Kısa Zamanda Sektörün Önemli Global Oyuncularından Birisi Olduk
Türk çelik sektörü küresel dünyadaki payını her yıl artırırken Yıldız Demir Çelik de sektörün önemli global oyuncularından birisi oldu.
Yıldız Demir Çelik Genel Müdür Yardımcısı Erhan Özdemir:
Kısa Zamanda Sektörün Önemli Global Oyuncularından Birisi Olduk
Türk çelik sektörü küresel dünyadaki payını her yıl artırırken Yıldız Demir Çelik de sektörün önemli global oyuncularından birisi oldu.
Yıldız Demir Çelik Genel Müdür Yardımcısı Erhan Özdemir, 2021 yılını değerlendirirken önümüzdeki dönem için de öngörülerini paylaştı.
COVID-19 pandemi etkisinin 2021’de de devam edeceğini, dünya ekonomisinin ise bu etkinin dalgalanmalarıyla geçeceğini öngörmüştük. Öyle de oldu. Birçok farklı alanda olumlu gelişmeler yaşanırken dünya ekonomisinde pandeminin etkileri genel olarak devam etti. Tedarik zincirindeki kırılmalar lojistik maliyetlerini artırırken, hammadde teminindeki sorunlar sanayi başta olmak üzere birçok sektör ve pazarda belirsizliklere neden oldu.
Küresel ölçekteki bu dalgalanmalar, tüm dünya ülkeleri gibi Türkiye ekonomisine de yansıdı. Yükselen enflasyonun yanı sıra döviz kurlarındaki artış, bazı belirsizlikleri de beraberinde getirdi. Yılın son günlerinde hükümetin kurdaki artışları aşağı çeken ve belli bir istikrara oturtan hamlesi iş dünyası için daha ön görülebilir bir ortam oluşmasını sağlasa da, asıl toparlanmanın ve pozitif gelişmelerin bu yıl yaşanacağını öngörüyoruz. Özellikle yılın ikinci yarısı itibariyle pandeminin olumsuz etkilerini çok daha az konuşacağımız ve küresel ekonomiyle birlikte Türkiye ekonomisi için de belirsizliklerin kaybolacağı bir döneme gireceğimizi düşünüyorum.
Bu dönemde, Yıldız Demir Çelik olarak biz de hedeflerimize odaklandık. Üretim ve yatırım, yüksek teknoloji ve sürdürülebilirlik olarak özetleyeceğimiz başlıklarda hedeflerimize ulaştık. İhracat tarafını güçlendirip yeni pazarlara açılırken Türk ihracatçısını ve sanayicisini katma değerli ürünlerle destekledik. Bu yıl da yatırım planlarımızda bir sapma olmadan yolumuza devam ediyoruz. Büyüme planlarımızı gerçekleştirirken ihracatta yeni pazarları portföyümüze katmaya devam edeceğiz.
Pandemi döneminde sanayinin gücünü ve ülkeler için önemini çok yakından gördük. Bu kapsamda yakın gelecekte, tüm ülke ekonomilerinde sanayiye dönüşün hızlanacağını ve teknolojik üretim odaklı bir ekonomi anlayışının dünyada hâkim olacağını düşünüyorum. Bu durum çelik sektöründe de kendini gösterecek. Bir yandan hammaddeye ulaşımın önemi artarken diğer yandan da dünyanın farklı coğrafyalarındaki gelişim süreçlerine bağlı olarak yerli sanayinin büyümesi, şirketler ve ülkeler için kritik öneme sahip olacak.
Pandemi süreci tedarik zincirlerinde adeta kartların yeniden dağıtılmasını sağladı. Türkiye ise bu süreçten avantajlı bir şekilde çıktı, çıkmaya da devam ediyor. Batıdaki üreticiler başta Çin olmak üzere, Uzak Doğu’ya alternatif tedarik bölgeleri geliştirmeye yöneldi. Bu süreçte Türkiye öne çıkan ilk ülke oldu. Coğrafi konumumuz, üretim altyapımız ve sahip olduğumuz nitelikli iş gücü bu avantajı elde etmemizi sağladı.
İhracat pazarlarımız ve gelirlerimiz artarken bazı olumsuz gelişmelerle de karşı kaşıya kalıyoruz. Son yıllarda ihracatta Türk çelik sektörünün yaşadığı en önemli sorunların başında, Avrupa Birliği’nin kota uygulaması geliyor. Buna ek olarak geçici yaptırım kararının açıklanması ertelenmiş olsa da galvanizli ürünler için başlatılan antidamping soruşturması yolumuzu daha da zorlaştırıyor. Zaman zaman benzer sorunlar yaşadığımız Avrupa, Türkiye için en önemli ticari partner. Avrupa’nın en büyük ihracat pazarı Türkiye olduğu gibi en büyük ithalatçısı da Türkiye. Bu sorunun çözümü ve bir daha benzer problemlerle karşılaşılmaması için kamu ve çelik üreticilerinin birlikte hareket edip, stratejiler geliştirmesi büyük önem taşıyor.
Öte yandan lojistikteki avantajımızı iyi değerlendirmemiz, 2023 ve sonrası için ev ödevlerimize çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Tüm bunların başında sürdürülebilir üretim geliyor. İşte tam bu nedenle Yıldız Demir Çelik olarak gerek üretimdeki yüksek teknolojimiz gerekse Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum sürecine yönelik çalışmalarımızı, sadece üretimde stratejik bir hamle olarak görmekle kalmıyor, aynı zamanda üretim felsefemizin de en başına koyuyoruz. Özellikle AB ülkelerine yapılacak ihracatta, ilerleyen yıllarda sınırda karbon vergisi uygulamasıyla birlikte bu bölgeye ihracat yapan şirketlerin ürün maliyeti artacak ve bu da fiyat rekabetinde dezavantaj oluşturacak. Sektör olarak bu konuları çok daha fazla konuşmamız gereken bir döneme giriyoruz. Yıldız Demir Çelik olarak biz de bu sürece uyum göstermek için şimdiden yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Verimlilik artışı sağlayan yüksek teknoloji kullanımından atık yönetimine kadar yaptığımız yatırımlarla şimdiden Yeşil Mutabakatın getireceği endsütriyel dönüşüme hazırız.
Uzun vadede baktığımızda Türk çelik sektörü ve daha geniş perspektifte Türk şirketleri, hem yurt içinde gerçekleştirecekleri katma değerli üretim hem de yurt dışında yapacakları yatırım ve ihracat ataklarıyla dünyada söz sahibi olmaya devam edecek. Biz de Yıldız Demir Çelik olarak vazgeçmeyeceğimiz inovatif yatırımlarımız, üretim azmimiz, yüksek teknolojiye olan inancımız ve tüm bunların odağına yerleştirdiğimiz sürdürülebilirlik felsefemizle sektörümüzün öncüsü olmaya kararlıyız.