Son Gelişmeler Işığında Türk Demiryolu Sanayisi ve TÜDEMSAŞ
TÜDEMSAŞ Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Başkanı Yıldıray KOÇARSLAN:
Ülkemiz açısından demiryolculuk Osmanlı Devletinin son dönemlerinde başlamış, ekonomik, ticari ve askeri nedenlerden dolayı demiryollarına özel önem verilmiştir. Devletin o dönemde demiryollarını geliştirecek teknik, mali ve ekonomik bir yapıya sahip olmaması nedeniyle demiryollarının yapım ve işletmesi bir imtiyaz olarak yabancı şirketlere verilmiştir. Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşuyla birlikte demiryollarına verilen önem daha da artırılarak, ulaştırma, milli çıkarlar çerçevesinde çözülmesi gereken en önemli sorunlardan biri olarak ele alınmış ve ülke bir baştan diğer başa demiryolu ağları ile örülmeye çalışılmıştır. Bu dönemde potansiyel üretim merkezlerine ve doğal kaynaklara ulaşılması hedefiyle ülkenin iç bölgeleri ile limanlar arasında hatlar oluşturulmuştur.
Ülkemizde 1950 yıllara kadar uygulanan ulaşım politikalarında karayolları, demiryolunu bütünleyecek bir sistem olarak görülmüşken, bu dönemden sonra demiryolları adeta yok sayılmıştır. 1950’li yıllardan başlayarak karayoluna ağırlık verilmiş, uygulanan politikalar özellikle karayollarının geliştirilmesi, diğer ulaşım sistemlerinin onu desteklemesi yönünde olmuştur. Batı da ise karayolunun yanında demiryolu sektörü gelişen teknoloji ile birlikte büyüyerek gelişme kaydederken, ülkemizde yerinde saymıştır.
2003 yılından itibaren kurulan yeni hükümetlerle birlikte devletin ulaştırma politikalarında değişikliğe gidilerek, bu alt ulaşım sistemleri arasından daha dengeli bir yapı oluşturulması benimsenmiştir. Bunu sağlamak adına ilk olarak havayolu taşımacılığında özel sektörün önü açılmış ve oldukça olumlu sonuçlar elde edilmiştir.
Değişen ulaştırma politikaları çerçevesinde, 1950’li yıllardan bu yana durma noktasına gelen demiryolu yatırımlarına hız verilmiş, Yüksek Hızlı Tren Hatları, Marmaray, 3. Boğaz Köprüsü Projesi ve Kars-Tiflis-Bakü Demir İpekyolu projesi gibi büyük projeler oluşturularak, bunların hızla inşasına başlanmış ve bir kısmı işletmeye alınmıştır. Yapılan yeni alt yapı yatırımları, iyileştirmeler ve işletmecilik anlamında getirilen yeni düzenlemelerle birlikte demiryolu sektöründe yolcu ve yük taşımacılığı açısından bir hareketlenme olmuş ve demiryollarının diğer ulaştırma türleri içerisindeki payı artma eğilimine girmiştir. 1950’lı yıllardan bu yana ihmal edilen demiryolları, 2003 yılından sonra tekrar devlet politikası haline gelmiştir.
Ülkemizde son dönemde yaşanan gelişmelere bakacak olursak;
Demiryolu alt yapı yatırımları maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle pek çok ülkede devlet tarafından gerçekleştirilmiş ve özel işletmecilere sektöre giriş engelleri konularak, işletmecilik faaliyetleri yine devlet tarafından tekel olarak yerine getirilmiştir. Dolayısıyla rekabet ortamı oluşmamış ve demiryolları, verimli ve karlı işletme yapısına kavuşamamıştır. Demiryollarının yük ve yolcu taşımacılığında diğer taşıma sistemleri karşısında azalan pazar payı, devletleri yapısal değişim politikaları uygulamaya zorlamış ve son 30 yılda birçok ülkede hükümetler demiryolu sektöründe önemli yapısal değişikliklere gitmiştir.
Ülkemizde de demiryolu ulaştırmasının devlet kontrolünde, tekel niteliğinde olmasının sektöre yaptığı olumsuz etki dikkate alınarak, bu olumsuzluğu ortadan kaldırmak adına sektörün önünü açacak, demiryolu taşımacılığını geliştirip küresel demiryolu pastasından daha fazla pay almak düşüncesiyle bir takım kanuni düzenlemeler yapılmış ve yeniden yapılandırmalara gidilmiştir.
1 Mayıs 2011 yılında çıkarılan kanun hükmünde kararname ile demiryolu ulaştırması faaliyetlerinin; ticari, ekonomik, sosyal ihtiyaçlara ve teknik gelişmelere bağlı olarak ekonomik, seri, elverişli, güvenli, kaliteli, çevreye kötü etkisi en az ve kamu yararını gözetecek tarzda serbest, adil ve sürdürülebilir bir rekabet ortamında yapılmasını ve bu faaliyetlerin diğer ulaştırma türleriyle birlikte ve birbirlerini tamamlayıcı olarak hizmet vermesini sağlamak amacıyla Demiryolu Düzenleme Genel Müdürlüğü oluşturulmuştur. Bu kurum üzerinden kamunun denetleyici ve düzenleyici pozisyonu korunmuştur.
Sonrasında “Demiryollarının Serbestleştirilmesi Kanunu” hazırlanmış ve 1 Mayıs 2013’de Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yasa ile Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi (TCDD), demiryolu altyapı işletmecisi ve taşımacılık anonim şirketi şeklinde iki farklı şirket olarak yapılandırılmıştır. Yeni yapılandırmayla; ağır ve maliyeti yüksek olan altyapı yatırımlarının, ulusal demiryolu altyapı ağı üzerindeki demiryolu trafiğinin kontrolü gibi işlerin kamu tarafından yapılması sağlanırken, özel sektör şirketlerinin de demiryollarında tren işletmeciliği yapmasının önü açılarak sektörün serbestleştirilmesi sağlanmıştır.
Ülkemizde, son yıllarda ortaya konan büyük projeler ve yapılan çalışmalarda elde edilen başarılar bizleri daha büyük hedeflere doğru yönlendirmektedir. Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı olan 2023 vizyonunda yer alan TCDD’nin ortaya koyduğu bu büyük hedeflerden bazılarını sıralayacak olursak;
• Demiryolu çeken-çekilen araç filosunu geliştirmek,
• Çeken ve çekilen araçların üretim ve bakımlarında özel sektör payını artırmak,
• Demiryolu işletmeciliğinde özel sektör payını %50’ye çıkartmak,
• Taşımacılıkta demiryollarının payını yolcu taşımalarında % 10 ve yük taşımalarında %15’e çıkarmak şeklindedir.
Bu ve benzeri hedefler, bizlere büyük sorumluluklar yüklemektedir. Bunların gerçekleştirilmesi, ülkemiz demiryolu sanayisi gelişmesi ve küresel demiryolu pastasından daha fazla pay almamız açısından son derece önemlidir. Yapılan kanuni düzenlemeler ve yapısal değişikliklerin tamamlanmasıyla birlikte; sektörde sağlanacak genişleme sonucu, kamunun yanında irili ufaklı birçok özel firma da sektörün içine çekilerek, demiryolu sanayimizin hızla gelişerek büyümesi sağlanmış olacaktır.
Demiryolu sanayisinin ülkemizdeki en eski ve en köklü kuruluşlarından Türkiye Demiryolu Makineleri Sanayii A.Ş. (TÜDEMSAŞ) olarak bizler de bu hedefler çerçevesinde çalışmalar yapmakta, özel sektörün ihtiyaçlarını karşılamak, iç piyasaya daha fazla üretim yapabilmek ve alternatif pazarlar oluşturarak, yurt dışına da ihracat yapabilmek amacıyla farklı iş birliklerini araştırmaktayız.
Ülkemiz, uluslararası bir kuruluş olan OTIF’e (Demiryolu ile Uluslararası Taşıma için Hükümetler Arası Organizasyon) üyedir. OTIF tarafından yayınlanan COTIF’e (Uluslararası Demiryolu Taşımalarına İlişkin Sözleşme) taraf olmuş ve COTIF’in şartlarını uluslararası trafikte uygulama zorunluluğu doğmuştur. Ülkeler arası bu organizasyonun temel amacı; demiryolu ile yapılan yük ve yolcu taşımacılığının uygulanmasında kullanılan kurallarda birlikteliğin sağlanması ve geliştirilmesidir. OTIF dokümanı olan UTP’ler ile demiryolu sisteminin karşılıklı işletilebilirliğini sağlamak ve temel gereksinimleri karşılamak amaçlanmıştır. Bu teknik yaklaşım gereği tüm kamu ve özel sektör kuruluşlarından istenen “ECM Bakım Yönetim Sistemi” kapsamında “Bakım Temini Fonksiyonu Sertifikasyonu” çalışmasına Şirketimizde başlanmış olup, 2014 yılı içerisinde bu çalışmanın tamamlanması planlanmaktadır.
Yeni üretilen vagonların Avrupa Birliği ülkelerinde rahat çalışabilmesi ve Avrupa’ya ihracat yapabilmek için ihtiyaç duyulan “Karşılıklı İşletilebilirlik Teknik Şartları(TSI)” sertifikasyon çalışmalarına başlanmış olup Ağustos 2014 itibariyle tamamlamayı hedeflemekteyiz. Sgss tipi Konteynır Taşıma Vagonu için başlattığımız bu süreci değişik tipteki tüm vagonlar için de tamamlamayı planlıyoruz.
Demiryolu araçları ve alt bileşenlerinin üretiminde, imalatçının uluslararası pazardaki vizesi niteliğinde olan “TS EN 15085-2 Demiryolu Araçları ve Bileşenlerinin Kaynağı Standardı” belgesini boji üretimi için almış bulunmaktayız. Ancak bu belgeyi üretimini ve onarımını yaptığımız tüm ürünlerde yaygınlaştırmayı hedeflemekteyiz.
Ürettiğimiz yük vagonlarına ait alt bileşenlerin bir kısmını Şirketimizde üretirken, büyük bir kısmını da, demiryolu yan sanayisinin oluşturulması ve geliştirilmesi anlamında iç piyasadan temin ediyoruz. Bunu yaparken; uzun yıllara dayalı bilgi birikimimizi ve iş tecrübemizi özel sektördeki paydaşlarımıza aktarıyor, karşılıklı ilişkiler geliştirerek, süreklilik arz eden bir ekosistem oluşturmaya çalışıyoruz.
Bu sayede demiryolu sektörünün gelişimine katkı sağlarken, bu paydaşlar üzerinden bölgemize yeni yatırımları çekip, ortaya çıkan irili ufaklı yeni firmalarla birlikte bölgemizi yük vagonu üretiminde bir merkez haline getirmeyi hedefliyoruz.
Bölgemiz başta olmak üzere, ülke genelinde büyüyerek gelişecek olan demiryolu sanayisi ve yan sanayi içerisinde yer alan paydaşlarımızı zamanla çoğaltarak, çeken ve çekilen araçların üretimi ve bakım-onarımlarının yapılmasında özel sektör payını her geçen gün artırmayı hedefliyoruz.
Ülkemiz demiryolu ağında çalışan yük araçlarının standartlarının düşüklüğünü bilerek, ülkemizi de içine alan küresel gelişmeleri değerlendiriyor ve sektörde oluşacak yük vagonu açığına cevap verebilmek adına, sektörün değişen ve gelişen ihtiyaçları çerçevesinde yeni ve teknolojik vagonların üretilmesine öncelik veriyoruz.
Demiryolu sektörünün gelişmesi ve büyümesine katkı sağladığını düşündüğümüz tüm çalışmalarımızın ve belirlediğimiz stratejilerin temel hedefi, ülkemiz demiryolu sanayisinin geliştirilmesi ve zaman içerisinde küresel demiryolu sektörü içinde ana aktörlerden biri olarak dünya üzerinde etkinliğimizin artırılmasıdır. Bu sayede bölgemiz başta olmak üzere, ülkemiz insanına yeni istihdam alanların oluşturulması ve yeni iş imkânları sağlanması önceliğimizdir.
Haberin Kaynağı : RailwayTurkey Demiryolu Tedarikçileri Dergisi
11.03.2014