İbrahim Örs Tarım Aletleri ve Makine Sanayi
Yerli ve Milli Üretime Adanmış Ömürler-51: İbrahim Örs Tarım Aletleri ve Makine Sanayi
Yerli ve Milli Üretime Adanmış Ömürler-51: İbrahim Örs Tarım Aletleri ve Makine Sanayi
Dr. İlhami Pektaş
Tarım alet ve makinaları da tıpkı tohum, gübre, su gibi tarımsal verimliliği artıran önemli bir girdidir. Modern tarım denince hepimizin aklına tarımsal alet ve makinalarla yapılan tarım gelir. Son yüzyılda dünyada ve ülkemizde artan nüfus karşısında tarımsal üretim artışı, tarımda işleri kolaylaştıran ve çabuklaştıran bu makinalar sayesinde sağlanmıştır. Modern makinelerin tarımda üretim masraflarının azaltılmasında da önemli bir yeri vardır. Günümüzde aletsiz ve makinasız bir tarım düşünmek imkânsızdır. Ülkemiz tarımında traktörün ve alet-makinaların yoğun olarak kullanılmaya başlaması 1950’li yıllara rastlar.
Bu tarihlerde Kırıkkale’de de tarımsal alet ve makina üretimi ile ilgili ilk adımlar bugün saygıyla ve rahmetle andığımız İbrahim Örs tarafından atıldı. Kırıkkale’de başlatılan, ancak sonraki yıllarda maalesef devam ettirilemeyen İbrahim Örs Tarım Makinaları Sanayinin hikâyesini oğlu Sayın Emin Örs’ten dinleyelim.
Siz tarım alanında, savunma sanayi alanında yerli ve milli üretim yaparak çok uzun yıllar ülkemize hizmet verdiniz, şu anda deneyimlerinizi, tecrübelerinizi bizimle paylaşabilir misiniz?
Ben 1940 Kırıkkale doğumluyum. Malum daha evvel Kırıkkale yoktu, Keskinliydik o zaman, nüfus cüzdanlarımız hala Keskin’dir. Hakikaten bu kadar yıllık, 80 yıllık hayatımda pek çok şeyler yaşadım. Yıl 1952. Babam İbrahim Örs bugün bankalar caddesi diye bilinen Mimar Sinan Caddesi’nde kaynak işleri yapan ilk atölyesini açtı. Babam aynı zamanda MKE’nin bir işçisi olduğu için yanına yardımcı olarak bir de kalfa almıştı. Atölye iş aldıkça büyümeye başladı. Bilhassa bu yıllarda Türkiye’de traktör yoktu, traktörün olmadığı zamanlarda devlet yurt dışından traktör ithal ediyordu. İlk olarak 1955 yılında Ankara’da Türk Traktör fabrikası kuruldu, biz de onunla beraber traktör fabrikasının ihtiyacı olan römork, pulluk, vb. parçaları üretmeye başladık.
1960’lı yılların başlarında atölyemizde ilk römork üretildi. İzleyen yıllarda römorka ek olarak su tankı, batöz, pulluk da eklendi. Kırıkkale artık tarımsal üretimin en önemli girdilerinden birisi olan alet ve makinaların üretildiği önemli merkezlerden birisi haline geldi. Bu arada atölyemiz eski sanayiye taşınarak seri üretime başladı. O yıllar işler iyi gidiyor, yeni siparişler alınıyor ve üretim aksamadan yapılıyordu. İlk hidrolikli römorku biz yaptık. 1975 yılında Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) ihtiyacı olan değişik lojistik ekipmanlar da imal edilerek üretime devam ettik. 1979 yılında yurtdışına ilk ihracatımızı yaptık. Alınan siparişler ve iş hacmi artık eski sanayiye sığmaz oldu. 1978 yılında Türk Traktör fabrikasında 100 bin kadar traktör üretildi. 1980’li yıllar ise Türk Traktör’ün ihracata başladığı yıllardı.
Bir ara baktık ki bu böyle olmayacak, mesela Eskişehir’de Aksoylu meşhur, Konya’da Özyatağanlı firması var, böyle büyük firmalar, onlar mesela Aksoylu at arabacısıydı, at arabası yapardı sonradan römorka döndü. Bunun gibi Biz yedi firma bir araya gelerek, 1978 yılında Türk Tarım Alet ve Makinaları İmalatçıları Birliğini(TARMAKBİR) kurduk. Türkiye’yi dolaştık, dünyadaki fuarları ve gelişmeleri takip ettik. Birliğin şu anda 100’e yakın üyesi var, Türkiye’de şu anda 22 civarında traktör fabrikası var. Artık gerek dünyada ve gerekse ülkemizde yapılmayan bir tarım aleti de kalmadı. Türkiye’nin neredeyse her vilayetinde tarım makinesi yapılmaya başlandı.
1980 yılında, Mahmatlı mevkiinde 65.500 m2’lik bir arazi alarak üzerinde, 15.000 m2 kapalı alanda kurulan 3 yeni fabrikayla daha da büyüyerek üretime devam ettik. 1982-1985 yılları arası işler daha da büyüdü. İşçi sayısı 250’ye kadar çıktı. Bu yıllar, İbrahim Örs Tarım Alet ve Makinaları San.Tic. A.Ş. için gerçekten altın yıllar oldu. Fabrikalarda römork, soklu pulluk, diskli pulluk, kültivatör, rototiller, mibzer, diskaro, toprak sıkıştırma silindiri, gübre dağıtıcı, fide dikim makinası, batöz gibi çok sayıda tarımsal alet ve makinaların imalatı yanında tüm treyler çeşitleri, askeri malzemeler, karayollarında kullanılan her türlü kar bıçakları, hava meydanları için yer destek malzemeleri de üretiyorduk.
Üretilen tüm bu araçlar ülke içerisinde pazarlandığı gibi başta Irak olmak üzere Suudi Arabistan, Suriye, Yemen, Afganistan ve bazı Afrika ülkelerine de ihraç ediliyordu. Bu şekilde ihracata başlayarak daha sonra yaklaşık 30 ülkeye ürettiğimiz tüm tarım makinelerinin ihracatını yaptık. Bir yandan da çok sayıda askeri ekipmanlar üretiyorduk. Ürettiğimiz askeri malzemeler ile TSK’nın önemli bir tedarikçisi konumuna geldik. Irak ordusuna İran-Irak savaşı sırasında 11 bin adet dolayında su tankı ihraç ettik. Yaptığımız tüm bu ihracatlarla ülkemize 25 milyon dolar dolayında döviz kazandırdık. Üretim hızı bu haliyle 2000 yılına kadar devam etti.
Biz tabii artık kapasiteyi çok artırmıştık, günde 20-25 tane römork üretiyorduk. Müşteriler kuyruk olurdu Kırıkkale’ye. Hatta unutmuyorum, kasamda saklı dururdu sonra kaybettim. Milletvekili yazı yazmış, bu kartı getiren benim yakınımdır, buna öncelikle römorkunun verilmesi diye; bizim için altın yıllardı o zamanlar.
2000-2007 yılları arasında artık durağanlaşma dönemine girilmişti. 2001 krizi ile birlikte; ülkemizde öngörülemeyen bir finansal krizin eşiğine geldik. İşler artık iyi gitmiyordu ve siparişlerimiz de birdenbire kesilmişti. Türk Traktör 2007 yılında 500.000’inci traktörünü üretti. Bu yıllarda fabrika teknolojisinin yenilenememesi, finansman sıkıntısı gibi nedenler durağan dönemi daha da kronikleştirdi. En sonunda bir atölyede bir işçiyle başlayan adım, tam 55 yıl sonra, 2007’de sonlandı. Fabrika şimdi 2007 yılından beri atıl olarak bekliyor.
Kırıkkale’de İbrahim Örs ile başlatılan sanayide gelişme adımları, firmanın 1982-90 yılları arasındaki üretim seviyesinde yakaladığı o başarılı ivme korunabilse ve teknolojisi yenilenerek bu zamana kadar ulaşabilseydi, İbrahim Örs’de, Kırıkkale’de tarım alet ve makinaları üretiminde ülkemizde söz sahibi olan Konya, İzmir, Aydın, Bursa, Balıkesir, Manisa ve Tekirdağ gibi illerimiz arasında belki de ilk sıralarda yer alabilecekti. Ama olmadı.
2017 yılında Dünya traktör pazarında Türkiye ilk 4 ülke arasında yer aldı ve Türkiye’nin traktör üretimi 2017’de rekor kırdı. Türk Tarım Alet ve Makineleri İmalatçıları Birliği(TARMAKBİR) verilerine göre, 2016 yılında 66 bin 915 adet traktör üreten Türkiye, 2017’de yüzde 7.6 artışla üretimini 72 bin 32 adete çıkararak tüm zamanların rekorunu kırmıştı.
Türkiye’de tarım çok ilerledi mi?
Tarım çok ilerledi ve bugünlere gelindi. 2400 adet civarında Tarım Kredi Kooperatifi vardı Türkiye’de ta Atatürk zamanından kurulmuş bir teşkilattı bu. Bu kooperatifler kanalıyla bütün Türkiye’ye tarım makinelerini, römork, su tankı, pulluk, batöz, vb. çok sayıda ürünü ilk üretenlerdeniz. Daha sonra her taraflarda çoğaldı. Bir de ihracat yapmayı iyi öğrenmiştik. Bu sırada Türkiye’de her yerde bu ürünler yapılmaya başladı, hiçbir problem yok. Çünkü o gördüğünüz römorkun artık altındaki aksanı, jantını, hidroliğini havaya kaldıran hidrolik silindirini, hortumunu, tüm parçalarını her şeyini doğrudan doğruya yapan yerli firmalarımız çoğaldı. Şimdi traktörler de büyüdü, 4x4 oldu, yani arkası da çekerli, ön tarafına da ayrıca alet bağlanmaya başladı. Çok büyük traktörler çıktı dünyanın muhtelif ülkelerinde, şimdilerde çok hızlı ve büyük alanlarda tarım yapılıyor.
Yerli üretim konusunda ne dersiniz? Bu alanda geliştik mi?
Tüketen bir toplumuz, çok üretmemiz lazım, çok. Bir zamanlar Türkiye’de demir bulunmuyordu, demir. O gördüğün tarım aletinin altındaki demirleri yapmak için bir Karabük Demir Çelik fabrikası vardı, o da yetiştiremiyordu. Karabük’ün Genel Müdürüne giderek o zaman rica minnet demir çektirmiştik malzeme bulmakta sıkıntı çektiğimiz çok günler oldu. Bugünlere kolay gelmedik. Ama şimdi her şey var artık, olmayan hiçbir şey yok. Şimdi tüm firmaların kaynak makineleri var, CNC tezgahları var, yetişmiş iş gücü var, söylüyorsun ebadını, veriyorsun çizimini adam her şeyini yapıyor, Türkiye’de, her şey yapılır hale geldi Allah’a şükür. Şimdi bu tarım makinelerinin çeşidi o kadar çoğaldı ki, makine domates tarlasında yürürken domatesin yeşillerini ve kırmızısını ayırarak yanındaki römorka yüklüyor. Tarım makineciliği hala geçerli, her tarafta da var, bizim bütün vilayetlere, her yerlere tavsiyemiz, bol bol şehir fuarları ve tanıtımlar yapsınlar, yurt dışı fuarlara açılsınlar. Teknolojiyi takip etsinler araştırma yapsınlar. Teknolojiyi iyi takip etmek ve modernleşmeyi yakalamak gerekiyor. TARMAKBİR’in de buna benzer çalışmaları var, dünyanın muhtelif fuarlarına katılıyorlar. Dışarıdan yabancıları çağırıyorlar ve önemli bağlantılar yapılıyor. Her ne kadar Türkiye’nin sıkıntıları olsa da bu tarımcılık bitmez, ömür boyu da devam eder. Bakınız Konya kadar küçük bir ülke olan Hollanda Gıda vadisi kurdu. Bugün Tarım ve gıda ürünleri ihracatında Dünya’da 2. Sırada. Bizim de böyle uzun süreli politikalar üretmemiz lazım. Tarım ve Hayvancılık üzerine Gıda vadisi kurmamız lazım. Bir pandemi çıktı gıdanın önemini anladık. Tarım ve Hayvancılık alanında kendi kendine yeten ülkeler pandemiyi en az zararla atlattı. Tarım ve Hayvancılık gelecek yılların en önemli konusu olacak.
Ülkemizde tarımsal aletlerde dışa bağımlılık var mıdır?
Yok sayılır, çünkü her şey artık Türkiye’de yapılıyor. Türk Traktör, Başak, Hattat, Erkunt, Tümosan, Hema, Uzel, Bozok vb gibi 22 tane traktör fabrikasından bahsediyoruz. Türkiye’de çok büyük fabrikalar var. Ankara yakınına bir traktör fabrikası daha yapılacağını duydum, onlar da müsaadelerini almışlar, bir traktör fabrikası için daha hazırlık yapıyorlar şu anda. Ben bu arada önemli başka bir şey söyleyeyim; bir zamanlar Tarım Bakanlığının ziraat fakültelerinden çıkan ziraat mühendisleri iş bulamıyordu, boştaydılar, çok önemliydi bu. TARMAKBİR, Türkiye’de, her köye bir tane mühendis olsun köylüye destek olsun düşüncesindeydi. Ziraat mühendisini devlet atasa köylünün bilgisi artar, verimi artar, daha bilinçli üretim yaparlar. Mühendisler, toprak tahlillerini yapar, üretimi teşvik ederler, köylünün sorunlarını çözerler. Şimdi il ve ilçe tarım müdürlükleri yanısıra köylere ziraat mühendisleri de gidiyor. Ürün çeşitliliğini, toprakta hangi ürünler yetişir, onu tespit ediyorlar, ona göre çiftçiye diyorlar ki sen buraya şunu ekersen daha verimli olur para kazanırsın diye.
Ben dünyanın muhtelif ülkelerinde yapılan tarım fuarlarının neredeyse hepsine katıldım, oradaki bilgileri becerileri gelip memleketimde aynen uyguladım. Her tarafa, yani Amerika’sından, Güney Afrika’sından, Türki cumhuriyetlerinin neredeyse hepsine gittim, tarım konusunda çok bilgilerim var.
Ülkemizin teknolojisi dışarıdan nasıl görünüyor?
Tabiki çok güzel görünüyor. Türkiye’yi kıskanıyorlar. Ya nasıl oldu adamlar böyle 30 senede birdenbire 100 sene ileriye gitti diyorlar ve şaşırıyorlar. Yoksa bu birkaç tane politikacının, yabancının çıkıp da Türkiye’ye aykırı davranmaları bizi yıldırmaz, hiç önemli değil. Devletimiz sağ olsun her türlü teşvikleri de veriyor, ne istersen her şeye teşvik veriyorlar. KOSGEB güzel çalışıyor bu arada, hakikaten tebrik ederiz kendilerini.
Yeni nesil hakkında ne diyeceksiniz sizin sektörle ilgileniyor mu?
Yeni nesil imalatı pek sevmiyor, daha kolay para kazanmanın yolunu araştırıyorlar. Bir toplulukla beraber Almanya’nın bir şehrine gitmiştik, bizi süt inekleriyle ilgili bir çiftliğe götürdüler. Belki adamın 100 tane süt ineği var, adam otomatik olarak sütü sağıyor, hayvanlar otomatik olarak yemleniyor. Altındaki pisliğini bile otomatik toplayıp gübreye dönüştürüp tarlaya ekiyorlar. Modern tarım uyguluyorlar, tarlaya mısır ekmişler makine bir sefer dolaşıyor silaj makinesi mısırı biçip dolduruyor römorka yanından da otomatik olarak hayvanlara yem çıkarıyor. Bu makinalar artık Türkiye’de de var. Çünkü fuarlara gidiyor herkes, fuarlarda gördüğünü gelip Türkiye’de uyguluyorlar.
Şimdi bizim gibi firmalar sadece tarım makinesinden ziyade değil, başka şeyler de yapmaya başladılar. Mesela bizim firmamız savunma sanayiyle ilgili de çalıştı NATO’ya çok iş yaptı. Türkiye NATO’ya üye olduğu için Türkiye’ deki askeriyeye de çok sayıda muhtelif römork vb. malzemeler yaptık. Mesela İran-Irak savaşı olduğunda yaklaşık 10 bin tane kadar içme suyu tankı yapmıştık Irak’a. Demek istiyorum ki yapılacak iş çok. Tarım alanında iş yaparsınız yanında alternatif farklı alanlarda da işler yaparak yumurtalarınızı tek sepete koymaz farklı alanlarda da kendinizi geliştirirsiniz. Çalışacak insanlara İş çok. Yeterki belirli alanlarda kendinizi ve firmanızı geliştirin. Teknolojiyi yakından takip edin. Gençleri girişimciliğe teşvik edin.
Sektörde ara eleman sıkıntısı da var mı?
Çok fazla var. Sanat okullarına herkes ilgi göstermiyor ama ülkemizde ara elemana çok ihtiyaç var. Piyasada çok da üniversite mezunu boş insan var. Allah yardımcımız olsun kolay değil yani. Eğitimde sanat okullarına çok yer verilmeli. Sanat okulundan mezun gençler daha çabuk iş buluyor ve daha çabuk iş kuruyor. Almanya, Rusya ve Güney Kore’de sanat okulları çok revaçta. Çok iyi bir eğitim politikaları var. Bizde de böyle olmalı düz lise yerine sanat okullarının sayısı artırılmalı.
Mesela şimdi bütün tezgahların hepsi CNC dediğimiz otomatik tezgahlar oldu onlarda çalışacak eleman yetiştirmek lazım. Teknik eleman şu anda en fazla ihtiyaç duyduğumuz an. Türk insanının, sanayicinin yapamayacağı hiç bir şey yoktur aslında yeter ki siz hedef gösterin ona. Birazcık destek çıkın, az bir şey, parasal, bilgi, falan her şey yapılır bu ülkede. Onun için korkuyorlar zaten Avrupa ülkeleri bizden Amerika dahil hepsi sanayimizin gelişmesinden korkuyorlar. Hep bize bağımlı olsun, hep bizden satın alsın istiyorlar. Ambargolar koyuyorlar mesela Kıbrıs’ta uçaklarımızı uçurmadılar o zaman, bir sürü şeyler oldu ambargoda uçak parçalarını yapmak için uğraştık. Petlas kuruldu, Aselsan kuruldu. Halen de gizli ambargolar devam ediyor. Yabancılar bizim gelişmemizi istemiyorlar.
Sanayicilerimize, gençlerimize, girişimcilerimize mesajlarınız nelerdir?
Aileler çocuklarını muhakkak meslekle ilgili bir eğitime versin de ara boşluğu doldursun istiyorum birincisi bu. İkincisi de ülkemizde yapılamayacak hiç bir şey yok, girişimcilerimiz KOSGEB, TÜBİTAK, AB Birliği projeleri vb. devlet teşviklerine müracaat etsin yeni teknolojilere girsinler mesela robotik teknoloji, insansız araçlar, yazılım sektörü vb. gibi geleceğe yönelik şeyler yapsınlar. Müteşebbüs ruhlu, girişimci olsunlar. Olmaları da lazım. Her ilde ticaret ve sanayi odaları var, sanayi müdürlükleri var bununla ilgili ne sorarlarsa hemen cevabını veriyorlar yeter ki müracaat etsinler. Bir de kendilerine iyi baksınlar diyorum bundan başka güzel bir şey olabilir mi. Bir de çok çalışsınlar ve çok üretsinler. Çalışmak lazım. Yani ben daha hayatımda hiç sabah namazından sonra kalkmış değilim. Sabah namazında kalkarım gecenin geç vaktine kadar da çalışırım. Bu ülkenin çalışmaya ihtiyacı var.
Kırıkkale’ye yapılan yatırımlar yeterli mi?
Vallahi Kırıkkaleli olarak Kırıkkale’de kimin birazcık elinde parası, pulu olursa, imkanı olursa hemen başka şehirlere gidiyor, yatırım yapmıyorlar. Yeterli görmüyorlar devletin desteğini, onun için Kırıkkale küçüldükçe küçülüyor, insanlar başka şehirlere gidiyor, günde belki 10 bin kişiye yakın kişi Kırıkkale’den Ankara’ya geliyor çalışıyor ve geri dönüyor. Atatürk zamanında ne büyük yatırımlar yapılmış. Fakat sanayi gelişen teknolojiye ayak uyduramamış. Şimdi devlet buraya yeniden yatırım yapsa, fabrikalar kursa, eski fabrikaları modernize etse, sanayi gelişse, o sayede insanlar da Kırıkkale’de kalırlar ve memleketlerinden para kazanırlar. Yani devlet buna benzer şeyleri düşünmeli ve planlamalı.
Mesela Birinci Organize Sanayi tam dolmadı daha, rölantide şu anda, İkinci Organize yapıldı, onda da birkaç tane firma var, şimdi üçüncü olarak Silah Organize Sanayi kuruluyor. Bizim Kırıkkale’nin buralara yatırım yapacak çok fazla gücü ve kimsesi yok. Buraya yatırımı cazip hale getirmek için devletimiz girişimcileri teşvik etmeli. Silah Organize Sanayi bizim için büyük bir avantaj olabilir.
Ben 6 yıl Ticaret Odası Başkanlığı yaptım, o dönemde insanları tek tek çağırarak Birinci Organize Sanayi Bölgemize yerleştirdim. Ama artık Kırıkkale’ye gelmek, yatırım yapmak istemiyor insanlar, onun için de sıkıntıdayız, buna devletten inşallah acil bir çare bekliyoruz.
Sanayimizin gelişmesi için neler yapılmasını isterdiniz?
Yani cumhurbaşkanımızın sanayi ile daha çok ilgilenmesi lazım, mesela şu anda hiç sanayiyle ilgilenme yok, bu çok önemli, yatırımlar, ihracatlar yapmak lazım. Önceden Cumhurbaşkanımız, başbakanımız her yurt dışlarına gittiğinde yanlarında iş adamlarını da götürüyor iş bağlamaya gidiyordu. Sayın Özal zamanında olsun, Süleyman Demirel zamanında olsun yurt dışına giderlerken sanayicileri de çağırırlardı, 200 kişilik uçakta 5 kişi onlar olursa kalanı da iş adamları olurdu, orada onların sayesinde biz iş bağlardık, hiç boş kalan firma olmazdı. Yine öyle olmasını isterim. Siyasi gücü kullanarak iş anlaşmaları yapalım. Onlar bizlere bu konuda destek olsunlar.
Kaynak:
Pusula Gazetesi, Kırıkkale, Prof.Dr.Mehmet Mert, 25.12.2012.
Emin Örs ile röportaj