ENOSAD, Endüstri 4.0’ın Önemini Anlatmaya Devam Edecek
2014 yılında 10. yılını dolduran Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği-ENOSAD, Aralık ayında Uluslararası İleri Endüstriyel Otomasyon kongresinin ilkini düzenledi. ENOSAD Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Sami Ömeroğlu ile kongreyi ve kongre sonrasındaki gelişmeleri konuştuk. İçerik, zamanlama, endüstri 4.0 kavramının Türkiye’ye tanıtılması anlamında ve sektörün bir araya gelmesi bakımından çok önemli bir kongre gerçekleştirdiklerini söyleyen Sedat S
Aralık ayında Uluslararası İleri Endüstriyel Otomasyon Kongre’sini düzenlediniz. Kongre nasıl geçti? Amacına ulaştı mı? Sonrasında aldığınız tepkiler ne yönde oldu?
Sedat Sami Ömeroğlu: Kongrenin birincisini düzenledik. Kongre sonrasında duyduğumuz, çok başarılı bir kongre olduğudur. İçerik açısından çok önemliydi, zamanlaması açısından önemliydi, özellikle endüstri 4.0 kavramının Türkiye’ye tanıtılması açısından, sektörün bir araya gelmesi açısından, sponsorlarımızın büyük katkısı açısından, üyelerimizin verdiği destekler açısından önemliydi. Bir eksiğimiz sadece katılımcı sayısının beklediğimiz düzeyde olmamasıydı. Bu tabi genel bir konu. Sergi açısından, içerik ölçüsünde olabildiğince doyurucu bir kongre oldu. Kısa bir süreçte düzenlenen bir kongreydi. Bir yıllık bir hazırlık sonrasında özellikle son 4 ay içerisinde çok yoğunlaşarakbu çalışmayı gerçekleştirdik. Genel olarak çok başarılı olduğu ve mutlaka tekrarlanması gerektiği konusunda yoğun geri dönüşler aldık. Herkes bu noktada birleşti. 2 yılda bir olması konusunda ortak karar verildi. 2016 yılında tekrar düzenlemesi düşünülmektedir.
Bu kongrenin önemli etkileri oldu. Öncelikle endüstri 4.0 - internet of Things kavramları konusunda farkındalık yaratılması oldu. İleri teknolojiler olmadan artık modern bir üretimin yapılamayacağı konuşuldu. Üründe kalite ve üretimde verimliliğin dünya ile rekabet açısından artık herkesçe kabul edilen bir olgu olduğu belirlendi. Sadece otomasyona değil ileri otomasyona teknolojilerine ciddi şekilde ihtiyacımız var olduğu ortaya konuldu. Bu kongre ile bu farkındalığı yarattığımızı düşünüyorum.
‘Bir Adam - Bir Makina - Bir Fabrika’
Endüstri 4.0’ın önemi nedir?
Sedat Sami Ömeroğlu: Endüstri 4.0teknolojik gelişimin üretime katkısı açısından bir tarihsel süreci belirliyor. Endüstri 1.0 1700’lü yılların sonlarında İngiltere’de WattIn buharlı kondansatörü bularak aynı yakıtla 4 kat enerji tasarrufu yapan üstelik hacmi olağanüstü küçülen buhar makinasını buluşuyla başlayan ve tekstil ağırlıklı sanayi devrimiydi. (Elbette başka pekçok faktör de etkileyicidir.) End.2.0 ise 1900’lerin başında Amerika’da otomotiv sektöründe H.FORD tarafından uygulanan seri üretim bantlarının geliştirilmesidir. Bu sayede Ford, 850 USD olan T model arabasını 375 USD gibi bir rakama indirerek çok kısa zamanda olağanüstü bir satış grafiği elde etmiştir. Diğer yandan buna paralel olarak büyük bilim adamı N.TESLA’nın Alternatif akımı bulması ve AC Motoru geliştirmesi belki de dünyanın kaderini değiştiren, inanılması güç bir başarı hikâyesidir. End.3.0 ise elektronikteki hızlı gelişim sonucu Vakum tüpten Transistor’e ve Chip üretimine varan ilerlemesi, sonucu 1970 lerin ortalarından itibaren PLC denilen kontrol cihazlarının üretime girmesiyle başlamıştır. Bu arada bilgisayar teknolojilerin olağanüstü hızla gelişmesi, çok eksenli imalat robotlarının devreye girmesi ve nihayet Internet alt yapısı vb sonucu günümüzde de devam eden bir süreç yaşanıyor. Bu süreç bütün hızıyla devam ediyor. Bugün dünyada yapılan genel anlamdaki tüm üretimler bu temel üzerine kurulu olduğu söylenebilir. Fakat günümüzde artık bunun da yeterli olmadığı gibi bir gerçek ortaya çıktı. Artık makinalara akıl katma dönemi başladı. Özellikle bilgisayar teknolojilerinin olağanüstü hızla gelişimine paralel olarak akıllı fabrika dönemi başlayacak. Bu dönem günümüz başlangıç alınarak End.4.0 olarak tanımlanıyor. Makinalarda her bileşenin birbiriyle haberleştiği, kendi kendine karar veren ve denetleyen üretim tesisleri devri başlayacak. Siber Fizik Sistemler olarak tanımlanan yada” IoT” İnternet of Thinks olarak da tariflenen yapay zekaya sahip üretim sistemleri hayal edilmektedir. ABD’de 2010’da başlayan bu yaklaşım 2012 den itibaren özellikle Almanya’da bir devlet politikası haline getirilmiş. Neredeyse bütün üniversiteler ve küresel şirketler bu konuya kilitlenmiş durumda. Benim kişisel tanımımla Endüstri 4.0, “Bir Adam Bir Makine Bir Fabrika” demek. Bu tanım kongre sırasında yabancı konuşmacılar tarafından da kabul görmüştü. Eğer bu Bir Adam Bir Makine Bir Fabrika yatırımları Avrupa’da ve dünyada yaygınlaşırsa ki yaygınlaşma için start alındığını görüyoruz, o zaman en az adamla en az enerji ile en yüksek verim ve kalitenin yaratılması sonucu işletmenin kar maksimizasyonunun yolu açılmış olacak. Bunu en çabuk yapan üreticiler rekabette yalnız kalacaklar. Geleneksel yöntemlerle yapılacak üretimlerise muhtemelen bu durumda girdileri açısından rekabet avantajlarını
kaybedecekler. Bu durumda satış şanslarını kaybetme riskleri doğacak. Bugün dünyada olağan üstü bir teknoloji savaşı yaşanıyor. Bu konuda öne geçenler özellikle Amerika ve Almanya’dır. Artık emek yoğun ağırlıklı işler yerini akıllı makinelerin yönetimine bırakacaklar.
Bu sürece geçişi Türk Sanayisi için nasıl görüyorsunuz?
Sedat Sami Ömeroğlu: Biz daha yeni teknolojilere geçme konusunda ağır davranıyoruz. Bu bakımdan End 4.0 bizim için genelde henüz erken. Ancak bunu kabul etmek hiç doğru değil. Tarafların, siyasi erkin de önderliğinde biraraya gelip bu konuları masaya yatırıp konuşuyor olması ve çabuk kararlar alması gerekiyor. Siyasi erkin bu konunun farkında olması mutlak ön koşul. Üretimin daha farklı yöntemlere geçmesinin teşvik edilmesi olmazsa olmaz durumdadır. Özellikle üründe ve üretimde test kavramının ölçüm kavramının, kalite kontrolün, geri besleme gibi birçok konunun bir bütün olarak ele alınması gerekiyor. ENOSAD üyeleri içinde gerek bilgi gerek bilinç ve gerekse alt yapı olarak End.4.0’a uyumlu şirketler var. Bunlarla bir bütünlük içerisinde bir takım oluşturmak gerekiyor. Şirketlerin tekrar yapılanması gerekiyor. Türkiye’nin kendine bazı noktalarda yol seçmesi gerekiyor. Hangi sektörlerde yer alacağını belirlemesi yerinde olacaktır. Bu yaklaşımlar bizim sektörümüzün canlanmasını da sağlayacak yeni istihdam kapıları açacaktır.
Diğer yandan küçük şirketlerin piyasadaki rolü çok önemlidir. Artık küçük şirketler Avrupa’da da uzun zaman dilimlerinde yaşayamıyor. Biri başlıyor biri bitiyor. Küçük şirketlerin birleşmesi ve daha fonksiyonel bir yapıya bürünmeleri zorunluluktur. Bunun mutlaka teşvik edilmesi gerekiyor. Küçük şirketler birbiri ile rekabet etmekten iş yapamıyorlar karlılıkları artık çok düştü. Karlılık düştükçe de yaşama periyotları düşüyor. İkinci nesile geçen şirketler parmakla gösterilecek kadar az. Türkiye’de şirketlerin yaşaması ömrü 10 yıldan çok aşağıya düşmüş durumda. Bu rakamlar çok ürkütücü. Herkes ben bu işi biliyorum diyerek bir şirket kuramamalı. 10 sene sonrasını planlayan şirket sayımız artık çok az. Küçük şirket meselesini Türk endüstrisi ve siyasi erk ele almalı diye düşünüyorum.
ENOSAD olarak 2015 yılında neler yapacaksınız?
Sedat Sami Ömeroğlu: Sektörün en büyük ve tek derneğiyiz. 2015 yılının Mayıs ayında genel kurulumuz var. Yeni bir yönetim oluşacak ve yeni yönetimin projeksiyonu doğrultusunda çalışmalarımız devam edecek. 2015’te ve sonrasında ilerlememiz için çok yolumuz var. ENSOAD olarak yeni yerimize taşındık. Bu yerimizde bir seminer salonumuz mevcut. Bu salonu eğitim vs gibi konular için kiralayarak derneğimize gelir elde etmek istiyoruz. Bu bakımdan çalışmalarımız olacak. Üye sayımız şuan 90-100 arasında değişiyor ve bunu artırmamız gerekiyor. Siyasi erkle ile daha yakın ilişkilere girmeye çalışacağız. Elimizden geleni ülkemiz için yapmaya çalışıyoruz. Seçimlerden sonra Türkiye’nin özellikle endüstri anlamında daha pozitif yerlere geleceğini umuyoruz ve diliyoruz. Konuya ilgilisi bilgisi olan vekillerin özellikle bizim konumuzla ilgili doğru yerlere getirilmesi sektörümüz ve ülkenin üretim kapasitesini ciddi oranda etkileyecek ve arttıracaktır. Ülkemiz çok zengin kaynaklara sahip. Bunların aktif ve verimli kullanmanın yollarını bulmayız. “Ben” demek yerine “BİZ” demeliyiz. Biz demenin zamanıdır.
Haberin Kaynağı : SUBCONTURKEY YAN SANAYİ ve TEDARİKÇİ GAZETESİ
19.03.2015