Ahmet Yılmaz
Avrupa Birliği Üzerine
Bu başlık altında çok değişik konuları irdelemek, analiz etmek, çıkarsamalar yapmak mümkün. Avrupa Birliği’nin ABD ile Çin ile veya Türkiye ile ilişkilerini değişik perspektiflerden incelemek de mümkün. Bu yazının konusu daha ziyade Avrupa Birliği’ne “dışarıdan” bakarak bu Birliğin bilinen-bilinmeyen, açık-gizli ekonomik gücü üzerine bir kaç kelam etmektir.
İktisadi ve teknik alanda küresel hegemonya savaşları devam ediyor. Bu iki alanda son dönemlerde daha fazla ABD ve Çin arasındaki gelişmelere odaklanırken AB’nin stratejik adımlar attığına da şahit olduk. Ancak şimdi faklı perspektiften hissedilen ama ilk bakışta görülmeyen AB’nin gücüne bir bakalım...
ABD’de de bir üniversite geçen sene sonunda “The Brussel Effect” isimli geniş bir araştırma yayınladı. Araştırmanın konusu, AB Norm ve Standartlarının dünya ticaretine direkt ve endirekt etkileri! Araştırma sonucunu da hemen tek cümle ile belirtelim, hemen hemen her normun, standartlaşma çalışmalarının altından AB Normları çıkıyor. Yiyecek, içecekten, sanayi ve dijital ürünlere, işletme kalite-güvenlik sistemlerine, dijital güvenlik, kişisel veri güvenliğine kadar çok geniş bir alanda ya açıkça belirleyici ya da sessiz belirleyici güç konumunda. Bu gerçekliğin altında endüstriyel tarihsel nedenler var.
Bir ülkenin veya ülkeler topluluğu bir birliğin, ekonomik gücü nasıl tanımlanır, nasıl ölçülür? Mevcut geçerli tanımlar, ölçümler bir erozyona uğramış olsa da -henüz alternatifleri oluşmadığı için geçerli tanımlardan hareket etmek gerekecek- GSYİH önemli bir gösterge, ya da kişi başına düşen milli gelir. Bunlara ithalat-ihracat göstergeleri, dış ticaret verileri de ilave edilebilir. Hangi değeri/göstergeyi baz olarak alırsanız alın AB dünya çapında ilk 3’te yer alır, hatta bazı alanlarda dünya liderliği söz konusudur.
AB pazarı; ABD, Hindistan, Güney-Afrika ve Rusya gibi ülkeler için en önemli ihracat pazarıdır. Çin ve Brezilya için ikinci derecede önemli ihracat pazarıdır, Japonya ve Güney-Kore için üçüncü büyük ihracat pazarı anlamı ihtiva eder. ABD’nin % 87 ilaç ihracatı AB’ye, Brezilya’nın dünya pazarlarında ticareti yapılan kahvesinin %51 AB’ye, Güney-Afrika’nın meyve-sebze ihracatının % 75’e yakını AB’ye, Hindistan’ın % 45 tekstil ihracatı, Çin’in %40 çocuk oyuncak ihracatı AB’ye... Bu rakamlar AB’nin pazar gücünü, satın alma gücünü göstermeye yeterlidir sanırım (ABD’de kişi başı gelir 65 bin USD, Almanya’da 54 bin USD, AB ortalaması 47 bin USD, Çin 16700 USD, Hindistan 7 bin USD).
Bilindiğinin aksine Afrika kıtasının en önemli iş ortağı Çin değil AB’dir. Afrika kıtasının 1/3 ihracatı AB’ye, Afrika kıtasındaki yabancı yatırımların %40 AB ülkelerinden. Örneğin 2017 yılı rakamlarına göre; Avrupa Birliği ülkeleri Afrika kıtasında 222 Milyar Euro’luk yatırım yapmış, bunun karşısında ABD’nin 42 Milyar, Çin ise 38 Milyar Euro yatırımı olmuştur.
ABD’li, Kore’li, Japonya’lı eğlence sektörü/sanayisi ve dijital sanayi işletmeleri AB pazarı olmasa şu anki güçlü pozisyonlarında olamazlar; örneğin, Apple firması Temmuz-Eylül 2020 tarihleri arasında AB’de yaptığı ciro 16,9 Milyar Dolar, Google AB pazarının %90’ına arama motoru olarak hizmet verirken reklam gelirlerini en fazla bu ülkelerden almaktadır, diğer taraftan Facebook’un Avrupa’da günlük kullanıcı sayısı 227 milyon, bu rakam ABD’de ki kullanıcı sayısından daha fazladır.
Özetlemek gerekirse; Avrupa Birliği, ticaret, sanayi, teknoloji ve bunların Norm ve Standartları, uluslararası hukuk normları, kişisel hak ve özgürlükler konularında küresel bazda düzenleyicisi sessiz dev bir güçtür. Yeni dönemde AB’nin daha aktif roller üstleneceği görülmektedir. Yeşil Sanayi’den dijital teknik işletmelerin regülasyonuna, Çin’in belli liberal ticaret anlamında ‘ehlileştirilmesine’ (son dönem AB-Çin arasında imzalanan Yatırım Anlaşması bunun bir örneği) kadar geniş bir alanda yukarıda belirtilen gücünü daha fazla kullanacağını tahmin edebiliriz.
Son dönemde Türkiye’de AB’nin Türkiye için ne kadar önemli ve vazgeçilmez olduğuna yönelik epey demeç ve yazı yayınlandı. Bunun altında yukarıda belirttiğimiz gerçekliklerin yanı sıra AB’ye coğrafi yakınlığımız, tarihsel olarak ticaret ve sanayide kutup yıldızımız olmasının da önemi büyük.
AB’nin motoru konumunda olan Almanya ve diğer 27 üye ülkeler ile tek tek ve bir bütün olarak lehimize ilişkileri geliştirmek, yoğunlaştırmak önemli bir görev olarak önümüzde durmaktadır.