Doçent Dr. Lütfi Apilioğulları
Sistemsel Düşünce
Systems Thinking, problem çözmeye ve dünyayı anlamaya yönelik bütüncül ve disiplinler arası bir yaklaşımdır. Bir sistem içindeki çeşitli bileşenlerin birbirine bağlılığını, karşılıklı bağımlılığını ve bunların ortak bir amaç veya hedefe ulaşmak için birlikte nasıl çalıştıklarını anlamaya odaklanır. Tek tek parçaları izole olarak analiz etmek yerine, bir sistemin, parçalarının toplamından daha fazlası olduğunu kabul ederek, bu parçalar arasındaki ilişkileri ve etkileşimlerin yönetimini vurgular.
Örneğin, bir şehirdeki ulaşım sistemini düşünün. Ulaşım sistemi: yollar, trafik ışıkları, toplu taşıma ve bireysel araçlar gibi çeşitli bileşenlerden oluşur. Her bileşen belirli bir amaca hizmet eder, ancak etkileşimleri tüm ulaşım sisteminin verimliliğini ve etkinliğini belirler. Ana yollarda trafik sıkışıklığı varsa, toplu taşıma programında gecikmelere neden olabilir ve şehirdeki genel trafik akışını etkileyebilir. Bu bileşenler arasındaki ilişkileri ve etkileşimleri anlamak, ulaşım sisteminin performansını iyileştirmek için çok önemlidir.
Başka bir örnek olarak bir bisikleti ele alalım. Bisiklet, sizi A noktasından B noktasına götürür. Ancak bunun için kadro, tekerlekler, pedallar, zincir, dişliler ve frenler gibi birbirine bağlı çeşitli bileşenlerin birbiriyle etkileşim içinde olması gerekir. Bu bileşenlerin her biri, bisikletin genel işleyişinde belirli bir rol oynar. Kadro yapısal destek verir, tekerlekler hareket sağlar, pedallar sürücünün gücünü tekerleklere aktarır ve frenler kontrollü durmaya izin verir. Hiçbiri tek başına sizi bir yerden bir yere götüremez. Bisikletin çalışmasını sağlayan ya da ona hareket fonksiyonu kabiliyeti veren birlikte çalışan tüm bileşenlerin kolektif etkisidir.
Systems Thinking konseptinde, bisikletin performansı bu bileşenler arasındaki etkileşime bağlıdır. Bu bileşenlerden herhangi birinin hasar görmesi veya arızalanması, bisikletin genel performansını ve güvenliğini etkileyebilir. Örneğin, gevşek bir zincir zayıf güç aktarımına neden olabilir ve sürücünün bisikleti verimli bir şekilde itme yeteneğini etkileyebilir. Benzer şekilde, aşınmış frenler bisikletin durma kabiliyetini tehlikeye atabilir ve güvenlik riski oluşturabilir. Bisikleti bir sistem olarak anlamak, her bir bileşenin bisikletin genel performansına nasıl katkıda bulunduğunu ve bir parçadaki değişiklik veya sorunların tüm sistemi nasıl etkileyebileceğini görmemizi sağlar. Bisikletin etkili ve güvenli bir şekilde çalışmasını sağlamak için her bir bileşenin işlevini en iyi şekilde gerçekleştirmesi gerekir.
Toyota Üretim Sistemi, Systems Thinking konusuna en güzel örneklerinden biridir. TPS yalnızca bir dizi araç veya teknik değil; tüm üretim sürecini ve organizasyon kültürünü içeren kapsamlı bir sistemdir.
Sistemsel düşüncede TPS, verimli üretim, yüksek kaliteli ürünler ve müşteri memnuniyeti elde etmek için uyum içinde çalışan birbirine bağlı bir süreçler, insanlar ve kaynaklar ağı olarak görülür. Tam Zamanında (JIT) üretim, Jidoka (otonomasyon) ve sürekli iyileştirme (Kaizen) gibi TPS'nin her bir bileşeni, sistemin genel işleyişinde hayati bir rol oynar. Örneğin JIT, akışın kesintisiz olduğu kusursuz üretimi vurgular. Akışta bir aksama olduğunda SM ve Kanban uygulamaları devreye girer. Esneklik ve zamanında teslimat sağlamak için Heijunka devreye girer. SMED ve TPM, Heijunka'nın etkin bir şekilde çalışmasını destekler. Kaizen, daha az kaynakla daha iyi sonuçlara ulaşmak ve her alanda standartlar belirlemek için bir katalizör görevi görür. TPS ilkeleri, üretim sisteminin her bir bileşenini optimize etmenin ve tüm bileşenlerin verimlilik ve yüksek kaliteli üretim genel hedefine ulaşmak için birlikte uyumlu bir şekilde çalışmasını sağlamanın önemini vurgular.
Systems Thinking, TPS'i bir bütün olarak ve çeşitli bileşenleri arasındaki bağlantıları anlamak için kullanılan kritik ve güçlü bir yaklaşımdır. Doğrusal düşünme yerine döngüsel düşünmeye dayanır. Yalın dönüşüme sistemsel düşünceyi uygularken, organizasyonu ve süreçlere ayrı bakmak yerine, hepsini dinamik ve birbirine bağlı bir sistem olarak görmek anlamına gelir. Sürecin bir kısmındaki değişikliklerin diğer kısımlarını ve sistemin genel performansını nasıl etkileyebileceğini anlamayı gerektirir.
Özetle, bir sistem, ortak bir amaç doğrultusunda birlikte çalışan birbirine bağlı bileşenlerin bir koleksiyonudur. Systems Thinking, sistemleri incelememize ve analiz etmemize izin vererek, karmaşıklıklarını daha derinden anlamamızı sağlar ve çeşitli alanlarda etkili problem çözmeyi kolaylaştırır. Systems Thinking, bir ulaşım sistemi, bir bisiklet veya TPS gibi karmaşık bir üretim sistemi olsun, bir sistem içindeki ilişkileri ve etkileşimleri anlamak için güçlü bir araçtır. İşletmeler, Systems Thinking’i benimseyerek, mükemmellik ve başarıya giden yolculuklarını sürdürerek, karmaşıklıklar ve zorluklar arasında netlik ve verimlilikle yol alabilirler.