ENOSAD, 10. Yılında 93 Üyeyle Sektörü Temsil Ediyor
ENOSAD - Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği Başkanı Sedat Sami Ömeroğlu, 10. yaşına giren Derneğin gün geçtikçe toplumda ve sektörlerde öneminin anlaşıldığını ve birlik ve beraberlik içinde olundukça Türkiye’nin hedeflerine ulaşmasının daha kolay olunacağının altını çizdi. Sedat Sami Ömeroğlu, Dernek çalışmaları hakkında da bilgiler verdi.
ENOSAD ne zaman kuruldu? Üye sayısı ve çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz?
Sedat Sami Ömeroğlu: ENOSAD -Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği 2004 senesinde 16 kurucu şirket tarafından kurulmuş ve endüstriyel otomasyon sektörünün en güçlü ve tek sivil toplum kuruluşu konumunda olan 10 yıllık bir dernektir. Bugün 93 üyesi bulunmaktadır. Derneğimiz kurulduğu günden bugüne bilinirliliği artarak devam etmiş ve şuan toplumda ve devlet nezdinde sektör adına referans noktası haline gelmiş, Türkiye’deki en önemli sivil toplum kuruluşlarından biri konumundadır. Türkiye’nin 2023 yılı hedeflerine ulaşmasında çok önemli bir misyon üstlenmiştir. Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği bu bakımından çok önemli bir dernek konumundadır. Makinelerin akıllı hale getirilmesinin sektörümüzü oluşturan üye firmalarımız marifetiyle gerçekleştirilmesi mümkündür.
Diğer taraftan son zamanlarda özellikle Almanya da Endüstri 4.0 kavramı oluştu. Bu konu çok önemli. Bu kavramın gerçeklenmesi endüstriyel otomasyoncular sayesinde olacağı çok açık. Sanayi devrimi halen devam ediyor. Bilgisayar teknolojisinin üretim teknolojileriyle bütünleşmesi sonucu akıllı makineler, akıllı sistemler, akıllı üretimler başladı ve bu çok yaygınlaşacak.
Amerika’da milyonlarca dolarlık yatırımı olan bir firmada 6 kişi çalışıyor. Bunlardan 2-3 kişisi mühendis olarak robotların bakımını üstleniyor diğer 2-3 kişisi ise temizlik işleri ile ilgilenen çalışanlar. Artık dünya “bir insan, bir makine, bir fabrika” da esnek üretim modeline geçiyor. Bu anlamda ENOSAD olarak bizler de bu konuda hazır olmalıyız. Çalışmalarımızı buna göre yapmalıyız.
Sektör olarak sektörde faaliyet gösteren firmalar olarak neler yapılması gerekiyor?
Sedat Sami Ömeroğlu: Biz şu yada bu şekilde sanayinin içersindeyiz. İhtiyaçları yakından takip ediyoruz. Ancak sektörümüzde bölünme ne yazık ki çok fazla. Çok küçük ölçekli firma var ve bu durum sektörü çok olumsuz etkiliyor. Farklı küçük otomasyon şirketlerin bir araya gelerek daha büyük işlere soyunmasını sağlamak model olabilir. Bu hedef doğrultusunda birleşmeler yaşanmalı. Bu çok zor olduğunu biliyoruz. Kültürümüze de pek uygun değil. Gene de bir yol bulunmalı ve bunu başarmalıyız. Biz de Dernek olarak bunun bilincinde firmalara bu konuyu aşılıyoruz. Dernek olarak farklı olmak ve bu farkındalığı sanayimize anlatmak için çalışmalar yapıyoruz.
ENOSAD 93 üye ile sektörün ne kadarını temsil ediyor?
Sedat Sami Ömeroğlu: söylediğim gibi sektörümüzde küçük ama çok dinamik, yenilikçi ve yaratıcı şirketler var. Bunların yok olmadan birleşmeler yoluyla ayakta kalması Türkiye açısından çok önemli. Uluslar arası ve ulusal büyük firmaların çoğu üyemiz. Üye kabulünde bazı kıstaslarımız var. Başvuruları tüzüğümüze göre filtreden geçiriyoruz. Bunları yapmasak tabi ki üye sayımızda artış olur ama kaliteyi korumak adına Derneğin başlangıçtaki kuruluş prensiplerini ve günün şartlarını dikkatle yerine getirmemiz gerekiyor. Çok nitelikli bir topluluk olmak istiyoruz. İşlevselliği olan bir dernek olmak istiyoruz. Diğer yandan da büyümek ve sektörün tümünü kucaklamak adına kapımız herkese açık. Sık sık bir araya gelip yeni ve uygulanabilir seviyesi yüksek fikirler üretmek istiyoruz. Bilim ve teknoloji platformunu oluşturmak istiyoruz. 2023 hedefleri ne ulaşabilmekte katma değeri yüksek akıllı makine üretmenin yada akıllı sistemlerle üretim yapmanın rolü çok büyük olacak. ENOSAD ve üyeleri bu konuda ciddi rol üstlenebilecek kabiliyette ve birikimdeler. Katma değerli ürün üretmenin yolu bu tip sistemlerden geçecek. Yeter ki bir araya gelelim, “BİZ” olalım. Bunu başarabilsek gerisini başarabileceğimiz konusunda hiç tereddüdümüz yok. Bir araya gelinmeli ve her koşulda bir arada kalınmalı. Küçük olsun benim olsun düşüncesi artık geçerli değil diye düşünüyoruz.
Endüstriyel otomasyonun devlet tarafından özel olarak desteklenmesi gereken bir konu olduğunu düşünüyoruz. Yapmamız gereken çok iş var. Dünya ile rekabet edebilmemiz için endüstriyel otomasyonun yeni bir sektör olarak özellikle ele alınması ve kabul edilmesi gerekiyor. Akıllı fabrikalar akıllı sistemler yapmamızın hem devlette hem üretim sektöründe gerekliliği konusunda farkındalık yaratmak, bilinç oluşturmak gerekiyor.
ENOSAD bu sene etkinlik olarak neler yapacaksınız?
Sedat Sami Ömeroğlu: Bu sene 10. Yılımız. Bu nedenle adımıza yakışır ve ilk kez yapılacak olan uluslararası bir sempozyum düzenlemeyi hedefliyoruz. Bu bilimsel ve endüstriyel ağırlığı olan bir sempozyum olacak. Yurt dışından getireceğimiz konuşmacı arayışımız sürüyor. Tarihini, yerini ve içeriğini çok yakında üyelerimize duyuracağız. Bununla ilgili bilim kurulu oluşturmaya hız verdik. Bu sempozyumda eğer zaman ve finans yaratabilirsek adımıza yaraşır büyük bir endüstriyel alanda proje yarışması yapmayı da hedefliyoruz.
Sektörünüzde yaşadığınız sorunlar nelerdir? Bu sorunlara yönelik dernek olarak ne tür çözümler üretiyorsunuz?
Sedat Sami Ömeroğlu: Bir düşünür “Yaşam varsa, sorun da vardır” der. Dün çözmüş olduğunuz sorunlar gelişimin doğal sonucu olarak bugün başka sorunları da doğuruyor. Bu devinim, günümüz yaşamında oldukça hızlı gelişen fakat temel bir döngüdür. İnsanların beklentileri her geçen gün artmakta ve farklılaşmaktadır. Bunun sonucu olarak teknolojiye olan ilgi ve gereklilik de o oranda çoğalıyor. Bizim gibi teknoloji ile uğraşan şirketlerin ve şirket çalışanlarının bu kavramlara daha yakın durmamız, yoğun olarak ilgilenmemiz gerekir. Dolayısıyla sürekli kendimizi geliştirmemiz gerekiyor. Bu noktadan bakıldığında elbette çözüm bekleyen pek çok sorunumuz var. Öncelikle sektörümüzün en büyük sorunu mevzuat sıkıntıları, vergi düzenlemeleri şirketlerin bu konudaki en önemli yüküdür. Diğer yandan sektörde çalışanlar verdikleri emek ve yüklendikleri riskin karşılığını alamamaktadırlar. Yeterli bilgi ve yetenekte eleman bulabilmek, bu elemanla sürekliliği sağlayabilmek artık çok zor. Bu konuda Hukukumuz ne yazık ki yeterli değil. Bu sorun üniversitelerimizdeki işleyişle doğrudan ilintilidir. Üniversitelerden gelen insan kaynakları bizim işimizi doğrudan ve çabuk çözme yeteneğine sahip değiller. Bugün mezun olan bir meslektaşımızın sektörümüze fayda sağlayabilmesi için en az bir şirkette iki yıl kesintisiz çalışması gerekiyor. İşe yeni başlayan mühendis arkadaşımız çoğunlukla konusunda çözüm açısından yeterli olamıyor. Zamanla kendisini yeterli düzeye getirdiğimizi düşündüğümüzde ise kişi kendisini çok daha yeterli bulup, daha iyi şartlarda iş olanakları arıyor veya kendi işinin patronu olmaya çalışıyor. Bu düşünceye bugünün liberal dünyasında saygı duymak gerekebilir. Ama bu her zaman hatta çoğu zaman gerçek değil. Zira şirketlerde yatırım yapılan elemanlarda devamlılık olmayınca “Güven” ortadan kalkıyor ve şirketin kendi özgün kültürünü oluşturmasının önü kapanıyor. Çokça yaşanan bu ve benzeri durumlarda bilginin bir sonraki kuşağa aktarılmasının önü tıkanıyor ve şirketlerin büyümesi imkânsızlaşıyor. Bu bağlamda yabancı şirketlerdeki teknoloji ve çalışma kültürü bizim şirketlerimizde ne yazık ki gerçekleşemiyor. Bilgi devamlılığını sağlayabilmek için bu sorunu ortadan kaldırmamız gerekiyor. Bu anlamda baktığımızda üniversitelerin ilgili bölümlerinin piyasaya ya da teknolojik gelişimlere göre kendilerini hızla değiştirmeleri ve işe alımlarda referans mektubu uygulamasının yaygınlaşması gerekir. ENOSAD’ın bu konudaki çabaları, öngörü ve önerileri yönlendirme anlamında çok önemli olsa da bu uzun zaman alacak bir süreç olacağı çok açık.
Bizim mesleğimizde ne yazık ki vefa yok. Öğrenilenin yıl içinde güncellenmesi mutlaka şarttır. Aksi durumda geri düşme kaçınılmaz olur. Bu düzeyde dinamik bir dünyamız var. Bilgiyi sürekli güncellemek gerekir. Nerdeyse her gün yeni bir şey öğrenmek zorundasınız. Yenilikçi - yaratıcı her bir konuyu masanızda, aklınızda yaşatıyor olmanız gerekir. Yoksa uzun zaman var olabilmek imkânsız olur. Zaten dünyanın ciddi meselelerinden biri de budur. İnnovasyon konusunda sosyal bir karşı duruş sorunumuz var. “Nerden çıktı şimdi bu icat?” Hepimizin çokça duyduğu bir sözdür. Bu düşünce yaygın olunca da gençlerde özgün düşünebilme kabiliyetini aşılayamıyoruz. Bunun mutlaka değişmesi gerekir. Dünyanın en önemli buluşu takım çalışmasıdır ama takım olma ya da takımın bir parçası olmak ülkemiz çalışma hayatında en büyük kavram eksikliklerinden biridir. Bu kültürün değişmesi gerekiyor. Nasıl takım oluşturabiliriz? Bu takımı nasıl uzun yaşatabiliriz? Dernek olarak bunları da zaman zaman konuşuyor ve tartışıyoruz. Gençlerin çoğunlukla temel hedefi, çabuk ve kolay para kazanmak . Gençlerde teşekkür etmek ve özür dilemek artık bilinmez iki kavram… Vefa duyguları da hiç yok. İtiraf etmek gerekirse; bunları anlamakta güçlük çekiyoruz.
Oysa geleceği satın almak için bilgi ve tecrübenin önemi, kısa vadede para kazanmaktan çok daha önemli. Bunların gençlere anlatılması gerekiyor. Şirketlerin ayakta kalma mücadelesinde zamanı iyi kullanan, emeğini kayıt altına alan ve verimli çalışmaya saygı duyan gençlerin yetişmesi gerekiyor. Diğer taraftan üniversitelerin ilgili bölümlerinin piyasaya ya da teknolojik gelişimlere göre kendilerini hızla değiştirmeleri gerekiyor. ENOSAD’ın bu konudaki çabaları, öngörü ve önerileri yönlendirme anlamında çok önemli olsa da bu uzun zaman alacak bir süreç olduğunu biliyoruz, görüyoruz. Üniversitelerde sistemin mutlak değişmesi ortadadır. ENOSAD bu temelde düşünenlerin bir araya geldiği güçlü bir birlikteliktir
Üyelerinize ve sektöre vermek istediğiniz mesajlar nelerdir?
Sedat Sami Ömeroğlu: Üründe kalite ve üretimde verimlilik kavramı günümüzde çok önemli. Esnek ve akıllı sistem tasarımlarına yönelmemiz gerekiyor. Bu derneğin üyeleri zaten temelde olmayanı olduran, geleceği hedefleyen, içinde daima Ar-Ge olan, Sis - Ge ile uğraşan mühendislerdir. Sanayimiz açısından sektörümüze destek vermek kendi varlıklarını sürdürmek açısından da çok önemlidir. Biz bu bağlamda sanayi kuruluşları için de bir başvuru noktası olmayı hedefliyoruz. Küresel gelişmelere bakıldığında dünyada benzer STK lar var ve bu noktada önemleri çok ortadadır.
Özetle; Ne kadar çok üyemiz olursa sesimizi o kadar güçlü duyurabiliriz. Birbirimizin görüşlerinden her zaman ve her koşulda yararlanarak, etik değerlere saygılı olarak ve ortak kültür oluşturarak sektörümüzü daha iyi yerlere getirmemiz gerekiyor. Etik kavramı çok önemli bir kavramdır. Mesleğine, işine çalışana saygı, müşteriye hatta rekabete saygı çok önemli kavramlar ve bunların ısrarla canlı tutulması gerekiyor. Şirket bölünmelerinin değil, şirket birleşmelerinin zamanıdır. Küçük olsun benim olsun mantığının yanlışlığı çok açık ortadadır. Artık Türkiye’nin en önemli sloganının “Birlikte Olalım, Biz Olalım” olması gerektiğini düşünüyorum. Bu bağlamda genel fakat büyük bir takımın parçası olmamız gerekiyor. 2023 vizyonu olarak Cumhuriyetimizin 100. Yılında aldığımız mirası daha da çoğaltarak gelecek kuşaklara devretmemiz gerekiyor. Bu memlekette insanlar tesadüfen bir araya gelse bile tesadüfen bile bir arada kalamıyorlar. Bunun değişmesi gerekiyor. Küçük şirketlerin birleşmesi, büyüklerin bu şirketlere destek olması gerekiyor. Kanunların katma değer üreten şirketleri desteklemesi gerekiyor. Şirketlerin yerli teknoloji kullanmaya teşvik edilmesi gerekiyor, Sistem kuranın yanında bunu kullanan şirketlerin de teşvik alması gerekiyor. Bunları yapabilirsek ülkemiz çok daha iyi konuma gelecektir. Bundan eminiz. Bunun için çabalıyoruz.
Haberin Kaynağı : SUBCONTURKEY YAN SANAYİ ve TEDARİKÇİ GAZETESİ
25.03.2014