişmeler etik, sorumlu ve profesyonel satınalma derneklerinin sayfalarından takip edilebilir.
BloombergHT haberine göre; 2025 için emtia piyasalarını etkilemesi beklenen faktörler arasında ilk sırada Trump yönetiminin getirmeyi planladığı ek gümrük tarifeleri yer alıyor. Ek gümrük tarifelerinin Trump'ın belirttiği hali ile uygulamaya girmesi durumunda bunun özellikle Çin ekonomisine yönelik olumsuz etkilerinin olması ve dolayısıyla Çin kaynaklı emtia talebini olumsuz etkileyerek fiyatları aşağı çekebileceği öngörülüyor. Buna ek olarak ABD'de Fed'in faiz indirimleri konusunda izleyeceği yolun altın ve gümüş gibi değerli metaller açısından belirleyici olması bekleniyor. Üçüncü sırada ise sürmesi beklenen jeopolitik gerginlikler yer alıyor. Bunlara ek olarak, çelik, petrol, tarım ürünleri gibi alanlarda bu yıl oluşan stok ve arz fazlasına dikkat çeken uzmanlar, benzer eğilimlerin önümüzdeki yıl için de etkili olabileceğini dile getiriyor. 2025 yılı için emtia fiyatlarına dair beklentilerini açıklayan Dünya Bankası, emtia fiyatlarının 2025'te %5 ve 2026'da %2 düşmesini bekliyor. Dünya Bankası'nın toplam emtia fiyat endeksinin 2020'den bu yana en düşük seviyesine ulaşması öngörülüyor. Enerji fiyat endeksinin 2024'te %6 düşmesi, 2025'te %6 ve 2026'da %2'lik ek düşüşler yaşaması öngörülüyor. Petrol fiyatları öngörülen düşüşün başlıca nedeni olsa da, doğalgaz fiyatlarındaki artış beklentisi bir miktar telafi sağlıyor. Metal fiyatlarının, özellikle Çin olmak üzere büyük ekonomilerde beklenen ılımlı endüstriyel aktivite büyümesini yansıtarak, 2025-26'da biraz düşmesi bekleniyor. 2024'te hafif bir artış gösteren tarım fiyatlarının, iyileşen arz koşulları nedeniyle 2025'te %4 düşmesi bekleniyor. Analistler, genel olarak artan jeopolitik riskler, merkez bankalarından gelen alımlar ve düşmesi beklenen faiz oranlarına bağlı olarak altın fiyatlarının yükselişe geçeceğini öngörüyor. ING analistleri altın fiyatlarının 2025 yılı içinde yeni rekor seviyelere ulaşmasını bekliyor. Goldman Sachs analistleri ise altının 2025 sonuna kadar 3 bin dolar seviyesine ulaşacağını tahmin ediyor. Dünya Bankası 2023 yılında ortalama 83 dolar seviyesinde olan Brent petrolünün varil fiyatının bu yıl 80 ve önümüzdeki yıl 73 dolar seviyesine gerileyeceğini öngörüyor. Kurumun 2026 yılındaki Brent petrol fiyat beklentisi ise 72 dolar/varil seviyesinde bulunuyor. Petrol fiyatlarında düşüş bekleyen kurumlar arasında Oxford Economics de yer alıyor. Oxford Economics, OPEC + politikalarının yanı sıra, elektrikli araçların yaygınlaşmasına bağlı olarak petrol ve türevlerine yönelik talebin gerileyeceğini ve buna bağlı olarak petrol fiyatlarının da düşeceğini öngörüyor. Benzer şekilde ING analistleri petrol piyasasının 2025'te bir kez daha oldukça ılımlı bir talep büyümesi görmesini bekliyor, bu büyümenin kısmen döngüsel ve kısmen yapısal olacağı ifade ediliyor. ING'nin konuya dair raporunda "OPEC hâlâ önemli miktarda yedek üretim kapasitesine sahipken, OPEC dışı arz büyümesinin güçlü olduğu bir yıl daha görüyoruz ve bu da piyasaya rahatlık sağlamaya devam etmelidir" denilerek, petrol piyasasının gelecek yıl arz fazlası içinde olmasının beklendiğini ancak çoğu şeyin OPEC+ üretim politikasına bağlı olacağı belirtiliyor. Dünya Bankası ABD doğalgaz fiyatlarının 2025 yılında yüzde 55 ve 2026'da %9 oranında artacağını öngörüyor. Avrupa gaz fiyatlarının ise, 2025'te %7 artması ve 2026'da ise durgun talep nedeniyle %9 düşmesi bekleniyor. ING analistleri, Avrupa doğalgazı için 2025 yılında ihtiyatlı bir iyimserlik içinde olduğunu dile getiriyor. Avrupa'nın artan LNG ihracat ve depolama kapasitesi sayesinde kışı rahat geçireceği ve fiyatların bir miktar aşağı gelebileceği ifade ediliyor. Bununla birlikte ABD'de artan LNG ihracatı nedeniyle iç piyasada arz sıkıntısı yaşanabileceği ve bunun da fiyatları yukarı çekebileceği belirtiliyor. ING analistlerine göre sanayi türü metaller için görünüm, ticaret sürtüşmeleri ve ABD'deki Enflasyon politikalarındaki olası değişiklikler metalleri olumsuz etkilediğinden biraz bulanık görünüyor. Metal piyasalarının ayrıca Çin'den gelen son destek önlemlerinin emtia kompleksine nihayet yansıyıp yansımayacağını ve yansımazsa daha fazla teşvik olup olmayacağını görmek için bekleyecek. Dünya Bankası ise 2024'te öngörülen %4'lük artışın ardından, baz metal fiyatlarının 2025'te istikrara kavuşmasını ve Çin de dahil olmak üzere büyük ekonomilerde endüstriyel faaliyetin daha ılımlı bir hızda büyümesiyle 2026'da %3 düşmesini bekliyor. Dünya bankası gıda fiyatlarında 2024 için beklenen yüzde 9 oranındaki düşüşün ardından 2025 yılında da düşüş eğilimini sürdürmesini ve %4 oranında gerilemesini beklediğini ifade ediyor. Buna karşın kakao ve kahvenin 2024'te yaşadığı %60 oranındaki yükselişin ardından 2025'te %9 ve 2026'da %3 oranında gerilemesini bekliyor. Oxford Economics de gıda fiyatlarının önümüzdeki yıl gerileyeceğini düşünenler arasında yer alıyor. Kurum, pirinç ve soya fasulyesi gibi ürünlerin fiyatlarında düşüş beklerken, artan gübre fiyatları ve stokların olumsuz görünümü nedeniyle mısır ve buğday fiyatlarının sınırlı bir yükseliş yaşamasını bekliyor.
Ekonomim haberine göre; IIF, Sermaye Akışları Raporu'nu "Küresel Değişimin Dalgalarında Yol Almak" başlığıyla yayımladı. Raporda, küresel ekonomik büyümenin 2024'teki %2,9 seviyesinden 2025'te %2,7'ye gerileyeceğinin tahmin edildiği belirtildi. Gelişmekte olan piyasalarda ise büyümenin 2024'teki %4 seviyesinden gelecek yıl %3,8'e inmesinin beklendiği ifade edilen raporda, bu tahminlerin ticaret politikalarının yanı sıra daha geniş mali ve göç önlemleriyle artan jeopolitik riskler de dahil olmak üzere ABD'deki yeni yönetimin olası politikalarına ilişkin beklentileri yansıttığı aktarıldı. Raporda, "Bu politikalar henüz uygulanmamış olsa da öngörülen etkileri gerçekleştiği takdirde küresel ekonomik manzarayı önemli ölçüde şekillendirebilir." ifadeleri kullanıldı. IIF'nin raporunda, gelişmekte olan piyasalara yönelik sermaye akışlarının, Çin'e yönelik zayıf akışların etkisiyle 2024 yılındaki 944 milyar dolar seviyesinden gelecek yıl 716 milyar dolara düşeceğinin tahmin edildiği belirtildi. Zayıf görünümün, ticaret ve jeopolitik gerilimlerle ilgili artan belirsizliği, Çin'in daha yavaş büyümesini ve ABD Merkez Bankasının (Fed) öngörülenden yavaş faiz indirimi döngüsünü yansıttığı değerlendirmesine yer verilen raporda, 2025 yılı için yalnızca iki faiz indirimi öngörülmesiyle sermaye akışları için ortamın daha zorlu hale geldiği ve riskli varlıklara yönelik yatırımcı iştahının azaldığı ifade edildi.
AA haberine göre; 2025 yılında ülkeyi ekonomi konusunda yoğun bir gündem bekliyor. Orta Vadeli Program (OVP) kapsamında 2024 Haziran ayı itibarıyla başlayan dezenflasyon süreci sürdürülecek. Enflasyon oranının OVP döneminde tek haneli seviyelere indirilmesi ve bu seviyede tutulması hedefleniyor. Ekonomi yönetimi dezenflasyon sürecini temin edecek politika bileşimi sürdürecek, istenilen patikaya gerileyene kadar da bütün araçları enflasyonla mücadeleye katkı sağlayacak şekilde kullanacak. Ayrıca, finansal istikrar güçlendirilecek, enflasyon ataleti kırılacak ve enflasyonun arz yönlü kaynaklarıyla daha etkin mücadele edilecek. TÜİK, 2024 yılına ilişkin büyüme verisini 28 Şubat'ta açıklayacak. Son açıklanan verilere göre ülke ekonomisi 2024 yılının üçüncü çeyreğinde %2,1 büyüme kaydetmişti. 2025 yılın ilk üç çeyreğine dair büyüme verileri ise 30 Mayıs, 1 Eylül ve 1 Aralık tarihlerinde kamuoyuyla paylaşılacak. OVP'ye göre, 2024 sonunda büyümenin %3,5, 2025'te ise %4 olması bekleniyor. Program süresince istihdamın yıllık ortalama 758 bin kişi artması bekleniyor. 2025'te işsizlik oranının %9,6 olması hedefleniyor. TCMB takvimine göre, bu yıl 12 yerine 8 PPK toplantısı gerçekleştirecek. Banka ayrıca, 8 PPK toplantı özeti, 4 enflasyon raporu ve 2 finansal istikrar raporu açıklayacak. Banka, PPK toplantılarını 23 Ocak, 6 Mart, 17 Nisan, 19 Haziran, 24 Temmuz, 11 Eylül, 23 Ekim ve 11 Aralık'ta gerçekleştirecek. Piyasalar, PPK sonrasında açıklanan faiz oranını ve mesajları yakından takip edecek. TCMB Başkanı Fatih Karahan, 7 Şubat, 22 Mayıs, 14 Ağustos ve 7 Kasım tarihlerinde Enflasyon Raporu'nu açıklayacak. Yılın ikinci yarısından itibaren 2026-2028 dönemini kapsayan yeni OVP çalışmalarının başlaması planlanıyor. Program ile küresel, bölgesel ve ulusal ekonomideki gelişmeler ışığında belirlenen makroekonomik hedefler ile ekonomik ve sosyal alanlarda izlenecek politikalar ortaya konulacak. OVP ve Orta Vadeli Mali Plan'ın Resmi Gazete'de yayımlanmasının ardından kamu idarelerinin bütçe teklifleri ve yatırım programı çalışmaları hız kazanacak. Bütçenin, ilgili yasal düzenleme çerçevesinde, en geç 17 Ekim'de Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığına sunulması gerekiyor. Teklifin, TBMM Başkanlığınca Plan ve Bütçe Komisyonuna havale edilmesinin ardından, Cumhurbaşkanlığı, bakanlıklar ile bağlı kurum ve kuruluşların bütçesi görüşülecek. Bütçe maratonu TBMM Genel Kurulu'ndaki görüşmelerin ardından sona erecek.
PWC tarafından “2025'i Karşılarken Dünya'da ve Türkiye'de Ekonomik Görünüm” başlığı ile yayımlanan rapora göre; Ekonomik ve jeopolitik gündemin, son 10 yıllık süreçte olduğu gibi 2024 yılı küresel ajandasında da kayda değer bir yer edindiği; diğer yandan sürdürülebilirlik ve dijital dönüşüme olan ihtiyacın daha da belirginleştiği ve bu ihtiyaca yönelik uygulanacak politikaların daha somut hale bürünme eğiliminde olduğu bir seneyi geride bırakıyoruz. 2022 yılından bu yana enflasyonist risklerle mücadele adına ortaya konulan küresel ekonomi politikaları, 2024 yılında fiyatlar genel düzeyinin hedeflenen sonuçlarına yakınsamasını sağlarken ekonomik aktivite üzerinde tıpkı 2023 yılında olduğu gibi beklenildiği kadar düzeyde aşağı yönlü baskı yaratmadı. Ancak, istihdam ve iktisadi faaliyet üzerindeki olası negatif etkilerin önüne geçilmesi amacıyla, 2024’ün ikinci yarısında gelişmiş ülke merkez bankalarının faiz indirimlerine tanık olduk. Türkiye’de ise, 2023 Mayıs seçimlerini takiben uygulanan konvansiyonel ekonomi politikaları, fiyat istikrarını sağlama ve mali ve dış dengeyi güçlendirme amaçları ile 2024 yılında uygulamaya devam edildi. Büyümede yeniden dengelenmeye yönelik hedeflere uyumlu adımlar kaydedilirken dezenflasyon sürecinin özellikle beklentiler ve hizmet fiyatlarındaki katılık nedeniyle tahmin edilenden daha kademeli bir ilerleme sergilediği gözlemlendi. 2024’ten devralacağımız ekonomik ve jeopolitik gündem maddelerinin, 2025’e özgü gelişmeler ışığında şekillenerek küresel ajandanın gündeminde yer bulmaya devam edeceğini belirtmek mümkün. ABD’de ikinci Trump döneminin, özellikle korumacılık temasını yeniden ön plana çıkaracağı global arenada, AB’nin rekabetçiliğini güçlendirmek adına atması beklenen adımlar da gündemde takip edilecek önemli konular arasında yer alacak. Sınırda karbon düzenleme mekanizması kapsamında mali yükümlülüğün 2026 yılında aşamalı olarak devreye girmesi, 2025 yılını geçiş dönemi anlamında önemli kılarken, bu durum özellikle Avrupa’ya ihracat yapan ülkelerin ve bu ülkelerdeki şirketlerin hazırlık sürecini stratejik bir şekilde ele alması gerekliliğini ortaya koyuyor. Yalnızca karbonsuzlaşma odaklı değil, aynı zamanda teknolojideki ivmelenme ile dijital dönüşüm de 2025 yılının özellikle kurumlar açısından öne çıkacak konuları arasında yer alacak. Tüm bu gelişmelerin, küresel değer zincirine etkileri ve özellikle dünyanın önemli tedarik merkezi konumunda olan Asya ekonomilerindeki yansımaları dikkatle izlenecek. 2025 yılını şekillendirmesi beklenen küresel gelişmelerin Türkiye açısından sağlayacağı fırsatlar ve yaratabileceği muhtemel risklerin ağırlığı, yurt içi ajandanın yönünü belirleyecek. Başta fiyat istikrarı olmak üzere, makro-finansal istikrarın sağlanması adına konvansiyonel ekonomi politikalarının sürdürülmeye devam edileceğini varsaydığımız ülkemizde, yeşil, dijital ve sosyal dönüşüme yönelik atılan adımların aynı kararlılıkla ve artan ivme ile devam etmesi öngörülüyor.
Tüm bu gelişmeler altında, emtia fiyat analizleri aşağıdaki şekilde ele alınmıştır.
Selamlarım ve saygılarımla.
Metal-Demir-Çelik:
Morgan Stanley analistlerine göre, önümüzdeki aylarda temel metal fiyatları için karışık bir tablo var. Ekonomim haberine göre; analistler bir notta, “2. çeyrekte bakır ve çinko fiyatlarında artış görüyoruz, nikel ve alüminyumda daha nötrüz ve kurşun konusunda temkinliyiz” yorumunu yaptı. Analistlere göre, bakır ve çinko için, konsantre arzındaki sıkışıklığın rafine metal üretimini sınırlaması bekleniyor. Nikelde ise arz görünümü Endonezya'daki politikalara bağlı. Değerşendirmede bu piyasada, “ek kotalar görmezsek denge anlamlı ölçüde sıkılaşabilir” ifadelerine yer verildi. Kurşun piyasasının geçen yılki muhtemel fazlasının ardından 2025'te de fazla vereceği tahmin ediliyor.
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Bakır fiyatları Aralık ayını %1.95’lik azalış ile 8.706 dolar/ton seviyelerinde kapatırken, LME Bakır Stokları ise aynı ay için %0.15’lik artış gösterdi. Analistlere göre; Bakırın 2025 yılı piyasa görünümü, kısıtlı arz ve istikrarlı talep büyümesi tarafından domine ediliyor. BofA analistleri, "Üreticiler sermaye harcamalarını kısıtladıkça, bakır madeni projesi boru hattı son on yılda kademeli olarak boşalıyor," diye vurguladı. Bu arz kısıtlaması, artan eritme kapasiteleriyle birleştiğinde, arıtma ve rafinasyon ücretlerini rekor düşük seviyelere çekerek, eritme tesislerinin finansal sürdürülebilirliğini tehdit etti ve potansiyel olarak rafine bakır bulunabilirliğini azalttı. Ancak analistler, inşaat ve imalat gibi geleneksel son kullanım pazarlarındaki toparlanmanın mütevazı olabileceğini, yeniden stoklama ve istikrarın 2025'in ikinci yarısında gerçekleşme olasılığının daha yüksek olduğunu da kabul ettiler. Arz tarafında, sınırlı yeni üretimin sıkı piyasa koşullarını daha da kötüleştirmesi bekleniyor. UBS, 2025'te maden arzının sadece %2 oranında artacağını öngörüyor ve "rekor düşük kıyaslama TCRC'leri ve hurda piyasasının daralması sınırlı rafine bakır büyümesine yol açacak" diyor. BofA ayrıca arz için risklere işaret ederek, envanterlerin küresel talebin sadece 1-2 haftasına düşmesiyle yıl için yaklaşık 409.000 tonluk bir açık öngördü. Fiyat tahminleri bu dinamikleri yansıtıyor ve BofA, kısıtlı arz ve sürekli talep nedeniyle 2025'te bakırın ortalama ton başına 9.438 $ (pound başına 4,28 $) olmasını bekliyor. 2025 yılına kadar sanayi metalleri için nötr-durağan bir görünüm tahmin eden Citi Research analistleri bakır fiyatlarının önümüzdeki üç ay içinde 8.500 dolar/ton seviyesine gerilemesini bekliyor.
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Alüminyum fiyatları Aralık ayını %2.16’lık azalış ile 2.517 dolar/ton seviyelerinde kapatırken, LME Alüminyum Stokları ise aynı ay için %8.16’lık azalış gösterdi. BofA, Çin'in 45 milyon tonla sınırlı sınırlı eritme tesisi genişleme potansiyeline ve boksit ve alümina etrafındaki arz kısıtlamalarına atıfta bulunarak, 2025'te küresel bir alüminyum piyasası açığının beklendiğini belirtti. Buna rağmen, fiyatların ton başına 3.000 dolarlık bir hedefle yüksek kalacağını öngörüyorlar. UBS analistleri ayrıca, araç hafifletme, enerji geçişi ve ambalaj ikamesi gibi yapısal faktörler tarafından yönlendirilen alüminyum talebinin orta vadede güçlü bir şekilde artacağını bekliyorlar. Talep büyümesinin önceki yıllara kıyasla ılımlı olacağı konusunda uyarıyorlar ve "2025'te yaklaşık %2,5'lik trendin altında talep büyümesinin 2026'da %3'ün üzerine çıkacağı" tahmininde bulunuyorlar. Ayrıca, "talepte sınırlı birincil arz büyümesine kıyasla bir miktar iyileşmenin alüminyum fiyatlarını ton başına 2.500 doların üzerinde destekleyeceğini" öngördüler.
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Nikel fiyatları Aralık ayını %4.10’luk azalış ile 15.100 dolar/ton seviyelerinde kapatırken, LME Nikel Stokları ise aynı ay için %0.36’lık yükseliş gösterdi. Outokumpu paslanmaz çelik Ocak 2025 prim fiyatlarını; 430 kalite için 30 EUR/ton artış, 304 kalite için 51 EUR/ton artış ve 316 kalite için 58 EUR/ton artış ile açıkladı. Ekonomigazetesi haberine göre; Çin’in emlak krizinin yarattığı talep baskısına karşın artan arz nedeniyle bu yıl nikel en zayıf performans gösteren endüstriyel metal oldu. Londra Metal Borsası’nda (LME) fiyatlar dört yılın en düşük seviyesine yakın ve 2025 yılında fiyatların üçüncü çeyrekte ortalama 15.500 dolara gerileyeceği tahmin ediliyor. Endonezya’daki üretimdeki artış son yıllarda nikeli aşağı çekti ve paslanmaz çelik ve elektrikli araç aküleri sektörlerinden gelen talep hayal kırıklığı yaratmaya devam ediyor. 2025 yılında bakıldığında, küresel nikel tüketiminin 2024’te 3.34 milyon ton 3.51 milyon tona çıkması bekleniyor. Fakat Endonezya’dan gelen arz büyümesi güçlü kalacak ve piyasayı gelecek yıl fazlada tutacak. Dünyada rafine nikelin önemli üreticilerinden biri olan Rusya’nın Nornickel şirketi, küresel nikel piyasasının 2024- 2025 yıllarında 150 bin tonluk bir fazlayı koruyacağını öngördü. luslararası Nikel Çalışma Grubu (INSG) da dünya birincil nikel pazarının 2024’te 170 bin ton fazla vermesini bekleniyor. Piyasa fazlasının 2025’te 135 bin ton olacağı tahmin ediliyor. Üretim-tüketim dengesi fiyatları baskılama riski taşıyor. ING, 2025’te fiyatların ortalama 15.700 dolar/ton olacağını öngörüyor. Yılın ilk çeyreğinde ortalama 16.000 dolar ve ikinci çeyrekte 15.800 dolar bekleyen kuruluş, üçüncü ve son çeyrek için ortalama 15.500 dolar tahmininde bulunuyor. Yıllık ortalama fiyat beklentisi de 15.700 dolar olarak şekilleniyor. Bu de nikel fiyatlarının şu anki seviyesinin altına inme riskiyle karşı karşıya olduğu anlamına geliyor.
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Çinko fiyatları Aralık ayını %3.82’lık azalış ile 2.974 dolar/ton seviyelerinde kapatırken, LME Çinko Stokları ise aynı ay için %15.15’lik azalış gösterdi. BofA, çinko piyasasının 2025'te esas olarak devam eden arz kısıtlamaları nedeniyle bir başka sıkı yılla karşı karşıya kalacağına inanıyor. Banka, maden arzının %5'in üzerinde artacağını öngördü ancak "sermaye harcamalarının eksikliğinin orta vadeli büyümeyi muhtemelen kısıtlayacağı" konusunda uyardı. Çin dışındaki sınırlı yeni projelerle açığın devam edeceğini eklediler. UBS analistleri, çinko talebinin "istikrar/mütevazı iyileşme" göstermesi beklenirken, önemli bir talep büyümesi öngörmediklerini belirttiler. Çinkonun inşaat ve ulaştırma sektörlerine maruz kalması, onu küresel ekonomik yavaşlamalara karşı daha savunmasız hale getirdi ve analistler enerji geçişinde çok az kaldıraç gördüler. Maden arzında olası bir toparlanmaya rağmen, analistler çinko için talep büyümesinden ziyade devam eden arz sıkılığı tarafından yönlendirilen "sağlam bir orta vadeli temel görünüm" öngördüler.
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Kurşun fiyatları Aralık ayını %5.95’lik azalış ile 1.922 dolar/ton seviyelerinde kapatırken, LME Kurşun Stokları ise aynı ay için %10.35’lik azalış gösterdi. Aynı dönem için LME Kalay fiyatları %2.12’lik artış ile 28.900 dolar/ton olurken, LME Kalay stokları %0.31’lik azalış gösterdi. Kalayın 2025 görünümü, enerji geçişi ve küresel yarı iletken satışlarının toparlanması nedeniyle talebin daha da artması beklendiğinden güçlü kalmaya devam ediyor. BofA analistleri, metalin 2026 yılına kadar ton başına ortalama 37.000 dolar olacağını öngörüyor. Bu, arz kısıtlamaları ve yeşil teknolojilerde artan kullanımın bir kombinasyonu ile destekleniyor. Kalay tüketiminin, güneş fotovoltaik (PV) sistemlerinin genişlemesi ve geleneksel yanmalı motorlu araçlardan iki ila üç kat daha fazla kalay gerektiren elektrikli araçların (EV) artan benimsenmesiyle 2025 yılında %3,5 oranında artması öngörülüyor. Arz tarafında, küresel üretimin 2025 yılında mütevazı bir şekilde artması bekleniyor, ancak çıktı yine de talebin gerisinde kalacak ve pazar açığını genişletecek. Myanmar'daki madencilik yasağı ve Endonezya'daki üretimdeki gecikmeler, kalay arzını artırmayı zorlaştırıyor. Aynı zamanda, kalay üretmenin artan maliyetleri, fiyatların çok fazla düşmesini engellemeye yardımcı oluyor. Yapısal olarak, güneş PV ve EV sektörlerinden gelen kalay talebinin 2030'a kadar %14 bileşik yıllık oranda büyümesi öngörülüyor ve bu da daha geniş yeşil geçişle destekleniyor. Bankanın analistleri, bu eğilimlerin kalay'ı gelişen metaller manzarasında temel bir yararlanıcı olarak konumlandırdığını ve temel unsurların on yılın ortalarına kadar sağlam kalmaya devam edeceğini düşünüyor.
Demir Cevheri fiyatları, Aralık ayını %0.96’lık artış ile 105 dolar/ton seviyelerinde kapattı. LME Çelik Hurda CFR Türkiye (Platts) fiyatları Aralık ayında %1.46’lık artış kaydederken, son 12 aylık değişimi %17.76 azalış yönlü oldu. LME İnşaat Çeliği FOB Türkiye (Platts) fiyatları ise Aralık ayında %0.62 oranında artarken, son 12 aylık değişim ise %5.20 azalış yönlü oldu. Analistlere göre; Uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Aralık ayındaki incelemesinde demir cevheri fiyat tahminini 2025 yılında 90$/ton ve 2026 yılında 85$/ton olarak açıkladı. Fitch Ratings'e göre, 2024 yılı demir cevheri tahminindeki artış, bu hammaddenin yıl için daha yüksek fiyatlardan kaynaklanıyor. Ancak, sonraki yıllar için değişmeyen görünüm, piyasada aşırı arza doğru bir kaymayı yansıtmaya devam ediyor. Aynı zamanda, Fitch Solutions'ın bir bölümü olan BMI, Aralık ayında 2025 için küresel ortalama çelik fiyatı tahminini 730$/t olarak korudu. Analistler, planlanan korumacı önlemlerin ortasında ABD'deki fiyatların artmasını bekliyor. Bu, küresel ortalama fiyatları destekleyecek ve Çin'deki zayıf talebin olumsuz baskısını telafi edecektir. 2026 için varsayımlar 700$/t'dir. BMI, gelecek yıl olası bir teşvik önlemlerinin genişletilmesinin ardından Çin gayrimenkul sektöründe bir iyileşmenin daha yüksek fiyatlara yol açabileceğini belirtiyor. Kasım 2024'te BMI, 2025 için demir cevheri fiyat tahminini ortalama 100$/t olarak korudu. Şirketin analistleri, bu ham madde için fiyatların Çin yetkililerinin potansiyel teşvik duyurularına karşı oldukça hassas kalmaya devam edeceğini belirtti. Uzun vadede, BMI demir cevheri fiyatlarının 2033'te 78$/t'a düşmesini öngörüyor. Steelorbis haberine göre; Hollanda merkezli uluslararası banka ING, demir cevheri gibi emtia piyasalarının görünümüne odaklanan aylık raporunu yayımladı. Banka, demir cevheri fiyatlarının 2024 Kasım ayında dünyanın en büyük demir cevheri tüketicisi Çin’in çelik talebinin yaklaşık %40’ını oluşturan konut sektöründeki düşüş sebebiyle yıllık %20’nin üzerinde gerilediğini ifade etti. Ayrıca aynı ayda çelik talebini en fazla destekleyen yeni konut inşaatlarının sayısının da yıllık en az %20 azaldığını aktardı. Çin hükümeti 2024 yılında konut sektörüne yönelik birden fazla teşvik paketi açıklamış olsa da bu önlemlerin yeni konut inşaatlarını desteklemek yerine mevcut konut stoklarının eritilmesine odaklanmasından ötürü çelik talebinde kayda değer toparlanma yaşanmadığı dile getirildi. Bu nedenle banka, çelik talebinin 2025 yılında da baskı altında kalmasını beklediğini ve demir cevheri fiyat görünümünde aşağı yönlü hareket riski oluşturan ana faktörün konut sektöründe devam eden zayıflık olduğunu vurguladı. Öte yandan ING, Çin’deki limanlarda demir cevheri stoklarının yeniden 150 milyon mt’un üzerine çıktığına ve söz konusu seviyenin 2024 sonu için çok yüksek olduğuna dikkat çekti. Bununla birlikte Çin’de talep artış miktarının demir cevheri ithalatındaki yükselişi karşılamaya yetmeyebileceğinin altını çizdi. Bu nedenle banka, Çin’de yüksek demir cevheri arzının fiyatlar üzerinde baskı kurmaya devam etmesini öngördüğünü bildirdi. Sonuç olarak, cansız talep ve Çin limanlarındaki demir cevheri stoklarının yüksek olmasına bağlı olarak fiyatların bu yıl da baskı altında kalmasının tahmin edildiği aktarıldı. Çin’in demir cevheri fiyatlarını desteklemeye devam edeceği ve ülkenin çelik talebi görünümünün arz-talep dengesi üzerinde çoğunlukla belirleyici olacağı ifade edildi. Banka, 2025 yılı fiyat ortalamasının 95$/mt olmasını beklediğini ekledi.
Plastik ve Kauçuk:
TÜSMOD Plastik Fiyat Endeksine göre Aralık ayı plastik fiyatları ortalama %0.23, 2024 ylıında ise %1.91 azalış gösterdi. Aralık ayında en yüksek artış %2.25 ile PVC fiyatlarında görülürken, en yüksek düşüş ise -%2,78 ile PMMA’da görüldü. Bunu %2.03’lük azalış ile PBT ve %0.49’luk azalış ile PA takip etti. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın 2019'da hayata geçirdiği uygulamayla 25 kuruştan satışına başlanan plastik poşet fiyatı 1 Ocak 2025'ten itibaren 50 kuruş olacak. Chemorbis haberlerine göre; Oyuncular, orta vadeli ekonomik göstergeleri karamsar bulurken, polimer fiyatlarının ne zaman toparlanacağı sorusu ön plana çıktı. Piyasalara yönelik asıl baskının yeni global kapasitelerden mi yoksa durgun nihai talepten mi geldiği tartışıldı. Her halükarda, Asya ve Avrupa’da süregelen ekonomik arz kesintilerinin 2025’e taşınması bekleniyor. İthal PP ve PE fiyatları, Orta Doğu ve ABD’li satıcıların stok boşaltma faaliyetlerinin önemli fiyat düşüşlerine yol açması nedeniyle Kasım ayının sonlarında yılın en düşük seviyelerini gördü. Cazip fiyatlar resin talebini canlandırdı, işleyicileri 2024 yılı ilk çeyrek için ihtiyaçlarını almaya yöneltti ve poliolefin tedarikçilerinde yeni yıl öncesi stok baskısının hafiflemesine yardımcı oldu. Oyuncular, fiyatların dibe yaklaştığını veya halihazırda dip yaptığı konusunda birleşiyor. Ancak, güçlenen lojistik maliyetlere rağmen, genel ekonomik koşullar ve zayıflayan petrol fiyatları göz önüne alındığında, bir toparlanmadan bahsetmek için erken. Global bir tüccar, "Çin’in ithalat pazarındaki son artışlar ve Suudi üreticilerin sınırlı Ocak ihracat hacimleri nedeniyle PP’de ilave düşüş payı yok. Alt sınırı oluşturan ABD malı PE teklifleri de ülkede yeniden gündeme gelen grev ihtimali nedeniyle kaybolabilir. PVC için de gözler ABD mallarında olacak,” dedi. Öte yandan, dördüncü çeyreğin sonlarında bağlanan malların gelmesi, birinci çeyrekteki toparlanmayı sınırlayabilir. Ekonomi cephesinde, Türkiye orta ve uzun vadeli istikrar için dikkatle yönetilmesi gereken enflasyon, dışsal zayıflıkler ve yapısal zorluklarla karşı karşıya. İmalat ve hizmetlerdeki mütevazı toparlanma belirtilerine rağmen, tüketici güveni ve satın alma gücü düşük kalırken, sıkışık likidite ve temkinli krediler faaliyetleri sınırlıyor. Türkiye’deki ihracatçılar asgari ücretin artmasına hazırlanırken, elverişsiz döviz kurları, yükselen girdi maliyetleri, finansmana erişimdeki sıkıntılar ve global talep belirsizlikleri ile mücadele ediyor. Deutsche Bank, yakın zamanda "Gelişmekte Olan Piyasalar 2025 Görünümü" raporunu yayımladı ve bu raporda "Türkiye: İstikrara Giden Kademeli Yol" başlığı altında değerlendirmelerde bulundu. Buna göre, büyümenin kademeli olarak yavaşlamasıyla ekonominin yumuşak iniş yapacağı düşünülüyor. Sıkı para politikaları ve yatırım ile tüketime yönelik talebin zayıflaması nedeniyle, büyümenin 2025’in ikinci yarısına kadar potansiyelin altında kalması bekleniyor. 2026’da ise daha güçlü bir toparlanma bekleniyor. Bu beklentiler, enflasyonu dizginlemeye yönelik politikaların devam edeceğini varsayıyor. Söz konusu öngörüler, polimer oyuncuları için zorlu koşulların süreceği ve 2025 sonu/2026 başında aşamalı iyileşme yaşanacağı anlamına geliyor. Türkiye’de PP piyasası güçlü Kasım-Aralık satışlarının ardından satıcılar üzerinde arz baskısının bitmesinden destekle 2024'ü nispeten artış eğilimli bir zeminde kapattı. Türkiye’de yurtiçi şişelik PET dört yılın en düşüğünde. Ithal PET teklifleri bu hafta yeni yıl öncesinde zayıf seyreden fiyat görüşmeleri, Asya'da artan hammadde fiyatları ve bölgeden değişmeyen ihraç teklifler nedeniyle stabil seyretti. Türkiye ABS piyasasında, G. Kore’den zam girişimleri direnç gördü. ABS havası karışık bir görünüm sergilerken, ithal fiyatlar çeşitli menşeler için farklı yönlerde seyretti. R-PET Flake fiyatları Aralık’ta bir ay daha gevşemeye devam etti. Ancak, balya fiyatlarının stabilize olması ve fiyat görüşmelerinin sınırlı kalması düşüş eğiliminin hız kesmesine neden oldu Türkiye'de yurtiçi PA6 fiyatları, geçen ay destekleyici hammadde zincirinden kaynaklanan kısa süreli stabilitenin ardından düşüş eğilimine döndü. PP piyasaları aylar süren düşüşlerin ardından Aralık ayı başında stabilize olma sinyali verdi.
Enerji ve Petrol:
AA haberine göre Boru Hatları ile Petrol Taşıma AŞ (BOTAŞ), ocak itibarıyla mesken ve sanayi abonelerinin kullandığı doğal gaz ile elektrik üretim amaçlı gazın satış tarifesinde değişiklik yapılmadığını bildirdi. BOTAŞ'ın internet sitesinde yayımlanan tarife tablosuna göre, doğal gazda ocaktan geçerli olacak mesken ve sanayi abonelerinin tarifesi ile elektrik üretim amaçlı tarife sabit kaldı. Buna göre, BOTAŞ'ın konut tüketicileri için dağıtım şirketlerine ocakta uygulayacağı satış fiyatı, bin metreküp doğal gaz için 5 bin 631 lira olarak açıklandı. Ekmek üreticileri için belirlenen tarife, bin metreküp doğal gaz için 8 bin 549 lira olarak belirlendi. Elektrik üretim amaçlı tarifede ise bin metreküp doğal gazın fiyatı 12 bin lira olarak duyuruldu. Yurtiçi pompa fiyatları Aralık ayında Motorin için %1.13 artarken, Benzin için %2.09 artış gösterdi. Bu şekilde 2024 yılında pompa fiyatları ortalama %22.96 oranında artmış oldu. EIA'nın "Aralık 2024 Kısa Dönem Enerji Görünümü Raporu"na göre, gelecek yıl piyasaların yıllık bazda nispeten dengede olacağı varsayımıyla Brent türü ham petrolün varil fiyatının mevcut seviyelere yakın bir seyir izlemesi bekleniyor. Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) ve OPEC dışı bazı üretici ülkelerden oluşan OPEC+ grubunun 2025 boyunca üretimini yeni hedef seviyelerine çıkaracağı ve küresel petrol stoklarının ise yıl sonunda bugünkü seviyelere yakın kalacağı öngörülüyor. OPEC+ kesintileriyle ilk çeyrekte stokların, günlük yaklaşık 700 bin varil azalması ancak yılın geri kalanında OPEC+ ve OPEC+ dışı üretim artışlarıyla günlük yaklaşık 100 bin varil artacağı tahmin ediliyor. Bu artışlarla Brent petrolün varil fiyatının 2025'te bu yılki ortalama 80 dolarlık seviyenin altında kalacağı hesaplanıyor. Buna göre, gelecek yıl için Brent petrolün ortalama varil fiyatının 73,58 dolar seviyesinde gerçekleşmesi bekleniyor. Bu rakam, önceki raporda 76,06 dolar olarak tahmin edilmişti. Batı Teksas türü (WTI) ham petrolün ortalama varil fiyatının da 69,12 dolar seviyesinde olacağı öngörülüyor. Söz konusu rakam, geçen ay 71,60 dolar olarak hesaplanmıştı. EIA, bu yıl için de Brent petrolün ortalama varil fiyatını 80,49 dolar, WTI ham petrolü 76,51 dolar olarak aşağı yönlü revize etti. Rapora göre, fiyatlar için başlıca riskler ise Orta Doğu'daki çatışmalar ve OPEC+ üyelerinin üretim kesintilerine bağlılıkları olarak öne çıkıyor. Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, 2025 yılı petrol fiyatları için tahminde bulundu. Kuruluşa göre, petrol yeni yılda 80 doların altına gerileyecek.
Döviz Kurları:
TCMB 31 Aralık 2024 kapanış verilerine göre, USD döviz satış kuru bazında %2.03’lük artış ile 35,34 TL; EUR döviz satış kuru bazında %0.52’lik artış ile 36,80 TL oldu. EUR/USD paritesi ise %1.48 azalarak, 1.0413 seviyesine geriledi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Aralık ayı Piyasa Katılımcıları Anketine göre; katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 35,72 TL iken, bu anket döneminde 35,30 TL olmuştur. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 42,75 TL iken, bu anket döneminde 43,23 TL olarak gerçekleşmiştir. Forbes haberine göre; Bank of America (BofA) tarafından yayımlanan son Türkiye raporuna göre, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) Ocak ayında 250 baz puanlık bir faiz indirimi daha yapması bekleniyor. BofA, yıl sonu dolar/TL tahminini ise 44'ten 41'e düşürdü. BloombergHT haberine göre; Credit Agricole tarafından yayınlanan "2025 Gelişmekte Olan Piyasalar Görünüm Raporu"nda TL'nin bir yıllık süreçte %4'ün altında kalan bir değer kaybı yaşayacağı öngörüldü. Banka, dolar/TL kurunun 2025'te Mart ayının sonunda 35,50 TL, Haziran ayının sonunda 35,70 TL, Eylül ayı ve yıl sonunda yine 36 TL olacağını öngördü. Ekonomim haberine göre; Deutsche Bank Türkiye Ekonomisti Yiğit Onay, CNBC-e'de Küresel Görünüm programında Türk Lirası'nın (TL) reel değerlenme eğiliminin 2025 yılında da devam etmesi beklentisinde olduklarını dile getirirken; yıl sonu dolar/TL beklentilerinin 43 seviyesinde olduğunu söyledi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) önceliğinin dengeleri gözetmek olduğunu belirten Yiğit Onay, şöyle devam etti: "Burada Merkez Bankası da bazı dengeleri gözetmeye çalışıyor. Her ne kadar ciddi bir rezerv birikimi olsa da Merkez Bankası burada nominal değer kaybını sağlayarak, TL üzerindeki reel değerlenme baskısını hafifletmeye çalışıyor. Son dönemde bu çabaların dolar/TL’deki bir miktar artışla beraber daha da öne çıktığını gördük. Gelecek yıl mevcut Türk Lirası’nın 2024 kadar olmasa da reel değerlendirme eğilimini sürdürmesi bunun da ekonomik dengelere çok fazla zarar vermeden gözükecek şekilde gerçekleştirilmesini bekliyoruz. TL’ye yönelik olumlu bakışın şu an için devam ettiğini değerlendiriyoruz." CapitalFX analistlerine göre; Makroekonomik görünüm, enflasyonist baskılar altında bile ekonomik gelişmelerin öncelik kazanması beklendiğinden, EUR'dan ziyade USD'yi destekliyor. Trump'ın başkanlığa dönüşü ABD için enflasyonla ilgili riskleri artırabilirken, ülke GSYİH ile ölçüldüğünde G7 içinde pandemiden en güçlü toparlanmayı gösterdi. Bu toparlanma Trump'ın başkanlığı sırasında başladı ve Biden yönetimi altında, koronavirüsün getirdiği zorluklara rağmen devam etti. Trump'ın başkanlığa dönüşü artan enflasyonla ilgili riskleri beraberinde getirebilirken, ABD'nin altında yatan ekonomik ivme önemli bir güç olmaya devam ediyor. Bu dayanıklılık ve uyum yeteneği, USD'yi tercih edilen para birimi konumuna getirerek, daha geniş makroekonomik görünümü şekillendirmede ekonomik temellerin önceliğini vurguluyor.
Yurtiçi Fiyat ve Maliyet Endeksleri:
TÜİK verilerine göre, Yİ-ÜFE (2010=100) 2024 yılı Aralık ayında bir önceki aya göre %0,40 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %28,52 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %28,52 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %41,10 artış gösterdi. Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %36,17 artış, imalatta %30,02 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında %11,21 artış ve su temininde %34,48 artış olarak gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara mallarında %27,01 artış, dayanıklı tüketim mallarında %35,69 artış, dayanıksız tüketim mallarında %39,26 artış, enerjide %11,92 artış ve sermaye mallarında %29,21 artış olarak gerçekleşti. Sanayinin dört sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %0,63 artış, imalatta %1,0 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında %5,84 azalış ve su temininde %1,57 artış olarak gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara mallarında %0,64 artış, dayanıklı tüketim mallarında %1,41 artış, dayanıksız tüketim mallarında %1,48 artış, enerjide %3,37 azalış ve sermaye mallarında %0,92 artış olarak gerçekleşti.
YD-ÜFE 2024 yılı Kasım ayında bir önceki aya göre %0,86 azalış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %22,39 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %25,19 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %44,56 artış gösterdi. Sanayinin iki sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %24,18 artış, imalatta %25,21 artış olarak gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara mallarında %22,99 artış, dayanıklı tüketim mallarında %30,39 artış, dayanıksız tüketim mallarında %25,44 artış, enerjide %4,19 artış, sermaye mallarında %31,18 artış olarak gerçekleşti. Sanayinin iki sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %3,01 azalış, imalatta %0,82 azalış olarak gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara mallarında %0,85 azalış, dayanıklı tüketim mallarında %0,29 azalış, dayanıksız tüketim mallarında %0,15 azalış, enerjide %1,91 azalış, sermaye mallarında %1,49 azalış olarak gerçekleşti.