Plastik Ambalajdaki Numaralar Çevreye Katkı Amacıyla Konuluyor
PAGDER, plastik sektörüne yönelik yanlış bilgilere dayalı söylemlerde kullanılan “numaralandırma” sisteminin asıl amacını açıkladı. Kamuoyuna zaman zaman “sağlık için sakıncalı ürünleri
Plastik ambalajlarda kullanılan ve evrensel geri dönüşüm sembolü olan üçgen biçimli birbirini tamamlayan oklardan oluşan sembolün içindeki numaraları “sağlıklı-sağlıksız ambalajları ayırt etme yöntemi” olarak yorumlayan mesajlara uzun süredir rastlanıyor. PAGDER yaptığı açıklamada, bu numaraların aslında plastiklerin geri dönüşüm amacıyla türlerine göre toplanmasını sağlamaya yönelik olduğunu bir kez daha açıkladı.
Bu numaraların, plastiklerin kalite ya da sağlıkla ilgisi olmadığını, sadece plastik türlerini gösterdiğini hatırlatarak, “Hangi tür ambalajın, hangi tür ürünlerde kullanılabileceği yönetmeliklerle belirlenmiş bir konudur. Üstelik mevzuatımız AB ile uyumludur ve bazı noktalarda AB mevzuatından daha korumacı unsurlar içermektedir. Üstelik tebliğ türü bir yöntemle belirlendiği için gelişmeler anında yansıtılma şansına sahiptir” bilgisini verdi. Semerci, numaralandırma sisteminin birçok ülkede aynı amaçla kullanıldığını kaydetti.
Numaraları Kim Belirliyor?
Ne Anlama Geliyor?
PAGDER, plastik ambalajlardaki kodlara ilişkin şu bilgiyi verdi:
Yaygın olarak kullanılan kodlar ilk defa ABD’de bir sivil toplum örgütü tarafından ortaya konuldu. ABD’de faaliyet gösteren bir dernek olan SPI (The Society of the Plastics Institute – Plastik Enstitüsü Derneği) tarafından 1988 yılında yapıldı. Bu kod sistemi, ABD’deki 39 eyalette zorunlu olarak uygulanıyor.
Türkiye’de de zorunlu olarak ambalajlara kod konuluyor. Bu kodlar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Ambalaj Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği’nde belirlenmiş durumda.
Buna göre,
1: polietilen teraftalatı (PET),
2: yüksek yoğunluklu polietileni,
3: polivinil klorürürü (PVC)
4: alçak yoğunluklu polietileni,
5: polipropileni,
6: polistireni,
7: polikarbonu da içeren numaralandırılmamış diğer plastik ambalaj malzemelerini ifade ediyor.
Hangi tür plastiğin, hangi tür gıdalarda kullanılabileceği ise 10/2011 No’lu Gıda ile Temas Eden Plastik Madde ve Malzemeler Regülasyonu’nun izin verilenler listesinde belirlenmiş durumda. Gıda üreticileri, piyasaya sundukları ürünleri koydukları ambalajları bu tebliğ ve yönetmeliklere uygun olarak seçme, ambalaj üreticileri de doğru bilgi vererek, kendilerinden ambalaj satın alanlara doğru ürünleri teslim etmekle yükümlü. Avrupa Birliği de kendi geliştirdiği bir kod sistemi ile plastik ambalajları sınıflıyor.
Semerci: Avrupa Birliği Gıda İsrafına Karşı Plastik Ambalaj Sektörü İle Birlikte Çalışıyor
PAGDER Başkanı Hüseyin Semerci yaptığı açıklamada, gıda ambalajlarında kullanılan plastik ürünlerinin sürekli olarak gözaltında
olduğunu ve ABD, Avrupa Birliği, Türkiye’de çok sayıda bilim insanının sürekli olarak inceleme yaptığını hatırlatarak, “Mevzuat, hangi ürünün nerede kullanılabileceğini düzenlerken bilimsel verilere göre hareket ediyor. Eğer, sağlığa zararlı olduğu yönünde bulgu elde edilirse zaten yasaklanır, sektör de buna canı gönülden uyar. Bunun aksini düşünmek mümkün değildir” bilgisini verdi.
Semerci, PVC’nin çok bilinen pencere-kapı uygulamaları yanında, serum lastikleri, kan torbaları, medikal borular gibi sağlık maddelerinde yoğun olarak kullanıldığını hatırlattı.
Ayrıca, polistirenin belirli şartlar altında FDA ve Avrupa, Asya, Amerika ülkelerinde onaylandığını hatırlattı. Semerci, plastik ürünlerin ucuzluğu, gıda korumadaki başarılı sonuçları nedeniyle, gıda güvenliği ve gıda israfını önleme yolunda en güçlü alternatif olduğunu ve Avrupa Birliği ile plastik sanayiinin birlikte israfı önlemek üzere program yürüttüğünü de belirtti.
Haberin Kaynağı : PLASFED DERGİSİ
15.01.2014