Beyaz Eşya Sektörü İçin Stratejik İşbirliklerini Değerlendirmenin Tam Zamanı...
Haltın Global Danışmanlık Yönetici Ortağı Hakan Altınkeser: Beyaz Eşya Sektörü İçin Stratejik İşbirliklerini Değerlendirmenin Tam Zamanı...
Beyaz Eşya Sektörü İçin Stratejik İşbirliklerini Değerlendirmenin Tam Zamanı...
Hem yurtdışından ülkemizde yatırım yapmak isteyen yabancı sermayeli firmalara, hem de uzun dönemde stratejik bir ortaklık yapmayı tercih eden yerli firmalara çift yönlü olarak hizmet verdiklerini belirten Haltın Global Danışmanlık Yönetici Ortağı Hakan Altınkeser, aynı zamanda kalıp ve plastik sektörüne yönelik konusunda iddialı olan, ileri teknoloji içeren yenilikçi makinelerin distribütörlüğünü ve temsilciliğini de yaptıklarını belirtti.
SUBCONTURKEY: Hakan Bey sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Hakan Altınkeser: 1974 yılında Çorum’da doğdum. Yıldız Teknik Üniversitesi’nde Endüstri Mühendisliği lisans ve lisansüstü eğitimlerini aldım. Aktif bir üniversite öğrenciliği dönemim olduğunu söyleyebilirim. Okul yıllarında, teknik çevirmenlik, BM Habitat II etkinliğinde görev alma, yurtdışında AISEC stajı ve birçok part-time çalışmanın içinde oldum.
SUBCONTURKEY: Biz sizi daha çok beyaz eşya sektöründeki danışmanlık hizmetlerinizle tanıyoruz. Beyaz eşya sektörüne geçişinizi ve buradaki deneyimlerinizi anlatabilir misiniz?
Hakan Altınkeser: İlk işimden sonra Çukurova ve Eczacıbaşı Gruplarında çalıştım. Beyaz eşya sektörüyle tanışmam 2003 yılında BSH Profilo ile oldu. Buzdolabı fabrikasında satın alma bölümünde çalışmaya başladım. Sonrasında terfi ve organizasyon değişiklikleri ile tüm fabrikaların plastik, kauçuk, kimyasal ve diğer malzemeler satın alma alan yöneticisi olarak çalıştıktan sonra buzdolabı fabrikaları satın alma alan yönetici pozisyonuna geçtim. 2007- 2009 yıllarında BSH Giengen Almanya’da görev aldım. Türkiye’ye dönme isteğimiz ailece ağır basınca, dönüşten kısa bir süre sonra Farel Plastik firmasında genel müdür yardımcısı olarak işe başladım. Bu sefer masanın öbür tarafına geçerek beyaz eşya sektörünün dinamizmini sağlayan beyaz eşya tedarikçileri gözüyle sektörün içinde olma ve analiz etme şansım oldu. Yaklaşık beş yıl süren buradaki görevim esnasında birçok ilke imza atmakla birlikte sektörde oldukça iddialı olan yabancı bir firma ile başarılı bir ortaklık gerçekleştirdik. Devamında yeni bir misyon ile 1 Haziran’da kuruluşunun 6 yılını kutladığımız Haltın Global Danışmanlık ve Temsilcilik Limited şirketini kurdum.
SUBCONTURKEY: Hakan Bey, beyaz eşya sektörünün son bir yılını nasıl tanımlıyorsunuz? Küresel pandemi, sizin nazarınızda beyaz eşya sektörünü nasıl etkiledi?
Hakan Altınkeser: Pandemi sürecini kendi içinde iki farklı döneme ayırmak gerekiyor. Sürecin başladığı 2020 Şubat ve Eylül arası ile 2020 Eylül sonrası. İlk dönem, beyaz eşya sektöründen bağımsız, bütün üretim, hizmet sektörleri için sert önlemlerin alındığı, bir noktada gerek devletlerin gerek uluslararası organizasyonların kriz yönetimini nasıl belirlemesi gerektiğine dair bir çaba ve arayış içinde geçti. Karşınızda yüzyılda bir karşılaştığınız konjonktürel bir sorun var ve bu soruna en sert bir şekilde cevap vererek hareket etmek tercih edildi. Üretim, birçok alanda yavaşlatıldı. Hizmet sektörü neredeyse durma noktasına geldi. Bununla birlikte bu dönem, gelişmiş ekonomiler için eksi büyümeyle tanımlanan bir dönem oldu. Birinci dönemin ilk yarısı sert kapanmayı gösterirken ikinci yarısında ise üretimin tekrar toparlanmaya başladığı bir döneme şahit olduk. 2020 Eylül sonrası ise pandemiyle mücadele süreci daha bilinçli ve üretimin, üretim ortamı için alınan nitelikli önlemlerle daha fazla eski seyrine ulaşmaya başladığı bir dönem olarak tanımlayabiliriz.
Beyaz eşya sektörü ise diğer bütün sektörlerle karşılaştırmalı olarak bu süreçten daha az etkilenen bir sektör oldu. Bunun birçok sebebi var. Öncelikle, tüketici, her ne kadar etkinlik alanı daralmış olsa da beyaz eşya satın alma tercihlerinden ödün vermedi. Daha da ilginç bir durum olarak şunu söyleyebilirim. Beyaz eşya sektörü, pandemi öncesinin de üzerinde bir satın alma performansıyla bu süreci karşıladı. TÜRKBESD verilerine referans verirsek, üretim belli dönem azalmasına rağmen, kaybı hızla telafi ederek, 2019 yılıyla karşılaştırmalı olarak iç satışlar, yüzde 16 arttı. Bunun belki de en önemli sebebi, evinde daha fazla zaman harcayan tüketicinin, hizmet sektörü gibi alanlarda yaptığı harcamaların beyaz eşyaya kayması diyebiliriz. Lokantada bir akşam yemeğine harcamayan ya da tatile çıkamayan hanehalkı bu zorunlu tasarrufunu beyaz eşya sektörüne yönlendirmiş olabilir.
SUBCONTURKEY: Bu durum beyaz eşya ihracatı için de geçerli mi?
Hakan Altınkeser: Beyaz eşya ihracatının 2019 ve 2020 verilerine baktığımızda çok ciddi bir ihracat artışı yok. Aslında Türk lirasının rekabetçi avantaj kazanmasının bir sonucu olarak daha fazla ihracat beklememiz doğaldı fakat burada pandemiden dolayı küresel daralmanın özellikle beyaz eşya üreticilerimizin gelişmiş ülkelere yönelik ihracatlarındaki daralmanın etkisinden bahsedebiliriz.
SUBCONTURKEY: Sektörün çok etkilenmediği bir tablo çizdiniz. Peki benzer durum beyaz eşya yan sanayicileri için de geçerli mi?
Hakan Altınkeser: Sektör çok etkilenmedi derken göreli olarak diğer sektörlere nazaran daha az etkilendi demek daha doğru olur. Bunun sebebini belirttiğim gibi tüketim tercihlerinin pandemi sürecinde zorunlu değişimi olarak okuduğumu belirtmiştim. Bununla birlikte başka faktörlerden bahsetmemiz gerekir elbette. Genel olarak baktığımızda, emtia fiyatlarının, petrol türevlerinin ve çeliğin fiyatının küresel piyasalarda artması doğal olarak yan sanayicimizi etkiledi. Bir de buna kur kaybını eklediğimizde tedarikçilerdeki maliyet baskısının oldukça yoğun olduğu da görülebilir.
SUBCONTURKEY: Bu süreçte beyaz eşya sektörüne üretim yapan firmalara ne tavsiye edersiniz?
Hakan Altınkeser: Kriz dönemlerine dair sürekli olarak söylenen bir ifade vardır. Krizi fırsata çevirmek. Açıkçası ben bu ifadeyi biraz sert buluyorum. Bunun yerine krizi, sürdürülebilir büyümenin tüm hatlarıyla firmaya adaptasyonunda kullanılacak bir ara dönem olarak görmek daha doğru olur gibime geliyor. Rekabetin yoğunluğu içinde ortaya çıkan firmanın kendini değerlendirme dönemi. Bu noktada öncelikle olarak tedarikçilerimizin süreç verimliliğini artırma gayreti içinde olmalarını ve müşteri odaklı yönetim anlayışına sahip olmalarını diğer bir ifadeyle firmanın kültürel kodlarını bu yöne çevirmeleri konusunda çaba göstermelerini öneriyorum. Verimliliği artırma arayışında olan her firmanın kendi yapısına uygun yöntemleri va araçları kullanması gerekmekte. Danışmanlık yaptığımız dönemde gözlemlediğimiz en önemli noktalardan biri ortalama bir verimlilik reçetesinin her firmaya iyi geleceği şeklinde bir algının olması. Böyle bir şey yok. Firma bütün paydaşlarıyla birlikte kendisini iyi tanımak zorunda. Bunun için dışardan üçüncü bir göz her zaman olumlu katkı sağlar. Yeter ki sektörün bugünü ve geçmişini bile ve geleceğine dair söyleyebilecek sözü olan kişilerle çalışılsın.
Firma dahilinde uygulanacak yöntemler ayrıca tedarikçisi bulunduğu ana sanayi firmalarıyla uyumluluk arzetmeli ve senkronize çalışabilmeyi desteklemelidir. Burada ana sanayiden gelen geri bildirimlerin içtenlikle ele alınıp değerlendirilmesi de önemlidir, zira kendilerini dışarıdan gözlemleyen ve sürekli iletişimde bulundukları ana sanayilerin tespit ve önerileri oldukça isabetli olabilmektedir.
Temel de tatmin edici bir verimlilik seviyesi yakalamış ve iyi bir müşteri odaklı yönetim anlayışını oturtmuş firmalar için sonraki adımlar;
1)Parça- komponent uzmanlığı ve süreç uzmanlığı,
2)Ar-Ge yatırımı, verimliliğin devamlılığını ve uluslararası entegrasyonunu,
3)Dijital dönüşüm yatırımları şeklinde söylenebilir.
Bu saydığım maddelere proje, yatırım ve marka teşviklerini sistematik olarak uygulama, takip ve değerlendirmekte eklenebilir.
Daha ileri bir seviyede ise stratejik büyüme seçenekleri değerlendirilebilir ki, örneğin yurtiçi veya yurtdışı çok-lokasyonlu yapıya geçmek, şirket satın almaları ile inorganik büyüme, çeşitlendirme (ürün, üretim, sektör...) yatırımları gibi.
Duruma göre sinerji yaratacağının düşünülmesi durumunda şirket ortaklıkları, işbirlikleri, know-how anlaşmaları, lisans-patent anlaşmaları, uzun süreli stratejik yatırım-tedarik anlaşmaları değerlendirilmesi gereken stratejik adımlar olabilir.
Büyümenin tersine genel veya özel şartlar nedeniyle küçülmek de istenebilir. Kârlılığı arttırmak, odaklanılan alanı daralmak ve daha iyi yönetilebilir hale getirmek ya da başka alanlara yatırım için kaynak yaratmak amaçlanabilir.
Daha önce belirttiğim gibi her firmanın reçetesi farklıdır. Firmanın geleceğe dair beklentileriyle bugün olduğu yer arasındaki farkı kapatmak ancak firmanın kendi potansiyelini tanıması ve hedeflerini bu yönde belirlemesiyle mümkündür.
SUBCONTURKEY: Haltın Global Danışmanlık olarak sizin beyaz eşya sektöründeki çalışmalarınızı da sormak istiyorum. Çizmiş olduğunuz tabloda, Haltın Global Danışmanlık bu firmalara nasıl katkı sağlıyor?
Hakan Altınkeser: Bizim iki ana iş kolumuz var. Birincisi bildiğiniz üzere danışmanlık hizmetleri. Hem yurtdışından ülkemizde yatırım yapmak isteyen yabancı sermayeli firmalara, hem de uzun dönemde stratejik bir ortaklık yapmayı tercih eden yerli firmalarımıza çift yönlü olarak hizmet veriyoruz.
Satış tarafına verdiğimiz danışmanlık hizmetleri kapsamında strateji oluşturma, şirket değerleme raporunun hazırlanması ile başlayıp, kısa ön tanıtım ve detaylı tanıtım dosyalarının hazırlanması, uygun potansiyel stratejik yatırımcıların tespit edilip iletişime geçilerek talep toplanması ile devam eden sürecinin müzakere, denetim ve nihai sözleşme süreçleriyle sonuca ulaştırmayı hedefliyoruz. Tabii buradaki en önemli konu firmanın ortaklığa veya çıkışa hazırlanmasıdır ki biz burada sektörden geldiğimiz için iyileştirilmesi gereken alanları hızlıca tespit edip ve sektörel gerçeklerle örtüşen sonuçlara ulaştırmada müşterilerimizle daha iç içe çalışabiliyoruz.
Satın alma yani yatırımcı tarafına verdiğimiz hizmetlerde benzer süreçleri kapsıyor. Öncelikle stratejiyi belirleyip, yatırım yapılacak ülke, bölge ve sektör taraması yapılıp, uygun firmaları tarayıp potansiyel olarak belirliyoruz. Yatırımcı bilgileri gizli kaldığı halde iletişime geçip temayül yoklaması yapıyoruz. İşbirliğine açık firmalarla gizlilik sözleşmesi imzalayarak finansal analiz başta olmak üzere teknik ve ticari analizlerimizi yapıp, raporluyoruz. Hedeflenen kriterleri sağlaması durumunda fiyatlama çalışmaları ile devam ediyoruz.
Ayrıca büyümek isteyen yerli firmaların sermaye ve know-how olarak rekabetçi bir konuma geçebilmelerini desteklemek için de yabancı firmalarla iletişimini sağlıyoruz.
Tedarikçi firmalarımıza şirketlerinin bir değerlemesini yaptırmalarını özellikle tavsiye ediyorum. Hazırlanacak raporların geleceğe yönelik stratejik kararlarında bir farkındalık oluşturacağını düşünüyorum.
SUBCONTURKEY: Diğer iş kolunuzdan da kısaca bahsedebilir misiniz?
Hakan Altınkeser: Diğer iş kolumuz ise kalıp ve plastik sektörüne yönelik konusunda iddialı olan, ileri teknoloji içeren yenilikçi makinelerin distribütörlüğünü ve temsilciliğini yapıyoruz. Seri üretimde kulllanılabien çok hızlı 5eksenli CNC trim makinaları, kalıp tamir bakımlarında kullanılan lazer kaynak muadili mikro kaynak makinaları, laser serigrafi, utrasonik parlatma ve plastik şişirme ve enjeksiyon şişirme makinalarını sayabiliriz. Yaptığımız çalışmalardan birine örnek vereyim. 80-100 bin avroluk bir makinenin gördüğü işi bu yatırım maliyetinin onda biri olacak bir makineyle de sağlanabildiğini gördük. Bu tutarda bir makine yatırım geri dönüş süresini ciddi bir şekilde azaltırken verimliliği de arttırmaktadır. Beyaz eşya sektöründe oldukça fazla müşterimiz olduğunu söyleyebilirim.
SUBCONTURKEY: Hakan Bey zaman ayırdığınız için teşekkür ediyorum. Bizler de firmanızın 6. kuruluş yılınızı kutlar, başarılarınızın devamınızı dileriz.