Ekonominin AK’ı KARA’sı...
Son aylarda Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kilitlenen Türkiye ister istemez gözlerini uzun zamandır kaçırdığı ekonomiye çevirecek. Hatta kredi derecelendirme kuruluşları Moody’s ve Fitch son açıklamaları ile düğmeye bastılar bile. Sıcak yaz aylarını ne yazık ki pek de sakin bir kış beklemiyor.
Türkiye ekonomisinin 2 yüzü var. Biri ak, diğeri kara. Ak olanı zaten AKP, yandaş medya ve diğerleri parlatıp duruyor.
12 yıllık AKP iktidarı döneminde milli gelir üç kat, ihracat ve döviz rezervimiz 4 kattan fazla arttı. Faizler yüzde 50’lerden yüzde 10’lara düştü, işsizlik geriledi. Otomobil ve konut sahipliği patlama yaptı.
Sağlık sistemi reformu, TOKİ’nin 12 yılda dar gelirli ve yoksullara dönük ürettiği konutlar, kredi faiz ve vadelerindeki iyileşmelerle otomobil ve konut sahibi olmanın kolaylaşması, havayolu taşımacılığındaki devrim, internetin yaygınlaşması, duble yollar, Yüksek Hızlı Tren, Marmaray gibi projeler Erdoğan’ın başbakanlık döneminde yaşanan büyük dönüşümün birkaç ana başlığını oluşturuyor. Ayrıca, üçüncü havalimanı, üçüncü köprü, Körfez geçiş köprüsü, Boğaz’ın altından araçlar için Avrasya Tüneli ve yeni YHT Hatları inşaatları da devam ediyor.
Yalnış değil bunlar. Yalan da değil...Ama tablonun diğer yarısı neden gizleniyor peki?
Ya KARA Yüzü ekonominin? Örneğin; gelir eşitsizliğinin artması, ülke ekonomisinin sıcak paraya bağımlı hale gelmesi, kamu ve özel sektör borçlarının sürekli artması, diz boyu yoksulluk, işsizlik... Hadi bırakın bunları bir kenara peş peşe yağan zamlar bile konuşulmuyor, kimse bunun fiyatı neden bu kadar arttı, diye sormuyor bile... İhracat’ın AKP döneminde 4.2 kat arttığı gerçeği tamam ama aynı dönemde ithalatın 4.9 kat arttığı neden dillendirilmiyor?
Ya da cari açık... 2002’de 0.6 milyar dolarken 2013’te 65 milyar dolara yükselmesi..
Ciddi teşvikler veriyor hükümet, ama kimse yatırım için kılını bile kıpırdatmıyor. Belli ki yatırım ortamı, riskler, belirsizlik yatırımcıya cazip değil. İstanbul Sanayi Odası’nın geçenlerde açıkladığı Türkiye’nin ilk 500 şirketine ilişkin veriler de keza...
Türkiye’nin dev şirketlerinin borç/özkaynak oranı son 10 yılın zirvesine çıkmış. İlk 500 içinde bilançosunu zararla kapatan şirket sayısı 63’ten 129’a yükselmiş. 2013’te kâr eden şirket sayısı ise 437’den 371’e gerilemiş. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, “2008 global krizinde yaşanan olağanüstü koşullarısaymazsak son 10 yıldır bu kadar yüksek zarar eden şirket sayısına ilk kez rastlıyoruz” sözleri sadece duvara çarpıyor.
Oysa üretmek çok önemli. Hele teknoloji üretmek, yüksek katma değer getiren ürünler ortaya çıkarabilmek... Marka yaratabilmek... Güngör Uras, İSO 500 verilerinden yola çıkarak şunları söylüyor: En büyük 500 sanayi kuruluşu listesinde yer alan imalat sanayii kuruluşlarında yaratılan katma değerin sadece yüzde 2.6’sı yüksek teknoloji üretimine dayalı. Ne acı değil mi?
Dünyanın en büyük 17 ekonomisi olmakla övünüyor ama yüksek teknoloji üretiminde nal topluyoruz. Üstelik sayısı yok denecek kadar az olan markalarımıza bile sahip çıkamıyoruz
Haberin Kaynağı : PLASFED DERGİSİ
17.09.2014