Dr. İlhami Pektaş
Yerli ve Milli Üretime Adanmış Ömürler-30: Mehmet Kaybal ve Meka Global A.Ş.’nin Başarı Öyküsü
Yerli ve Milli Üretime Adanmış Ömürler-30:
Mehmet Kaybal ve Meka Global A.Ş.’nin Başarı Öyküsü
1987’de Ankara’da, küçük bir atölyede çalışmaya başlayan, İstanbul Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümünden mezun Mehmet Kaybal’ın geliştirdiği MEKA GLOBAL A.Ş. bugün dünyanın hemen her ülkesine, beton santralleri ve kırma eleme tesisleri ihraç ediyor.
Cumhuriyet’in ilanından sonra Atatürk’ün başlattığı milli sanayi seferberliğinden ilham alan MEKA markasının doğuşu ve hikayesi, bilgi ve vizyon ışığında üretim yapabilme cesaretinin hikayesidir. Kurucusu ve Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kaybal, Boğaziçi Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümünden mezun olduktan sonra uluslararası markalarda üst düzey yöneticilik deneyiminin ardından ülkesi adına güçlü bir marka yaratmak sevdasıyla 1987 yılında Ankara’da MEKA Mühendislik adıyla endüstriye ileri mühendislik çözümleri sunan bir işletme kurdu. Bugünkü şartlarda tam bir Ar-Ge ve inovasyon merkezi olarak çalışan MEKA, dünyada örneği çok fazla olmayan bir çözüm üretim merkezi olarak çok önemli projelere imza atıyor.
Çok kısa zamanda üretim potansiyelini gerçeğe dönüştüren MEKA, ülkemizde endüstriyel üretimin en zor alanlarından biri olan inşaat ve iş makinaları alanını ilk baştan itibaren ihtisas alanı olarak seçti. Ayrıca kurucusu Mehmet Kaybal’ın “Türk makine sanayinin dünya standardında üretim yapabilme kabiliyetini kanıtlamak” hedefi doğrultusunda her zaman ihracat odaklı üretim gerçekleştiren MEKA, bugün 35 yıllık birikimi ve 5 kıtada 105’in üzerinde ülkede faaliyet gösteren 3000’in üzerinde tesisi ile alanında Türkiye’nin ve Dünyanın öncü üreticileri arasında yer alıyor.
Güçlü Temeller Üzerinde Gerçekleşen Büyüme Süreci: Büyük Başarılara İmza Atmak, Ancak Doğru Ekiple Mümkündür
Kurulduğu günden itibaren MEKA’nın gelişim sürecinde öncelikli yatırım alanı insan kaynağı olmuştur. Mehmet Kaybal, kurumsal başarının sırrının insan kaynağı olduğunu, büyük üretim tesisleri kurmadan, onları gelişmiş makineler ile donatmadan önce gerçekleştirmek istediği büyük hedefleri kavrayan ve benimseyen güçlü bir ekip kurması gerektiğini çok iyi biliyordu. Bu amaçla, sadece üretmek değil, farklı bir şeyler üretmek, müşteriye farklı bir şekilde sunmak, fark yaratmak ve sadece beton santrali ile kırma eleme madencilik endüstrilerine odaklanmak MEKA’yı sektörde ön plana çıkardı. Şirketin DNA’sında bulunan mühendislik ve Ar-Ge yeteneği ile tüm ticari faaliyetlerinde müşterilerinin büyük takdirini kazanan MEKA, faaliyet gösterdiği hazır beton, agrega üretimi ve madencilik endüstrilerine yönelik ekipman ve tesis üretimi alanlarında diğer üreticilerin yaptığı gibi “benzerini yapmak” anlayışının aksine her zaman “yeniyi ve en iyisini yapmak” ilkesi doğrultusunda sektöründe fark yaratarak büyük başarılara imza attı.
Standart kapasite ve yerleşimlerin dışında tesisler tasarlama ve üretebilme becerisi MEKA için en önemli sıçrama noktası oldu. Dünyanın en büyük inşaat projelerinin önemli kısmında yüklenici firmaların özel ihtiyaçlarını kapsayan beton santrali ve kırma eleme tesisi ihtiyacında, MEKA her zaman öncelikli olarak çalışılacak firmalar listesinde yer aldı. Dünyanın en büyük 250 uluslararası müteahhidi listesi olan ENR 250 içerisinde yer alan global devlerin çoğu ile çalışarak bu alanda kazandığı deneyim ve güçlü referanslar MEKA’nın sektördeki uzmanlığını daha da perçinledi. 135 milyar Euro’luk tahmini maliyeti ile Avrupa’nın en büyük ulaşım projesi olan İngiltere HS2 hızlı tren projesinin inşasında kullanılan tüm beton santralleri (şimdilik 12 adet), İstanbul Havalimanı inşasında kullanılan tüm santraller (7 adet), Rusya Sochi Olimpiyat Köyü inşa projesi (12 santral) ve Dünya Kupası stadyum inşa projeleri, Lafarge’nin yüklenicisi olduğu Doha Metrosu inşa projesi, Yaşmaklı Hidroelektrik Santrali, Kazakistan beton yol projesi, İngiltere Raf Mahram Hava üssü inşa projesi, Londra Heatrow Havalimanı genişletme projesindeki santraller, Rusya Kursk, İngiltere Hinkley Point C nükleer santralleri, Kanada’nın en büyük hidroelektrik santrali BC Hydro Site C projesi ve daha birçok global ölçekte önemli bayındırlık projeleri MEKA tarafından tasarlanan ve üretilen tesis ve ekipmanlarla gerçekleşti.
Ekipman ile Komple Tesis Tasarımında ve Üretiminde Global Aktör
MEKA, kırma eleme makinaları ve tesisleri, beton santralleri ve beton mikserleri konusunda geniş bir ürün gamına sahip. Kırma eleme alanında; kırıcı, elek, yıkayıcı, besleyici, konveyör sistemleri ile mobil ve sabit kırma eleme tesisleri, Beton santrali alanında ise; sabit, mobil ve kompakt beton santralleri ile RCC, Precast, Kuru veya Subbase proje santralleri, fiber besleme sistemi, mikser ve beton geri dönüşüm ekipmanları üretiyor.
Standart ekipman ve tesis üretiminin yanı sıra en önemli özelliklerinden birisi olan projeye yönelik yüksek kapasiteli özel tesis üretimi; ürün-hizmet gamının fark yaratan parçası.
MEKA, %90’ın üzerinde yerli girdi ile %95’in üzerinde ihracat yapan, alanında Türkiye’nin ve Dünya’nın öncü üreticileri arasında.
Ankara ili kurumlar vergi rekortmenleri listesi ile Türkiye’nin ilk 500 ihracatçısı listesine girme gibi onurları yaşayan işletme, güçlü satış ve satış sonrası hizmet ağı ile sektörde zor pazarlar olarak tanımlanan alanlarda başarı ile faaliyet gösteriyor.
ABD, İngiltere, Norveç, Avustralya, Rusya, Fransa, Belçika, Malezya, Yeni Zelanda, Meksika, Filipinler, Tanzanya, Kanada dahil 105’ten fazla ülkeye yıllık 35 milyon doları bulan ve devamlı artan oranda ihracat gerçekleştiren MEKA için artık hedef dünyada sektörün liderleri arasında yer almak.
MEKA, önümüzdeki 5 yıl içerisinde dünyanın her yerinde hem kırma eleme hem de beton santrali sektöründe alım yapma aşamasında olan bir firmanın aklına gelecek ilk beş firmadan biri olmayı ve cirosunu 3,5 katına çıkarmayı hedefliyor.
MEKA, Ar-Ge Merkezi ve Gelişmiş Üretim Tesisleri Dünyada Fark Yaratıyor
50’nin üzerinde mühendisin görev aldığı MEKA’da; Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanlığı tarafından onaylanan güçlü bir Ar-Ge merkezi bulunuyor. Ürettiği komple tesislerin her biri ayrı bir proje olarak ele alınan bu tesisler alanında uzman mühendisler tarafından müşterinin bazen kendisinin bile tam olarak tanımlamakta güçlük çektiği ihtiyaçlarını bire bir karşılamak üzere tasarlanıyor. Ayrıca ekipman tasarımı anlamında da sürekli yeninin peşinde olan MEKA’da gerek TÜBİTAK destek programları kapsamında gerekse farklı çatı organizasyonlarında projeler gerçekleştiriliyor. Son olarak uzun Ar-Ge çalışmalarının ardından MEKA’nın geniş ürün yelpazesine; Paletli Mobil Kırıcı, Kuzey Amerika’ya ihracatı başlayan son teknoloji Yatay Elek ve aynı ünitede değiştirilebilir anvil yapısıyla açık-kapalı rotor Dik Milli Kırıcı (VSI) da eklendi.
Tasarlanan ekipman ve tesisler, Ankara Başkent Organize Sanayi Bölgesindeki iki fabrika ile Eskişehir Organize Sanayi Bölgesinde bulunan fabrikada 400’ün üzerinde nitelikli insan gücü ile son teknoloji kullanılarak üretiliyor. Söz konusu ekipman ve tesislerin devreye alınması ise özellikle %95’i aşan ihracat oranı ve Güney Amerika’dan Avustralya kıtasına kadar geniş bir coğrafyaya dağılan yüzden fazla ülke pazarı nedeniyle ayrı bir büyük organizasyon gerektiriyor. MEKA, Dünya genelinde gerek bayi ve servis anlaşmaları ile gerekse direkt kendi organizasyonu ile tüm bu pazarlara kesintisiz hizmet sunuyor.
Yakın zamanda Afrika piyasasının ihtiyaçlarına yönelik bölgeye ciddi pazarlama ve altyapı yatırımları planlayan MEKA, bu bölgeler için de yeni ürünler geliştirmeye başladı.
Hedefimiz: Sürdürülebilir Büyüme ve Kesintisiz Yenilikçilik
MEKA’nın ana hedefi, Dünyadaki kaynakların sınırlılığının farkında olarak, tüm süreçlerinde çevre dostu çözümler geliştirmek, beraberinde orta vadede yılda ortalama yüzde otuzlara yaklaşan sürdürülebilir bir büyüme ile büyük küresel oyuncularla yakaladığı sinerjiyi daha da güçlendirmektir.
Yenilik üzerine yaptığı çalışmaların odağında ise ürünlerin bakım maliyetlerini düşürmek, kapasitelerini artırmak, kurulum sürelerini düşürmek gibi rekabetçi çözümler geliştirmenin yanı sıra başta kestirimci bakım, tek merkezden yönetebilme gibi imkanlar sunan dijitalleşme ve konnektivite gibi çağımızın yeni teknolojilerini ürünlerinde kullanmak yer alıyor. MEKA, üretim altyapısı ve teknolojilerinde endüstri 4.0 uygulamalarını daha yoğun kullanarak hem ürün bazında yaptığı geliştirmeler hem de tesis tasarımında ortaya koyduğu mühendislik çalışmaları ile dünyanın her bir noktasında müşterilerine uzun yıllar yüksek kazançlar sağlamayı hedefliyor.
Etkin satış ekibi; müşterilerinin ihtiyaçlarını dinleyerek, proje mühendislerinin de yol göstermesiyle, sadece ürün satmaya değil, aynı zamanda müşterilerinin kazançlarını da arttırmaya odaklanıyor. 30 yılı aşkın süredir beton santrallerinde sadece Türkiye’nin değil Avrupa’nın da lider üreticisi olan MEKA, kırma eleme ve madencilik sektöründe de aynı başarıyı sürdürmek hedefiyle kararlılıkla yoluna devam ediyor.
Gelecek, Rehavet Kabul Etmiyor
45 yılı bulan profesyonel çalışma deneyimi ve 35 yılı bulan üretici olma tecrübeleri ışığında Mehmet Kaybal gençlere tavsiye olarak şöyle diyor; artık gerek sanayicilerin gerekse sektöre bir köşesinden katkı sağlamak üzere eğitim alan gençlerin algıları devamlı açık olmalı ve durmaksızın geleceği okumaya çalışmalıdır. Yapıcı özelliklerinden sıklıkla bahsettiğimiz ancak son zamanlarda yıkıcı etkilerinden de tedirgin olmaya başladığımız teknoloji tüm dünyayı akıl almaz bir şekilde değiştiriyor. Ve bu değişim artık 5-10 yıl sonrasının bile öngörülmesini engelleyecek bir hıza ulaştı. Büyük riskler barındıran ve beraberinde büyük fırsatlar da getiren bu ortamda üretim teknolojileri ve ürünler çok hızlı değişirken küresel ağ sayesinde ulaşılabilirlik fırsatları da artıyor. Artık katma değerin, üretim gücünden çok, bilgi ve inovasyona bağlı olduğu bir üretim ekosistemi oluştu. Yenilikleri ve değişen ihtiyaçları devamlı takip etmek, daha doğrusu onları öngörerek bu alanda ilk tepki veren işletme veya kişi olabilmek artık çok önemli. Çünkü “yeni” dediğimiz bir ürün, hizmet veya fikir açıklandığı andan itibaren tüm Dünya’ya yayılarak eskiyor. Ve doğan her yeni gün sizden yeni bir yenilik bekliyor.
Ülkemizin Geleceği Sadece Yerli Değil Aynı Zamanda Milli Üretimde
Son yılların revaçtaki konularından birisi de “yerli ve milli ürün/üretim” kavramı oldu. Her kavram gibi bu da ancak tanımı üzerinde hem fikir olunduğunda anlamlı ve yararlı olabilir. Yerli kavramı temel olarak bir coğrafi bölgeyi simgeler. Örneğin yerli üretim dendiğinde, Türkiye’deki bir üretim faaliyeti ifade edilir. Bu üretim yabancı bir firma tarafından yapılabilir, fakat Türkiye’de yapıldığından yerli sayılması için gerekli şartlardan birisini yerine getirmiştir. Diğer önemli gerekli şart ise ürünün bileşimindeki yerli katkı oranının da öngörülen bir değerin üzerinde olmasıdır ki bu oran minimum yüzde elli bir olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla yerlilik kavramı oransal olarak da ifade edilebilir.
Milli kavramı ise temel olarak bir ulusa ait olan anlamına gelir. Örneğin milli değer dendiğinde bir ulusun kendine özgü saydığı ve sahip olmakla övündüğü toplumsal ve kültürel ögeler ifade edilir. Milli ürün ya da üretim dendiğinde ise yine iki önemli kriterden bahsedilebilir. İlki girişimin sahibinin milli bir organizasyon veya kişi olmasıdır. İkinci kriter ise ürünle ilgili tüm fikri ve sınai hakların sahibinin de yatırımın sahibi gibi bir Türk olması veya Türk firmasına ait olmasıdır. Elbette milli üretim ya da üründe bir orandan bahsedilemez. Ya millidir ya da değildir.
Yerli üretimin ülke ekonomisi için olan katkısı elbette yadsınamaz. Girişim yabancı sermayeye ait olsa bile üretimde ortaya çıkan “yerli katkı” ülke ekonomisinde doğrudan pozitif değer yaratmaktadır. Hele yerli ürünün iç pazarda değerlendirilmesinin yanı sıra ihraç edilmesi de söz konusu ise bu değer daha da artar.
Milli nitelemesinin anlamını ise en son yaşanan Rusya – Ukrayna savaşından başka hiçbir şey daha iyi anlatamazdı. İş ve İnşaat Makineleri özelinde bakarsak belki sektör için daha anlamlı olabilir. Bilindiği gibi aralarında Rusya kazı makinaları pazarında yüzde ellilerin üzerinde pazar payı sahibi olan İngiliz JCB, Amerikan Caterpillar, Japon Hitachi, Komatsu gibi birçok dünya devi Rusya pazarından çıkacaklarını ve/veya oradaki faaliyetlerini durduracaklarını ilan ettiler. İş ve inşaat makineleri sektörünün kırma eleme, beton üretimi, kaldırma, sıkıştırma vb. diğer alt sektörlerinde Rusya’da üretim veya dağıtım yatırımı yapmış diğer gelişmiş ülke üreticilerinin de eğer olaylar mucize eseri hemen düzelmezse, benzeri yola tevessül edecekleri söylenebilir.
İş ve inşaat makinelerinin bir ülkenin ekonomisinin, büyümesini bir tarafa bırakın, idame ettirilmesi için ne kadar önemli, hatta elzem olduğunu belirtmeye ihtiyaç yok. Dolayısıyla Rusya pazarının aslan payına sahip olan bir kısmı yerli ama tümü “Gayri Milli” oyuncuların eş güdüm içerisinde ve eş zamanlı olarak üretim dahil tüm faaliyetlerini sonlandırma kararlarının Rusya ülkesinin bekasına kastetme anlamına gelmeyeceği söylenebilir mi? İş makinelerinin makine ana sektöründeki yirmi küsur alt sektörden sadece birisi olduğu ve de makine üretiminin de tüm sanayi dalları arasında sadece bir tanesi olduğu düşünüldüğünde bir ülkenin bağımsızlığından ödün vermeden var olmaya devam edebilmesi için sadece “yerli” üretime değil de bunun yanı sıra “milli” üretime de büyük önem vermesi gerektiğini buradan çok iyi anlayabiliyoruz.
Bu nedenle; son dönemlerde yaşanan çalkantılı yıllara rağmen yatırımlarından asla vazgeçmeyen, istihdamını sürekli artıran ve bir süredir dış ticarette pozitif fazla vererek global ölçekte rekabetçi olduğunu ispat eden ülkemiz iş ve inşaat makineleri üretim sektörünün önemini daha fazla kavramak, bütün engelleri kaldırarak önünü açmak ve daha çok desteklemek gerekiyor.