Dr. İlhami Pektaş
Yerli ve Milli Üretime Adanmış Ömürler-60:
Dora Makina Başarı Hikayesi-Ostim’den Cern'e Uzanan Yol!
Dr. İlhami Pektaş
Dora Makina, Ankara Ostim Sanayii Bölgesinde talaşlı üretim yapmak üzere kurucuları ve ortaklarının talaşlı imalat alanındaki bireysel yetkinlik ve tecrübe birikimlerini bir araya getirmeleriyle 2004 yılında kuruldu. Ülkemizin önceliği olan yerlileştirme faaliyetleri kapsamında; Havacılık ve Uzay Sanayisine, Enerji ve Medikal Sektörlerine yönelik hizmet vermekte olup CNC işleme merkezleri, CMM ölçme makineleri, 3D Tarayıcı, hassas tesviye mikroskopları ve bu makineleri destekleyen birçok tamamlayıcı makineler üretiyor ve Ostim Sanayi Bölgesinde 12.400 m2 kapalı alanda faaliyetlerini sürdürüyor. CERN'e Türkiye'den mekanik parça satışı gerçekleştiren ilk firma olan Dora Makina, Avrupa'da yüksek katma değerli üretim yapan 19 firmaya da ihracat başarısı yakaladı.
3 ortakla Türkiye’ye hizmete devam eden, Türkiye’den Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi CERN’e üretim yapan ilk firma unvanını alan Dora Makina, kurucu ortak ve yöneticileri Bekir Sağlamyürek, İbrahim Yarsan ve Hakan Başdal ile başarıdan başarıya koşuyor. Dora Makina 6 Haziran 2024 tarihinde gerçekleştirdiği Yeni Fabrika Binası Açılışı ile 20. Yılını kutladı.
Dora Makina Üretim Faaliyetleri
Dora Makina, Havacılık ve Uzay Sanayisi, Enerji ve Medikal Sektörlerine yönelik CNC işleme merkezleri, CMM ölçme makinaları, hassas tesviye mikroskopları ve bu makinaları destekleyen birçok tamamlayıcı makinalar ve 190'dan fazla çalışanıyla 7/24 talaşlı imalat üretimi yaparak, sektörün taleplerini zamanında karşılıyor. Alüminyum, çelik, titanyum, magnezyum, tungsten, invar, kovar, grafit, seramik, hassas döküm, mühendislik plastikleri vb. metal veya metal olmayan ham malzemeler, ilgili standartlara ve müşteri şartnamelerine uygun olarak, çoğunluğu 5 eksen olmak üzere 50’den fazla yüksek teknoloji CNC torna ve freze tezgahlarında CAD/CAM uygulamaları ile programlar hazırlanarak konusunda tecrübeli Dora Makina ekibi tarafından, parça 50X büyütmeli mercek altında incelenip teknik resim isterlerine uygun olarak üretimler yapılıyor. CAD tasarımı, otomasyon, üretim disiplinleri ve gömülü sistem tasarımları bir araya getirerek, AR-GE ve tüm tasarım faaliyetleri ile, ham malzeme girişinden müşteriye nihai ürün teslimine kadar her aşamada etkin kalite kontrolleri yapılarak zamanında müşteriye teslim ediliyor.
Özel Tasarım Makinalar, Yüksek Vakum İstasyonları, Optik Sistemler, Kablaj, Medikal Sistemler, Ölçüm İstasyonları vb. alanlarda uzmanlaşan Dora Makina anahtar teslim entegre sistem tasarlıyor ve üretiyor.
Bünyesindeki işleme hassasiyeti yüksek CNC tezgahları ile hassas parça üretiminde CERN’e tedarikçi olmayı başaran Dora Makina, Türk sanayisinin gururu oldu. İsviçre'deki Avrupa Nükleer Araştırma Örgütü (CERN) Projesi'nden sipariş alan ilk Türk firması olan Dora Makina, 2016 yılından beri buraya makine parçası tedarik etmeyi sürdürürken aynı zamanda Avrupa'daki otomotiv, enerji ve sağlık alanlarında üretim yapan firmalara da parça ihraç ediyor. İsviçre, İngiltere, Almanya, Fransa gibi Avrupa ülkelerinden 19 firmaya ihracat gerçekleştiriliyor. CERN’deki iş tecrübesi ile Türkiye'de de fizik ve nükleerle ilgili kurumlara paket işler yapılıyor.
Dora Makina çatısı altında Doratek Medikal ve Ankes Otomasyon Makina Mühendislik firmaları yer alıyor.
Doratek; 2008 yılında kuruldu. Dora Makina’nın bir yan kuruluşu olarak 2011 yılında kendi markasıyla çeşitli dallarda sağlık bakanlığından onaylı 1500‘den fazla farklı model medikal implant üretimine başladı. Spor cerrahisi (Artroskopi), Spinal, MaxilloFacial&Kraniyel ve ortopedi-travma dallarında sağlık sektörüne yenilikçi ve patentli ürünler ve farklı iş çözümleri sunuyor. Bugün gelinen noktada 25’ten fazla çalışanı olan ve birçok CNC makina ile üretim yapan, ürünlerine patent alan, 10’dan fazla ülkeye ihracat yapan bir firma haline geldi.
ANKES; Kurucu ortaklarının talaşlı imalat konusundaki bilgi ve tecrübelerini bir araya getirerek daha verimli bir şekilde sanayinin hizmetine sunmak ve talaşlı imalat kapsamında çalışan sanayi kuruluşlarına çözüm ortağı olmak amacıyla 2013 yılında kuruldu. Dora Makina, 2015 yılında ANKES Otomasyon Makina Mühendislik San. Tic. A. Ş.’yi bünyesine katarak, imalat projeleri hazırlama, üretime alma, üretim iyileştirme, teknik eğitim, satış pazarlama gibi işlere yoğunlaşan yeni bir yapılanma içine girmiştir. Şu anda 10 kişilik teknik kadrosu ile birçok ürünün Türkiye mümessilliğini ve Mitsubishi Carbide firmasının İç Anadolu bayiliğini yapıyor.
Firma başarı hikayesini firma ortaklarından dinleyelim. İbrahim Yarsan, firmanın kuruluşu ve başarı yolculuğunu şöyle anlatıyor.
Ben Ankara Yenimahalle Teknik Lisesi’nin Elektronik bölümünden mezun olduktan sonra Hacettepe Üniversitesi Fizik Mühendisliği bölümüne girdim ve 1992 yılında mezun oldum. CNC makinalar, talaşlı ve hassas üretim konularında uzun yıllar çalıştım. 2004 yılında Dora Makina kurucu ortağı oldum. Ostim’de küçük bir atölyede başlayan üretim yolculuğumuz günümüzde dünya çapında kritik sektörlerin tedarikçisi olarak devam ediyor. Şu anda OSTİM’de 12 bin 400 metrekarelik üretim tesislerimiz, sürekli gelişen teknolojik üretim altyapımız, nitelikli ve yetkin personelimiz, CNC torna ve freze makina parkurumuzla yüksek hassasiyette üretimler gerçekleştirerek haberleşme, nükleer enerji, medikal, Ar-Ge ve millileştirme projelerinde yapılması zor, hassasiyeti yüksek üretim taleplerini başarıyla yerine getiriyoruz. ASELSAN, ROKETSAN, MKE, TUSAŞ ve TÜBİTAK gibi büyük kuruluşların yanı sıra birçok sanayi firmasının da stratejik ortağı ve alt yüklenicisiyiz.
Kuruluşunuzdan günümüze neler başardınız? Başarı adımlarında stratejileriniz nelerdir?
Dora Makina olarak ERP ve MES yazılım sistemlerimiz sayesinde üretim aşamalarını doğru bir şekilde planlıyor, izlenebilir üretim süreçleri oluşturuyor, bu sayede hızlı ve zamanında teslimatlar gerçekleştiriyoruz. Türk mühendisleri tarafından tasarlanan ve 2012 yılında kullanıma alınan yüksek çözünürlüklü yer gözlem uydusu GÖKTÜRK için hassas parçalar üreterek uydu ve haberleşme teknolojileri sektörüne önemli hizmetler verdik. Mevcut üretim altyapımız ve gelişen ekipman teknolojimizle Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi(CERN)’nin taleplerini karşılayarak bu merkezin ilk Türk tedarikçisi olmayı başardık. 2016 yılından günümüze Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi CERN’in taleplerini mekanik parça üretim yeteneğimizle karşılayarak bu merkezin ilk Türk tedarikçisi olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. Nükleer enerji sektöründe kullanılan radyasyon ölçüm tüpünü ve bunları imal edecek makina komplesinin tasarım ve üretimini yaparak bu sektördeki millileştirmeye de katkı sağlıyoruz. Pandemiyle mücadele kapsamında otomatik olarak çalışan kalp masajı cihaz tasarımımız ve yılın millileştirme ödülüne layık görülen selenoid valf üretimimizle medikal sanayi sektörüne de insan odaklı projelerimizle hizmet vermekteyiz.
Aynı zamanda atmosferdeki tehlikeli gazların oranını belirlemek amacıyla tüm hava koşullarında çalışacak yapıda partikül örnekleme ve ölçüm istasyonunun millileştirilmesine de katkı sağladık. Ar-Ge ve millileştirme projeleri sayesinde Ankara Sanayi Odası’nın 60. kuruluş yılı ödüllerinde patent sayısını en çok arttıran firmalar arasında yer alarak başarı ödülüne layık görüldük. Hizmet sunduğumuz sektörlerin gereklilikleri ve üretilen parçaların hassasiyetlerinin bilinciyle ham malzemeden nihai ürün teslimine kadar tüm aşamalarda en üst seviyede planlama, üretim ve kalite kontrole önem veriyoruz.
AR-GE merkezimizde Türk savunma sanayisi bünyesinde havan, obüs gibi silah sistemlerinin hedefe hassasiyetle atış yapabilmesine katkı sağlayan bir milyem ölçer geliştirerek bu çözümü patent ile tescilledik. Bir açı ölçüsü olan milyem, topçu atış hesaplamalarında askerler tarafından kullanılıyor.
Dora Makina, yüksek standartlarda ürettiği ürünlerini yüksek hassasiyetli ölçüm ekipmanları ve güçlü kalite kontrol altyapısıyla kontrol ederek, ürünlerinin yüzde 100 doğrulukta ve sıfır hata ile müşteriye sevkiyatının gerçekleşmesini sağlıyor. Şirketimiz bu kapsamda kalite yönetim sistemini ISO 9001-2015, ISO 14001-2015, ISO 45001:2018 belgeleri ile taçlandırmıştır. Bu yıl içerisinde Milli ve NATO Tesis Güvenlik Belgesi, ISO 27001 Bilgi Güvenliği Yönetim Sistemi ve AS 9100 Havacılık ve Uzay Kalite Yönetim Sertifikası almayı hedeflemekteyiz. Ayrıca bu yıl içerisinde güneş enerjisi sistemi ile yenilenebilir enerji kullanarak karbon ayak izimizi azaltmayı da amaçlamaktayız.
Teknolojik alanda yapmış olduğumuz atılımlar ve yeni ekipman takviyeleriyle makina parkını her geçen gün geliştiriyor, sıfır hata yaklaşımı, maksimum kaliteyle imalat sürecini gerçekleştiriyoruz. Bu kapsamda kendi sektöründe kanıtlanmış yetenek ve deneyime sahip bir yönetim ekibi liderliğinde hedefleri ve müşteri beklentilerine ulaşmak için etik değerlerinden asla taviz vermeyen Dora Makina, 21. yüzyıla yaraşır üretim ve teknoloji bilinci, yerli ve milli üretim anlayışıyla ulusal ve uluslararası pazarda söz sahibi olmak için hızlı adımlarla yoluna devam ediyor.
Türkiye’nin en büyük sanayi üretim alanı olan OSTİM’den dünyaya açılan Dora Makina, OSTİM Savunma ve Havacılık Kümelenmesi OSSA Yönetim kurulu başkanlığı ve üyeliğiyle bölgesel ve sektörel kalkınma projelerinde yerli ve milli üretime katkı sağlıyor.
OSSA olarak 17-19 Nisan 2024 tarihleri arasında Ankara ATO Congresium’da 6.sini düzenlediğimiz Uluslararası ICDDA organizasyonu inanılmaz ses getirdi. 50’nin üzerinde ülke ile toplamda 8.000’den fazla kayıtlı B2B iş görüşmesi gerçekleştirdik. Avrupa, Afrika ve Asya’dan katılımcı ülkelerin firmaları ve kurumları ile Türk firmalar arasında çok sayıda işbirliği anlaşması imzalandı. Bu etkinliğimize Milli Savunma Bakanımız Yaşar Güler, Savunma Sanayi Başkanımız Haluk Görgün, ASO başkanımız Seyit Ardıç, ATO başkanımız Gürsel Baran, OSTİM başkanımız Orhan Aydın, çok sayıda yurt dışı ve yurt içi önemli askeri ve sivil temsilciler katıldı. Uluslararası olarak düzenlediğimiz bu etkinlik bizim için gurur kaynağı oldu.
Dora Makina Başarı Hikayesini şimdi diğer Kurucu ortak ve şirket yöneticisi Sayın Bekir Sağlamyürek’ten dinleyelim.
Küçük yaşlarda babasının yanında kaynakçı çırağı olarak başladığı işini geliştirip bir başarı öyküsüne dönüştüren Bekir Sağlamyürek ise araştırmacı kişiliğine zamanla mesleki birikimini de ekleyerek birçok önemli projeye imza atan bir sanayici. Aselsan ve Roketsan’da uzun yıllar çalışan Sağlamyürek, Dora Makina’nın da ilk kurucu ortaklarından.
Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? İş hayatıyla tanışmanız nasıl ve ne zaman oldu?
Benim doğduğum ve ilk okul ikinci sınıfa kadar yaşadığım yer Yozgat’ın Gökçekışla köyüdür. Ben 7 yaşına kadar dedemin yanında büyüyüp ilk okul 2. Sınıfa kadar burada yaşadım. Sonrasında Ankara’ya babamların yanına gidip orada ilk okul hayatına devam ettim. Babamın kaynak atölyesinde kaynak yapmayı öğrendim. Ortaokul dönemi bu şekilde geçti. Çocukluğumdan beri çalışıyorum, ortaokula başladığımda babamın kaynakçı dükkanında çıraklık yapardım. Yarım gün okula giderdim, geri kalan yarım günde atölyeye gitmezsem fırça yerdim. Okuldan eve gelirken parkta oturduğum zamanlarda ödev yapardım. Anlayacağınız çalışmaya çok meraklıydım. Ortaokulda yaptığım ağaç oyma işleri, el işleri öğretmenlerimin çok hoşuna gidiyordu. Bunun için meslek lisesi torna tesviye bölümünde okudum. Bir işi severek yaparsanız başarılı olursunuz. Doğru kişiyle evlenmek gibi doğru işi seçmek de hayatta mutlu olmanızı sağlar. Doğru işi yapmak ömür boyu mutluluk getirir insana. Sevmeden yapılan işten başarı beklemek hata olur. Sonuçta ortaokuldan sonra meslek lisesi okudum, üniversiteyi de kazandım ama maddi imkansızlıklardan dolayı okuyamadım. 17 yaşında Aselsan’da çalışmaya başladım. Askere gidene kadar 2,5 yıl Aselsan’da çalıştım. Askere gidip geldikten sonra da Aselsan beni tekrar işe aldı. Çünkü işimizi severek, bilerek yapıyorduk. 90’lı yıllara kadar Aselsan’da kalıp tasarımı, imalatı, ona benzer mekanik parçaların preslenmesi, enjeksiyona basılması ile ilgili alanda kalıpçılık yaptım. 90’lı yıllarda Roketsan kuruldu. Teknik bilgiye sahip insanlara ihtiyaç vardı. Roketsan’a geçtim. Orada yine mekanik tasarımlar, CNC tezgahların kurulumu ile ilgili işlerde çalıştım. Yerli ve milli birçok projede görev aldım. Roketsan’ın ilk NATO ortaklığında yaptığı güdümlü roketler projesinin içinde yer aldım. Çok ciddi bir bilgi birikimi oluşturdum. CNC tezgahları Türkiye’ye geldiğinde ilk kullanan kişilerden birisiyim. Roketsan’da 15 yıl çalıştıktan sonra bu tecrübemin avantajlarını kullanarak, yani işin mutfağında yetişmiş biri olarak ortaklarımın da verdiği katkıyla 2004’te Dora Makina’yı kurduk.
İşe ilk başladığınızda hedefleriniz nelerdi? Bu süreci kısaca anlatır mısınız?
Faaliyete geçtiğimiz ilk yıllarda 300 metrekarelik bir dükkânda ikinci el iki eksenli bir torna alarak işe başladık. İlk dönemde hedeflerimiz arasında savunma sanayi vardı ancak, birinci önceliğimiz bu değildi. Sonrasında kaliteyi ön planda tutmak adına CMM makinesi, arkasından beş eksenli işleme merkezi aldık. Kurumsal kimliğimizi kazanmaya çalıştığımız bu süreçte TOBB’da bir toplantıya katıldık. Savunma Sanayi Müsteşarı toplantıda bize aldıkları stratejik bir kararı açıkladı. Müsteşarlık olarak Savunma Sanayi Bakanlığı envanterindeki tüm ekipmanların yüzde 25 olan yerli katkı oranını 2010 yılına kadar en az yüzde 50’ye çıkarmak istediklerini, vakıf şirketlerine verdikleri işlerde de yüzde 40’ını KOBİ’lere yaptırma zorunluluğu getireceklerini söyledi. İşte bu toplantı bizim için bir milat oldu. Böylece biz o toplantıdan sonra savunma sanayine yönelmeye karar verdik. Savunma sanayinde çalışanların ayrıldığı firmayla beş yıl iş yapma yasağı vardı. Bu koşullarda biz de Roketsan ile beş yıl iş yapamamayı göze almış olduk.
Savunma sanayine nasıl girdiniz?
Roketsan yetkilileri o dönemde bazı kritik parçaların üretimi için Türkiye’de birçok firmayı gezerek araştırma yaptılar, ancak istenilen hassasiyette iş yapabilen bir firmayı bulamadılar. Ben Roketsan’da çalışırken benzer parçaların üretimini yapıyordum. Bu konudaki bilgi birikim ve tecrübemi bildikleri için bu parçaları benim imal etmemi istediler ve böylece yönetim kurulu kararıyla Roketsan’a üretim yapmaya başladık. 2008 yılında ortaklık yapımız değişti, diğer ortaklarımız ayrıldı. Ben, İbrahim Yarsan ve Hakan Başdal ile yolumuza devam ettik. Makine sayımız sekiz, çalışan sayımız ise 15’e çıktı. Daha sonra üretim alanımızı bin metrekarelik bir yerden dört bin metrekarelik alana taşıyarak, 15 mühendis, 30 makine ve toplamda 150 personel ile savunma sanayinin ihtiyaç duyduğu, üretilmesi zor kritik parçaların üretimini yapmaya başladık. Ayrıca DORATEK ve ANKES Otomasyon firmalarını da bünyemize kattık. DORATEK Medikal olarak, Dora Makina’daki aynı kültürle Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanmış yaklaşık 1500 çeşit ürünü üretiyor ve bu ürünleri de tüm dünyaya ihraç ediyoruz. ANKES Otomasyon şirketimiz de satış ve pazarlama firması olarak faaliyet gösteriyor.
Dora Makina, CERN’den iş alan ilk Türk firması olarak kamuoyunda tanındı. Peki, işi almanız nasıl oldu?
Türkiye’nin CERN’e Mayıs 2015’te Asosiye üyeliği resmileşti. Bu üyeliğin arkasından biz de girişimlerde bulunduk ve firmamızı tanıttık. Almanya, İsviçre gibi ülkelere üretim yaptığımızı bildirdik. Firmamızın bilgilerini, iş yapabilirlik kabiliyetini ve altyapısını anlattık. Yaptığımız çalışmalarla kalitemizi gördüler ve CERN’den ilk iş alan Türk firması olduk. O dönemden bugüne kadar 20 paket iş üstlendiğimiz gibi hala yeni işlerle ilgili görüşmelerimiz de devam ediyor. CERN, her iş için mutlaka teklif yarıştırıyor. Teklifi alamadıysanız ve kaçıncı sırada kaldıysanız bildiriyorlar, eğer kazandıysanız sipariş gönderiyorlar.
Önceliğiniz yerli sanayi mi yoksa uluslararası kuruluşlar mı?
Bu yoğunluk içinde yurt dışında CERN gibi prestijli kurumlarla çalışmaya devam ediyoruz. Zaten yurt içi önemli firmalarla yeterince kapasitemizi doldurduğumuz için anormal bir yarışa veya daha fazla iş üstlenmeye koşmuyoruz. Çok özel bir hassasiyetle ihtiyaç duyulan parçaların üretiminde birçok uluslararası kuruluşla çalışıyoruz. Ancak bizim önceliğimiz, yerli savunma sanayinde yerlileştirme adına ihtiyaç duyulan işlere dahil olmak ve kendi ürününü yapabilen bir Dora Makina’yı dünya markası yapabilmek.
Hangi ülkelere ihracat yapıyorsunuz?
İsviçre'deki Avrupa Nükleer Araştırma Örgütü (CERN) Projesi'nden ilk siparişi aldıktan sonra 2016 yılından beri buraya çeşitli hassas makine parçalarını tedarik etmeyi sürdürüyoruz. Aynı zamanda Avrupa'daki İsviçre, İngiltere, Almanya, Fransa gibi ülkelerden 19 firmaya otomotiv, enerji ve sağlık alanlarında parça ihraç ediyoruz. Hedefimiz; her yıl 3 yeni firma kazanarak ihracat portföyümüzü genişletmek.
Firma olarak kurumsallaşmak ve marka değerinizi artırmak için neler yapıyorsunuz?
OSTİM Savunma ve Havacılık Kümelenmesi(OSSA) yönetiminde yer alıyoruz. Bir şirket büyürken mutlaka kurumsallaşması gerekiyor. Amatör ruhla yapabildiğimiz yere kadar getirebildik. Artık iş yükümüzü bu şirket kaldıramayacak duruma geldi. Kurumsallaşma adına bir program başlattık. Ürettiklerimizin daha çok izlenebilir olabilmesi için tüm işlemlerimizi ERP programıyla takip etmeye başladık. Üretim alanımızı ise 4000 metrekareden 12.400 metrekareye çıkardık. Bunu yaparken de gerçekten sertifikalı ve eğitimli bir kadroya ihtiyacımız olduğunu gördük. Büyümek, sadece makine almak ve alanı büyütmekle olmuyor. Bilgi birikimi olan, üretimi yapabilecek kaliteli personel olduğu zaman anlam kazanıyor. Firma ve marka olmanın yolu da buradan geçiyor. Sadece yöneticilerin oluşturduğu yapıyla bu iş gelişmez. Teknik personelin de çok iyi olması, aynı frekansta düşünebilmesi, aynı yol haritasıyla aynı hedeflere koşabilmesi çok önemli. Bunu başarabilirseniz büyümede engel yok demektir.
Türk şirketlerinin, CERN başta olmak üzere global üst düzey pazarlara yönelik üretim gerçekleştirmesi için neler yapmasını önerirsiniz?
Önce insan kaynağını, yetişmiş personeli ve bu bilince sahip ekibi oluşturabilmek gerekiyor. Mühendisiniz gerçekten mühendislik, teknisyeniniz gerçekten teknisyenlik bilincine sahip olduktan sonra, gelişen teknolojiyi takip edip, son sistem makineleri kullanabilecek kapasite oluştuğu zaman her şeyi yapabilirsiniz. Belki üretim ayrı bir alan gibi görünüyor ama her şeyin temeli bütün bu birikimleri oluşturmaktan geçiyor. CERN’deki parçalardan otomobillerdeki parçalara, cep telefonlarındakilerden kolunuzdaki saatin parçalarına kadar her şey CNC tezgahlarda üretiliyor.
Bu üretimi yapabilecek altyapıya sahip olduktan sonra işin yapılabilirliğinde bir sıkıntı yok. Ne kadar çok firma olursa o kadar çok iş olur. Kendi sektörümde veya başka sektörlerde iş olmadığını söyleyen arkadaşlara, “İş yoksa sende iş yok. Sen iş alamıyorsun, işi takip edip, koşturup, altyapıyı kurup müşteriye kendini, kaliteni ispat edemiyorsun” diyorum. Önemli olan iş yapma kültürü ve birikimidir.
Sektörde iş durumu nasıl?
2005 yılında OSTİM’de çevremdeki üç şirketten birinde CNC tezgâh vardı, CMM tezgâhı sayısı ise 10’u geçmiyordu. Şimdi ise firmaların yarısında CMM bulunuyor ve o günden bu yana bizim gibi 8-10 misli büyüyen çok sayıda firma var. Benim makine sayım 30’a çıktı, çevremdeki diğer firmalarda ise makine sayısı 4-5 misli arttı. Bu da demek oluyor ki bu makineleri dolduracak kadar iş var. Ben 24 saat çalışıyorum, ancak hala yetiştiremiyorum.
Solunum cihazı işine nasıl başladınız?
Solunum cihazının üretimi için bize bir telefon geldi. Makinenin içinde hastaya ne kadar oksijen verilmesi gerektiğini gösteren bir valf var. Bunu da dünyada seri şekilde üreten birkaç firma var. O dönemde biz ASELSAN ile stratejik ortağız ve valf için çalışıyorduk. Hiç fiyat, miktar, süre konuşmadık. Hemen inceledik ve üretime başladık. Binlerce adet cihaz üretilecekti, bunu yurtdışından almak istesek belki 2 yılda ancak elimize geçebilirdi. Yerli üretimle hem daha hızlı hem de dışarıdan almaktan daha ucuza mal oldu. Tabi o zamanlar sokağa çıkma yasağı vardı. Gece 03.00'lere kadar çalıştık, sabah 07.00'de yine işimizin başındaydık. Günlük 650 set yapıyorduk. Bu proje bize büyük gurur verdi, tüm ekip motivasyonla çalıştı. Türkiye’nin ihtiyacı bittikten sonra dünyanın da ihtiyacı vardı. Biz 8- 9 aylık süre içerisinde 120 bin adet valf ürettik. Patentini de aldık. Türk insanı zor zamanların insanı. Ben inanıyorum ki bizim yarın başka bir şeye ihtiyacımız olsa onu da yaparız.
Birinci Öncelik Fiyat Değil, Kalite ve Müşteri Memnuniyetidir
Çalıştığımız birçok işte birinci kriter fiyat değildir. Kaliteniz, teslimatınız, müşteri ilişkileriniz ve sürekliliğiniz daha önemlidir. Sürekliliği yakaladığınız zaman başarılı olursunuz. İnsanlarda bir arayış var. Bakış açısının biraz daha geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. İş planlaması bu noktada çok önemli. Hedef müşteriyi memnun etmek, müşteri memnuniyetidir. Bunun için de müşterinin istediği şeyleri yerine getirmek lazım. Yapılan iş sahiplenildiği zaman o iş daha düzenli ve sürekli olur.
Hedefleriniz nelerdir?
İş kapasitemiz her geçen gün artıyor. 6 Haziran 2024 tarihinde Ostim’de gerçekleştirdiğimiz yeni fabrika açılışıyla birlikte 20. yılımızı kutladık ve şu anda 12 bin metrekare üzerinde kapalı alana sahip üretim alanına ulaştık. İhracat adına daha büyük bir ekip kurmayı planlıyoruz. CERN ile yaptığımız çalışmalar sonucunda Türkiye'de de fizik ve nükleerle ilgili kurumlara başladığımız paket işleri daha da geliştireceğiz.
İş dışında ailenize vakit ayırabiliyor musunuz? Hobileriniz var mıdır?
Maalesef. Bu tür işlerin en büyük sıkıntısı, aileme vakit ayıramamamdır. Üç çocuğum var, biri öğretmen, ikisi üniversite mezunu. Onlar da bu duruma artık alıştılar. Eleman olarak çalışırken hafta sonları tatil yapabiliyordum. Şimdi ise yıl içinde bir haftalık tatil planlayabiliyorsam kendimi şanslı sayıyorum. Ancak, çalışmak bana heyecan veriyor ve hayatımdan memnunum.
İhtiyaç duyduğumda ağaç oyma, doğa yürüyüşü gibi hobiler ve etkinlikler yaparım, ancak iş yoğunluğu içinde hobiler için zaman ayıramıyorum.15-20 yıl öncesine kadar, yani şirketi kurduğum ilk yıllarda haftada bir iki gün halı saha maçları ve yürüyüşler yapardım. Şu anda oturduğumuz yerden kalkamıyoruz. Yüzmeye gitme planı yapmaya çalıştığımda da her zaman bir engel çıkıyor. Maalesef hobilerimize ve spora zaman ayıramıyoruz, sporu bıraktık ama geçmişten gelen spor yapmanın verdiği enerji ve dinçlik sayesinde vücut hala kendini bırakmadı. Ben koyu bir Galatasaray taraftarıyım. Neredeyse her maçını izlerim, senede bir iki kez de İstanbul’a maça giderim.
Gençlere tavsiyeleriniz nedir?
Aslında ben Amerika’ya teşekkür ediyorum. Onlar ambargo uyguladıkça biz yerli ve milli ürünlerimizi üretmeye ve artırmaya devam ediyoruz. Ülkemizde nitelikli teknik ekibimiz ve mühendislik alt yapımız var. Teknik liselerimizin sayısını daha da artırmamız lazım. Gençlerimizin sağlam bir mesleki eğitimden sonra üzerine üniversiteyi tamamlarlarsa çok daha başarılı olacaklarını düşünüyorum. Geçmişe baktığımda, üniversite okumak benim için bir avantaj olabilirdi, ancak o zamanki imkanlar müsaade etmedi. İş hayatında yapmasaydım dediğim bir şey olmadı, ancak en büyük eksikliğini yaşadığım şey yabancı dil bilmemek oldu. Bu nedenle gençlere önce iyi bir eğitim almalarını ve mutlaka yabancı bir dil öğrenmelerini tavsiye ediyorum. İşin özünde yaptığınız işleri severek yaparsanız başarı kendiliğinden geliyor.