Raylı Ulaşım Sistemleri Sanayicileri Çıtayı Yükseltmek İstiyor
“Yüzde 100’ü Üretmeliyiz”
Türkiye’nin tüm Anadolu’yu kapsayan ilk küme hareketi Anadolu Raylı Ulaşım Sistemler Kümelenmesi (ARUS) 1. Olağan Genel Kurulu’nu gerçekleştirdi. Toplantıda milli üretim ve beraberinde geliştirilmesi gereken yerli teknolojilere olan ihtiyaç vurgulandı. Ankara metro ihalesinde getirilen “yüzde 51 yerli katkı” şartının Türkiye’de bakış açısını değiştirdiği ve raylı sistemlerin yüzde 100’ünün yapılabileceği ifade edildi.
Alanında birçok projenin kurgulayıcısı olan ve Türkiye’nin önemli üreticilerini çatısı altında toplayan ARUS’un Genel Kurul Toplantısı, sektör zirvesi şeklinde geçti. Son yıllarda yapılan yatırımlar, sanayicilerimizin ulaştığı kabiliyetler ile kısa ve uzun vadeli hedeflerin paylaşıldığı toplantıda Ankara metro aracı ihalesinde getirilen “yüzde 51 yerli katkı” zorunluluğunun raylı sistemlerde ve tüm sektörde anlayış değişikliğine yol açtığı ifade edilerek bu oranın artırılabileceği görüşünde birleşildi.
Genel Kurul Toplantısı’na Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakan Yardımcısı Yahya Baş, Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, Çankaya Üniversitesi Rektörü ve ARUS Yön.Kur. Başkanı Prof. Dr. Ziya Burhanettin Güvenç, OSTİM Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürü Metin Tahan Kırıkkale Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Veli Çelik, Karabük Üniversitesi dekanı Prof. Dr. Erol Arcaklıoğlu kamu temsilcileri ve küme üyesi sanayiciler katıldı.
“Babayiğitler sağlıklı kümededir”
Moderatörlüğünü ARUS Koordinatörü Dr. İlhami Pektaş’ın yaptığı toplantıda ilk olarak kürsüye gelen Çankaya Üniversitesi Rektörü ve ARUS Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ziya Burhanettin Güvenç, küme kavramının anlamını ve kümelere olan ihtiyacın nedenlerini anlattı. Sözlerine küme oluşumu için gerekli aktörleri sıralayarak başlayan Güvenç; ana üreticiler, yan sanayi, işletme servisi sağlayıcılar, araştırma ve eğitim kurumları, finans sağlayan kurumlar, proje desteği sağlayan kurumlar, sektörle ilgili kamu kurumları, OSB’ler, sanayi odası, meslek örgütleri ve destekleyici kuruluşların bir araya gelmesiyle bu sürecin başladığını kaydetti.
Sağlıklı küme olmadan milli markaların ve patentin çıkmayacağını anımsatan Güvenç, “Sağlıklı küme, inovasyonu üretme noktasına geldiğinde dünya piyasasında rahatlıkla kalıcı olarak yerleşir. Ürünleri dünya pazarında payını alır. O da bizim bölgemize, ülkemizin refah düzeyine katkıda bulunur. Halkımızın, işçilerimizin herkesin yaşam standardı yükselir.” dedi. Prof. Dr. Güvenç, “Devlet büyüklerimiz babayiğit arıyor. Patent, marka, yenilikçilik arıyor. Babayiğit dediğimiz bir kişi değildir, onun alınacağı tek yer sağlıklı kümedir. Ray üzerinde giden her türlü aracın, metro vagonunun, tramvayın, yük vagonunun, lokomotifin ve hızlı trenin tohumları yani ekosistemini korumak ve kendi markalarımızı üretmek için ARUS’u kurduk. Hedefimiz de bunların hepsinin yerli ve milli marka olmasıdır.” şeklinde konuştu.
“Metro ihalesi düşünceleri değiştirdi”
ARUS Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Sedat Çelikdoğan ise Ankara metro ihalesine eklenen “yüzde 51 yerli katkı” şartının tüm ülkede bakış açısını değiştirdiğini ifade etti. Çelikdoğan, şartnameye ilk defa giren bu kavramın tedarikçi ülkelerde “Türkiye’de bir değişiklik var. Türkiye yerli üretime kayıyor.’’ düşüncesini oluşturduğunu ve yerli sanayicilerimizle işbirliklerine kapı açtığının altını çizdi. Türkiye’nin raylı sistemlerde büyük bir potansiyeli barındırdığını anlatan Sedat Çelikdoğan, yurtdışı muhatapların ARUS’la bir araya gelerek ortak yatırıma yöneldiğine dikkat çekti.
Belediyelerin de raylı sistem alımlarında aynı duyarlılığı göstermesi gerektiğini dile getiren Çelikdoğan şu görüşlere yer verdi: “Yüzde 51’in belediyeler de dahil olmak üzere tüm ülkede uygulanmasını istiyoruz. Bizim sanayicimizin işe ihtiyacı var, kapasiteleri çok yüksek Bu itibarla Hükümetimizin desteği olduğu takdirde dünya ekonomisinin 10.su olmaya adayız.”
Çelikdoğan, yerli katkının devamıyla ilgili ise şu uyarılarda bulundu: “Sıkı durmadığımız takdirde, yabancılar zaten burada yaptıracağı işleri size verir ve yüzde 10 gibi bir katkı alırsınız. Bu arada yüzde 51’in parası olması gerekiyor. Yani “Ben sana şu kadar para verdim, yarısını Türkiye alacak” dememiz gerekiyor. Aksi halde katma değeri düşük parçalarla iş yaptık gibi görünürüz. Eğer sıkı bir takibe girersek bu yüzde 51’in üzerine süratle çıkarız. Yerlileştirme kolay değildir. Çünkü yatırım ister, teknoloji ister, finansman ister. Tamamen yerli üretime geçmek de zaman ister. Bizim meselemiz bu süreçte hemen yerli olması değildir. Belirli bir süreç içinde olmasını arzu ediyoruz.”
Sözlerine tasarımın milli üretimdeki yerini anımsatarak devam eden Sedat Çelikdoğan, “Kendi markamızı üretmemiz için Türkiye’nin milli tasarımını yapması gerekiyor. Milli olmak istiyorsanız kendi ülkenizin insanından, tasarımından başlamalısınız. Tasarımı yaptığınız anda sizin markanız vardır.” dedi.
“Kamu, sanayileşmenin merkezinde olmalı”
OSTİM Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın, Türkiye’nin sanayileşme aşamasında kamunun rolünü vurguladı. Kamu ve üniversitenin işin içine girmesi gerektiğini anımsatan Aydın, “Kamu bu işin tam göbeğinde olacak. Üniversite bütün gece rüyasında bununla yatıp kalkacak. “Ben Türkiye’nin hızlı trenini yapacağım!” diye rüyasını görecek. Hocası bunu görecek, öğrencisi bunu görecek, rektörü bunu görecek. Özel sektör de kamuyla dirsek temasıyla, yan yana ülkenin sorunlarını çözmeye yönelik olacak.” dedi.
Konuşmasında yerli sanayicilerin yeteneklerine de temas eden Orhan Aydın, üniversitelere de önemli sorumluluklar düştüğü görüşünü paylaştı. Aydın, şu hususlara dikkat çekti: “Bizim atölyelerimiz, bizim firmalarımız aslında baktığımız zaman bu işlerin hepsini yapabiliyor. Çizimini, tasarımını getirirseniz, tarif ederseniz bunların yapılmaması için hiçbir neden yok. Biz bunları neden yapamıyoruz ve hayata geçiremiyoruz? sorusunun cevabını bulmakta zorlanıyoruz. Şu anda raylı taşıtı tasarlayamıyoruz. Üniversitede okuyan öğrenci mezun olduktan sonra treni tasarlayamıyor. Neden? Bana tren ödevi verilmemiş. Senin üniversiten, senin hocan, senin bölümün bana tren tasarlayacaksın dememiş. Fakat ben tasarlarsam sen de almazsan gene olmuyor.”
“Yüzde 51” ifadesinin kamu alımlarında dönüm noktası olduğunu anımsatan Aydın, “Bir sihirli kelimenin ne anlama geldiğini şimdi daha iyi görüyoruz. Beraber bir işbirliği yapalım. Hepimiz bir araya gelirsek bunları yapacağız. Biz diyoruz ki; “Bu, yerli yapılsın!” Kaynaklarımız Türkiye’de kalsın, insanlarımıza iş olsun, aş olsun. Bunu yapmamıza hiçbir engel yok. Sadece bir araya gelip, kucaklaşıp aynı masada mesafe sarf etmemiz gerekiyor.” diye konuştu.
“Yerli bakım altyapısı avantaj”
İstanbul Ulaşım A.Ş. Genel Müdürü Ömer Yıldız da toplantıdaki sunumunda, kurum olarak imza attıkları yerli tasarım çalışmalarından bahsetti. Şu anda 18 tramvayın seri imalatının devam ettiği bilgisini veren Yıldız, ciddi bir raylı sistem ağır bakım ağına ve altyapısına sahip olduklarını, bu sayede maliyetlerde çok önemli avantajlar elde ettiklerini anlattı. Yıldız, “Miktarı çok, fiyatı yüksek parçaları yerli piyasaya yaptırdık. Yılda yaklaşık olarak 250-300 tane parçanın imalat resmini çizerek sanayimizle paylaşıyoruz. Bir araçta 1000-1200 parçayı yerli olarak yerlileştirdiğinizde bağımlılığınız neredeyse kalmıyor.” dedi.
“ARUS, demiryolu lobisi oluşturuyor”
Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları (TCDD) Demiryolu Araştırma ve Teknoloji Merkezi (DATEM) Genel Müdürü Güven Kandemir, Türkiye’de özel sektörün hızlı bir gelişim içine girdiğini söyledi. Kümelenmeler ile Türkiye’de yerli sanayi katkısının artacağına inandıklarını ifade eden Kandemir şöyle konuştu: “Bunun en güzel örneği Ankara metrosu araçlarının alımında yüzde 51 yerli sanayi zorunluluğunun getirilmesi örnek olarak verilebilir. ARUS’un bu çerçevede gerek yerli sanayinin gelişiminde gerekse etkin bir kamuoyu, demiryolu lobisinin oluşumuna katkı sağlayacağına inancımı ayrıca belirtmek istiyorum.”
“Global markaların arkasında kümeler var”
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, sözlerine, “Ülkemizde çok uzun zamandır ulaşım ağları açısından fazla bir mesafe alamamıştık. Bu süre içerisinde eksikliği kapatmak için öncelikle bu ulaşım araçlarının hareket edebilecekleri, gelip yanaşacakları platformların yapılması gerekiyordu.” diyerek başladı. Raylı sistemlerde Türkiye’nin önemli bir pazar olduğunu bildiren Özdebir, bu pazardaki araçları yüzde 100 üretmeye talip olduklarını söyledi. “Tasarım mülkiyeti” kavramının önemine de işaret eden Başkan Özdebir, “Bugün Türkiye’de üretilen arabaların bir kısım tasarımları burada yapılıyor. Belki yüzde 100’ünü burada yaptığımız tasarımlar da var. Ama bu tasarım Türkiye Cumhuriyeti milletinin malı değil. O firmanın, o markanın mülkiyetinde. Dolayısıyla sizin mühendisleriniz orada çalışsa da sahibi siz değilsiniz ve tasarruf yetkiniz yok. Onun dediği yerden, onun istediği parçayı verdiği fiyatla almak mecburiyetindesiniz.” yorumunu yaptı.
Yüzde 51 şartıyla olumlu gelişmeler yaşadıklarını anlatan ASO Başkanı, küme olgusuna dikkat çekti. Özdebir şunları aktardı: “Şartnamede “yüzde 51 yerli katkı olacak” denmesiyle daha önce randevu alıp görüşemediğimiz, kapısının önünden geçemediğimiz, bizi son dakikada taca atanlar şimdi kümeler halinde Türkiye’ye geliyorlar. Bu kadar önemli bir şey. Çok büyük bir istikbal getiren önemli bir adımdı. Onun kadar önemli olan bir adım da bu kümelenme çalışmaları aslında. Bugün global markaların arkasında hep kümeler var.”
“Yüzde 100’e çıkarmalıyız”
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakan Yardımcısı Yahya Baş, son 11 yıl içerisinde ülkemizde ulaşımla ilgili çok büyük atılımlar olduğunu kaydetti.
Geçmiş yıllarda demiryollarının ihmal edildiğini söyleyen Baş, “Büyük şehirlerimizde karayollarımızın yetersiz olduğunu gördük ve artık ülkemizde de yerin altına girmek suretiyle metroları geliştirmeye başladık. Önümüzde bir sektör var. Son 10 yılda atağa kalkan raylı sistem sektörü ve Türkiye son yıllarda en büyük pazar haline geldi. Bu pazarı gören yabancı üreticiler, yatırımcılar payını almak için ülkemize geliyorlar. Bu fırsatı çok iyi değerlendirmek suretiyle bu konudaki sanayimizi ayağa kaldırabiliriz.” ifadelerini kullandı.
Bundan sonra yapılması gerekenin yerli üreticilerin pastadaki payının yüzde 51’den yüzde 100’e çıkarılması olduğunu belirten Yahya Baş şöyle devam etti: “Bu noktada Bakanlığımız ilk adımı attı. Yüzde 51 üretim şartı getirildi. Ülkemizdeki sanayiyi ne kadar heyecanlandırdığına, ne kadar harekete geçirdiğine hepimiz gururla şahit oluyoruz. Yüzde 51’in daha fazlasıyla uygulanabilir olduğunu görürsek asıl sanayimizdeki sıçramayı hep birlikte yaşayacağız.
Sanayicilerimiz ile birlikte yüzde 51 ile değil, yüzde 100’ler ile yerli üretimi, yerli sanayiyi ayaklandıran üretimleri de yapmış olmamızı temenni ediyorum. Tasarım ve yazılım sizin olmadığı sürece o eser sizin değildir. Bazı araçlar vardır ki tasarım ve yazılım ile birlikte bir beyin yerleştiriliyor. O beyin yazılımı sizde değilse bir işe yaramaz hale geliyor. Dolayısıyla asıl millilik bu bilgi ve teknolojiyi yakalamaktır. Temenni ediyorum üniversitelerimizin bu aktif katılımı ile inşallah sanayimiz tam bir milli yapıya kavuşacaktır.”
“İrade ve kararlılık başarıyı getirir”
Marmaray başta olmak üzere, ülkemizde ulaştırma yatırımlarında ekibiyle birlikte başarılı hizmetlere imza atan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Altyapı Yatırımları Genel Müdürü Metin Tahan, ARUS Genel Kurulu’nda sektörün durumunu ve yerlileştirme konusundaki görüşlerini aktardı. “Biz yüzde 51 değil yüzde 100’e gitmek zorundayız.” diyen Tahan, Ankara metro araçlarının üretimi için planlanan fabrikanın 2014’ün ilk çeyreğinde ilk kaynağı atacağını belirtti.
“İrademizi ortaya koyduğumuzda yapılamayacak işler yapılabiliyor. Bu iradeyi büyüklerimizden ve sizlerden aldık.” sözleriyle sunumuna devam eden Tahan şunları söyledi: “İnanmadığımız takdirde ve inancımızı, irademizi ve kararlılığımızı ortaya koymadığımız takdirde hiçbir işi başarmamız mümkün değildir. Biz yüzde 51 yerli katkı şartını koymak zorundaydık. Yüzde 51 şartını koymadan önce; offset’ten bahsederken yaptığımız toplantılarda bunu yürekten istedik. Şu ana kadar 54 metro aracı çıkardık. Dizaynı yapacaksınız, projesini yapacaksınız, üretimi yapıp sıfırdan modern araçları Türkiye’ye getirip burada artık rayların üzerine koyacaksınız. Kararlı olmazsak, inancımızı ortaya koymazsak bu süre içinde bir teker dahi alamazdık.
Fabrika 2014’ün ilk çeyreğinde başlıyor
Metro araçlarının üretimiyle ilgili olarak temeli atılan fabrikada, 2014’ün ilk çeyreğinde hep birlikte ilk kaynağı atarak üretime başlayacağız. Bütün hazırlıklarımız o yönde. Ciddi anlamda da bu işin takipçisi olduğumuzu belirtmek istiyorum. Bunun için Ankara metrolarının alt yapı inşaat işlerini ve 32 km. metro hattını 2013’de bitireceğiz ve bitirmek üzereyiz. İnşaatı bitirdiğimiz zaman aracınız yoksa hiçbir anlam ifade etmiyor. Şimdi zamanlama olarak hatlar tamamlandığında yeni metro araçları da üzerinde çalışıyor olacak. Bunlar hep sizlerin sayesinde oluyor.
Siz olmazsanız biz hiç bir yerde olmayız; babayiğitler burada. Biz yüzde 51 değil yüzde 100’ü üretmek zorundayız. Buna inancımız tam; bunu birlikte başaracağız. Özel sektörün desteği şart. Metro araçlarıyla ilgili fabrikada 30 tane Çinli uzman ve 350 civarında yerli mühendisimiz, teknisyenimiz, işçimiz, ustamız çalışır durumda olacak, biz bunu garantiledik. Bir müddet sonra tamamen yerliye döneceğiz. Daha fazla harcayacağız ama yerliye dönmek zorundayız.”
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Alt Yapılar Genel Müdürü Metin Tahan, Genel Müdürlüğün 2023 projeksiyonunda 23 büyük proje olduğunu sözlerine ekledi.
Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü’nün 2014 yılı yatırım programında yer alan yeni projelerden bazıları
DEMİRYOLU
1. Karasu-Bartın Demiryolu İnşaatı
2. Çandarlı Limanı Demiryolu Bağlantısı İnşaatı
3. Zafer Havalimanı Demiryolu Bağlantısı Etüt Proje ve Mühendislik Hizmetleri
4. Çayırhan-İstanbul Demiryolu Etüt Proje İşleri
5. Antalya-Konya-Aksaray-Nevşehir-Kayseri Demiryolu Etüt Proje İşleri
6. Diyarbakır-Şanlıurfa Demiryolu Etüt Proje
İşleri
7. Kırıkkale-Çorum-Samsun-Fatsa Demiryolu Etüt Proje İşleri
8. Sivas (Çetinkaya)-Malatya Demiryolu Etüt Proje
9. Malatya-Elazığ Demiryolu Etüt Proje
10. Elazığ-Diyarbakır Demiryolu Etüt Proje
11. Üçyol-Şirinyer-Dokuz Eylül Raylı Sistem Bağlantısı Etüt-Proje ve Fizibilite Etüdü
KENTİÇİ ULAŞIM
1. Esenboğa Havalimanı Raylı Sistem Bağlantısı İnşaatı
2. Halkapınar-Otogar Metro Hattı İnşaatı
HAVAYOLU
1. Yozgat Havalimanı İnşaatı
2. Rize Havalimanı İnşaatı
3. Siirt Havalimanı İnşaatı
Haberin Kaynağı : SUBCONTURKEY YAN SANAYİ ve TEDARİKÇİ GAZETESİ
19.02.2014