Her Şey Ekonomi Değil
Prof.Dr. Emre Alkin’in kaleme aldığı “Her şey ekonomi değil” kitabı her şeyden önce İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde öğretilen anlaşılması zor teorilerin eğlenceli tekrarı gibi. Yalnız sakın sıkıcı makro ekonomi terimleri sözlüğü gibi bir şey beklemeyin, gayet eğlenceli bir kitap. Yazım tarzı ise çok değişik.
Prof. Dr. Emre Alkin ve Yalın Alpay’ın yazdığı “Her Şey Ekonomi Değil” adlı kitabını tavsiye etmek isterim.
Ülkemizin son 30 yıllık ekonomi tarihinin üzerinden geçilen kitapta, yazarın bu dönemde yaşadıkları hem güzel bir değerlendirmeyle aktarılmış hem de erozyona uğrama aşamasına gelen ve korunması gereken değerler ele alınmış.
Türkiye’nin omurgası olan Aile Şirketleri ve Türkiye’nin önümüzdeki yılları ile ilgili ilginç tespit ve öneriler var:
“Prof. Dr. David Passig’in 2011 yılında kaleme aldığı “2050” adlı kitapta bir bölümü de Türkiye ile ilgili değerlendirmelere ayırmış. “... Türkiye’de önümüzdeki en önemli zorluk, önümüzdeki 10 yılda hem bölge, hem dünya hem de tarih adına üzerine düşen görevi kavramak olacaktır..”
Dış ticaret dengesi irdelendiğinde “İşin kısacası; doğrudan yabancı sermaye girişi iyidir. Ev sahibi ülkenin milli gelirine net katkı sağlar. Kötü olan şey ise, ülkenin tüm umutlarını yabancı sermaye girişine bağlamasıdır. Bir ülkenin gerçek büyüme ve zenginleşme aracı rekabetçi üretim gerçekleştirebilme kapasitesi ve yeteneğidir”
Prof. Dr. Emre Alkin, babası Prof. Dr. Erdoğan Alkin’den bir alıntı aktarıyor: “Babam Türkiye’nin eksikliğinin “dizayn”, yani “tasarım” olduğunu söyler dururdu.”Bunu illa bir ürün olarak değil, aynı zamanda bir iş süreci veya parlak bir fikir olarak da düşünebilirsiniz” derdi hep.
Diğer yandan kitabın felsefi boyutu da var. Kitabın “Manevi tasarımlar” bölümünde, ilk büyük tasarımın toplum tasarımı olduğu, ikinci büyük tasarımın ise kişinin kendi kendini tasarlaması olduğu ifade ediliyor ve bu süreçlerin felsefi ve tarihi arka planı çok detaylı anlatılıyor.
“Liberalleşmenin Dayanılmaz Ağrısı” anlatılırken, Dünyadaki 37 milyon şirketin, Süper A Takımını oluşturan 147’si ile ilgili analizler gerçekten çok ilginç ve çarpıcı. Kitabı sonuna gelirken yazarın bir dostuna tavsiyesini paylaşmak isterim: “Zenginliğini de fakirliğini de kimse bilmesin. Fakat eşini ve çocuğunu ne kadar sevdiğini ve ayrılmaz bir bütün olduğunuzu herkes bilsin. Bunu hissettirmek sadece senin değil, eşin ve çocuklarının da görevidir. Önemli olan paranın miktarından çok, elindekini esirgememektedir”
İnsan olarak yaşadıklarımız, ekonomik süreçler ve felsefenin ne kadar güzel içiçe geçebileceğini bu kitapta görmek mümkün.
Haberin Kaynağı : TAYSAD
03.09.2014