Gürkan Hüryılmaz
GENEL GÖRÜNÜM
Değerli Meslektaşlarımız,
Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi konusunda üst kurum kimliği ile hareket eden TÜSMOD olarak, meslektaşlarımızı önemli bir konuda bilgilendirmek istiyoruz. 1 Ekim 2025 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren KURGAN (Kuruluş Gözetimli Analiz Sistemi), Hazine ve Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu tarafından geliştirilen yeni bir risk analiz ve denetim sistemi olarak Türkiye’nin ticari yaşamında önemli bir dönüm noktası oluşturdu. Bu sistem, işletmelerin mali ve ticari faaliyetlerini anlık olarak analiz ederek, kayıt dışı ya da riskli işlemleri tespit etmeyi ve böylece şeffaf, belgeli bir iş kültürünü güçlendirmeyi hedefliyor. KURGAN’ın getirdiği en temel yenilik, işletmelerin tüm mali hareketlerinin, vergi beyanlarının ve ticari işlemlerinin elektronik ortamda izlenebilir hale gelmesidir. Sistem, her bir işlem için risk puanı oluşturarak, olası tutarsızlıkları veya emsallerinden sapmaları otomatik olarak belirliyor. Bu kapsamda, belge ile işlem arasında uyumsuzluk, sevkiyatla ilgili tutarsız güzergah bilgileri, piyasa rayiçlerinden farklı fiyatlandırmalar veya ilişkili taraflarla yapılan işlemlerde şeffaflık eksiklikleri yüksek risk göstergeleri arasında sayılıyor. Bu yeni sistemin işleyişi, özellikle satınalma ve tedarik zinciri yönetimi alanında faaliyet gösteren şirketleri yakından ilgilendiriyor. Artık her işlem yalnızca ticari değil, aynı zamanda dijital olarak da izlenebilir durumda. Bu nedenle işletmelerin, fatura, sevk irsaliyesi ve teslim-tesellüm belgeleri gibi tüm evraklarını eksiksiz, doğru ve sistematik biçimde kayıt altına almaları kritik önem taşıyor. Belgelerdeki herhangi bir eksiklik, sistem tarafından potansiyel risk olarak algılanabiliyor. Özellikle sevkiyat süreçlerinde kullanılan ERP sistemleriyle teslim belgeleri arasında tam uyumun sağlanması ve işlemlerin doğrulanabilir olması, firmalar açısından güven unsuru yaratıyor. Sistemin öngördüğü şeffaflık ilkeleri, kurumsal itibarı ve paydaş güvenini güçlendiren bir yapıya hizmet ediyor. Bu kapsamda firmalar, iç denetim mekanizmalarını gözden geçirerek KURGAN uyumluluğunu artırmalı, belge yönetimi ve kayıt düzenini yeniden yapılandırmalıdır. Ayrıca, mali müşavirlerle koordineli çalışmak, sistemden gelen bildirimleri zamanında ve doğru biçimde yanıtlamak da işletmelerin risklerini en aza indirir. Tedarikçi ve iş ortaklarının da bu dönüşüm sürecine dahil edilmesi büyük önem taşıyor. KURGAN, tüm tedarik ekosisteminin şeffaf biçimde yönetilmesini gerektiriyor. Dolayısıyla, şirketlerin tedarikçilerini belge düzeni, işlem doğruluğu ve kayıt bütünlüğü konularında bilinçlendirmesi, sistemin etkinliğini artıracaktır. KURGAN, Türkiye’de kayıt dışı ekonominin azaltılması ve adil rekabet ortamının güçlendirilmesi yönünde atılmış önemli bir adım niteliğinde. Bu sistem, hazırlıksız işletmeler için zorluk yaratabilecek olsa da, kurumsal disipline ve dijital dönüşüme yatırım yapan şirketler açısından bir güven unsuru olarak öne çıkacaktır. Şeffaflık, sürdürülebilir büyümenin temel koşuludur; KURGAN da bu anlayışın kurumsal hayata yerleşmesini sağlayacak güçlü bir araç olarak dikkat çekiyor. KURGAN sistemi, TÜSMOD’un benimsediği dört temel mesleki ilkeyle güçlü bir uyum içindedir. Etik ilkesine göre, ticari işlemlerde doğruluk, şeffaflık ve belgeye dayalı yönetim esastır; KURGAN da tam olarak bu anlayışı destekleyerek kayıt dışılığın önüne geçmeyi hedefler. Sorumlu yaklaşım, işletmelerin yalnız kendi çıkarlarını değil, tedarik zincirinin bütününü ve kamu güvenini gözetmelerini gerektirir; KURGAN bu sorumluluğu veri temelli denetimlerle kurumsallaştırır. Saygınlık, ancak güvenilir ve izlenebilir süreçlerle sürdürülebilir hale gelir; KURGAN bu yönüyle şirketlere itibar kazandıran bir güven çerçevesi oluşturur. Son olarak Yenilikçilik, dijitalleşen dünyada denetim ve uyumun teknolojiyle birleşmesini ifade eder; KURGAN bu dönüşümün somut göstergesi olarak iş dünyasında yeni bir çağın kapılarını aralamaktadır.
AA haberine göre; Fitch, Küresel Ekonomik Görünüm Raporu'nun eylül sayısını "Küresel Büyüme Tahminleri Yukarı Yönlü Revize Edildi Ancak ABD Ekonomisi Yavaşlıyor" başlığıyla yayımladı. Raporda, bu yıla ilişkin küresel ekonomik büyüme tahminlerinin 2025'in ikinci çeyreğinde beklenenden iyi gelen veriler doğrultusunda yukarı yönlü revize edildiği belirtildi. Dünya ekonomisinde hala bu yıl önemli ölçüde yavaşlama beklendiğine işaret edilen raporda, geçen yıl %2,9 olan küresel ekonomik büyüme hızının bu yıl %2,4'e ve gelecek yıl %2,3'e gerilemesinin beklendiği kaydedildi. Raporda, dünya ekonomisinin 2027'de ise %2,6 büyümesinin beklendiği aktarıldı. Fitch, haziran ayında yayımladığı tahminlerde küresel ekonominin bu yıl ve gelecek yıl %2,2'şer büyümesini öngörmüştü. Verilerin ABD ekonomisindeki yavaşlamaya dair kanıtlar sunduğu belirtilen raporda, ülke ekonomisinin geçen yıl %2,8 olan büyüme hızının bu yıl ve gelecek yıl %1,6, 2027'de ise %2,1 olmasının beklendiği kaydedildi. Raporda, efektif tarife oranındaki yükselişin tüketici enflasyonuna yansımasının henüz sınırlı kaldığı, ancak bunun yılın ilerleyen dönemlerinde artmasının beklendiği ifade edildi. Yüksek enflasyonun reel ücret artışını yavaşlatacağı ve 2025'te halihazırda belirgin şekilde yavaşlayan tüketici harcamalarını olumsuz etkileyeceği ifade edilen raporda, istihdam artışının da belirgin şekilde yavaşladığı aktarıldı. Raporda, iş gücü piyasasındaki zayıflamanın ABD Merkez Bankasını (Fed) faizleri tahmin edilenden daha hızlı düşürmeye ikna edebileceği vurgulanan, eylül ve aralık aylarında 25 baz puanlık faiz indirimleri ile 2026'da üç faiz indiriminin daha beklendiği aktarıldı. Raporda, Avro Bölgesi'nin ihracatının ise 2025'in ilk yarısındaki hızını sürdürmesinin pek olası görünmediği ve tüketici toparlanmasının zayıflamasıyla birlikte bu yılın ikinci yarısında ekonominin büyümesinin beklenmediği ifade edildi. Fitch'in raporunda, Avro Bölgesi ekonomisinin bu yıl ve gelecek yıl %1,1'er, 2027'de ise %1,2 büyümesinin tahmin edildiği belirtildi. Çin'de de ihracat büyümesinin ABD'nin tarife şokuna rağmen güçlü kaldığı kaydedilen raporda, mali gevşemenin büyümeyi desteklediği ancak özel iç talep büyümesinin zayıflıyor gibi göründüğü ve deflasyonun giderek kalıcı hale geldiği aktarıldı. Raporda, Çin ekonomisinin bu yıl %4,7, gelecek yıl ve 2027'de %4,1'er büyümesinin tahmin edildiği öngörüldü. Bu yılın ikinci çeyreğinde beklenenden güçlü performansının ardından Türkiye ekonomisinin büyüme tahminin yükseltildiği yansıtılan raporda, ülke ekonomisinin 2025 yılına ilişkin büyüme beklentisinin %2,9'dan %3,5'e çıkarıldığı aktarıldı. Raporda, Türkiye ekonomisinin 2026'da da %3,5, 2027'de ise %4,2 büyümesinin beklendiği belirtildi. Ülkede yıllık enflasyonun düşmeye devam ettiğine işaret edilen raporda, mevcut aylık eğilimler çerçevesinde 2025 için yıl sonu enflasyonun %28'e yavaşlamasının beklendiği, bu oranın 2026 için %21 ve 2027 için %19 olmasının tahmin edildiği kaydedildi. Raporda, bu yıl yapılacak üç politika toplantısıyla birlikte, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının (TCMB) politika faizini toplam 800 baz puan indirmesinin ve yılı %35 seviyesinde tamamlamasının beklendiği ifade edildi.
OECD, Ekonomik Görünüm Raporu'nu "Belirsiz Zamanlarda Doğru Dengeyi Bulmak" temasıyla yayımladı. Küresel büyüme beklenenden daha iyi seyrettiği belirtilen raporda, sanayi üretimi ve ticaretin, gümrük vergilerinin artırılmasından önce yapılan ön alımlarla desteklendiği ifade edildi. Yapay zeka yatırımlarının şimdilik ABD'deki ekonomik faaliyeti desteklediği vurgulanan raporda, Çin'deki mali desteğin, ticaretin olumsuz etkilerini ve emlak piyasasındaki zayıflığı telafi ettiği bildirildi. Raporda, “Küresel büyüme, 2025'in ilk yarısında, özellikle birçok gelişmekte olan piyasa ekonomisinde, beklenenden daha dirençli oldu.” ifadesine yer verilerek ticaret engellerinin artması ve jeopolitik ve politika belirsizliklerinin birçok ekonomik faaliyeti olumsuz etkilemeye devam etmesi nedeniyle aşağı yönlü risklerin büyük tehdit oluşturduğu uyarısı yapıldı. Enflasyonist baskıların yeniden canlanması, karşılıklı gümrük tarifelerinin daha da artması ve mali risklere ilişkin endişelerin artmasının, küresel ekonomik büyümeyi yavaşlatabileceği konusunda uyarıda bulunulan raporda, kripto varlıkların yüksek ve dalgalı seyrinin geleneksel finansal sistemle artan bağlantılıkları nedeniyle finansal istikrara yönelik riskleri de artırdığı ifade edildi. Rapora göre, yüksek teknoloji sektörlerindeki güçlü yatırım büyümesinden kaynaklanan ekonomik toparlanma, yüksek gümrük tarifeleri ve net göçün azalmasıyla zayıflayacak. OECD, küresel ekonominin bu yıl %3,2 büyümesini bekliyor. Bu oran, OECD'nin haziranda açıkladığı öngörüsünün %0,3 üzerinde bulunuyor. OECD, küresel ekonomide 2026'ya ilişkin büyüme tahminini ise değiştirmeyerek %2,9'da sabit bıraktı. ABD’de ekonomik büyümenin 2024'te %2,8'den bu yıl %1,8'e düşmesi, gelecek yıl %1,5 olması öngörülüyor. OECD, haziranda ABD ekonomisinin bu yıl %1,6 büyüyeceğini tahmin etmişti. OECD, Avro Bölgesi'nde bu yılki ekonomik büyümeye ilişkin haziranda %1 olan öngörüsünü %1,2’ye yükseltti ancak 2026 tahminini %0,2 aşağı yönlü revize ederek %1 olarak belirledi. Örgütün raporunda, “Avrupa ekonomilerinde, artan ticaret çatışmaları ve jeopolitik belirsizlik, daha gevşek kredi koşulları tarafından bir ölçüde dengelenebilir." değerlendirmesi yapıldı. Raporda, Çin ekonomisin bu yıl büyüme tahmini %4,7’den 4,9’a çıkarıldı. 2026 için ise %0,1 yukarı yönlü revize ederek %4,4’e yükseltildi. OECD, Türkiye ekonomisinde bu yıla ilişkin büyüme tahminini %0,3 yukarı revize ederek %3,2’ye ve 2026 için %0,1 aşağı yönlü revizeyle %3,2 olarak belirledi. Türkiye dahil gelişmekte olan ekonomilerde enflasyonun gelişmiş ekonomilere göre daha yüksek seyredeceğini öngören OECD'ye göre, Türkiye'de enflasyon bu yıl %33,5 olacak, gelecek yıl %19,2’ye gerileyecek. OECD, haziranda Türkiye için 2025’te %31,4 ve 2026’da ise %18,5 yıllık enflasyon tahmin etmişti. Raporda, ekonomik büyümenin ve iş gücü piyasası baskılarının azalmasıyla birlikte enflasyonun G20 ülkelerinin çoğunda düşeceği tahmin edildi. G20 ekonomilerinde yıllık enflasyonun 2025'te %3,4'ten gelecek yıl %2,9'a düşeceği tahmin edildi. Merkez bankalarının “uyanık” olması ve fiyat istikrarına yönelik risklerdeki değişikliklere hızlı şekilde yanıt vermesi gerektiği ifade edilen raporda, enflasyon beklentileri istikrarlı kaldığı sürece, enflasyonun hedefe doğru düşmesi beklenen ekonomilerde faiz indirimlerinin devam edeceği öngörüldü. OECD Genel Sekreteri Mathias Cormann, rapora ilişkin değerlendirmesinde, dünya ekonomisinin dirençli kalmaya devam etse de yüksek gümrük vergileri ve politika belirsizliğinin tam etkilerinin henüz hissedilmediğini belirtti. Küresel ekonomik büyümenin yavaşlamasının beklendiğini aktaran Cormann, mali sürdürülebilirlik ve finansal istikrarla ilgili endişelerin yanı sıra önemli risklerin de devam ettiğini kaydetti. Cormann, ekonomik büyüme beklentilerini güçlendirmek için, küresel ticaret gerilimlerine kalıcı çözümün öncelikle hale geldiğini ifade etti.
Emtia piyasalarında, ABD’de açıklanan makroekonomik veriler, jeopolitik riskler ve ABD Merkez Bankasının (Fed) para politikasına ilişkin belirsizlikler fiyatlamalar üzerinde etkili olurken yatırımcıların odağı ABD’deki istihdam verilerine çevrildi. ABD’nin gümrük tarifelerinin fiyatlamalar üzerinde etkisi devam ederken ABD Başkanı Donald Trump, 1 Ekim’den itibaren ithal ilaç, mutfak ve banyo dolapları, döşemeli mobilya ve ağır kamyonlara uygulanacak gümrük vergisi oranlarını açıkladı. Fed yetkililerinin açıklamaları da emtia piyasalarının yönü üzerinde etkili oldu. Bazı üyeler iş gücü piyasasını korumak için daha agresif faiz indirimleri gerektiğini savunurken bazı üyeler ise özellikle enflasyon konusunda temkinli olunmasını vurguladı. FED Başkanı Jerome Powell, geçen hafta yaptığı konuşmada, tarife kaynaklı enflasyon etkilerinin nispeten kısa ömürlü olacağını belirterek, "Fiyat seviyesindeki bu tek seferlik artış muhtemelen birkaç çeyreğe yayılacak ve bu dönemde biraz daha yüksek bir enflasyon olarak kendini gösterecektir." ifadelerini kullandı. Fiyatlardaki bu tek seferlik artışın bir enflasyon sorununa dönüşmemesini sağlayacaklarını aktaran Powell, "Hala orta derecede kısıtlayıcı olarak gördüğüm bu politika duruşu, olası ekonomik gelişmelere yanıt vermek için bizi iyi bir konumda bırakıyor." değerlendirmesinde bulundu. ABD Ticaret Bakanlığı, 2025'in nisan-haziran dönemine ait gayrisafi yurt içi hasıla (GSYH) nihai verilerini açıkladı. Buna göre, ABD ekonomisi, yılın ikinci çeyreğinde güçlü tüketici harcamaları ve yatırımların etkisiyle %3,8 büyüyerek tahminleri aştı ve 2023’ün üçüncü çeyreğinden bu yana en hızlı yıllık büyüme olarak kayıtlara geçti. Ülkede ilk kez işsizlik maaşı başvurusunda bulunanların sayısı, 20 Eylül ile biten haftada 218 bine gerileyerek beklentilerin altında kaldı. FED’in enflasyon göstergesi olarak yakından izlediği çekirdek kişisel tüketim harcamaları (PCE) fiyat endeksi, ağustosta yıllık bazda %2,9 artışla öngörülere paralel gerçekleşti. Yeni konut satışları ise aynı dönemde %20,5 yükselerek beklentileri aştı. Analistler, başta konut piyasası verileri olmak üzere açıklanan makro ekonomik verilerin beklenenden güçlü gelmesinin, FED’in ilave faiz indirimlerine ihtiyaç duymayabileceği bir ekonomiye işaret ettiğini kaydetti. Para piyasalarındaki fiyatlamalarda, istihdama ilişkin zayıflamaya işaret eden verilerle bir süredir güçlenen Fed’in faiz indirim beklentileri, tamamlanan haftada açıklanan güçlü büyüme verilerinin ardından zayıfladı. Bankanın ekim ayında 25 baz puanlık faiz indirimine gitme olasılığı %89 düzeyinde fiyatlanırken aralık toplantısında ilave indirime yönelik olasılık veriler sonrasında %63’e geriledi. Jeopolitik cephede ise Rusya-Ukrayna hattındaki gelişmelere ilişkin haber akışı, yatırımcıların odağında kalmaya devam ediyor. Değerli metaller, FED’in para politikasına ilişkin artan belirsizliklere ve Powell’ın açıklamalarına karşın, tarife adımları ile jeopolitik risklerin etkisiyle pozitif bir seyir izledi. FED Başkanı Powell’ın konuşmasında faiz patikasına ilişkin net bir sinyal vermemesi dolar endeksini yükselterek artışı bir miktar törpülese de güvenli liman talebi altının yukarı yönlü seyrini destekledi. Gümüşün ons fiyatı, tüm zamanların zirvesi olan 49,8 dolara yaklaştı. Analistler, gümüşün ons fiyatının rekor seviyelere yaklaşmasıyla yüksek oynaklık taşıdığını hatırlatarak, olası kar satışlarının yüksek volatiliteye sahip olabileceğinin altını çizdi. Platin fiyatları, üst üste sekiz haftada yükselişini sürdürdü. Baz metallerde, tamamlanan haftada açıklanan makroekonomik verilerle karışık bir seyir izlenirken bakırda fiyatlamalar kurumsal gelişmelerin etkisiyle şekillendi. Goldman Sachs, Endonezya’daki dünyanın ikinci büyük bakır madeni Grasberg’de yaşanan aksaklıkların ardından, 2025 ve 2026 yıllarına ilişkin küresel bakır madeni arz tahminlerini aşağı yönlü güncelledi. Petrol fiyatları, Ukrayna’nın Rusya’nın enerji altyapısına yönelik insansız hava aracı saldırıları ve ABD’nin ticari ham petrol stoklarındaki düşüşün etkisiyle değer kazandı. Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak, yaptığı açıklamada, iç piyasada yaşanan akaryakıt sıkıntılarının devam etmesi nedeniyle hükümetin benzin ihracatına yönelik yasağı yıl sonuna kadar uzatmayı planladığını ifade etti. Ülkede, petrol rafinerilerinin insansız hava araçlarının (İHA) saldırılarına hedef olması ve özellikle tarım sektöründe artan talep nedeniyle benzin fiyatlarında dönemsel artışlar yaşanıyor. Dünyanın en büyük enerji ihracatçılarından Rusya, yılda 40 milyon tondan fazla benzin üretiyor. Bununla birlikte ABD'nin ticari ham petrol stoklarında yaşanan düşüş de talebin yüksek seyrettiği algısına yol açarak fiyatları destekliyor. ABD Enerji Enformasyon İdaresi verilerine göre, ticari ham petrol stokları geçen hafta yaklaşık 600 bin varil azalarak 414 milyon 800 bin varile geriledi. Piyasa beklentisi, stokların 800 bin varil artacağı yönündeydi. Analistler, OPEC+’ın nisan ayından bu yana hedeflediği ek petrol üretiminin yaklaşık 4'te 3'ünü gerçekleştirdiğini, üreticilerin kapasite sınırlarına yaklaşmasıyla bu oranın yılın ilerleyen dönemlerinde yarıya kadar gerileyebileceğini belirtti. Doğal gaz cephesinde yatırımcıların odağında, ABD Enerji Bakanı Chris Wright’ın Avrupa’nın enerji arzına ilişkin değerlendirmeleri yer aldı. Wright, Rusya’nın Avrupa’ya doğal gaz satışını tamamen kesmesinin Moskova’ya baskı kurmak için ABD’nin elindeki en etkili araçlardan biri olduğunu belirtti. ABD’nin sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ihracatıyla Rus gazının tamamını ikame edebileceğini vurgulayan Wright, Avrupa Birliğini Rus gazından hızla vazgeçme yönünde teşvik ettiklerini ifade etti.
Tüm bu gelişmeler altında, emtia fiyat analizleri aşağıdaki şekilde ele alınmıştır.
Selamlarım ve saygılarımla...
Metal-Demir-Çelik:
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Bakır fiyatları Eylül ayını %5.06’lik artış ile 10.300 dolar/ton seviyelerinde kapatırken, LME Bakır Stokları ise aynı ay için %9.75’lik azalış gösterdi. Küresel bakır talebinin %60’ını tüketen Çin ekonomisi zayıflarken, fiyatların yükselmeye devam etmesi “olağandışı” kabul ediliyor. Analistler 2027’ye kadar yapısal arz açığı öngörüyor ve bunun bir alım fırsatı olarak nitelese de volatilite riskinin yüksek olduğuna dikkat çekiyor. UBS, bakır için 2025 ve 2026 fiyat tahminlerini yaklaşık %3 artırdı. UBS 2025’te 4,37 dolar/lb ve 2026’da 4,80 dolar/lb bekliyor. Analistler, sınırlı maden arzı büyümesi, rafine üretim üzerindeki baskı ve elektrifikasyon ile teknoloji talebi gibi yapısal faktörler nedeniyle 2026-27’ye doğru temellerin güçleneceğini öngörüyor. Raporda şu ifadeler yer alıyor: "2026/27’de temellerin destekleyici olmasını ve açıkların fiyatları yükseltmesini bekliyoruz. Çünkü (1) maden arzı büyümesi sınırlı, (2) rafine üretim baskı altına girecek, (3) yapısal büyüme faktörleri güçlü kalmaya devam edecek, (4) geleneksel talep faktörleri toparlanacak." Investing haberine göre; Goldman Sachs, 2026 bakır fiyat tahminini ton başına 10.000 dolardan 10.500 dolara yükseltti. 2025’in geri kalanında Grasberg kesintisinin ardından bakır fiyatlarının 10.000 doların üzerinde kalma olasılığının yüksek olduğunu söyleyen Goldman Sachs, küresel bakır piyasasının on yılın sonunda açığa geçmesini hala beklediğini ve bu durumun 2028’den itibaren bakır fiyatlarını ton başına 11.000 doların üzerine çıkarmasını beklediklerini vurguladı. Goldman Sachs, 2027 bakır fiyat tahminini ton başına 10.750 dolardan korudu. Uzmanlara göre; 2027’ye kadar görünüm tahminlerinde ise yapısal arz açığı ve teknolojik trendlerin bakır için boğa piyasası senaryosunu desteklediği söyleniyor. Ancak mevcut fiyatlar kısa vadede yükseliş potansiyelinin bir kısmını şimdiden fiyatlamış olabilir. Citigroup, bakır piyasasında fırtına öncesi sessizliğin sona ermek üzere olduğunu duyurdu. Bankanın analistleri, 2026 yılı itibarıyla derinleşmesi beklenen arz açığının, bakır fiyatlarını ton başına 12.000 dolar seviyelerine taşıyabileceğini açıkladı. Hatta bu yükselişin önümüzdeki 6-12 ay gibi kısa bir vadede bile gerçekleşebileceği öngörülüyor. Fiyat tahminlerini güçlendiren temel faktör, Endonezya’daki devasa Grasberg madeninde yaşanan beklenmedik üretim sorunları oldu. Citi, bu sorunlar nedeniyle madenin 2025 ve 2026 yıllarına ait üretim beklentilerini önemli ölçüde aşağı çekti. Sırasıyla 680 bin ton ve 774 bin ton olan tahminler, 500 bin tona revize edildi. Temel senaryoda 12.000 dolar hedeflenirken, “boğa” senaryosu olarak adlandırılan iyimser senaryoda ise talep artışının da etkisiyle fiyatların 14.000 doları bile görebileceği ifade edildi. Bakır fiyatlarında güçlü bir ralli yaşanmazsa ise 2027’de 350 bin tonluk bir arz açığı oluşması bekleniyor.
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Alüminyum fiyatları Eylül ayını %1.85’lik artış ile 2.669 dolar/ton seviyelerinde kapatırken, LME Alüminyum Stokları ise aynı ay için %6.73’lük artış gösterdi. Dünya haberine göre; Goldman Sachs, Londra Metal Borsası'nda (LME) işlem gören alüminyum fiyatlarının önümüzdeki dönemde gerileyeceğini öngördü. Banka, ton başına şu anda yaklaşık 2.700 dolar seviyesinde olan fiyatların, 2026 yılının dördüncü çeyreğinde 2.350 dolara inmesini bekliyor. Bu tahmin, mart ayında yapılan ve 2026 için ton başına 2.100 dolar seviyesini öngören düşük beklentiden daha yüksek bir rakama işaret ediyor. Raporda, alüminyum piyasasında oluşan arz fazlasının 2025'te 400 bin ton iken 2026-2027 döneminde 1,5-2 milyon tona çıkmasının fiyatlarda düşüşe yol açacağı ifade edildi. Goldman Sachs, artan Endonezya üretiminin de fiyatların yükselmesini sınırlayacağına dikkat çekti. Banka, alüminyum fiyatlarının 2030'a kadar ton başına 2.650 dolar seviyesine geri dönmesinin beklenmediğini vurguladı. Ayrıca Goldman Sachs, şu anda 2.750 dolar seviyesinde işlem gören ve Aralık 2026 tahminlerinin %17 üzerinde bulunan LME alüminyum sözleşmelerinde açığa satış tavsiyesi verdiğini açıkladı. UBS, Alüminyum tahminlerini 2025-26 için yaklaşık %5 yukarı revize etti. UBS, kısıtlı arzı kilit destek olarak gösteriyor. Çin’in sınırlı üretimi ve diğer bölgelerdeki sınırlı artış potansiyeli, talep toparlanırsa piyasayı daha da sıkılaştırabilir. Banka, Kanada alüminyumuna yönelik potansiyel tarife muafiyetlerini belirleyici faktör olarak göstererek Alcoa ve South32’ye kıyasla Norsk Hydro’yu tercih ediyor. Analistler, Çin’in 2017’den bu yana yıllık 45 milyon ton olarak belirlenen üretim sınırı ve diğer ülkelerdeki sınırlı eritme kapasitesini önemli arz kısıtlamaları olarak gösteriyor. Bu arada, talep Çin’in teşvik tedbirleriyle artıyor. Bank of America, 2026 yılına kadar fazladan açığa geçileceğini öngörerek, fiyatların şu anda yaklaşık 2.700 dolar olan seviyeden ton başına 3.000 dolara çıkabileceğini tahmin ediyor.
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Nikel fiyatları Eylül ayını %0.69’lık azalış ile 15.075 dolar/ton seviyelerinde kapatırken, LME Nikel Stokları ise aynı ay için %10.39’luk artış gösterdi. Outokumpu paslanmaz çelik Ekim 2025 prim fiyatlarını; 430 kalite için 9 EUR/ton azalış, 304 ve 316 kalite için 71 EUR/ton artış ile açıkladı. 304 Kalite için fiyat sabit kaldı. UBS, nikel tahminlerini arz fazlası riskleri nedeniyle 2026-27 için yaklaşık %5 düşürdü. UBS 2026’da 7,25 dolar/lb ve 2027’de 7,50 dolar/lb bekliyor. Bu rakamlar önceki 7,50 dolar/lb ve 8,00 dolar/lb tahminlerinden düşük. Japonya’nın en büyük nikel eritme şirketi Sumitomo Metal Mining (SMM), Endonezya’daki üretim artışının sürmesi nedeniyle küresel nikel piyasasının gelecek yıl üst üste üçüncü kez arz fazlası vermesinin beklendiğini açıkladı. SMM, 2026’da küresel nikel talebinin %2,4 artışla 3,52 milyon tona, arzın ise %2 artışla 3,78 milyon tona ulaşacağını tahmin ediyor. Genel Müdür Shirou Imai, ABD tarifelerinin talep üzerinde önemli bir etkisinin olmayacağını belirtti. Imai, “Talep artışı 2025’e benzer şekilde paslanmaz çelik tarafından desteklenecek, batarya talebi ise yavaş seyredecek” dedi. Nikel, ağırlıklı olarak paslanmaz çelik üretiminde kullanılırken, aynı zamanda elektrikli araç (EV) bataryalarında da önemli bir bileşen. Imai, Çin’in LFP teknolojisi ihracatını kısıtlamasıyla geleneksel nikel bazlı EV pillerine yönelik talebin uzun vadede yeniden güçlenmesini beklediklerini söyledi.
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Çinko fiyatları Eylül ayını %6.93’lük artış ile 3.010 dolar/ton seviyelerinde kapatırken, LME Çinko Stokları ise aynı ay için %27.52’lik azalış gösterdi. Çinko fiyatının 2025'te ton başına ortalama 2.740 ABD doları olması ve 2027'ye kadar olan öngörü döneminde hafifçe artarak 2.750 ABD dolarına yükselmesi bekleniyor. Küresel arzın öngörü döneminde ılımlı bir artış göstermesi beklenirken, çinko talebinin görünümü durgun kalmaya devam ediyor. Bu durum, yavaşlayan küresel büyüme ve Çin emlak piyasasındaki devam eden zayıflıktan kaynaklanıyor. Küresel talebin yıllık ortalama %1,1 oranında artarak 2027 yılına kadar 14,0 milyon tona ulaşması bekleniyor.UBS, Çinko tahminlerini 2025-26 için yaklaşık %5 yükseltti. Ancak banka, artan arzın orta vadede sıkılığı hafifletebileceği konusunda uyardı.
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Kurşun fiyatları Eylül ayını %0.77’lik artış ile 1.957 dolar/ton seviyelerinde kapatırken, LME Kurşun Stokları ise aynı ay için %15.60’lık azalış gösterdi. Aynı dönem için LME Kalay fiyatları %0.70’lik azalış ile 35.285 dolar/ton olurken, LME Kalay stokları %36.82’lik artış gösterdi. Uluslararası Kalay Birliği'nin (ITA) analizine göre, kalay fiyatlarındaki muhtemel hareketin ton başına 30.000 ABD dolarının üzerinde kalacağı tahmin ediliyor. ITA kıdemli piyasa istihbarat analisti Tom Langston, kalay fiyatlarındaki son birkaç yıldaki hareketi açıklayarak, mevcut fiyatlar düşse de 2026 yılına gelindiğinde kalay fiyatlarının önemli ölçüde düşmeyeceğinin muhtemel olduğunu söyledi. Kalay fiyatlarının 2026'ya doğru düşebileceğini değerlendiren Breen, "spekülatörlerin ve yatırım fonlarının etkisinin kritik olmaya devam edeceğini" söyledi. Ayrıca, "öngörülemeyen düzenleyici ortamın daha fazla aksama tehdidi" oluşturması nedeniyle Endonezya ihracatının takip edilmesini önerdi. 2025 için küçük bir piyasa açığı öngören Breen, "gecikmeli arz toparlanmasının ivme kazanması ve Myanmar'daki madencilik faaliyetlerinin yeniden başlamasıyla birlikte 2026'da bunun dengeye geleceğini görüyoruz" dedi. Uzun vadede, ITA'nın "talep arzı sürekli olarak aşmaya başladıkça 2030 civarında yapısal bir değişim" öngördüğünü belirtti. Ancak, 2026 için "temel senaryonun ton başına yaklaşık 31.000 ABD doları" olduğunu belirtti.
Demir Cevheri fiyatları, Eylül ayında sabit kalarak 103 dolar/ton seviyesini korudu. LME Çelik Hurda CFR Türkiye (Platts) fiyatları Eylül ayında %0.84’lük azalış kaydederken, son 12 aylık değişimi %7.41 azalış yönlü oldu. LME İnşaat Çeliği FOB Türkiye (Platts) fiyatları ise Eylül ayında %0.56 oranında artarken, son 12 aylık değişim ise %6.45 azalış yönlü oldu. UBS, Demir cevheri tahminini 2025-26 için %5 arttırdı. Fiyatların önümüzdeki 6-9 ay boyunca 100 dolar/ton civarında kalması, ardından yeni arzın piyasayı fazlaya itmesiyle 2027’de 85-90 dolar/ton seviyesine gerilemesi bekleniyor. UBS, yüksek Çin üretimi ve küresel arzın toparlanması nedeniyle hem metalurjik hem de termal kömür için aşağı yönlü risklerle kömür piyasalarının zorlu kalmaya devam ettiğini belirtti. Bununla birlikte banka, orta vadeli görünüm artan LNG arzı nedeniyle baskı altında kalsa da, temeller sıkılaştıkça termal kömür fiyatlarının önümüzdeki 12 ay içinde yükselmesini bekliyor. Bu revizyonlar madencilik sektöründe kazanç yükseltmelerine yol açtı. UBS, hem yüksek emtia tahminlerini hem de piyasaya göre döviz kuru ayarlamalarını yansıtan %5-15 FAVÖK artışı ve %5-20 hisse başına kazanç yükseltmeleri tahmin ediyor. Banka, emtia tahminlerinin yanı sıra birçok madencilik şirketi için hedef fiyatları yükseltti. Bakırda Anglo American ve Teck’i, önde gelen saf oyun olarak Antofagasta’yı ve çeşitlendirilmiş maruziyet için Glencore’u tercih ederken, demir cevheri devlerine karşı nötr duruşunu korudu.
Plastik ve Kauçuk:
TÜSMOD Plastik Fiyat Endeksi Eylül ayında %0.64 azalış gösterirken, 2025 yılı değişimi %2.79 azalış ve son 12 aylık değişim %5.30 azalış yönlü oldu. PET %4.42’lik azalış ile fiyatı en çok düşen plastik olurken, bunu %1.87 düşüş ile PMMA, %1.73 düşüş ile PA ve %1.71 düşüş ile ABS izledi. PE ise %1.28 ile Eylül ayında fiyatı en çok artan plastik oldu. Chemorbis haberlerine göre; Türkiye PP piyasası, düşük karşı tekliflerin Ekim görüşmelerine hakim olmasıyla baskı altında. PP piyasaları Çin’in Ulusal Gün tatili, zayıf Hindistan talebi ve Avrupa’nın yavaş dönüşü ekseninde global bazda görülen zayıflığın etkisiyle alıcıların Ekim karşı teklifleri için daha düşük seviyeler istemesiyle gevşemeye devam etti. Çin'de PP ilave zayıfladı; O. Doğu menşeli PPBC enj. 5 yıldan uzun sürenin dibine vurdu. PP piyasaları, Ekim başındaki tatile kısa bir süre kalmışken yeni düşüşler görerek zayıf seyrini sürdürdü. Kuzeybatı Avrupa’da ilk Ekim PP teklifleri, stabil monomer kontratını takiben stabil seviyelerle gelmeye başladı. Suudi PP piyasası, Eylül'de 5 yılın en düşük seviyelerinde. Bölgedeki PP satıcıları Eylül ayında ek fiyat indirimleri uyguladı. Türkiye, ABD baskısının gölgesinde yeni PE tekliflerini bekliyor. PE oyuncuları ABD malı LAYPE ve AYPE için ilave fiyat düşüşleri bildirirken, Orta Doğu’dan Ekim teklifleri henüz netleşmedi. Çin'de PE, tatil öncesi yavaş seyreden stok yenilemelerle zayıf kaldı. PE piyasaları, stabil veya düşüş eğilimli seyrini ikinci haftaya taşıyarak Eylül başındaki kazanımlarının bir kısmını daha geri verdi. Avrupa PE piyasasında, stabil etilen kontratına rağmen sınırlı düşüş bekleniyor. PE piyasasında faaliyetler bu hafta durgundu, zira oyuncular etilen kontratının ardından Ekim ayı için ilk teklifleri bekliyordu. O. Doğu PE piyasası, Eylül'de talepsizlikle gevşedi. Oyuncular, bölgedeki tedarikçilerden Eylül ayı PE tekliflerini stabil seviyelerden aldı. Türkiye'de, ABD malı PVC'de esen güçlü rüzgar tekrar dindi. Önde gelen Tayvanlı üreticiden Çin'e Ekim PVC teklifleri stabil. PVC piyasaları, farklı segmentlerden gelen karışık sinyallerle net bir yön bulmakta zorlanmaya devam etti. Avrupa'nın PVC piyasası Ekim ayında stabil kalabilir. ABD'de PVC fiyatları Ekim'de 3. aylık gerilemeye hazırlanıyor. Konuta bağlı PVC talebinin (özellikle boru) 2025’in 4. çeyreğine kadar anlamlı bir toparlanma göstermesi beklenmiyor. Hindistan'da, ithal PVC piyasası, antidamping vergilerine ilişkin belirsizliğin sürdüğü bir ortamda hem alıcıların hem de satıcıların işlem yapma konusunda güven bulamamasıyla üçüncü hafta da stabil kaldı. Güneydoğu Asya’da yurtiçi PVC piyasaları ilave düşüş gördü; ithaller değişmedi. İthal PVC fiyatları üst üste üçüncü hafta Haziran’dan bu yana görülen en düşük seviyelerde seyretti. Türkiye’nin yurtiçi şişelik PET piyasası neredeyse 5 yılın en düşüğüne geriledi. PET piyasaları Ekim ayına global olarak yenilenen zayıf bir eğilimle başladı. Asya’da şişelik PET, stabil veya düşüş eğilimli kaldı. Şişelik PET piyasaları, durgun talep ve arz fazlası endişelerinden dolayı zayıf eğilimini Eylül sonunda da sürdürdü. Avrupa’da, beklenen PX kontratı gevşedi, PET fiyatları da düşüşe geçti. PET oyuncuları, zayıf arz-talep dinamikleri nedeniyle Ekim ayında ilave düşüşlere hazırlanıyor. Mısır PET piyasaları Ekim ayına düşüşle başladı. Türkiye'de, yurtiçi fiyat duyuruları öncesi ithal PS talebi yavaş. İthal PS ticareti bu hafta daha da yavaşladı. Zira çoğu alıcı Avrupa’daki Ekim stiren kontratının ardından yurtiçi üreticilerden yeni tekliflerin çıkmasını beklemeyi tercih etti. Asya'da PS piyasaları, fiyatların stabil veya düşüş eğilimli seyriyle ciddi şekilde aşağı yönlü baskı altında kaldı. Çin’de 1-8 Ekim arasındaki Altın Hafta tatili faaliyetlere ara verdirirken, işlem hacimleri zayıf kaldı. Avrupa’da, Ekim ayı stiren kontratı Eylül ayına kıyasla 51€/ton düşüşle yapılırken, aylık benzen kontratı geçen aya kıyasla 22€/tonluk bir düşüş kaydetti. Mısır’da ithal PS, Ekim’de 5 yılın en düşük seviyesine yaklaştı. ABD PS piyasası Eylül’de geriledi, Ekim’de yeni düşüşlere hazırlanıyor. İtalya PS piyasasında Ekim teklifleri beklentilere paralel geriledi. Türkiye'de ABS global zayıf sinyaller arasında durgun, gözler Asya'dan tekliflerde. ABS piyasaları gösterge olarak stabil kaldı. Bunun nedeni, Güney Kore malı ABS tekliflerinin tatiller nedeniyle henüz netleşmemiş olmasıydı. İtalya ABS piyasası, düşüşleri Ekim ayına taşıyor. ABS oyuncuları, yeni Ekim tekliflerinin açıklanmasını bekliyor. G. Doğu Asya'da ABS düştü, Çin'de piyasa tatil öncesi stabil. Avrupa'da ABS oyuncuları yeni Ekim tekliflerini bekliyor. ABS piyasasında faaliyetler oldukça sakin seyretti ve piyasa oyuncuları yeni tekliflerin ortaya çıkmasını bekliyor. Bu arada, Ekim stiren ve bütadien kontratları sırasıyla 51€/ton ve 35€/tonluk düşüşler kaydederken, aylık ACN kontratı Eylül ayına kıyasla 12€/ton arttı.
Enerji ve Petrol:
Boru Hatları İle Petrol Taşıma AŞ’nin (BOTAŞ), internet sitesinde Ekim ayı için doğalgaz satış tarifesi yayımlanmadı. En son 2 Temmuz 2025 tarihinde fiyat güncellemesi yapan BOTAŞ’ın fiyat açıklamaması Son iki ayda olduğu gibi Ekim ayı için de tarifede bir değişiklik olmayacağı şeklinde yorumlandı. Elektrik fiyatları için EPDK tarafından Ekim ayı için de yeni bir bildirim yapılmadı. Son bildirim 27 Mart’ya yapılmış ve 5 Nisan’dan itibaren geçerli tarife tabloları açıklanmıştı. Yurtiçi pompa fiyatları Eylül ayında Motorin için %4.37 artarken, Benzin için %0.59 artış gösterdi. Buna göre yurtiçinde 2025 yılı ortalama fiyat değişimi %21.42 artış yönlü oldu. AA haberine göre; ABD Enerji Enformasyon İdaresi (EIA), küresel petrol piyasalarındaki gelişmeleri dikkate alarak bu yıl için fiyat tahminini yukarı yönlü revize ederken, gelecek yıla ilişkin öngörüsünü değiştirmedi. EIA'nın "Eylül 2025 Kısa Dönem Enerji Görünümü Raporu"na göre, son aylarda küresel petrol stokları artmasına rağmen fiyatlar belirgin şekilde düşmedi. Üretim fazlasının bir kısmı Çin gibi ülkelerin stratejik rezervlerine veya iç tüketim stoklarına dahil oldu. OECD stokları da yakın zamanda mevsimsel ortalamanın üzerine çıktı. Stokların yaz aylarındaki yüksek talebin ardından 2026 sonuna kadar 5 yıllık ortalamanın üst bandına ulaşması bekleniyor. Raporda, bu yıl için Brent türü ham petrolün ortalama varil fiyatının 67,80 dolar seviyesinde olacağı öngörüldü. Bu fiyat, önceki raporda 67,22 dolar olarak tahmin edilmişti. Batı Teksas türü (WTI) ham petrolün ortalama varil fiyatının ise 64,16 dolar olacağı öngörülüyor. Bu tür ham petrol için geçen ay yapılan fiyat tahmini 63,58 dolardı. EIA, yaz dönemi talebinin azalması ve küresel arzın artmasıyla fiyatların yılın son çeyreğinde 59 dolar seviyesine gerilemesini bekliyor. 2026'nın ilkbaharında ise fiyatların 49 dolara kadar düşeceği öngörülüyor. Raporda, düşük fiyatların OPEC+ ve diğer üretici ülkelerde arzın azaltılmasına yol açabileceği, bu durumun da 2026'nın ilerleyen dönemlerinde stok artışlarını yavaşlatacağı ifade edildi. EIA, gelecek yıl için Brent petrolde ortalama varil fiyatını 51,43 dolar, WTI ham petrolün varil fiyatını ise 47,77 dolar olarak tahmin etti. Raporda, fiyat tahminlerindeki belirsizliklere de işaret edildi. Buna göre, Rusya-Ukrayna gerilimi, olası yeni yaptırımlar ve ABD'nin ticaret müzakereleri arz ve talep üzerinde risk oluşturuyor. Ayrıca, yılın ilerleyen dönemlerinde beklenen arz fazlası, OPEC+ grubunun üretim planlarını yeniden değerlendirmesine neden olabilir.
Döviz Kurları:
TCMB 30 Eylül 2025 kapanış verilerine göre, USD döviz satış kuru Eylül ayında %1.37’lik artış ile 41.58 TL; EUR döviz satış kuru %2.02’lik artış ile 48.84 TL oldu. EUR/USD paritesi ise %0.63 artışla, 1.1745 seviyesine yükseldi. Buna göre 2025 yılında EUR ve USD ortalama kur artışı %19.40 olarak gerçekleşti. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Eylül Piyasa Katılımcıları Anketine göre; katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 43.96 TL iken, bu anket döneminde 43.85 TL olmuştur. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 48.36 TL iken, bu anket döneminde 48.96 TL olarak gerçekleşmiştir. Ekonomim haberine göre; Hollanda merkezli banka ING, beklentilerin üzerinde gelen enflasyonun, siyasi ve kurumsal gelişmelerin, TCMB'nin karar alma sürecini zorlaştırabileceğini belirtti ve TCMB'nin faizi 200 baz puan indirerek %41'e çekmesini, aralık ayında politika faizini %37'ye getirmesini beklediğini açıkladı. Banka, 2025 sonu enflasyon tahminini %30'a revize ederken, dolar/TL beklentisini bu yıl sonu için 45,00, gelecek yıl sonu için 53,00 olarak öngörüldü. BloombergHT haberine göre; HSBC, daha düşük reel faizler ve reel kurda değerlenme olmamasını gerekçe göstererek, yıl sonu dolar/TL tahmininde yukarı yönlü revize yaptı. Bankanın stratejistlerinden Murat Toprak, notunda yıl sonu beklentilerinin 42 seviyesinden 44 seviyesine yükseldiğini belirtti. Toprak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın döviz kuru politikasının TL'yi sabit tutmaya devam ettiğini ancak reel Türk lirası değerlenmesine yönelik örtülü hedefinin "geçen yıla göre daha gevşek göründüğünü" ifade etti. 8 Eylül tarihli notta siyasi gelişmelerin Türk lirası için bir risk olmaya devam ettiği belirtildi. Bununla birlikte, makro-finansal dinamiklerin yıl sonuna kadar Türk lirasının nispeten yavaş nominal değer kaybı hızını desteklemesi beklentisi de dile getirildi. Faiz indirim döngüsünün başlamasından bu yana görünümün daha belirsiz hale geldiğini söyleyen Torprak "Getirinin sıkışması ve Türk lirası mevduatlarına ödenen faiz oranlarındaki düşüş, özellikle uzun bir süre yüksek nominal ve reel faiz oranlarından sonra bazı riskler taşıyabilir" değerlendirmelerini yaptı. Foreks haberine göre; Danske Bank, Türk lirası karşısındaki bazı döviz kurları için yeni tahminlerini açıkladı. Bankanın analizlerine göre, USD/TRY paritesi spotta 41,39 seviyesindeyken, bir ayda 41,90'a, üç ayda 43,20'ye, altı ayda 45,00'e ve oniki ayda 48,70'e yükselmesi öngörülüyor. EUR/TRY için spot 48,8 olarak belirlenirken, bir, üç, altı ve oniki aylık sırasıyla 49,0, 51,4, 54,5 59,9 olarak tahmin edildi. GBP/TRY ise spotta 55,94 iken, bir ay sonra 56,35, üç ay sonra 58,42, altı ay sonra 61,18 ve bir yıl sonra 67.30 seviyesine çıkacağı tahmini sunuldu.
Yurtiçi Fiyat ve Maliyet Endeksleri:
TÜİK verilerine göre, Yİ-ÜFE (2010=100) 2025 yılı Eylül ayında bir önceki aya göre %2,52 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %23,66 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %26,59 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %25,83 artış gösterdi. Sanayinin dört sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %28,73 artış, imalatta %26,63 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında %23,81 artış ve su temininde %55,03 artış olarak gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara mallarında %22,27 artış, dayanıklı tüketim mallarında %31,62 artış, dayanıksız tüketim mallarında %33,21 artış, enerjide %25,17 artış ve sermaye mallarında %26,62 artış olarak gerçekleşti. Sanayinin dört sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %2,72 artış, imalatta %2,79 artış, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımında %0,05 azalış ve su temininde %1,74 artış olarak gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara mallarında %1,48 artış, dayanıklı tüketim mallarında %2,80 artış, dayanıksız tüketim mallarında %5,07 artış, enerjide %0,78 artış ve sermaye mallarında %1,90 artış olarak gerçekleşti.
YD-ÜFE 2025 yılı Ağustos ayında bir önceki aya göre %1,32 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre %25,03 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre %28,01 artış ve on iki aylık ortalamalara göre %25,47 artış gösterdi. Sanayinin iki sektörünün yıllık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %27,06 artış, imalatta %28,03 artış olarak gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının yıllık değişimleri; ara mallarında %24,62 artış, dayanıklı tüketim mallarında %32,41 artış, dayanıksız tüketim mallarında %32,80 artış, enerjide %13,73 artış, sermaye mallarında %30,20 artış olarak gerçekleşti. Sanayinin iki sektörünün aylık değişimleri; madencilik ve taş ocakçılığında %0,44 artış, imalatta %1,34 artış olarak gerçekleşti. Ana sanayi gruplarının aylık değişimleri; ara mallarında %1,15 artış, dayanıklı tüketim mallarında %2,23 artış, dayanıksız tüketim mallarında %2,24 artış, enerjide %1,23 azalış, sermaye mallarında %1,05 artış olarak gerçekleşti.