Ulaşımda Küçük Araç, Büyük Sorun
Ali ŞEN -
Çevre Uzmanı -
Çevre MühendisiOtomobiller bizlere gösterildiği gibi zenginliğin, lüksün, rahatın ve özgürlüğün simgesi midir?
Büyük şehirlerde kolunu cama dayayıp, istediği müziği dinlerken direksiyon sallayarak işine gitmeye çalışan sürücüler diğerlerine göre daha mı özgürler? Yoksa bu insanlar (çevre ve insan sağlığı açısından düşünürsek) büyük bir sorunun küçük birer parçası mıdırlar?
Büyük Kentlerdeki Trafik Sorunu ve Çevreye Olumsuz Etkileri
Hızlı nüfus artışı nedeniyle trafik yoğunluğu sürekli artan, gürültüsünü bırakın görüntüsü bile insanın moralini bozan ve yoran bir trafiğin olağanüstü zararlı etkilerine geçmeden önce ekolojide önem arz eden kavramları açıklamak gerekir.
Trafiğin sebep olacağı çevre etkilerinin başında gürültü ve hava kirliliği gelmektedir. Trafikte araçların kullanımıyla oluşan gürültü genellikle araçların motorlarından, egzozlarından ve lastiklerin asfalt ile temasından kaynaklanan gürültüdür. Tüm bu nedenlerle oluşan trafik gürültüsü insan yaşamıyla içice olması sebebiyle hem çevre açısından hem de insanların sağlığı açısından önemli etkiler yaratmaktadır. Sürekli olarak çevresel gürültüye maruziyet kişilerde sinir, saldırganlık, hipertansiyon, yüksek stres, kulak çınlaması ya da kulak uğuldaması, duyma kaybı, uyku bozuklukları gibi pek çok sonuç doğurabilir. Trafik kaynaklı gürültü kirliliği ve hava kirliliği araç sayısı artıkça artmaktayken, bireysel olarak araç sahibi olmanın gelişmişliğin ve refahın bir seviyesi olarak kabul görülmesi büyük bir çelişkidir.
Ulaşım kaynaklı Trafiğin olumsuz çevre etkilerinden bir diğeri de çevre kirliliğinin en önemli parametrelerinden biri olan, hava kirliliğidir. Açığa çıkan emisyonlar nedeniyle hava kalitesi düşmekte, canlı sağlığını olumsuz etkilemektedir. Ayrıca yoğun trafikten kaynaklanan ve kişiler üzerinde psikolojik ve fizyolojik olarak olumsuz etki yaratacak olan diğer bir faktör de görsel kirliliktir.
Şehirlerde hava kirliliğindeki karbonmonoksitin %70-90’ı, azotoksitin %40-70’i, hidrokarbonların %50’si ve kurşun emisyonlarının %100’ü motorlu taşıtlardan kaynaklanmaktadır. Sıcak yaz günlerinde, yoğun trafik ve insan sağlığını çok ciddi boyutlarda tehdit eden kirleticilerin içerisinde, arabasında cebelleşen insanların özgürlüğünden şüphe edilmelidir. Böyle bir ortamda arabalarının içerisinde adeta hapsolan sürücülerin araçlarındaki klima sistemlerini, çalıştırmaları daha da çok yakıt sarfiyatına neden olacak ve çevreyi ve insan sağlığını tehdit eden durum daha da ciddi boyutlara erişecektir.
Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre ülkemizdeki motorlu taşıt sayısı yaklaşık 13 milyon adettir ve bu rakamın yaklaşık 9 milyonu otomobilden oluşmaktadır. Trafik yoğunluğu bakımından dünya ortalamasının üzerinde bulunan mega kentimiz İstanbul’da bulunan yaklaşık 2.900.000 motorlu taşıtın her biri trafik sorununda pay sahibi.
Trafik sorunu, gündeme geldiğinde, önerilen ve uygulanan çözümler sürekli bir kısır döngü yaratmaktadır. Boğaza daha çok köprü inşası, yeni yollar yapıp köprülere bağlamak, belki bir köprü daha vb. Bu çözümler tıkanmalar tekrar başlayıncaya kadar kısa vadeli önlemler olacaktır. Çünkü yapılan her köprü veya açılan her yol bir taraftan araç sayısı artışını da körükleyecektir. Tersini düşünmek aşırı iyimserlik olur.
* Bir otomobilin günde 70 km yol yaptığı ve km başına 0,2 kg CO2 salınımı oluşturduğu baz alınarak hesaplanmıştır.
** Bir otobüsün günde 400 km yol yaptığı ve km başına 1,2 kg CO2 salınımı oluşturduğu baz alınarak hesaplanmıştır.
Yukarıda ki tabloda da çarpıcı olarak görüldüğü gibi toplu taşıma araçları, yoğun trafik olgusunun giderilmesinin yanı sıra çevreye verilen zararın asgari düzeye indirilmesi için de önemlidir. Otomobiliyle işe giden bir kişi toplu taşımayı kullanarak işe giden bir kişiye göre en az 10 kat daha fazla Karbon salınımına sebep olmaktadır.
Şu durumda ulaşımı küçük araçtan büyük araca doğru kaydırdıkça yolcu başına düşen Karbon salınımın ciddi şekilde düştüğünü görüyoruz fakat karbon salınımı direkt olarak aracın bulunduğu ortama verilmesi değişmiyor yani yolcuları ve yola yakın yerleşim alanlarını zararlı gazlardan izole edemiyoruz. Peki ulaşımı asfalttan raylara taşırsak durum ne olacak.
Raylı sistemlerde elektrik enerjisi kullanıldığından dolayı direkt olarak havaya kirletici gaz salınımına sebep olmazlar. Bu durumda raylı sistem ulaşımından( endirekt olarak ) kaynaklı karbon salınımını hesaplayabilmemiz için raylı sistemde kullanılan elektrik enerjisi miktarını ve bu elektrik enerjisinin üretim şeklini bilmemiz gerekir. Türkiye’de elektrik üretimi birkaç değişik şekilde yapılmaktadır bu nedenle elektrik tüketiminden kaynaklı karbon salınımını hesaplayabilmek için iki farklı kabul yaparak ilerleyeceğiz. Bu kabulleri İstanbul Ulaşım A.Ş.’nin 2006 yılı tüketimi olan 66.215.145 kWh ve günlük 559.000 yolcu sayısına göre değerlendirelim.
1. Kabul: Tüketilen tüm elektriğin rüzgar enerjisi santrallerinden sağlanması halinde karbon salınımı 1megawatt için sadece 0,007 ton CO2 olacak. Bu haliyle 2006 yılında raylı sistemleri kullanan 559000 kişi atmosfere günlük toplam 0,35 ton ve kişi başı sadece 0.6 gr karbon salınımına sebep oluyor
2. Kabul: Tüketilen tüm elektriğin karma olarak (hes, doğalgaz çevrim, termik, rüzgar .. gibi) santrallerden sağlanması halinde karbon salınımı 1 megawatt için 0,557 ton CO2 olacak.(bu rakam 27 Avrupa ülkesinin elektrik üretimindeki ortalamadır) Bu haliyle ise 2006 yılında raylı sistemleri kullanan 559000 kişi atmosfere günlük toplam 27,6 ton ve kişi başı 49,3 gr karbon salınımına sebep oluyor.
Görüldüğü üzere ulaşım için kullanılan araçlar büyüdükçe (yolcu kapasitesi açısından) hem toplam karbon salınımı hem de kişi başına düşen karbon salınımı ciddi oranda düşmektedir. Lastik tekerlekli araçlardan raylı sisteme geçişte ise hem karbon salınımı daha da düşüyor hem de salınım yolcularla aynı ortamda gerçekleşmiyor. Bu nedenle hem çevre sağlığı hem canlı sağlığı açısından hem de ekonomi açısından ulaşımda en çok raylı sisteme önem verilmeli, yatırım ve düzenlemeler hızlandırılmalıdır.
Alınacak olan bu önlemlerle trafiğin, çevre sorunu yaratan bir kavramdan çıkarıp, insanların yaşam standardını yükselten bir kavram konumuna getirmek şimdi ve gelecek için temiz bir çevre ve yaşama ortamı sağlamak kaçınılmaz olarak önümüzde durmaktadır.
Haberin Kaynağı : RailwayTurkey Demiryolu Tedarikçileri Dergisi
03.01.2014