“Kendi Markamızla Dünya Oyuncusu Olmak İstiyoruz”
“Raylı ulaşım sistemleri milli davadır” diyerek yola çıkan, ülkenin raylı ulaşım sistemlerindeki her türlü ihtiyacının yerli sanayici tarafından üretilebileceğini savunan raylı ulaşım sistemleri sanayicileri, destekleyici kurum ve kuruluşları ile birlikte “İş Birliği ve Güç Birliği” inancıyla bir araya gelerek, Türkiye’nin ilk bölgesel olmayan ve tüm Anadolu’yu kapsayan “Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesini&rd
Kısaca ARUS olarak adlandırılan küme “kendi markasıyla dünya oyuncusu olma” hedefinde emin adımlarla ilerliyor.
Önümüzdeki 20 yılı kapsayan ihtiyaçlar çerçevesinde Türkiye’nin şehir içi ulaşımıyla ilgili ihtiyacı yenilenebileceklerle birlikte 10 bin araç. Bunun oluşturduğu pazar büyüklüğü ise 40-50 milyar mertebelerinde. ARUS, bu rakamın Türkiye’de dolayısıyla yerli üreticilerde kalması için kolları sıvadı.
Dünya çapındaki başarılarıyla adından söz ettiren firmaları bünyesinde toplayan ARUS’un girişimleri sonuç verdi. Cumhuriyet tarihinde ilk defa “% 51 yerli olma şartı (Türkiye’de üretilen)” Türkiye Cumhuriyeti’nin yabancı alım şartnamesine girdi. Yerli ve milli raylı ulaşım araçlarını üretmek için 100’e yakın firmanın sinerjisiyle bütünleşen OSTİM Teknoloji A.Ş. Başkanı ve ARUS Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan, kuruluş, hedefler ve raylı taşıt sistemleri pazarını anlattı.
Türkiye’nin raylı ulaşım sistemlerindeki mevcut durumunu anlatır mısınız?
Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan: Raylı ulaşım sistemleri şehir içi ulaşımda kullanılan sistemlerdir. Son yıllardaki gelişmelere bakacak olursak; büyük şehirlerimizde kullanılan bu sistemlerin ithalatla sağlandığını görüyoruz. İstanbul, İzmir, Ankara, Konya, Bursa, Adana, Gaziantep, Samsun’da bugüne kadar satın alınan raylı ulaşım sistemleri hep yurt dışından ithal edilmiştir.
İstanbul’a bakarsanız 15-20 çeşit farklı araç vardır. Bunların yedek parçası problemdir, işletilmesi maliyetlidir. Ankara’da 3 ayrı yabancı firmanın ürünü vardır. Şehir içi ulaşımında nüfusu 1 milyonu geçen bütün şehirlerde sıkıntı başlamıştır. Trafikte duraklamalar, gecikmeler hızla artmış, sıkıntılı boyutlara ulaşmıştır. İstanbul’da bu sıkıntı haddinden fazladır. Bir yerden bir yere gitmek; gidiş-gelişi dahil ederseniz 4-5 saati geçmektedir. Ankara’da da yığılmalar başlamıştır, İzmir’de de böyledir. Konya ve Adana’da keza aynı şekilde. Dolayısıyla artık şehir içi ulaşımlarının yer üstünden kısmen yeraltına çekilmesinin zamanı bir hayli gecikmiştir.
20 yılda 50 milyar Dolarlık pazar
Bütün bunlarla ilgili önümüzdeki 20 yılı kapsayan ihtiyaçlara bakarsak; Türkiye’nin, şehir içi ulaşımıyla ilgili ihtiyacı yenilenebileceklerle birlikte 10 bin araç olarak görünüyor. Bu çok büyük bir rakamdır. Böyle büyük bir pazar, bir ülkenin kendi raylı ulaşım aracını geliştirmesi için büyük bir şanstır. Bunu yapmadığımız takdirde, yaklaşık 40-50 milyar dolarlık bir finansmana ihtiyacımız var. Bunu, vergileri topladıktan sonra yurtdışına kendi elimizle vereceğiz. Onların istihdamını artıracağız ve bizde de işsizliğe bir çare olamayacağız. Bunun yanı sıra altyapı; tünel, ray, elektrifikasyon gibi çalışmaları eklerseniz rakam daha da katlanacaktır. Bütün bu sistemleri üretecek bilgi, yetenek ve donanıma sahip çok sayıda ana ve yan sanayicilerimiz hazır beklemektedir.
İki seçenek: Ortak üretim ve milli tasarım
Kendi Üretiminizi Nasıl Gerçekleştireceksiniz?
Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan: Bizim raylı taşıt sistemlerinde kendi üretimimize geçmemiz lazım. Bunun iki yolu var. İlki yerli katkı koymak suretiyle ortak üretim; dışarıya verdiğimiz işlerin bir kısmını yerli yapmak. Diğeri ise kendi ürünümüzün tasarımını yapmak. Tasarım noktasında markayla çıkıyorsunuz. Gelecekteki bu gelişmeleri düşünerek bunu bir kümeleşme hareketiyle çözelim, işbirliği yapalım ve buradan bir sinerji oluşturalım istedik. Bu amaçla bir küme hareketi başlattık. Bu konuda iş yapan ana üreticiler, yan sanayi firmaları, işletmeciler, AR-GE kuruluşları, mühendislik şirketleri, alt yapı kuruluşları ve yedek parçaları üretenlerin bir araya gelmesi sonucu Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi (ARUS) kuruldu. Bu oluşumun içerisinde kendi ürünümüzü çıkarmak amacını da taşıyorduk. Bizler ortak üretim yerine kendi markamızla dünya oyuncusu olma hedefini seçtik. Böyle olunca bünyemize mühendislik şirketlerini, endüstriyel tasarımcıları, kalite ve sertifikasyon kuruluşlarını da dahil ettik. Standartlarla ilgili TSE ile işbirliğine başladık. Ar-Ge konusunda TÜBİTAK ve KOSGEB’in desteğini sağladık. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, TCDD Genel Müdürlüğü, Kalkınma Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığından temsilcileri küme çalışmalarımıza dahil ettik. Bu husustaki düşüncelerimizi destekledikleri için teşekkür ederiz. Bu şekilde küme içerisinde ihtiyaç sahibi, üretici, Devletin bütün paydaşları buluşmuş oldu. Böylece güçlü bir küme doğdu. Üye sayımız 100’ü geçti. Bu sayı her geçen gün artmaktadır.
Cumhuriyet tarihinde ilk
Kümeyi kurarken üyeler, “Raylı Ulaşım Sistemlerinin alıcısı devlettir. Birkaç tane bölgesel küme kurmayalım, birbirimize rakip duruma gelmeyelim. Tek küme yapalım ve ismi de Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri Kümelenmesi” olsun dediler. Merkezi Ankara olmasına rağmen “Merkez, Anadolu’nun her yeridir” diyoruz ve her yönetim kurulu toplantısını üyelerimizin olduğu şehirlerde gerçekleştiriyoruz. Toplantı yaptığımız şehir o gün bizim için merkezdir. Tasarımını, üretimini yapıp dünya markası olacak bir ürün için küme hareketini başlattık. Kümenin kurulmasının hemen ardından Ankara metrosunun raylı ulaşım sistemleri ihtiyacı doğdu. Bunun için de ihale hazırlıkları vardı ve 324 metro aracı alınacaktı. Bu amaçla küme olarak Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na gittik.
Bakanlık yetkililerine bu konuda bir küme olduğunu ve yapılacak ihalede yerli üreticiler için bir potansiyel doğduğunu anlattık ve yerli katkının şartnameye girmesi isteğimizi ilettik. Çeşitli müzakerelerden sonra yabancıları da dinlediler. Türk sanayicilerini topladık, kendilerine takdim ettik, potansiyellerini gösterdik. Bu görüşmelerin sonunda %51 şartını bizim anlayışımızla kabul ettiler ve yapabileceğimize inandılar. Cumhuriyet tarihinde ilk defa “ yabancı ihalede %51 yerli katkı şartı” devletin yabancı alım şartnamesine girdi ve sözleşme de bu şekilde imzalandı. Bu işi Çinli bir firma aldı. İşin takipçisi olarak Çinlilerle ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’yla diyalog halindeyiz. %51 kuralına uyulmadığı takdirde gerekli yaptırımlar da şartnamede bulunmaktadır. Firma buna uymazsa teminatı yakılıyor ve bir daha Türkiye’de ihalelere katılamıyor.
“Çinli partnerle diyalog kurmakta sıkıntı çekiyoruz”
Daha sonra Çinli partner, TCDD ve Bakanlık ve bütün küme üyeleri, kullanıcılar dahil olmak üzere İstanbul Ticaret Odası’nda çok geniş kapsamlı 400 kişinin katıldığı bir toplantı düzenledik. Orada yerli katkıyı nasıl yapacağız, nasıl organize olacağız görüşmelerini gerçekleştirdik, üyelerimizin bilgi, yetenek ve donanımlarını anlattık. Toplantıda ARUS’un çok güçlü bir küme olduğu ortaya çıktı. Çinli firmadan hangi parçaları üreteceğimiz konusunda bilgi istedik. Tek tek dolaşmalarına gerek olmadığını, parça resimlerini göndermeleri halinde, firmalarımızdan bunun kolaylıkla temin edilebileceğini ifade ettik. Firma rekabetine kümenin müdahil olmadığını, hangi firma yaparsa yapsın ancak mutlaka yerli firma olması konusunu hatırlattık. Şu ana kadar Çin tarafında yeterli bir arayış göremedik ve diyalog kuramadık. Birkaç tane firmadan teklif almışlar ancak bir geri dönüş olmamış.
“Firmalarımız cesaretlendi”
Küme hareketimizde Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve TCDD bize inanmış durumda, bizleri tanımış ve Türkiye’nin potansiyelini görmüş oldular. Bundan sonra yerli üretimlerimizin artarak devam edeceğine inanıyoruz. Açıkçası küme kurulana kadar ülkemizde bu denli büyük bir potansiyel olduğu bilinmiyordu. Küme sayesinde kendi markalarımızı yapacak firmalarımızı tanıma imkanı bulduk.
ARUS firmalarımızı cesaretlendirdi. Örneğin Durmazlar bu enerjiyle Berlin’de düzenlenen İnnotrans fuarına katıldı, ipekböceği markalı aracını bitirdi, hızlı çalıştı. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı bize göre bir kahramandır. Burada en büyük desteği verdi; “Yerli yapın alacağım” sözünü söyledi. Durmazlar firması da bir kahramandır, kendilerine Türkiye adına teşekkür ediyoruz. Tramvay aracını yaparak ülkemizde yeni bir istihdam sahası açmışlar, kaynağın dışarı gitmesini önlemişlerdir.Kümemizde tanker aracı ve bogi üreten firmamız var; RailTur Vagon End. A.Ş.; bilgi, yetenek ve yeni teknolojik donanımlarını hızla geliştirerek ürünlerini yurt dışına ihraç etmeye başladı. Şimdi raylı ulaşım sistemlerinde daha büyük işlere girme ve ihracatını artırmak için çalışıyor.
Bunun dışında bir firmamız daha var; Bozankaya. Firma, aslında bir yan sanayici olarak büyük kuruluşlarla işbirliği içerisinde kaporta yapıyordu. ABD’de 10 eyalette 1000’in üzerinde araç üretiminde yan sanayi olarak çalışmış. Almanya ve Fransa’daki bir çok şehirlerde hizmet vermişler. ABD ve Almanya’da fabrikaları bulunuyor. Onlara işin bir kısmını yaptıklarını söylerken raylı ulaşım sistemlerinde ana oyuncu olabileceklerini bildirdik. Firma ile kendi aracımızı ve markamızı ortaya çıkarmak üzere bir noktaya geldik. Bu konuda çalışmalarımız devam ediyor.
“Metro aracımızın çıkacağına inanıyoruz”
Önümüzdeki günlerde kümemizin yerli üretim çalışmaları sonunda, yerli metro aracımızı çıkacağına inanıyoruz. Şu anda tramvayı Durmazlar yapmıştır ve ihalelere katılabilecek duruma gelmiştir. Tanker aracı ve yük vagonlarını yapacak firmamız hazırdır. Metro araçları için de küme üyesi firmalarımız ile ortak çalışmalarımızı yürütüyoruz.
Böylelikle Türkiye’nin şehir içi ulaşımındaki ana ürün kısmını çözüp bununla ilgili yan sanayimizi de geliştirmek arzusundayız. Bunları yaparken işletmecilerimizle de beraber çalışıyoruz. İşletmeciler olarak aramızda İstanbul Ulaşım A.Ş., Bugsaş, Burulaş, Kayseri Ulaşım A.Ş. var. Bu şekilde ihtiyaç sahipleri ile üreticiler arasında kurulan diyalogdan çok güzel sonuçlar çıkıyor. Yeni yapılacak metro aracında mühendislik şirketlerimizi kullanacağız, onların büyük kabiliyetleri var. Eksikleri varsa yurtdışından tamamlayacaklar. Dolayısıyla o çalışma da kümenin bünyesinde başlamış durumdadır. Ankara’ya özgü yeni bir metro aracının tasarımı için ilk adımlar atılmıştır.
Türkiye’de ki bu Pazar, markamızı çıkarmak için büyük bir şanstır. Bunu değerlendirmek istiyoruz, TÜBİTAK ve KOSGEB desteklerini bekliyoruz. Metro aracını yapacak ana sanayinin yanında da yan sanayi olarak yaklaşık 20 firma doğacak, iş tariflerini hazırladık. Diğer taraftan 100’e yakın yan alt yüklenici durumunda küme firmalarımız var.
Metro aracı tasarımı iki grup halinde yürütülecek. İki ayrı tasarım çalışması buna bağlı olarak da yan sanayi çalışması var. Burada da gruplandırmalara devam ediyoruz.
Gruplandırmalarda çok önemli bir konsept daha geliyor; ana sanayici, yan sanayici ile stratejik ortak konseptiyle çalışacak.
Birinci grup aracın tümünün tasarımını, ikinci gruba dahil olanlar aracın ana alt ürün grubunu tasarlayacak ve prototiplerini imal edecekler. Ana ürünün tasarımı ARUS ile birlikte ana üretici küme üyelerimiz ve mühendislik şirketlerimiz birlikte tasarlayacak ve prototip imalini ve testlerini yapacak. İkinci gruptaki yaklaşık 15-20 alt ürün grubu firmalarımız, kapı, aydınlatma, bogi vb. ürünlerin tasarım ve testlerini yapacaklar. Bunların dışında teknik resimleri ve malzemeleri belirlenmiş parça bazında işleri diğer yan sanayi grubumuz yapacak. Takriben bu hususta 60-100 adet firmanın çalışacağını düşünüyoruz.
Tasarım, Ar-Ge ve yatırım safhasında Devlet teşvik ve desteklerinin olmasını bekliyoruz. Özellikle tasarım konusunda hibe destekleri; KOSGEB, TÜBİTAK ve SANTEZ destekleri önem taşıyor. Burada sabırlı hareket edilmeli. Bu süreç dünyada da böyledir. Kim bunu gerçekleştirdiyse bu süreç sabırla gider. Türkiye bu sabrı gösteremezse yine kayıp içine olacaktır.
Türkiye’nin ihracat kapasitesi ne durumda?
Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan: İhracat kapasitemiz de çok fazla. Çünkü bizim bölgemiz, Orta Doğu, Orta Asya, Afrika ve hatta bazı Balkan ülkelerini düşündüğünüz takdirde çok büyük potansiyelimiz var. Örneğin savunma sanayinde firmalarımız bu bölgelere ihracat yapıyor. Raylı ulaşım sistemlerinde ise çok daha fazla talep var. Çünkü sivil kullanım bu. Nüfusu 1 milyonu geçen her şehrin raylı ulaşım araçlarına ihtiyacı var. Türkiye adını duyunca bölge ülkeleri bizim ürünlerimizi almak istiyorlar. Kalitemizden herkes memnun. Türk malı kalitelidir. Otomotiv ürünlerimiz son 3 senedir Avrupa’nın en iyi kalite ödüllerini almaktadır.
Haberin Kaynağı : RailwayTurkey Demiryolu Tedarikçileri Dergisi
24.10.2013