Bosch’tan Türkiye Otomotiv Araştırması
Bosch Türkiye araştırdı: İlk tercih dizel araçlar
-Dizele olan ilgi artıyor, yeni araç alımlarında tercih az yakıt tüketen araçlar
- Araç alım kararlarında yakıt tüketiminden sonra fiyat ve sürüş keyfi geliyor
- Araç kullanmak her 5 kişiden birinde stres yaratıyor
Bosch Türkiye tarafından gerçekleştirilen ve araç kullanım alışkanlıklarının gözler önüne serildiği “Otomotiv Araştıması”na katılanların yüzde 83’ ü binek otomobil sürücülerinden oluşuyor. Araştırma bu yönü ile binek araç kullanım alışkanlıklarına ışık tutuyor.
Dizele ilgi artmaya devam ediyor
Araştırmaya göre, halen kullanılan araçların yüzde 45’i dizel, yüzde 26’sı benzinli, yüzde 29’u ise LPG/Benzinli. Kullanıcılara yeni araç almaları durumunda ne tür araç tercih edecekleri sorulduğunda, yanıt yüzde 59 oranla dizel, yüzde 19 oranla benzinli, yüzde 21 oranla LPG/Benzinli, yüzde 1 oranda ise hibrid benzinli oldu. İstanbulluların yeni araç tercihi de, yüzde 73 oranla dizel çıktı. Sürücülerin yüzde 79’unun ise araç alımlarında araçların çevreci olmasını istemeleri de önemli bir gelişme olarak dikkat çekiyor.
Yeni araç seçiminde kriter yakıt tüketimi
Araştırma sonuçlarına bakıldığında, yeni araç alımında yakıt tüketiminin yüzde 91 oranıyla en önemli kriter olduğu görülüyor. Bunu yüzde 55’le aracın fiyatı, sürüş keyfi, yakıt tipi ve markası takip ediyor. Verilere göre, erkek kullanıcılar (yüzde 58), kadın kullanıcılara göre (yüzde 46) fiyata, kadın kullanıcılar da (yüzde 58) erkeklere oranla (yüzde 48) sürüş keyfine daha fazla önem veriyor. Ayrıca, erkekler yakıt tipine, kadınlar da aracın dizaynına karşı cinsten daha meraklı.
Araştırmada, sürücülerin araç üzeri güvenlik sistemlerine, yakıt tasarrufu ve çevreci olması kadar önem vermedikleri görüldü. Bu sonuçtan yola çıkarak; kazaların yüzde 90’nın sürücü hatalarınından oluştuğunu düşündüğümüzde, sürücü destek sistemlerinin sürücüler tarafından daha yakından tanınmasının ve farkındalılıklarının artması gerektiği söylenebilir.
Araç kullanmak her 5 kişiden birinde stres yaratıyor
Sürücülerin araç kullanırken hissettiklerinin de irdelendiği araştırmaya göre, araç kullanmak her 5 kişiden birinde stres yaratıyor. Yine her beş sürücüden ikisi araç kullanmak zorunda olduğunu söylüyor. Bu zorunluluk İstanbul’da yaşayan her 5 sürücünün 3’ünde var. Trafikte sürücülerin üzerinde en çok stres yaratan durumlar trafik yoğunluğu (yüzde 72) ve ani fren yapmak (yüzde 62) olarak ön plana çıkıyor.
Park etmek büyük sorun
Sürücüler, araç kullanırken yaşadıkları zorlukları sıralarken, haftada 2.6 kez akşam karanlığında ve yoğun trafikte, 2.3 kez çok sıkışık trafikte araç kullanmak zorunda olduklarını söylüyor. Yoğun trafikte araç kullanma zorunluluğu İstanbul’da 3.2 güne, çok sıkışık trafikte araç kullanma zorunluluğu 3 güne çıkıyor. Sürücüler, haftanın 2.3 günü park yeri bulmaya çalışmak, 2.2 günü dar alana park etmek, 2 günü ise, yoğun trafiği olan yerlere park etmek zorunda kalıyorlar.
Trafikte en sık karşılaşılan durum yanlış ayarlanmış farlar
Bosch Türkiye Otomotiv Araştırması katılımcıların trafikte en sık karşılaştıkları durumları ortaya koydu. İlk sırayı yüzde 22’lik oranla sürücülerin farlarını yol durumuna göre ayarlamamasından duyulan rahatsızlık alıyor. Yüzde 19’la park edilebilecek alanların çok dar olması, yüzde 14’lük oranla sürücülerin önüne çıkan engel nedeniyle şerit değiştirmek zorunda kalması, yüzde 12’lik oranla aniden yaya çıkması nedeniyle ani fren yapmak zorunda kalmak geliyor. Bosch “Akıllı uzun Far Kontrölü” teknolojisi, karşıdan gelen araca ve yol durumuna göre farları otomatik olarak ayarlayarak sürücüye daha kolay bir sürüş sunuyor.
Diğer sık rastlanan durumlar arasında ise, şerit değiştirirken kör noktada araç olması, trafik durumu nedeniyle takip mesafesini koruyamamak, hız limitlerini geçmek, yorgun araç kullanmak ve trafik işaretlerini gözden kaçırmak geliyor.
⃰ Bosch Otomotiv Araştırması, Yöntem Araştırma ve Danışmanlık’a, Türkiye’nin 15 yaş üstü kentsel nüfusunu temsil eden 1.010 kişiye yüz yüze anket yoluyla yapılmıştır. Türkiye istatistiki bölge birimleri sınıflandırmasında yer alan 12 bölgenin tamamının temsil edildiği araştırma, aynı zamanda 7 coğrafi bölgeyi de kapsamaktadır.
Mobilite Çözümleri, Bosch Grubu’nun önde gelen iş kollarından biridir. Bu işkolu 2013 mali yılında 30,6 milyar Avro satış gerçekleştirdi ve tüm grup satışının yüzde 66’sını oluşturmaktadır. Bu durum Bosch grubunu lider otomotiv tedarikçi firmalardan biri yapmaktadır(Muhasebe yönetmeliğindeki değişiklik sebebiyle, 2013 finansal verileri ancak 2012 yılının belirli bir kısmı ile karşılaştırılabilir.). Mobilite Çözümleri’nin çalışmaları; içten yanmalı motorlar için enjeksiyon teknolojisi, alternatif güç aktarım konseptleri, verimli ve ağ tabanlı güç aktarım çevre birimleri, aktif ve pasif güvenlik sistemleri, sürücü destek ve konfor fonksiyonları, araçtan araca ve Car2X gibikullanıcı dostu bilgi-eğlence sistemleri ve otomotiv yedek parça için kavramlar, teknoloji ve hizmetleri üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bosch mobilite çözümleri, bugüne kadar Elektronik Motor Yönetimi, ESP® elektronik denge programı ve common-rail dizel teknolojisi gibi birçok yeniliği hayata geçirmiştir.
Bosch Grubu, dünyanın önde gelen teknoloji ve hizmet tedarikçisidir. 2013 yılında yaklaşık olarak 281 bini aşkın çalışanı ile 46,1 milyar avro tutarında satış gerçekleştirmiştir. ( Muhasebe yönetmeliğindeki değişiklik sebebiyle, 2013 finansal verileri ancak 2012 yılının belirli bir kısmı ile karşılaştırılabilir) Bosch Grubu; Mobilite Çözümleri, Sanayi Teknolojileri, Dayanıklı Tüketim Malları ve Enerji ve Bina Teknolojileri olmak üzere 4 ana sektörde faaliyet göstermektedir. Bosch Grubu, Robert Bosch GmbH ve 50’nin üzerinde ülkedeki 360’dan fazla bağlı bölgesel şirketinden oluşmaktadır. Satış ve servis ortakları da dâhil edildiğinde, Bosch yaklaşık 150 ülkede temsil edilmektedir. Bu dünya çapındaki gelişme, üretim ve satış ağı daha fazla büyümenin temelidir.
Bosch, 2013 yılında Ar-Ge’ye 4,5 milyar avro yatırım yapmış ve dünya çapında 5 bin patent başvurusunda bulunmuştur. Bu, günde ortalama 20 patent anlamına gelmektedir. Bosch Grubu etkileyici ürün ve hizmetler tasarlayarak, hem inovatif hem de faydalı çözümler sunarak yaşam kalitesini artırmayı amaçlamaktadır. Böylelikle, şirket dünyanın her yerinde “yaşam için teknoloji” sunabilmektedir.
Haberin Kaynağı : Caretta
27.10.2014