Technocast Küçük Elektrikli Ev Aletleri Üretiminden Sonra Medikal Sektörüne de Üretime Başlayacak
Çerkezköy OSB’de ziyaret ettiğimiz Technocast A.ş. ve Kare Metal A.ş. Genel Müdürü Necat Öney, iki firma ile Türkiye sanayisine hizmet verdiklerini söyledi. Ülkemize daha çok katma değer sağlamak adına üretilmeyen ürünlerin üretilmesi için sürekli Ar-Ge yaptıklarını ve bu bağlamda yeni ürünler üretmeye başladıklarını belirtti. Üretim kayıtsız şartsız desteklenmeli diyen Necat Öney hem firmaları, hem de sanayici olarak yaşadıkları sıkıntılar hak
Firmalarınız Technocast ve Kare Metal hakkında bilgi verir misiniz?
Necat Öney: Technocast elektrikli ev aletleri üretimi yapmaktadır. Ürünlerinin temel hammaddesi plastiktir. Technocast entegre bir tesistir. Sadece plastik parçayı üretmekle kalmıyor, gerektiğinde o parçayı kaplayabiliyor, üzerine yazısını yazabiliyor, montaj hatlarında bitmiş ürün haline getirebiliyoruz. Test merkezimiz var, Ar-Ge merkezinde yeni ürünler geliştiriyoruz. Ar-Ge yapan şirketlere ciddi destekler var, biz de bu desteklerden yararlanabildiğimiz kadar yararlanıyoruz. Bununla ilgili yetkin bir proje ekibine de sahibiz. Birçok destekler aldık. Ciromuzun%25’ini ihracattan gerçekleştiriyoruz. iki firmamızda toplamda 365 çalışanımız bulunuyor.
Nitelikli insan yetiştirmeye uğraşıyoruz. Ar-Ge ruhunu çalışanlarımıza aşılamaya çalışıyoruz. Ar-Ge’ye verdiğimiz önemi gösteren bir iş olarak Technocast bünyesinde bir medikal grubu kurduk. Medikal grubunda endoskopi cihazlarının aksesuarlarını üretiyoruz. Bu alana 2 yıl önce girdik. 2 adet hibe destekli TUBiTAK 1507 projesi gerçekleştirdik. şimdi bunu ticari hale çevirmeye çalışıyoruz. Ancak medikal ürünlerin ticari hale dönüşebilmesi, sertifikasyon, biyo uyumluluk deneyleri ve insanlar üzerindeki uygulamaları hassasiyeti nedeniyle uzun zaman alıyor. Biz şimdi bu safhadayız. Bu ürünlerin yapılabilmesi için bir temiz oda kurduk, ürünleri de ürettik, testleri de yapıldı. Medikal ürünlerin üretim ve satışı için gerekli ISO 13485 ve CE kalite sistem belgelerini de alma aşamasındayız. Bu ürünler şu ana kadar Türkiye’de üretilen ilk ürünler oldu, benzer ürünler halen ithal ediliyor.
Türkiye’nin sağlıkla ilgili ekipman üretiminin maalesef %8 olduğunu, %8’inde yarısının kendi markasıyla yurtdışında ürettirdiğini gördük. Yani aslında sadece %4’ü ülkemizde üretilebiliyor. TUBiTAK bu konuda sınırsız destek veriyor ama müracaat yok. Bu konu da Türkiye’nin önü açık ve yatırım yapılması gereken bir konu. Technocast’ın en son yaptığı inovasyon işi budur ve en yüksek katma değerli işlerimizden bir tanesi olacaktır. Bu bakımdan bu yatırımı ciddi boyutta geliştirmeyi ve genişletmeyi hedefliyoruz.
Kare Metal 2015 Yılında 100 Bin Adet Jant Üretti
Kare Metal ise; tek tip hammadde kullanıp tek tip ürün yapan bir firmadır. Kullandığı hammadde alüminyum alaşımıdır ve hafif alaşımlı oto jantı üreten bir firmadır. Kare Metal OEM’lere değil aftermarket pazarına çalışmaktadır ve ağırlığımız ihracattır. Üretimimizin %70’ini ihraç edip %30’unu iç pazara vermekteyiz. Bu sene 100 bin adet jant ürettik ve 70 bine yakın jantı yıl bittiğinde ihraç etmiş olacağız. Temel pazarımız Avrupa ülkeleridir.
Kare Metal 2016 yılında Kapasitesini %80 Artıracak
Kare Metal’in üretim konusu metal ergitme olduğu için ve Avrupa’da ağır sanayide artık bir iki firma haricinde bunu yapan olmadığı için pazarımızın büyük çoğunluğu Avrupa’dır. Avrupa Çin ürünlerine %20 üzerinde telafi edici vergi koydu, bu bakımdan bizim için Avrupa’da çok büyük bir pazar açıldı. Ciddi boyutta müşteri elde ettik ve potansiyeli var. Bu bakımdan önümüzdeki sene kapasitemizi %80 artırıyoruz, yeni yatırımlar yapıyoruz, yeni döküm ve işleme makinaları alıyoruz. şu an geldiğimiz noktada 22” üzerinde çok özel jant üretimi yapabilmekteyiz. Özellikle ingiltere, Almanya pazarı gibi yüksek kalite beklentisi olan müşteri kesimine özel tasarım ürünler üretmekteyiz. Technocast firması Kare Metal’in %100’üne sahiptir.
Sanayicinin Temel Görevi Üretim Olmalı, Üretim de Desteklenmeli
SUBCONTURKEY PAGDER Aslan ihtisas Organize Sanayi Bölgesinde bir arsa almıştınız. O yatırımınız hakkında bilgi verir misiniz? Sanayici olarak yaşadığınız, sektörde yaşanan sıkıntılar hakkında da görüşlerinizi öğrenmek isteriz?
Necat Öney: Ben o araziyi aldığımda arsa ham bir araziydi ve organize sanayi olması için müsaadelere başvuruluyordu ve bunu da bizim derneğimiz PAGDER organize ediyordu. Yapılan çalışmalar sonucunda PAGDER Aslan ihtisas Organize Sanayi Bölgesi oldu. Yakın zamanda bu bölgeye de bir yatırım yaparak üretim kapasitemizi artırmayı planlıyoruz. Benim ruhumda sanayicilik olmasa, arsayı satıp çıkayım o parayla başka yerlerden arsa alayım onları da 2 sene sonra satar para kazanırım diye yönlendirebilir beni. Ben üretim yapmak istediğim için asla böyle bir teklifi değerlendirmem. Ama benim gibi insanların sayısı azaldı, bizler eski jenerasyonuz, yeni jenerasyon böyle düşünmüyor.
Bir Ülkenin Ekonomisinin %80’i Üretimden Olmalı
Türkiye’de ekonominin iki tane boyutu var; bir üretim ekonomisi, iki üretim dışı ekonomi. Üretim ekonomisi benim gibi üretim yapan, karşımdaki fabrika gibi üretim yapan ekonomi. Diğeri ise bunun dışında kalan bütün ekonomi. Bizim gerçek anlamda vida sıkan, cıvata yapan, sacı büken, plastiği üreten, metali kaynatan vb. yapan katma değerli üretime ihtiyacımız var, yani AR-GE’siz üretim olmamalı, yoksa düşük orta gelir tuzağından kurtulamayız Bir ülkede bu tür üretimin oranı %80 olmalı, geriye kalan üretim dışı ekonomi %20’yi teşkil etmeli. Üretimde örnek olarak Almanya’yı almalıyız, Almanya’da ekonomin ağırlığı %80 üretime dayılıdır. Dünyanın üretimini yapıyorlar. Yine Almanya’dan örnek vermek gerekirse bu sene 100 bin Euro’ya satılan bir dairenin bir sonraki sene 500 bin Euro’ya satıldığını göremezsiniz. 20 sene geçecek ki aradan 100 bin Euro, 102 bin Euro olur. Bizde inşaat sektöründe iş çığırından çıkmış vaziyette.
Technocast A.Ş. ve Kare Metal A.Ş.
Genel Müdürü Necat Öney:Devlet, Üretim Yapacak Sanayiciye Arsa ve Bina inşaatı ile ilgili Daha Fazla Destek Sağlamalı
Sanayicinin eğer üretim yapmak gibi bir fikri varsa artık büyük şehirlerin içerisinde üretim yapması mümkün olmadığı için organize sanayi bölgelerine gidiyor, birikiminin %90’ını arsaya yatırıyor. Geriye kalan %10 ile fabrikanın temelini atıyor, gidip bankaya kredi alıp inşaatı tamamlıyor, sonuçta üretimi artırmak için makine alacak parası kalmıyor. Bütün parayı toprağa gömmüş oluyor. Ondan sonra makineyi almak için bir sürü borçlanıyor, (ben kendimi anlatıyorum şu anda) leasingler, faktoringler vs. sonra sanayiciliğinin ilk 10 senesinde sürekli borç ödeyerek ilerliyor. Atılım yapamıyor, Ar-Ge çalışmalarına yeterince bütçe ayıramıyor. Bu da böyle olmamalı. Ben sanayiciysem elimi taşın altına koydum demektir. Çünkü vergi vereceğim, istihdam yaratıp işsizliğin önlenmesine katkıda bulunacağım, ihracat yapıp cari açığın kapanmasında yardımda bulunacağım, o zaman benim yardıma ihtiyacım var. Devlet bana araziyi bedava versin, paramı ben oraya harcamayayım, ben paramı otomasyona harcayayım, gelişmiş makine teçhizat almaya harcayayım. işte oraya gelinceye kadar para kalmıyor ve alamıyorsunuz. şu anda ülkemizde sanayicinin film şeridi gibi yaşadıkları bunlar, bütün hepimizinki araya kopya kağıdı koyulmuş gibi benzerdir. Yatırım yapmak isteyen sanayiciye Romanya’da ve Baltık ülkelerinde arsayı bedavaya veriyor devlet. Demek istediğim üretimin kayıtsız şartsız desteklenmesi gerekiyor. Türkiye’yi belli bir noktaya getirebilmemiz için üretimimizi artırmamız gerekiyor. Ekonomi nasıl bir üst basamağa çıkar; yerli otomobilini yaptığında, yerli uçağını yaptığında, şu an ülkenin üretemediği bir takım yeni ürünleri üreterek çıkar. Ama kalkınmanın merkezinde hep üretim var, hep üretim.
Sanayici olarak çok sıkıntısını çektiğimiz olaylardan bir tanesi de temel hammaddelerin hepsini ithal ediyoruz. Her ne kadar ihracatımız ithalattan fazla ise de ben paramı temel hammadde diye belirttiğim bir takım malzemelere veriyorum. Adına mühendislik plastikleri dediğimiz plastik türlerinin tamamını ithal ediyoruz. Ülkemizdeki yerli üretici firma sadece polietilen ve polipropilen üretiyor. Polietilen halk arasında naylon dediğimiz teknolojik olarak en kolay üretilmesi mümkün olan malzemelerden birisi. Onun üzerinde polipropilen de ucuz bir plastik türüdür. Daha yukarılara çıktığımızda ise sert sıcaklığa dayanaklı, metal yerine kullanılan plastiklerin tümünü ülkemiz ithal ediyor. Ülkemizin şuan yerli üretici firma gibi en az 5 yerli üretici firmaya daha ihtiyacı var. Ama günümüzün teknoloji ile kurulmuş ve şu anki üretimden daha üst seviyedeki plastikleri üretebilecek yerli firmalara ihtiyacımız var. Bugün tahmin ediyorum ki 4-5 milyar doları plastik hammadde ithalatına veriyoruz. Cari açığımızın senede 40-50 milyar dolar olduğunu düşünürseniz bu %10’u demektir.
Bizim diğer şirketimiz olan Kare Metal’in ithal ettiği ürün de alüminyumdur. Alüminyumda Türkiye’nin 1 milyon tonun üzerinde yıllık kullanımı var. Seydişehir alüminyum tesisinin yıllık 30-40 bin tonluk yani bizim ihtiyacımızın %4ünü üretebilecek kapasitesi var. Kalan %96’sını Türkiye ithal ediyor. Türkiye’de neden bir alüminyum üretim tesisi yok bunu da anlamak mümkün değil. Alüminyumu, mühendislik plastiklerini, paslanmaz çeliği ithal ediyoruz. Paslanmaz çeliği ülkemizde üretmeliyiz, bu benim kafamda var, ama benim Ereğli kadar yatırım yapacak gücüm yok. Bu konuda devletin destek verdiği 4-5 holdingin bir araya gelip bu yatırımı yapması gerekiyor. Türkiye’nin ciddi boyutta paslanmaz çelik ihtiyacı var, kendi ihtiyacı dışında başta iran olmak üzere bütün Orta Doğu’da pazar var ve ihraç etme şansı var. Dördüncü bir ürün olarak yüksek alaşımlı kalıp yapımında kullanılan çelikleri de üretmiyoruz. Biz hala sıcak iş çeliği dediğimiz çeliği yurt dışından ithal edip jant kalıbını öyle yapıyoruz. Bu 4 tane saydığım ürün grubunda (bu artırılabilir) Türkiye’nin ihtiyacı karşılanır hale getirebilirsek bana göre cari açığın üçte biri kapanır. Türkiye’nin cari açığının üçte biri bu dört kalem ile kapanabileceğine inanıyorum. Eminim ki sanayinin içerisinde olan kişilerin fikirleri alındığında benim gibi öneride bulunacak yüzlerce insan vardır. Bunlarında önerileri alt alta yazıldığında cari açığın nereden kaynaklandığı çıkar ortaya. Bugünden başlanarak, hala 2023’e 8 yılımız var ve adım adım bunları yaparak o tarihte bu ülkenin ithalatından fazla ihracat yapan bir ülke olmasını sağlayabiliriz.
Sanayici olarak bir başka sıkıntısını yaşadığımız çok önemli konu; herkesin söylediği yetişmiş- yetişmemiş eleman konusudur. Türkiye’de eleman problemi çok büyük. içinde biraz heyecan olan arkadaşlarımızı yetiştirmek ve kazanmak için kendilerinden daha çok çaba sarf ediyoruz. Kesinlikle yeni jenerasyonda soru işareti var. Nitelikli eleman konusunda gerekli çalışmalar bir an önce yapılmalı. Yoksa yakın gelecekte üretimde çalışacak insan gücü bulmakta çok zorlanacağız.
Haberin Kaynağı : SUBCONTURKEY YAN SANAYİ ve TEDARİKÇİ GAZETESİ
11.12.2015