Türkiye’nin Enjeksiyon Makine Ä°htiyacı Var, KeÅŸke Daha Fazla Üretici Olsa
20. yılını kutlayan Ekin Makine Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Karabulut:
Plastik sektörünün deneyimli makine üreticilerinden Ekin Makine 20. yılını kutlarken, yeni yatırımlara hazırlanıyor. Enjeksiyon makinelerde uzmanlaÅŸan Ekin Makine, bu özelliÄŸini sürdürme niyetinde. Sektörün geliÅŸmesi için ise daha fazla üreticinin piyasaya girmesi gerektiÄŸi görüşünü sıklıkla vurguluyor. Çünkü Türkiye’nin plastik enjeksiyon makineleri iht
-Öncelikle yirminci yılınız kutlu olsun. Yirminci yıl olunca, klasik soruyu sormak gerekir: Firmanızı kurarken ne hayal etmiştiniz, şimdi geriye baktığınızda ne görüyorsunuz?
Açıkçası, firmayı kurduğumuzda bugünlerdeki seviyeleri düşünmemiştik. Krizlere, sıkıntılara rağmen büyüdüğümüz için sevinçliyiz. Siz sorunca ben de geçmişe gittim. Firmamız kuruldu 1 ay sonra 5 Nisan kararları alındı ve ciddi devalüasyon oldu. İşler tamamen kesildi. Dolar ve Mark aldı başını gitti. Ne yapacağız, edeceğiz bilmiyorduk, bir yıl içinde bir tane makine üretebildik. 1994 başında başladık, 1994 sonuna 3 gün kala ilk makinemizi sattık. İki kişiydik. Ben ve Oktay arkadaşımız.
Sonra 1995 yılında iÅŸyerimizi taşıdık, Ekin Makine Ltd. olarak hala devam ediyoruz. 2014 bizim 20. yılımız. 95’te iki, 96’da altı makine üretirken ve ÅŸu anda aylık 15 makine üretiyoruz. Ä°lk yaptığımız makineyi nasıl satacağız, kime satarız diye konuÅŸtuÄŸumuz günleri hatırlıyorum. Ekonomik krizden dolayı kimse yatırım yapmıyordu ama bugünlerde satış sorunumuz yok, iÅŸlerimiz sürüyor.
Åžu anda, yerli üretici olarak (plastik enjeksiyon makinelerinde) en fazla üretim kapasitesine sahip firmayız. Ar-Ge’miz var. Sürekli olarak yenilikler yapıyoruz. GeniÅŸ mühendis ve teknisyen kadrosuyla, Ar-Ge birimimizle üretime hızla devam ediyoruz. Ä°hracatımız toplam satışlarımızın yüzde 25-30’u arasında pay alıyor.
-Ar-Ge’ye vurgu yaptınız, buradaki yaklaşımınız nedir?
Teknoloji hızla değişiyor, makineler ve üretim teknikleri de değişiyor. Klasik makine imalatından çıktık. Teknolojiye uyumlu, hızlı, ekonomik, değiştirilebilir unsurları yakından takip ediyoruz. Sektörün ihtiyacını gözlüyoruz. Fabrikaya gidiyoruz ve gözlem yapıp üreticinin ihtiyaçlarını belirliyoruz. Diyelim ki üretim 2-3 prosesten geçiyor. Bir parçayı önce bir makinede işlem görüyor, sonra diğer makineye bağlayıp üzerine farklı bir plastik enjekte ederek diğer işlemler yapılıyor. Üretici işini tek makinede gerçekleştirebilsin ve/veya değişimleri robot aracılığıyla yapsın istiyoruz. Bunu müşteriye anlatıyoruz, tasarımı yapıp, makineyi üretiyoruz. Bu aşamada bir talebimiz olmuyor. Plastik imalatçısına diyoruz ki, makineyi yapacağız, sen deneyeceksin ve ürünü çıkarınca satacağız. Üretici de bakıyor ki verimli ve işine yarayan bir makine ortaya çıkıyor, o zaman satış gerçekleşiyor.
İhtiyaca göre üretiyoruz ve herkesin ihtiyacı farklı. Onların ihtiyacını biz de görmeye çalışıyoruz. Kişi fabrikada atölyede işine gömülmüş, biz de bu anlamda dış gözlemci olarak öneriyoruz: Enerji tasarrufunu, işgücü tasarrufunu, verimliliği bulmaya çalışıyoruz. Kendisine avantajları sunarken de çok ciddi fiyatlar söylemiyoruz. Fiyat avantajını da kullanıyoruz.
-Fiyat konusuna gelince, Türkiye içindeki imalatlarda hep fi yat tutturma sıkıntısından söz edilir?
Standart, klasik ürünler sözkonusu olduğunda ciddi bir sıkıntı var. Uzakdoğu piyasasından çok makine geliyor. Biz de bu standart- klasik makinelerin dışına çıkarak, onların üretmediklerini üretiyoruz. Bu yönde bir ihtiyaç ortaya çıkmışsa, sipariş etse bile başka ülkelerden uzun sürede gelecek ve tasarım pahalı olacaktır. İstenilen performansa ulaşıp ulaşamayacağı da tam denetlenemeyecek, bilinemeyecektir.
Bizimle çalışan görerek çalışmış oluyor. Özel makineler üretiyoruz. Ä°yi bir çözüm ortağıyız. Alımlarımıza dikkat ediyoruz, seri üretim yapıyoruz, ama çok sayıda makine üretiyoruz. Yıllık program yapıyoruz. Biz 2015’i de bu yıldan düşünerek hareket ediyoruz. Bu da rekabet gücümüzü artırıyor.
Yurtdışından gelen makinelere göre bir kere biz yerli üreticiyiz, iÅŸin içinde, kaynağındayız. Teknik iÅŸi biliyoruz, makine A’dan Z’ye elimizden geçtiÄŸi için çok hızlı servis verebiliyoruz. Kusurlarımızı çok hızlı tespit edip çözebiliyoruz. Yerli makine kullanıcılar için avantajdır. Yedek parçamız ucuzdur, operatör panelimiz, iÅŸlemcimiz yerli üretimdir.
-O zaman genel anlamda sormak lazım, makine imalatında hala ciddi ithalatçı bir ülkeyiz. Buna karşı nasıl mücadele edilebilir?
Her şeyden önce üretimi
artırmamız gerekiyor. “Tıkır tıkır” kampanyası iyi oldu, devam etmesi de gerekiyor. Daha çok makine üretebilmemiz için yıllardır söylenen unsurlar var. Sanayicinin topraÄŸa para gömmemesi gerekiyor. Kesinlikle devletin fabrika yapıp kiralama ya da satmayla teslim etmesi gerekiyor ki biz paramızı teknolojiye, AR-GE’ye yatırabilelim.
Ekin Makina olarak biz mecburen 1-1,5 yıl sonra fabrika inşasına başlayacağız. Oraya gidecek paraya üzülüyoruz. Şahsen fabrika yapımı için harcayacağımız parayı üretime harcayıp, aylık 50 adede nasıl çıkarım onu düşünmek istiyorum.
Ä°malatı artırmak gerekiyor, ayda 50 makine üretsek ithalatın önünü o miktarda keseceÄŸiz; bu da ortalama yılda 40 milyon dolara tekabül eder. Türkiye’nin 2023 hedefi 500 milyar dolar, makineye düşen kısım 150 milyar dolar… Ayda 15 makinede kalırsak, baÅŸkası 3-10 makinede kalırsa bu ihracat nasıl gerçekleÅŸecek. Sayıyı artırmanın yolu büyük fabrikalarda daha çok üretim yapmaktır. Bunun için devletin desteÄŸini almak lazım. Bir CNC makine 300-400 bin dolar ve KDV’si yüzde 18. Makine gelmeden KDV’sini ödemeye baÅŸlıyoruz.
-Sektörün ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yerli üretici olarak bizi bu noktaya getiren plastik sektörüne teşekkürlerimizi sunuyor, ilgi ve önerilerini bekliyoruz. Yurtdışından gelen makinelere dahi hizmet veriyoruz, hizmet verince bizden makine alarak dönüyor bize bu hizmet. AR-GE ve kaliteye önem veriyoruz. Plastik enjeksiyonun farklılıklarını görüp çözüm ortağı oluyoruz, hızlı servis, yedek parça sıkıntımız yok. Bizimle çalışanlar bizim teknik ekibimizden, becerimizden memnun oluyor. Bu makineleri 20 yıldır kendimiz üretiyoruz.
-Bu noktada yoğun bir tartışma konusu, teşvik hangi aşamada verilmeli. Siz saydınız fabrika inşaatı ya da makine alımlarındaki vergiler vb. AR-GE süreçleri. Hangisi teşvik edilecek?
Üretim yapacağımız alanı biz belirleyebilmeliyiz; en öncelikli fabrika yeri ve yapımı teşviği olmalıdır. Aslında bütün aşamada çeşitli teşvikler uygulanmalı. AR-GE konusunda teşvikler var ve biz de yararlanıyoruz. TÜBİ- TAK ile çalışıyoruz. Sunduğumuz projelerden sonuçlananlar var, sunacağımız projeler var. Üniversite ile çalışıyoruz. Santez kapsamında Süleyman Demirel Üniversitesi ile bir proje sonuçlandırdık. Devam edecektir. Bunlara ilave olarak fuar teşvikleri de önemli ve kullanıyoruz.
-Yeni teşvik programında 6. bölgede çok yoğun teşvik var...
Evet altıncı bölge için iyi teÅŸvikler var. Bizden makine alıp yatırım yapanlar da var. Buna karşılık, makine imalatı derseniz bu çok zor. Fakat bizimki ağır sanayii, teknolojiye dönük bir sektör. Sadece sizin deÄŸil, üretim yaptığınız yerdeki yan sanayiinin de çok iyi olması gerekiyor. Bu iÅŸ sadece bir cıvata ve rulmanla olmuyor. Biz Hadımköy’de olmamıza raÄŸmen BayrampaÅŸa’ya her gün gidip gelmek zorundayız, çünkü orada yan sanayii var. Diyelim ki en doÄŸudaki ilimize gittik: Dökümhane yok, kovan vida yok, hammadde sevkiyatı zor, hepsi Ä°stanbul’da kümelenmiÅŸ. Bazı sektörler için oralarda üretim yapmak kolaydır ama bizim sektör için zor. Bir de teknik eleman açısından güçlükler var. Teknik eleman dışı kimse çalışamaz. Åžu anda 60 kiÅŸiye yakın çalışıyoruz. Bunlar baÅŸlıca sorunlar.
-Eleman bulmakta sıkıntınız var mı?
Tabii ki teknik becerisi olan, yetişmiş elamanda zorlanıyoruz. Fakat bir şekilde buluyoruz ya da bir okul gibi alıp yetiştiriyoruz.
-Enjeksiyon makinelerinde uzmanlaştığınızı belirttiniz, başka makinelere ya da sektörlere yayılmayı düşünüyor musunuz?
Biz hiçbir zaman farklı bir sektör ve makineyi düşünmedik. Plastik enjeksiyon makineleri üretiyoruz, 20 yıl geçti. Öneriler de geldi. Enjeksiyon makinesi zaten üretiyorsunuz 10 makine koyun baskı yapın dendi. Hiç aklımızdan dahi geçmedi, kolay kolay geçeceğe de benzemiyor. Eğer başka alanlara kaymış olsaydık, parçalanacak ve bu işte başarılı olamayacaktık.
Bu fikrim hala da sabit. İşe başlarken zaten sermaye sıkıntılı, kazanıp yatırım yapıyoruz. Ancak, plastik enjeksiyon makinelerinin kendi içinde çok çeşidi var. Bu gibi makinelerin küçüğünden büyüğüne kadar çıtayı yükseltip gideceğiz. Ayda 15 makine üretip satıyoruz, ayda 50 makine satacaksak bu şekilde büyümemiz gerekiyor.
Türkiye’nin yıllık plastik enjeksiyon makine talebi 1000-1100 makine dolayında. KiÅŸiselleÅŸtirilmiÅŸ makineyi üreten yeni olarak bir iki firmanın enjeksiyon makinesi üretimine girdiÄŸini duyduk ve seviniyoruz. Bu iÅŸ daha fazla Türkiye’de yapılıyor olmalı. Åžunu söyleyebilirim Ekin Makine olmasaydı Türkiye’de bu iÅŸin nesli tükenmiÅŸti. Bir iki üreticinin ayda bir ya da iki makine üretmesiyle iÅŸ yürümeyecek gibi. Ãœniversitelerden stajyerler geliyor, plastik enjeksiyon makinesi nasıl üretiliyor görüyorlar. Ekin Makine olmasaydı Türkiye’de açıkçası bu iÅŸin sonu gelinmiÅŸti.
-İkinci el makine sorunu yıllardır tartışılır. Siz ne düşünüyorsunuz, çıkış yolu nedir?
Çin’den bile ikinci el makinaların ithalatı yapılmaya baÅŸlandı. Bu konuda önemli bir unsuru vurgulamakta fayda var, bazen yatırımcılar da maÄŸdur oluyor. Ä°kinci el makinede ithalat aslında tam serbest deÄŸil. Ä°kinci elde koruma önlemi var ancak sektör yeterince bilmiyor. Türkiye’de üretiliyorsa ithal edilemiyor. Yatırımcıların ihtiyaçları var, yurt dışından sipariÅŸi veriyorlar, makine gümrüğe geldiÄŸi zaman haberi oluyor ki ithalatta gözetim uygulaması var! Mevzuattan haberleri yok. Bunun gereÄŸi sektör temsilcileri tarafından plastikçilere anlatılmalı. Bizim asıl isteÄŸimiz uzak doÄŸudan gelen sıfır makinelere ufak bir koruma vergisi konulması. Hem sektörü yormayacak, hem bizim rekabet gücümüzü artıracak bir korumaya ihtiyacımız var. Çin’den enjeksiyon makinesi geliyor. Küçük boyuttaki makinelere 1000-1500 Dolar koruma gerekli. Talebimiz oldu, 3 yıl kadar uÄŸraÅŸtık çözüm alamadık henüz.
DiÄŸer yandan, bırakın Avrupa’yı Çin’den ikinci el makineler dahi ithal edilmeye baÅŸlandı. Bu gidiÅŸin sonu ne olacak ki… Bir de burada vurgulamakta fayda var, Çin Türkiye’ye bu kadar satış yapmasına raÄŸmen bu yılki plastik fuarında Türk makine üreticilerine yer bile göstermedi! Türkiye’de Çin firmalarına bütün kapılar açılıyor, fuarlarda istedikleri gibi boy gösteriyorlar onlar ise bu yıl bize yer dahi göstermediler. O zaman neden biz de 1000-1500 dolar koruma koymayalım? En üst düzeydeki kiÅŸileri devreye sokmamız gerekiyor. Bu acı bir durumdur.
-Fuarlar çok sıkıntılı mı?
Yurtdışı, yurt içi fuarlara katılıyoruz. Burada şunu vurgulamamız lazım. Yurtdışı fuarlara çantayla gidemiyoruz, en hafif makinemiz 4 ton. Fuar alanının bedeli 10 bin dolar diyelim, navlun 20 bin dolara çıkıyor. Navlun destekleri var ancak yeterli değil. Türkiye, 2023 ihracat hedefini tutturacaksa fuar destekleri ciddi olmalı. Güney Afrika fuarının navlunu 30 bin dolar tuttuğu için gidemedik. Broşürle makine satmak zor. Bu konuda da makine sektörüne devletin desteği olmalı.
Haberin Kaynağı : PLASFED
27.06.2014