Plastik İşleme Makineleri Üretimi Yüzde 9 Arttı Ancak Yüksek İthalat Sürüyor
PLASFED 2013 yılı sonunda, plastik işleme makineleri sektöründe üretimin bir önceki yıla göre yüzde 9 artarak, 339 milyon dolara ulaştığını açıkladı. PLASFED Türkiye Plastik İşleme Makineleri Sektör İzleme Raporu‘na göre, Türkiye plastik işleme makineleri sektöründe oransal olarak gerileme sürse de ithalat ağırlığı devam etti. İthalat bir önceki yıla göre yüzde 12 gerileyerek 527 milyon dolara düştü. PLASFED Yönetim Kurulu Başkanı Sel
PLASFED, 2013 Plastik İşleme Makineleri Sektör İzleme Raporu’nda, üretim ve ihracatta göreli olarak artış sürse de, iç pazardaki yabancı menşeli ürünlerin yüksek oranlı ağırlığının devam ettiğini açıkladı. Üretim, 2013 yılı sonuna göre yüzde 9 oranında artarak 339 milyon TL’ye yükselirken, ithalat bir önceki yıla göre yüzde 12 oranında geriledi ve 527 milyon Dolar seviyesine indi.
PLASFED Başkanı Selçuk Aksoy, rapora yönelik yaptığı değerlendirmede, Türkiye plastik mamul üretiminde hızlı bir artış görüldüğünü hatırlatarak, rekabet gücünün korunmasında verimli, yeni ürünlere imkan sağlayacak makine teçhizat yatırımlarının önemli bir unsur olduğunu kaydetti. Selçuk Aksoy plastik işleme makinelerinde yüksek ithalatın önlenmesi için adımlar atılması gerektiğini belirterek, “Plastik sektörü elbette Türkiye’de üretilmiş, Türkiye menşeli makineleri kullanmayı istiyor, arzu ediyor. Bunun için birkaç öneri geliştirdik. Yabancı makine üreticilerinin Türkiye’de üretim yapması, yerli üreticilerin büyümesinin sağlanarak AR-GE’ye dayalı yeni ürünleri ortaya çıkarmasının
desteklenmesi gerekli” dedi. Selçuk Aksoy, şunları kaydetti:
“Türkiye plastik işleme makineleri ve aksam ve parçaları talebinin yüzde 70-80’i ithal ürünlerle karşılanıyor. Şu anda makine imalatçılarımız ucuz ikinci el makinelerin ithalatı ile yine ucuz uzak doğu makinelerinin baskısı altında. Genel olarak bakıldığında plastik makineleri imalatı sektörümüzde küçülme devam ediyor. Yaptığımız değerlendirmelerde, bizim geleneksel ihracat pazarlarımızın dünya toplam makine ithalatı içindeki paylarının çok düşük olduğunu gördük. Demek ki yüksek miktarda makine ithal eden ülke ve ülke gruplarına yönelik bir girişim başlatmamız gerekiyor.
Ayrıca, Türkiye imalat sanayii açısından büyük önem taşıyan yetişmiş insan gücünü ve merkezi konumunu kullanarak, global markaların Türkiye’de yatırım yapmasına yönelik özel bir teşvik politikası geliştirmelidir. Sektörümüzün çoğunluğu KOBİ sınıfındadır ve yeterli miktarda AR-GE yatırımı yapamamaktadır. Bunun da teşviki ile rekabet güçlerinin artırılması önem taşıyor. Bütün bunların Türkiye için plastik işleme makinelerine yönelik stratejik bir yaklaşım etrafında toplanması da sanırım en önemli adım olacaktır”
Rapordan tespit ve öneriler
PLASFED raporunda, AB ülkelerinde plastik ve kauçuk makineleri, bunların aksam ve parçaları üreticisi sınıfından toplam 3 bin 700 şirket bulunduğu, buna karşılık Türkiye’de ki firma sayısının 600 dolayına ulaştığı hatırlatıldı. Türkiye’deki sayının yüksek olduğuna işaret edilen raporda, bunun fi rma başına üretim ve cironun düşmesine, dolayısıyla verimlilik ve finansman-işletme sorunlarının görülmesine neden olduğuna vurgu yapıldı.
Plastik sektöründeki büyümeye paralel makine sektörünün de büyümesi yönündeki beklentilerin, özellikle Çin ve Uzak Doğu ülkelerinden yapılan ucuz ithalatın baskısı altında tam olarak gerçekleşmediğine işaret edilen PLASFED raporunda bu olguya ek olarak yüksek katma değerli pahalı makine ithalatının da yoğun olduğu kaydedildi.
PLASFED raporunda, plastik ve kauçuk işleme makineleri sektörünün gelişmesi için bir dizi önlem önerisi de yer aldı. Bu kapsamda, sektörün teknolojik düzeyinin artırılarak küresel pazarda rekabetçi üretime geçmesi, yine bu amaca matuf olmak üzere, yabancı sermaye yatırımlarının çekilerek katma değeri daha yüksek makinelerin Türkiye’de üretilmesinin sağlanması önerildi.
Katma değeri yüksek makinelere geçiş sürecinde ciddi AR-GE ve inovasyon yatırımları gerekirken, çoğunluğu KOBİ olan Türk firmalarının bu yatırımları tek başlarına gerçekleştirmesinin mümkün olmadığına işaret edilen raporda, geçiş döneminde Türkiye’de makine aksam ve parçalarının kaliteli üretimi ve küresel oyuncuların parça tedarik sistemine girmeleri yönündeki bir stratejinin yerinde olacağı önerisi yapıldı. Raporda, “Türkiye’nin plastik işleme makineleri aksam ve parçalarında üretim ve ihracat üssü haline getirilmesi izlenebilecek ikinci stratejiyi oluşturabilir” denildi.
Stratejik olarak, küresel pazarda marka olarak kabul görecek büyük ölçekli enjeksiyon ve ekstrüzyon makine üreticilerinin ortaya çıkması gerekliliğine vurgu yapılan raporda, bunun sonucunda, bu büyük üreticiler ile Türkiye’deki yabancı sermayeli fi rmalara aksam ve parça üreten güçlü yan sanayi firmalarının doğacağı vurgulandı.
Kümelenme ihtiyacının, plastik işleme makineleri için de görüldüğü belirtilen raporda, buna ek olarak ara elaman ihtiyacının çözümü için eğitim yatırımı, AR-GE, ÜR-GE ve inovasyon desteklerinin yoğunlaştırılması gerektiği kaydedildi. Raporda, kayıt dışı üretimin haksız rekabetin en ciddi unsurlarından biri olduğu hatırlatıldı.
Küresel kriz nedeniyle, geleneksel dış pazarlarda daralma veya duraklamanın etkisinin devam ettiği, bu nedenle ihracat yapan makine üreticilerinin hızla yeni pazarlar bulması gerektiği belirtilen raporda, devlet kurumları dışında sektörel sivil toplum örgütlerinin ihracata dönük pazarlamaya desteğinin önemli bir araç olarak ortaya çıktığı anlatıldı.
Türk makine üreticilerini güçlendirecek, yüksek miktarlı sipariş verilen büyük yatırdan tam olarak yararlanamadığı belirtilen raporda, “Büyük fabrika yatırımı yapan işletmeler çeşitli ve avantajlı krediler ile gelişmiş ülkelerden 5 yıl vadeli makine alabilirken, ülkemize daha düşük fiyatlı tek makine siparişleri kalmaktadır. Siparişin boyutu az olduğu için yeterince indirim yapılamadığından bu siparişler de Çin-Tayvan gibi ülkelere kaptırılmaktadır.
Makine ihracatının geliştirilmesi için Almanya’daki Hermes kredi sisteminin bir benzeri Türkiye’de de kurulmalı, Eximbank kredileri makine üreten KOBİ firmalarının kolayca ulaşabileceği kaynaklar haline getirilmelidir. Eximbank tarafından yurtdışındaki orta ve küçük ölçekli şirketlere kredi sağlanmalı ve bu alıcıların Türkiye’den ithalatı özendirilmelidir” görüşüne yer verildi.
İhracatçı firmaların uzun vadeli satışlarında kur ve vadeye yönelik ek garanti destekleri bulmasına yönelik girişim önerilen PLASFED raporunda, ihracat yapılan ülkelerdeki tarife dışı engellere karşı Türkiye’nin de benzer önlemleri alması istendi.
2003-2013 yılları arasında 6,4 milyar dolarlık makine teçhizat yatırımı yapıldı
Raporda, Türkiye’de, makine ve aksam ve parçaları talebinin yüzde 70-80’inin ithalatla karşılandığı ve plastik sektörünün 2003-2013 yılları arasında toplam 6,4 milyar dolarlık makine ve teçhizat yatırımı yaptığı kaydedildi. Son 3 yılda yapılan yatırımın ortalama yıllık tutarının 801 milyon dolar olarak gerçekleştiği ve bu yatırımların yüzde 37’sini presler ve diğer makinalar, yüzde 24’ünü enjeksiyon, yüzde 18’ini ekstrüzyon, yüzde 11’ini aksam ve parçalar, yüzde 6’sını termoform ve yüzde 4’ünü de şişirme makinalarının oluşturduğu açıklandı.
PLASFED İzleme Raporu 2013 verileri
PLASFED tarafından yayınlanan plastik işleme makineleri raporunda, Türkiye’de faaliyet gösteren 598 makine ve aksamları üreticisinin yüzde 78’ine denk gelen 464 firmanın İstanbul’da yerleşik olduğu saptandı. İstanbul’u 6 firma ile İzmir takip ediyor. Türkiye plastik işleme makineleri üretimi, küresel krizin etkisiyle, 2009 ve 2010 yıllarında yaşadığı düşüşün ardından tekrar toparlandı ve 2011’de başlayan büyüme 2013’te de sürdü. Sektör, bir öncesi yıla göre yüzde 9 üretimini artırarak, 2012’deki 311 milyon dolarlık üretimini 339 milyon dolara yükseltti.
İhracat verileri:
Türkiye’nin iç pazarında ithal makine ağırlığı devam etse de, son dönemde Türkiye’de makine, aksam ve parçaları imalatçılarının üretim ve ihracatında iyileşmeler gözlendi. 2003 yılında 22 milyon dolar olan ihracat, 2008 yılında 95 milyon dolara çıktıktan sonra küresel krizin olumsuz etkisi nedeniyle 2009 ve 2010 yıllarında geriledi ve 2010 sonunda 72 milyon dolar ile tamamlandı. Tekrar artmaya başlayan ihracat, 2011 sonunda 103 milyon dolar olurken, 2012’yi yüzde 19,4 artışla 123 milyon dolar seviyesinde, 2013 yılını da yüzde 9 artışla 134 milyon dolar seviyesinde tamamladı. Türkiye’nin en fazla ihracat yaptığı ülkeler sırasıyla; Rusya (25 milyon dolar), İran (11 milyon dolar), Almanya (8 milyon dolar), Bulgaristan, Romanya, Azerbaycan ve Birleşik Arap Emirlikleri, Özbekistan, Ukrayna ve Irak oldu.
İthalat verileri:
Türkiye, plastik işleme makine, aksam ve parçaları ithalatı, 2013 yılı sonunda bir önceki yıla göre yüzde 12 oranında azalarak 527 milyon dolar olarak gerçekleşti. Türkiye’nin yüksek oranlı ithalatçı durumda olduğu plastik işleme makineleri ile aksam ve parçaları sektöründe ithalat ekonomik durum ve yatırımlara bağlı olarak değişti. Türkiye’nin bu alandaki ithalatı 2003 yılındaki 257 milyon dolar seviyesinden düzenli olarak artarak 2008 yılında 507 milyon dolara ulaştı.
Krizin etkisiyle 2009 ve 2010 yıllarındaki azalmanın ardından 2011 yılında en yüksek seviyesine ulaştı ve 692 milyon dolara ulaştı. Makine, aksam ve parçaları ithalatı 2012’de bir önceki yıla göre yüzde 14 gerileyerek 596 milyon dolara düştü. İthalat, 2013’te de gerileyerek 527 milyon dolar olarak gerçekleşti. İç pazar satışları (Sektörün makine ve teçhizat yatırımı):
Sektörün 2011 yılında 885 milyon dolar ile zirve yapan makine ve teçhizat yatırımı (ithalat dahil iç pazar satışları) gerileme eğilimini sürdürdü. 2012 sonunda 785 milyon dolara düşen satışlar, 2013 yılı sonunda da bir önceki yıla göre yüzde 7 oranında gerileyerek 732 milyon dolara indi. Plastik sektörünün, 2003 - 2013 yılları arasındaki toplam makine teçhizat yatırımı 6,4 milyar dolara ulaştı.
Dış ticaret dengesi ve birim fiyatlar:
Bu gelişmeler sonucunda, 2013 yılı sonu itibariyle sektörün dış ticaret açığı, bir önceki yıla göre yüzde 17 azalarak 393 milyon dolara geriledi. 2013 yılında, şişirme makineleri dışındaki tüm makinelerde dış ticaret açığı önemli ölçüde geriledi. Türkiye’nin ihracat ve ithalat birim fiyatlarındaki -az da olsa- dengesizlik de devam etti. Buna göre 2013 yılı sonunda birim ithalat fi yatı kg başına 12,4 dolar seviyesindeyken, birim ihracat fi yatı kg başına 11,91 dolar seviyesinde oldu.
Haberin Kaynağı : PLASFED
25.06.2014