Türkiye, Beyaz Eşya Üretiminde Avrupa Liderliğini Sürdürüyor
BEYSAD yönetimi ile her sene yaptığımız BEYSAD’ın çalışmaları, beyaz eşya yan sanayisinin ve sektörün genel değerlendirmesinin konuşulduğu toplantıyı, 10 Kasım Salı günü dernek merkezinde yapılan yönetim kurulu toplantısının devamında gerçekleştirdik. SUBCONTURKEY’i yönetim kurulu toplantısına davetlerinden ve verdikleri bilgilerden dolayı BEYSAD yönetimine teşekkür ederiz. 2015 yılının beyaz eşya ana ve yan sanayisi için nasıl geçtiğini k
Beyaz Eşya Sektörü Üretim Adetlerinde %6-7 Büyüme Sağladı
2015 yılı çalışmalarınızla ilgili değerlendirme yapar mısınız?
Bahadır Balkır: 2015 yılı Türkiye’de inişli çıkışlı bir sene oldu. Özellikle politik belirsizlikten ve üst üste seçim yaşamamızdan dolayı böyle bir durum gerçekleşti. Biz mümkün olduğunca olaya pozitif tarafından bakıyoruz. 2015 yılında döviz çok yükseldi. Dövizin çok yükselmesi beyaz eşya sektöründe ihracatta imkanlar yarattı. Döviz kurundaki değişimden dolayı satışlarda bir miktar artış yaşandı. Geçen seneye göre 2015 yılını üretim adedi olarak %6-7 gibi bir büyüme ile kapatacağız. Hem bizim milli markalarımız (Arçelik-Vestel) üretimi artırdı, hem de yabancı markalarda (Bosch/Siemens-Indesit/Whirpool) ciddi yatırımlar oldu. Yan sanayimiz de buna paralel olarak 2015’de üretim adedinde artış sağladı. Diğer taraftan Avrupa’daki beyaz eşya üretimindeki eski hacimlerin belli oranda Türkiye ve Polonya’ya kayıyor olmasının da etkisi var. Tabi bunun üretim adetlerini artırmak gibi pozitif etkisi olsa da yan sanayideki global oyuncular da ana sanayilerle hareket etmek zorunda kalıyorlar. Onlar da yatırım için buraya geliyorlar. Rekabet edebilmek için bizlerin de global tedarikçiler olmamız gerekiyor. Bu anlamda Türkiye’den ciddi anlamda global tedarikçi çıkması gerekiyor. Sektör olarak önümüze çıkan fırsatları ve tehditleri iyi değerlendirmeliyiz.
Özetle; önümüzdeki 5 sene Türkiye’nin beyaz eşya üssü olarak devam etme potansiyeli devam ediyor. Ancak bu arada hem işçilik maliyetleri hem de döviz hareketlerindeki gelişmeler, Türkiye’nin önümüzdeki beş sene ve beş sene sonrasındaki rekabet kabiliyetini, Romanya-Polonya gibi ülkelerle karşılaştırıldığında negatif etkileyebilir. Ben şahsen şöyle düşünüyorum; Türkiye’de yeni bir hükümetin olması ve önümüzdeki 4 sene boyunca herhangi bir seçimin olmaması nedeniyle, sanayiye yönelik bir takım pozitif adımların atılacağı düşüncesine sahibim. Dolaysıyla işçilik maliyetlerindeki artışın sanayiye negatif etkilerini değerlendirip ona karşı panzehir olacak bir takım önlemlerin alınması gerektiğini ve alınacağını düşünüyorum.
Burak Özaydemir: Sürdürülebilir Bir Rekabet Gücü Oluşturmalıyız
Burak Özaydemir: İhracatçı bir sektör olarak döviz kurundaki değişimler sektörü net olarak etkileyebiliyor. Rekabet gücünün kalıcı olması önemli. Sürdürülebilir bir rekabet gücü için 2015 yılında strateji belgemize uygun olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. 3 komitemiz var ve bu üç komitemiz düzenli olarak toplanarak faaliyetlerini planlıyor. Strateji belgemizi Sanayi Bakanlığı’nın strateji belgesiyle entegre çalıştırıyoruz. Mart ayında Sanayi Bakanlığı’nın strateji belgesine görüşlerimizi sunma imkanımız oldu. Sonrasında da Eylül ayında Strateji Belgemizde geldiğimiz noktayı da paydaşlarımızla paylaştık. Bu başlıklar altında Ar-Ge’ye verdiğimiz önemden dolayı, üyelerimizin Ar-Ge anlamında daha çok destek alabilmeleri için bu konuda danışmanlık hizmeti veren bir firmayla paydaşlık yaparak daha çok üyemizin Ar-Ge desteklerine ulaşmasını sağladık.
Üniversitelerle ilişkilerimizi derinleştirmeye çalışıyoruz. Çeşitli üniversitelerle protokolümüz var. Bu protokolümüzü derinleştirmek adına Mayıs ayında Özyeğin Üniversitesi’nde bir etkinlik düzenledik. Üyelerimizin üniversitenin laboratuvarlarını gezme şansı oldu ve akademisyenlerle tanışma fırsatı buldular. Kasım ayının başında ise üyemiz olan Şişecam’ın Çayırova’daki Bilim ve Teknoloji Merkezi’ni üyelerimizle birlikte gezdik.
Ayrıca 2015 yılında; Nisan ayında Romanya’ya, Haziran ayında ise Polonya’ya geziler düzenledik. Oradaki kurulu işletmeleri gezme ve aynı zamanda oradaki yatırım olanakları anlamında da ilgili dernek ve firmalarla temas etme şansımız oldu.
Hamdi Erem: Hammaddemizin bir kısmını dolarla Uzak Doğu’dan ithal ediyoruz. Doların yükselip de Euro’nun daha az yükselmesi bir makas daralmasına neden oldu. Buna rağmen sektörümüzde 2015 yılında büyüme yaşandı.
Erdoğan Kalay: 2015 yılı, döviz kurundaki değişiklikten dolayı oldukça olumlu geçti. 2016 yılında asgari ücret artışı ve kurdaki geri dönüşler ile birlikte bu şekilde devam etmesini sağlamayabilir. Türkiye’nin avantajı önümüzdeki dönemde yavaş yavaş kalkacak gibi görünüyor. Tabi bunu önümüzdeki bir kaç ay içerisinde daha iyi görebileceğiz.
Hasan Danişment: Asgari ücretin artışı işçilik maliyetlerimizi nasıl etkileyecek onu da değerlendirmek gerekiyor. Maliyetlerimize %20 oranında sirayet edecek. Bu durumda ise Romanya ve Polonya gibi ülkeler daha cazip duruma gelecek. Asgari ücretin aşırı artması; istihdam açısından sektörümüze nasıl yansıyacak, Türkiye’nin rekabet gücünü ne kadar güçlü tutar bunları da değerlendirmek gerekiyor. Artık akıllı fabrikalar kuruluyor. İşçilikten ziyade fabrika maliyetleri de düşüyor. Bu ikisini bir arada düşünürsek Türkiye’nin rekabet gücü düşecektir.
Berlin Tüketici Elektroniği ve Beyaz Eşya Fuarı IFA 2015 nasıl geçti? Amacınıza ulaştınız mı? 2016 yılında tekrar katılmayı düşünüyor musunuz?
Erdoğan Kalay: IFA ile ilgili bir önceki sene heyet olarak gidip bir ön değerlendirme yaptıktan sonra katılım için karar vermiştik. Şahsım olarak bu işin çok doğru olduğunu düşünüyorum. Konusuyla ilgili dünyanın en önemli fuarlarından biri ve bizim de orada bulunmamız gerekiyor. Türkiye beyaz eşya sektöründe Avrupa’nın üssü olmaya devam etmek istiyorsa orada bulunmak gerekiyor. Klasik bir fuardan farklı bir durum, prestij olarak ve zihinlerde kalabilmek anlamında orada bulunmak gerekiyordu ve bunu da başardığımızı görüyoruz. Orada olmakla doğru bir iş yaptığımızı düşünüyorum. Bundan sonraki senelerde beyaz eşyada bir numara olarak kalmak istiyorsak ve IFA devam edecekse biz de bunun içerisinde bulunmalıyız.
Bahadır Balkır: BEYSAD olarak ana hedeflerimizden bir tanesi de sektör içerisindeki diyaloğu geliştirmek. Üyelerimizin kendi arasındaki diyaloğu, üyelerimizin ana sanayiyle olan diyaloğunu geliştirmeye çalışıyoruz. Sektör içerisindeki bu diyalog ne kadar gelişirse bizim de o kadar başarılı olacağımıza inanıyoruz ve projelerimizi bu yönde geliştiriyoruz. IFA fuarına son birkaç senedir TET (Elektrik-Elektronik ve Hizmet İhracatçıları Birliği) program düzenliyor. Geçen sene biz de TET ile birlikte katılım sağladık. TET Başkanı Fatih Kemal Ebiçlioğlu, gerçekten çok ciddi destek veriyor. Bizim de eski yönetim kurulu üyelerimizden Atilla Eren ve Besim Oktayer şu anda TET’de yönetimdeler. Çok yakın bir ilişkiyle güzel bir organizasyon gerçekleştirdik. Bu sene fuara katılan üyelerimiz şöyle bir imkana da sahip oldular. Ana sanayilerin en üst düzey yöneticilerinden ziyaretler oldu. Rahmi Koç Bey ve Ahmet Nazif Zorlu Bey de fuara geldiler ve standları ziyaret ettiler. Tek tek üyelerimizle görüştüler. Bu güzel bir etkileşim oldu. Bu da fuarın önemli bir nokta olduğunun göstergesi oldu. Tahmin ediyorum ki önümüzdeki sene katılım daha da yüksek olacaktır. Fuarlar aslında kaynaşma ve bir araya gelme vesilesi de oluyor. Bu bakımdan bu seneki fuarın çok başarılı geçtiğini düşünüyorum.
Hamdi Erem: Fuar bence de çok olumlu geçti. Bir örnek vermek gerekirse; Bir İngiliz müşterimiz bizi ziyarete geldi ama orada bulunan 18 firma ile tek tek görüşme imkanı buldu. Başka yaşadığımız örneklerden bir tanesi de; bir başka firmaya gelen müşteriye ortak bir set oluşturma imkanı bulduk. Birkaç firma bir arada o müşteriye set halinde hemen fuarda ürün verme becerisine sahip olduk. Fuarda böyle bir sinerji doğuyor. Yer konusunda biraz sıkıntımız oldu fakat bazı fikirler de ortaya çıkmış oluyor. Gittikçe tecrübe kazanıyoruz. Önümüzdeki süreçte daha da olumlu sonuçlarla bitireceğimiz fuarlar olacaktır. Yine önümüzdeki süreçte Las Vegas’ta düzenlenen yine aynı konseptteki fuara katılmak için yakın zamanda ön heyet düzenleyeceğiz. Bu tip birliktelikler önümüzü ve ufkumuzu açıyor ve farklı yönlere doğru genişleme imkanı doğuruyor.
Strateji Belgesi İçin Revizyon Çalışmalarımız Devam Ediyor
BEYSAD olarak TET Proje Baharında beyaz eşya vurgusu yapan bir etkinlik düzenlediniz. TET ile başka projeleriniz var mı?
Burak Özaydemir: TET ile beraber 2016 yılında yeni Ur-Ge – (Uluslararası Rekabetçiliği Geliştirme) Projesini yapacağız. 3 sene süren bu projede üyelerimizin yönetim kabiliyetlerini artırma, rekabet üstünlükleri sağlama ve ihracatlarını artırma gibi konular amaçlanmaktadır.
Bu yıl yapacağımız Arama konferansında da TET ile birlikte çalışarak sektörümüzün ihracat başarısının sürdürülebilirliği adına yapılacak faaliyetlerin planlamasını sağlayacağız. Ayrıca TET’in rutin olarak da yurtdışı heyet ve eğitim programlarına dernek üyelerimiz ile birlikte katılım gösteriyor ve faydalanıyoruz.
Strateji Belgesi revizyon çalışmalarınız ve Aralık ayında Bolu’da yapacağınız arama konferansı hakkında bilgi verir misiniz?
Bahadır Balkır: Türkiye’de birçok strateji belgesi çalışmaları oluyor, fakat bu strateji belgeleri uzun ömürlü olmuyor, bir seferlik yapılıyor, rafa kaldırılıyor ve unutuluyor. Bizim öncelikli hedefimiz strateji belgemizi yaşayan bir belge halinde devam ettirmek. Birinci revizyonu tamamlamıştık ve şu an ikinci revizyonun çalışmaları yapılıyor. Sonrasında da komite çalışmalarını VE arama konferanslarını devam ettirmeyi ve böylece de revizyonları sürdürmeyi amaçlıyoruz. Bu belgede iki tane amaç var. Bir tanesi sektörün nereye gittiği ve sektörün geleceği ile ilgili üyelerimize bir yol haritası çizebilmektir. Sektör nereye gidiyor, nerede yatırım yapılmalı, fırsatlar-tehditler nelerdir, nasıl önlem alınmalı gibi soruların cevaplarını üyelerimizle paylaşmaktır. İkinci amacı da hep tekrarladığımız sektörel diyalog. Yaklaşık 3-4 ayda bir, yapılan çalışmalarla ilgili bilgilendirme yapıyoruz ve bu bilgilendirme toplantıları ana sanayinin, yan sanayinin ve zaman zaman kamudan ilgili kişilerin katılımıyla gerçekleşiyor. Ve bu gelenek haline geldi. Sadece bizim strateji belgemiz ile ilgili çalışmaları değil, sektörel genel gelişmeleri aramızda paylaştığımız, ana sanayinin - yan sanayinin bir araya geldiği geleneksel bir toplantı, sonrasında bir yemek şeklinde düzenleniyor. Bu iki ana hedef çerçevesinde şu ana kadar bu çalışmanın çok ciddi bir başarı elde ettiğini gönül rahatlığı ile söyleyebilirim. Ana sanayi de bu konuda ciddi bir destek veriyor ve onlarda bunun doğru bir yaklaşım olduğuna inanıyor. Çalışma şimdiye kadar başarılı oldu ve bundan sonra da böyle devam edeceğini düşünüyorum.
Mümkün olduğu kadar beyaz eşya sektörünü yakından takip ediyoruz ve üyelerimizi bu gelişmelerden haberdar etmek yine arama konferansının amaçlarından bir tanesi. Sektörün bizim beklentilerimiz dışında gelişmesi ve bizim üretimimizin de bu gelişmelere ayak uyduramaması olası bir tehdit. Dolaysıyla sektörün nereye gittiğini yakından takip etmemiz ve bunu üyelerimizle paylaşmamız gerekiyor. Aralık ayında Bolu’da yapacağımız arama konferansında bu konuların hepsini masaya yatırıp, konuşacağız.
Burak Özaydemir: Arama konferansını bu zamana kadar yapılan başarılı çalışmaların devamı şeklinde yapmak istiyoruz. Konferansta geçen sene olduğu gibi Kerim Han Milar Bey moderatörlük yapacak. Ana sanayi ve üyelerimiz dışında sektörümüze etki edebilecek diğer sektörlerden temsilciler almaya çalışıyoruz. Akademik olarak da Özyeğin Üniversitesi Ekonomi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ümit Özlale Bey ile de bir çalışmamız olacak. Sonuçta amacımız bundan sonra komitelerimizin ve derneğimizin faaliyetlerine yön verecek ana aktiviteleri daha iyi tanıyabilmek, güncelleyebilmek ve bugüne kadarki başarılı devam eden momentumu da sürdürmek.
Hasan Danişment: Bu konuştuğumuz konuları arama konferansında ele alarak, 5 sene daha sürer dediğimiz üretim üssü olma hedefimizi, 10 yıllara nasıl çıkarırız, bunu neler yapılarak sürdürebiliriz gibi konuları konuşacağız. İşçilik maliyetlerimiz ne kadar artacak bunları konuşacağız. Asgari ücret artacaksa eğer asgari ücretteki vergilerin dengelenmesi gerekiyor. Biz de işçi ücretlerinin artmasını istiyoruz ama bunun maliyetlere yansıması olacak ve bu konuda neler yapılabilir? Bizlerdeki yan sanayide şu an en otomasyonla çalışan bir fabrikada işçilik %15’in altında değil. Bizler özel malzemeler üretiyoruz. El emeği yoğun bir sektördeyiz. Bu bakımdan işçilik maliyetleri bizler için çok önemli. Maaşların yükseltilmesi tabi ki önemli biz de bunu istiyoruz ama bunun dengelenmesi gerekiyor. Arama konferansında bu konuya da vurgu yapıp bürokrasinin bu konuyu konuşmasını sağlamamız gerekiyor.
Bu noktada asgari ücretin artmasıyla ilgili eklemek istedikleriniz var mı?
Hamdi Erem: Teknoloji gelişmeden ani gelen bir yükselme oldu. Tabi bu politika tercihleri. Bütün dünya ülkelerinde süreç böyle işliyor. Geçen sene Amerika’da açıklanan işsizlik verileri bir anda Amerikan merkez bankasının faizleri artırması neticesiyle aşağı yukarı belli oldu. İstihdam hepsinden daha önemli. Her şeyin başında insanlarımıza iş bulabilmemiz lazım. Tabi bu arada teknolojiyi de yükseltmemiz gerekiyor. İşçilik bizim maliyetlerimizde tahmini %25-30 civarındadır. Mekanik işlerin de bu oranda olduğunu sanıyorum. Asgari ücretteki artış olursa, 2016 yılı için yaptığımız planlamaların hepsini değiştirmiş olacak.
Burak Özaydemir: Ülkemiz gelişirken Ar-Ge kabiliyetlerimizin artırıp katma değerli ürünler yapabiliyor olmamız gerekiyor. Bunu yapabilirsek ücret tartışmalarından da ancak orta vadede sıyrılmış olacağız. Dernek olarak bu konuda biz de çalışmalar yapıyoruz. Ufkumuzu açması açısından Güney Kore ziyaretimizi planladık. Endüstri 4.0 denilen sanayinin gelişimi-değişimi öne çıkıyor. Bu anlamda da üyelerimizi bilgilendirmeye çalışıyoruz.
Türkiye beyaz eşya sektöründe üretim rakamlarında liderliğini sürdürüyor mu?
Bahadır Balkır: Türkiye’nin üretim adetlerinde Avrupa’da lider olduğu ender sektörlerden bir tanesi beyaz eşya sektörüdür. Bu sektör ana sanayisiyle yan sanayisiyle beyaz eşya üretiminde son 4 yıldır liderliğini sürdürüyor. Bu liderliği uzun yıllar nasıl koruruz ve devam ettiririz biz de bunun için çalışıyoruz.
Hasan Danişment: Avrupa’da lider olduğumuz bir sanayi kolumuz var. Bu anlamda sektörümüzün biraz daha dikkat çekmesi gerektiğini düşünüyorum. Avrupa’da lider olunan bir sektöre gerekli desteğin ve ilginin verilmesi gerekir.
4 Senedir Hafıza Transferi Yapıyoruz
SUBCONTURKEY 2016 yılında neler yapacaksınız?
Burak Özaydemir: Ur-Ge projesiyle üyelerimizi hem eğitip hem yurtdışı müşteri ziyaretleri yaptıracağız, alım heyetlerini Türkiye’ye getireceğiz. Arama konferansının çıktılarına göre faaliyetlerimizi tekrar gözden geçireceğiz. Las Vegas’taki fuar için ön heyet gönderip ve sonraki yıllar için katılım konusunda bilgiler edineceğiz. Mart ayı gibi Güney Kore’ye bir gezi düzenlemeyi planlıyoruz. Güney Kore’nin teknolojik ve Ar-Ge konusundaki durumunu yerinde incelemek ve üyelerimize ufuk kazandırmak adına bu geziyi yapmak istiyoruz. IFA 2016 fuarı da yine gündemimizde olacak. Aralık ayında yapacağımız arama konferansı zaten bu gündemi etkilemek ve değiştirmek için yapılıyor. Bunlar dışında arama konferansında öne çıkacak konuları da yine 2016 yılı planlarımıza ek olarak dahil edeceğiz.
BEYSAD Gençleşmeye Devam Edecek
Bahadır Balkır: Bunların yanında yönetim olarak gençleşmeye devam edeceğiz. 4 sene önce BEYSAD, Genç Beysadlılar projesi başlatmıştı. İkinci nesillerde farkındalık yaratmak ve bu sektörün önemini onlara göstermek ve böylece ilk neslin kurduğu sanayi kuruluşlarına sahip çıkmalarını, dolayısıyla sektöre sahip çıkmalarını sağlamak, sektörde sürdürebilirliği mümkün kılmak, Avrupa’da lider olduğumuz konumu uzun yıllar sürdürebilmek ve daha rekabetçi bir şekilde devam ettirmek için projeyi yapmıştık. 4 senedir Genç Beysadlılar’a hafıza transferini gerçekleştirdiğimizi düşünüyoruz. Eski tecrübe ile yeni enerjiyi bir araya getirip güzel bir sinerji oluşturduğumuzu düşünüyoruz. Yani 2016 yılında yönetim olarak gençleşmeye devam edeceğiz!
Haberin Kaynağı : SUBCONTURKEY YAN SANAYİ ve TEDARİKÇİ GAZETESİ
11.12.2015