Norm Cıvata, 4 Yeni Fabrika Daha Kuruyor
Salihli’den doğan İzmir’de dünya markası olan Norm Cıvata, genç girişimcilere örnek olacak bir başarı hikayesine sahip.
Şirketin kurucusu olan Onursal Başkan olarak çalışmasını bütün azmiyle sürdüren Salihlili Nedim Uysal, 8 çocuklu Uysal ailesinin en küçük çocuğu olarak 1936 yılında dünyaya gelmiş. Askere gidene kadar babasının manifaturacı mağazasını işleten, daha sonra kendi bakkal dükkanını açan Uysal, sonrasında inşaat malzemesi satışına başlamış. Akhisar’da 1966 yılında kiremit tuğla fabrikası kiralayan Uysal, o yıllarda büyük bir talihsizlik sonucu sağ elinin iki parmağını makineye kaptırmış. Uygulanan yanlış tedavi sonucunda sağ elini kaybeden Uysal, buna rağmen yılmamış, hırsla çalışmaya devam etmiş. Kiremit tuğla fabrikası sahibi olan Uysal, bir ortağı ile birlikte 1973 yılında bir set makine ile cıvata üretimine başlayarak Norm Cıvata’nın temellerini atmış. Bugün oğlu Fatih Uysal’ın Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yaptığı Norm Cıvata, Çiğli Atatürk Organize Sanayi Bölgesinde 5 fabrikasında üretim yaparak, 45’i aşkın ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. Doğduğu toprakları da unutmayan Norm Cıvata Salihli’ye de 55 milyon TL yatırımla 4 fabrika birden kuruyor. İzmir 1. Sanayi Sitesi’nde 3 kişi ile başlayıp, 2014 yılında 1500 kişiye ulaşacak Norm Cıvata’nın başarı hikayesini Fatih Uysal anlattı.
Norm Cıvata’nın kuruluşu ve gelişimini anlatır mısınız?
Fatih Uysal: Norm Cıvata’yı babam Nedim Uysal bir ortak ile birlikte 1973 yılında kuruyor. Babam çok çalışkan ve girişimci bir insan. 1973 yılına gelene kadar ilk olarak babasının manifatura dükkanında işe başlıyor. Daha sonra kendi bakkal dükkanını açıyor. Sonrasında inşaat malzemeleri satan bir dükkan işletiyor. Sonraki yıllarda Akhisar’da tuğla, kiremit fabrikası kiralıyor. Daha sonra tuğla kiremit fabrikası sahibi oluyor. En sonunda da 1973 yılında Norm Cıvata’nın temellerini İzmir’de 1. Sanayi Sitesi’nde 50 metrekarelik bir atölyede ortağı ve 3 çalışan ile birlikte atıyor. O yıllarda sadece 2 grup makine bulunuyor. Sonrasında Ankara yolu üzerinde büyük bir tesise geçiyor. 1987 yılına gelindiğinde babam ortağının hisselerini satın alarak Norm Cıvata’nın tek başına sahibi oluyor.
Babam, Atatürk Organize Sanayi Bölgesinde 23 bin metrekarelik bir yer satın aldı. 1994 yılında burada 3 bin 500 metrekarelik kapalı bir alana tesis kurarak üretime başladık. O yıllarda Organizede faaliyet gösteren ilk 10 fabrika arasında yer alıyoruz. İlk fabrikayı kurduğumuzda babama fırınları başka bir alanda yapalım dediğimde o bana Koskoca fabrikada at mı koşturacağızdemişti. Fırınları fabrikanın içine yapmıştık. Ama bugün gelinen noktada AOSB’ de 5 fabrikada üretim yapar hale geldik.
İhracat Vizyonumuzu Genişletti
Biz AOSB’ ye taşındıktan sonra uluslararası geçerliliği olan belgeler almaya başladık. Bu belgeleri almamızla birlikte otomotiv sektörünün kapıları bize açıldı. Bu sektörde ilk müşterimiz TOFAŞ oldu. Biz o yıla kadar cıvata ve somunu üretip iç piyasaya satıyorduk. 1995 yılında ilk ihracatımıza başladık. Bu yıl bizim için dönüm noktası oldu. İlk ihracatımızı Almanya’ya gerçekleştirdik.
Siz Norm Cıvata’da çalışmaya ne zaman başladınız?
Fatih Uysal: 1980’li yılların başında üniversitede işletme bölümünde pazarlama okudum. 1982 yılında üniversite birinci sınıftayken Standart Cıvata adıyla pazarlama firmamızı kurduk. Ben üniversitede hem okuyordum hem de bu firmada çalışıyordum. Üniversite bittikten sonra da bu firmada çalışmaya devam ettim. AOSB’ ye taşınınca bende firmayla birlikte buraya geldim. 1995 yılında ilk ihracata başlamamız ile birlikte vizyonumuz genişledi. O dönemde ithal ettiğimiz bütün ürünleri üretecek makinaları satın alarak üretmeye başladık. Pazarı çok iyi bildiğimiz için satılan ürünlerin makinasını alarak kısa sürede pazardaki yerimizi daha da güçlendirdik.
Norm Cıvata şu anki konumuna nasıl geldi?
Fatih Uysal: Eğer yüksek kapasite üretebiliyorsanız karşınıza büyük firmalar çıkıyor. Biz Avrupa’dan gelen yüksek adetli işlere odaklanıp oradan büyük firmaları müşteri olarak edindik. Bu sayede iş kendi kendini büyüttü. O yıllarda yatırım indirimi vardı. Onun da etkisiyle yatırımlarımızı arka arkaya gerçekleştirdik. Markamızda bu yıllardan sonra oturdu. O yıllara kadar markamız konusunda çok bilinçli değildik. İhracata başladığımızda İtalyan bir firma bizden kendi markasıyla üretim istedi. Bu bizim ilk ve son fason işimiz oldu. Eğer bu firmaya kendi markasıyla üretim yaparsak bu hep böyle gider diye düşündük. Ondan sonra hep kendi markamızla üretim yaptık. O yıllarda Ford’a üretim yapmaya başladık. Arkasından Volkswagen Audi Grubu geldi. Üretim kalitemiz ve zamanında ürün teslimi ile Avrupalı markaların güvenini kazandık. 1998-99 yıllarında aramızın siyasi anlamda bozuk olduğu Yunanistan’a bile ürün satmak için çaba harcadık. Oradaki bir ithalatçı beni bir gün yemeğe götürdü ve ‘Sizden gelen her ürün hiç eksik çıkmıyor hep fazla çıkıyor, bunu hiçbir firmada görmedim’ dedi. Yaptığınız her iyi iş size olumlu olarak geri dönüyor. Bizi de büyüten bu oldu.
Norm Cıvata’yı Kalite ve Güven Marka Yaptı
Norm Cıvata’nın bugün ki konumu hakkında bilgi verir misiniz?
Fatih Uysal: Biz şu anda kaliteli üretimimiz ve zamanında teslimat ile bütün büyük otomotiv firmaları ile çalışıyoruz. Volkswagen - Audi – Porsche – Lamborghini -Seat - Skoda Grubu’nun Avrupa ile birlikte Meksika, Brezilya, Çin dahil dünya genelinde 40 fabrikasına ürün veriyoruz. Ford ve Fiat’ın uluslararası tedarikçisiyiz. Mercedes, BMW, Ferrari ve Massarati’ ye de ürünlerimiz gidiyor. Arçelik, Vestel, B/S/H gibi bütün beyaz eşya ana sanayileriyle çalışıyoruz. Bu firmalar yan sanayicilerine bile bizimle çalışmalarını şart koşuyorlar. Biz entegre çalışıyoruz. Üretimin tüm aşamalarını kendi bünyemizdeki firmalarla gerçekleştiriyoruz. Şu anda İzmir-Çiğli Atatürk Organize Sanayi Bölgesi’nde 5 fabrikada üretim yapıyoruz.
Ulusal ve global krizlerin size etkisi oldu mu?
Fatih Uysal: 1994 krizi başladığında iç pazarda kimse bizden ürün almıyordu. 1995 yılında ben çantayı aldım ve Avrupa’ya çıktım. Firmalardan randevu aldım, görüşmeler yaptım. İyi diyaloglar kurdum ve ürünlerimizi sattım. 2001 krizinde de aynısını yaşadık. Üretimi durdurduğumuz fabrikada yine aynı diyalogları kurarak mal satmaya başladık. Duran fabrikayı çalıştırdık. Bütün bunlar sayesinde hiçbir krizde çalışanlarımızı işten çıkarmadık. İş ortaklarımızı, çalışanlarımızı hep aile olarak gördük ve hiçbir zaman onları mağdur etmedik.
55 Milyon TL Yatırım Yapacağız
Yeni yatırımlarınız var mı?
Fatih Uysal: Yeni yatırımlarımızı hem doğduğumuz yer olan, hem de yatırım avantajı bulunan Salihli’ye yapıyoruz. Şu anda Salihli Organize Sanayi Bölgesi’nde 1 cıvata, 1 vida, 1 somun fabrikası ile 1 de kaplama tesisi kuruyoruz. Cıvata fabrikamız üretime geçti. Vida fabrikamız 15 Şubat tarihinde üretime başlayacak. Kaplama tesisimiz Mart ayında üretime geçecek. Temmuz ayında da somun fabrikamızda üretime geçilecek. Yıllık yaklaşık 18 bin tonluk Cıvata, 8 bin tonluk vida, 15 bin tonluk somun imalatımız olacak burada. Toplamda da 55 milyon TL’lik yatırımı hayata geçirmiş olacağız. Halen bünyemizde bin kişiye istihdam sağlıyoruz. Salihli’deki 4 tesisin de devreye girmesi ile birlikte toplamda bin beş yüz kişiye istihdam sağlar hale geleceğiz.
Norm Cıvata’yı Kalite ve Güven Marka Yaptı
Marka olma sürecinizi paylaşır mısınız?
Fatih Uysal: Bizim markalaşma sürecimiz 1982 yılında Standart Cıvata’yı kurduğumuz yıl başladı diyebilirim. O yıllarda Norm Cıvata’yla pazarlama faaliyetlerine girdik. Bu sayede Norm Cıvata adı daha çok duyulmaya başlandı ama bilinçli bir markalaşma çalışması olmadı. Bizim markalaşmamız 1995’li yıllarda ihracata başlamamızla ivme kazandı. Kendi markamızla dünya devlerine üretim yapmaya başladıktan sonra marka haline geldik. Tabii bu kolay olmadı ama biz kalitemizden hiç taviz vermedik. İstenilen zamanda ürünümüzü pazara sunduk. Müşteri memnuniyetini maksimum noktaya çıkardığımızda da markamız oluştu.
İzmir’de üretim yapmak zor mu, bu konuda neler söylersiniz?
Fatih Uysal: Firma olarak İstanbul’da olsak çok daha erken belirli bir noktalara gelebilirdik. İzmir’in zorlukları vardı. Ama ben şimdi artık İzmir’in avantajları olduğunu düşünüyorum. İstanbul’un o kaosundan ve maliyet yüksekliğinden dolayı İzmir’de daha kaliteli ve verimli işler yapabiliyoruz. Şu anda İzmir’de olmak avantaj. Yeni havaalanı açılır ve direkt uluslararası uçuş sayısı daha da artarsa çok daha iyi noktalara geliriz. İzmir’de üretim yapan firmalar tüm dünyayı hedef almalı. Bunu yaptıkları takdirde belirli bir ekonomik büyüklüğe ulaşabilirler. İzmir kendine göre yaşanası ve keyifli bir şehir. Ben İzmir’in ve ülkenin geleceğinden umutluyum.
Sosyal sorumluluk projelerinizden de bahseder misiniz?
Fatih Uysal: Bende sanata karşı bir yetenek olmasa da babam, annem ve kızım oldukça yetenekli. Biz aile olarak toplum içindeki geri dönüşe ve sosyalliğe çok önem veriyoruz. Bünyemizde bulunan binamızın bir tanesinde bir sanat galerimiz var. Haftada 2 gün burada resim, heykel gibi eğitimler veriliyor ve çalışmalar yapılıyor. Bunun yanında bir çıraklık okulumuz mevcut. 72 öğrencisi var. Burada öğrencilerin her türlü ihtiyaçlarını karşılayarak eğitim veriyoruz. Çıraklık ücretlerini de alıyorlar. İş aradıkları zaman da hem bizim tesislerimizde hem de diğer sanayi tesislerinde işe başlıyorlar. Sanayi Bölgemizde yapılacak olan meslek lisesine de en büyük katkıyı sağlıyoruz. Nedim Uysal adıyla bu lise hizmet verecek.
Başarının anahtarı sizce nedir?
Fatih Uysal: Çalışmak, çalışmak çalışmak... Azimle çalıştıkça belirli noktalara geliyorsunuz. Ben haftada 2 seyahat yaptığımı biliyorum. 1 gün İzmir’de kalıp işlerimi hallettikten sonra ertesi gün yeniden seyahate çıkıyordum. Ayda en az 4 seyahatim oluyordu. 4-5 yıl bu tempoda çalıştım. Dünyanın her noktasına gittim. Öyle iş almak kolay olmuyor. O nedenle başarının anahtarı çok çalışmaktan ve fırsatları görerek iyi değerlendirmekten geçiyor.
Haberin Kaynağı : SUBCONTURKEY YAN SANAYİ ve TEDARİKÇİ GAZETESİ
23.01.2014