Soğuk Hadde Paslanmaz Çelik Ürünlerine Konulan %8’lik Gümrük Vergisi Kalkmalıdır
Doğrudan kullanılamayan, ancak ferrokrom’a dönüştürüldükten sonra paslanmaz çeliğin ana alaşım elementi olan krom cevheri, ülkemizde mevcut olup, halen önemli bir miktarı başta Çin Halk Cumhuriyeti olmak üzere dış ülkelere ihraç edilmektedir.
Şayet mevcut ve yeni projelendirilmesini umduğumuz ferrokrom tesislerimiz ürettiğimiz krom madeninin tümünü ferrokrom olarak üretip ihraç edebilir kapasiteye ulaştırılabilirse, ülke ekonomimize yalnızca bu yolla en az 4 milyar Amerikan Doları karşılığı EK BİR KATKI sağlanabilecektir. Paslanmaz çeliğin geri dönüşümlü olması, üretimin %100 hurda paslanmaz çelikten yapılabileceğini düşündürse de, bu teoride mümkün olarak görünse de, uygulamada birçok kalite sorunlarını beraberinde getirecektir. Bu nedenle kaliteli ve tecrübeli üreticiler sıvı paslanmaz çelik üretiminde ortalama %35 civarında paslanmaz çelik hurdası kullanmakta, kalanı için demir cevheri ve gerekli alaşım elemanlarını eritmeye sokmaktadır. Bunlar sırasıyla demir hurdası, nikel, ferrokrom ile kalitelere göre diğer alaşım elemanları, örneğin Molibden, Titan, Neobium gibi. Kalitesine pek fazla güvenilmeyen üreticiler ise paslanmaz çelik hurda kullanım miktarını yüksek tutarak kaliteden ödün verme pahasına maliyetlerini düşürme çabası içindedirler.
Bugün dünya platformunda paslanmaz çeliğin takriben 120 kalitesi üretilmektedir. Ülkemizde şimdilik 20 ila 25 kalite kullanılmaktadır. Ülkemizde kullanılan temel kaliteler ise takriben 10 tanedir. Bunlardan ferritic, austenitic ve martensitic iç yapı kristalleri içerenler ile duplex kaliteler, başlıca çeşitleridir.
Ülkemizin 2050 yılında takriben 100 milyon nüfusa erişeceği düşünülürse, tüketimi asgari 8 kg / kişi / yıl hesabıyla 800.000 ton olacaktır. Bugün Dünya üretiminin %1‘ini tüketmekte olan bizler, 2050 yılında Dünya üretiminin yıllık artışını dikkate alarak yine Dünya üretiminin takriben %1 ila %1,2 kadarını tüketeceğiz. Ancak o zaman geldiğinde yerli ve tam entegre yatırımın 1 milyon ton kapasitede olması gerektiğini şimdiden görmeliyiz. Çünkü Dünya üretimi 2050’li yıllarda 60 ila 70 Milyon tonun üzerine çıkmış olacaktır. Çin Halk Cumhuriyeti yatırımlarını buna paralel olarak yönlendirmekte, gerekli hammadde temini için şimdiden tüm dünya yeraltı zenginlikleri ile ilgili projeler geliştirmektedir. Bugünden kesinlikle söyleyebileceğimiz şudur: İçinde bulunacağımız tehlikelerin başında 2050 yılında acaba paslanmaz çelik üretimi için gerekli olan hammadde stokları ile üretim için gerekli enerji kapasiteleri yeterli olacak mıdır? Hammadde fiyatlarının kimler tarafından spekülatif olarak belirleneceği ve finansmanlarının zorlaştırılacağı, mevcut tesislerin hayat damarlarının kesileceği, soru işaretleri olmalıdır. Çin devleti bugünden tüm Dünya sanayiinin kullanmakta olduğu hammadde stoklarını ve fiat politikalarını yönlendirmektedirler. Bu konuda ülkemizde reel politikaların olmasının gereğine inanıyorum. Bilimsel araştırmalar sonucu Ülkemiz gerçeklerinden hareket edersek, dünyada 4. konumda olduğumuz krom cevheri üretimimizi ‘’Ferro Krom’a’’ dönüştürerek ihraç etmemizin Ülkemize yapacağı katkıyı hesaplamakta yarar vardır. Krom madeninin bugün için ortalama ihraç fiyatları ton başına en az $ 250 en çok 300 dolar arasındadır. Krom cevheri maden olarak endüstride kullanılmaz. Ferrokrom’a dönüştürüldükten sonra alaşım elementi olarak paslanmaz çelik ürünlerin temel hammaddelerinden en önemlisidir. Ferrokrom’un satış fiyatı Dünya borsasında Euro para birimi üzerinden işlem görmekte olup, takriben ton başına güncel:
- Yüksek karbon içeren ferrokrom Euro 1.500 civarındadır.
- Düşük karbon içeren ferrokrom Euro 2.500 civarındadır.
1 ton ferrokrom elde etmek için –konsentrasyon değerine göre- takriben 1,66 ila 2.00 ton krom cevherine ihtiyaç vardır. 2013 yılında takriben 2.200.000 ton krom cevheri $ 250 / ton fiyatı ile ihraç edilmiş ve karşılığında takriben $ 550.000.000 Ülkemize girmiştir. Şayet bu miktarın tamamı yüksek karbonlu ferrokrom olarak üretilse ve ihraç edilse idi 2.200.000 ton krom cevherinden –Türk krom cevheri konsentrasyonu yüksek olduğundan -%42 ila %48 arası-1.300.000 ton ferrokrom elde edilecek ve karşılığında, üretimi daha basit olan yüksek karbonlu ferrokrom ihracatından tonu ğ 1.500 Euro üzerinden= Euro 1.950.000.000 x kur 1,37 = $ 2.670.000.000 dolar ihracaat geliri elde edilecekti. Diğer bir deyişle ülkemize $ 2.000.000.000 dolar artı döviz girmiş olacaktı. Bu hesabı bir de yüksek kaliteli olan düşük karbonlu ferrokrom için yaparsak, elde edeceğimiz katkı takriben 3.250.000.000 doları geçecektir. 1 yıllık artı kazanım ile her iki yılda bir paslanmaz çelik TAM entegre tesis kurabiliriz. Bu yıl Güney Kore’de Tam Entegre Paslanmaz Çelik Üreticisi olan POSCO-ki İzmit/Kocaeli’nde yarı entegre ‘’rerolling’’ tesisi kurmak üzere projesini uygulama safhasına getirmiştir. Güney Kore’deki tesislerinde üretmekte olduğu yarı mamul sıcak haddelenmiş paslanmaz çelikleri soğuk haddeleyerek dünya ülkelerine pazarlamak üzere Türkiye’nin de içinde bulunduğu ülkelerde projelerini uygulamaya sokmaktadır. Ferrokrom tesis yatırımlarının ne kadar süre içerisinde kendilerini amorte edeceğinin hesaplanmasını sizlere bırakıyorum. Ülkemizde projelendirilen yabancı paslanmaz çelik yatırımlarının, en azından ileride Türk yatırımcılarının tam entegre tesis projelerine soğuk bakmalarını sağlayacağı kesindir. Yarı entegre tesisler dışa bağımlı olup, yarı mamul üreticilerinin direktifleri ile soğuk haddecilere ayıracakları cüzi kar payına rıza göstermelerini sağlayacak, aslan payını herzaman olduğu gibi kendilerine ayıracaklarıdır. Ülkemizde yapılmakta ve yapılacak olan bu tip yatırımlar için gerçekleri görmemiz gerekir.
Veya en azından ileride Yerli yatırımcıların projelendireceği ciddi tam entegre tesisler için şimdiden üretim KNOW-HOW’ı verebilecek kapasitede tecrübeli yabancı firmalarla dirsek temasına geçmek, ülkemizde konuyu çok iyi bilen uzman kişilerin katılımı ile ülke menfaatlerini düşünerek görüşmelere başlamak yararlı olacaktır. Know How verebilecek olan üreticilerin kesinlikle ülkemizdeki yatırıma ortak olmalarını ve ellerini taşın altına sokmalarını sağlamak, ürünlerin en az %60’nın ihracatını garanti ettirmek şartıyla yatırıma başlamaları doğru olacaktır. Yatırım için gerekli tesislerin proje ve uygulamaları, tesisin üretim safhasına kadar olan bölümü için tesis know-how’ı almak şarttır. Üretim know-how’ı ise sonuç bölümü olarak düşünülmelidir. Tesis know-how’ı veren ile üretim know-how’ı verenlerin koordinasyonu ile Türk yatırımcıların bu koordinasyonun içinde olmaları, birlikte sağlanmalıdır. Sonuç olarak böyle bir tecrübeli ve dürüst bir dış ortağı nasıl ve nerede bulabileceğimiz sorgulanmalıdır. Rekabet piyasası bu konuda kesinlikle bize yardımcı olacaktır. Aynı paralelde yaklaşım sağlayacak yabancı yatırımcıların öncelikle ferrokrom tesisi kurmamız için öneri ve proje getirmeleri ve yerli yatırımcıların kendilerine çekici tekliflerle gitmelerini Devletimiz desteklemelidir.
2013 yılı ikinci yarısında sözkonusu olan ve Avrupa Konseyi tarafından 2012 yılı sonunda onaylanan INOXUM (Thyssenkrupp/Almanya paslanmaz çelik birimlerinin) Outo Kumpu Finlandiya gurubu içine alınmasının nedenleri çok önemlidir. Avrupa bölgesinde yeni paslanmaz çelik yatırımları, özellikle de entegre tesislerin ne kadar büyük bir riziko taşıdığı çarpıcı gerçeğini unutmayalım. 1912 yılında paslanmaz çeliğin ilk icad edilmesinde önemli rol oynayan Thyssenkrupp‘un bile kendisini güçlendirmesi için birleşmeleri çözüm olarak gördüğü bir ortamda biz kendi ülkemizde yarı entegre yatırımlarına destek verme çabalarımızın yanlışlığını gözlemlemeliyiz.
Gözönünde tutmamız gereken önemli noktalar şunlardır:
1) Uzak doğu ülkeleri paslanmaz çelik üretiminde son 10 yıllık dönemde önemli gelişmeler kaydetmiş, Avrupalı üreticilerin extrem kararlar alarak değişim göstermelerine neden olmuş ve olmaktadırlar. Paslanmaz Çelik Entegre Tesislerinin tamamını Outo Kumpu Finlandiya’ya devretmiş olan THYSSEN KRUPP STAINLESS/Almanya, İtalya’daki TERNI – entegre tesislerini Outo Kumpu’dan geri almak üzere girişimde bulunmuştur. Ayrıca Outokumpu Finlandiya, ThyssenKrupp‘tan devraldığı Krefeld/Almanya’da bulunan sıvı paslanmaz çelik üretim tesislerini kapatmıştır.
2) Uzak doğu ülkeleri paslanmaz çelik sektöründe hammadde teminini kendi inhisarları altına alarak, diğer üreticileri zora sokma gayreti içindedirler.
3) Bu ülkelerin Dünya hammadde kaynaklarını satın almak veya en azından ortaklaşa işletmek için girişimlerini dikatle takip etmekle kendi düşüncelerimizi ve ülke gerçeklerini kontrol altına almamızda fayda vardır.
4) Uzak doğu ülkelerindeki nihai ürünler, dünya pazarlarının talebine uygun yüksek kalitelerde üretilmeye başlanmış olup, bu nedenle Avrupalıların içinde bulundukları maliyet dezavantajını gidermek için ciddi yapılanma çabaları içinde oldukları görülmektedir.
Gün bugündür dememeli, yansımasının YARINLARDA OLDUĞU DÜŞÜNÜLMELİDİR. Bugünü yaşayalım, yarınlar için düşünelim, planlayalım, uygulama zeminlerini hazırlayalım, uygulayalım...
Haberin Kaynağı : SUBCONTURKEY YAN SANAYİ ve TEDARİKÇİ GAZETESİ
18.02.2014