‘Vakit Kaybetmeden Yeni Çağın Sanayisine Adapte Olmalıyız’
İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, İSO Meclisi’nde Türkiye`nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması’nın 2022 sonuçlarını değerlendirdi.
‘Vakit Kaybetmeden Yeni Çağın Sanayisine Adapte Olmalıyız’
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, İSO Meclisi’nde Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması’nın 2022 sonuçlarını değerlendirdi. İSO 500 Büyük araştırmasının sanayinin teknolojik yapısı hakkında önemli ipuçları verdiğini söyleyen Erdal Bahçıvan, “Teknoloji odaklı, sürdürülebilir yeşil ekonominin, yaratıcılığın ve katma değerli ürünlerin öne çıktığı yeni üretim tarzı sürecinde biz sanayicilere büyük görevler düşüyor. Açıkladığımız İSO 500 Büyük sonuçları da 21. yüzyılın sanayi gücüne ulaşmak için vakit kaybetmeden yeni çağın sanayisine adapte olmamız gerektiğini ortaya koyuyor.” dedi.
1968’den bu yana İstanbul Sanayi Odası tarafından açıklanan ‘Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırması’nın 2022 yılı sonuçlarının belli olmasının ardından İstanbul Sanayi Odası’nda eylül ayı meclis toplantısında, araştırmada çıkan sonuçlar masaya yatırıldı. Meclis’in ana gündem maddesi de ‘Yeni Çağın Sanayisi için Dönüşüme Hazırlanırken; 2022 İSO 500 Sonuçlarının Sanayimiz ve Ekonomimiz Açısından Değerlendirilmesi’ olarak belirlendi.
Yeni Dönemde Sanayicilere Büyük Görev Düşüyor
Cumhuriyetin 100’üncü yılının kutlandığı 2023’te İSO 500 Büyük çalışmasının da 55’inci kez kamuoyu ile paylaşıldığını ifade eden İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, “Ana gündem maddemizde de vurgulandığı gibi yeni çağda yeni sanayi için dönüşüm hazırlığı içindeyiz. Teknoloji odaklı, sürdürülebilir yeşil ekonominin, yaratıcılığın ve katma değerli ürünlerin öne çıktığı yeni üretim tarzı sürecinde biz sanayicilere büyük görevler düşüyor. Sanayi için öngördüğümüz geleceğin sadece temennilerde kalmaması için, dünün sonuçlarını güncel gelişmeler ve veriler ışığında da değerlendirmeli ve gerekli adımları ivedilikle atmalıyız. Değişmeyenin ayakta kalamayacağı bir dünyadayız. Açıkladığımız İSO 500 Büyük sonuçları da 21. yüzyılın sanayi gücüne ulaşmak için vakit kaybetmeden yeni çağın sanayisine adapte olmamız gerektiğini ortaya koyuyor.”
‘Yüksek Teknolojiye Geçişte Patinaj Var’
İSO 500 Büyük araştırmasının sanayinin teknolojik yapısı hakkında önemli ipuçları verdiğini söyleyen Erdal Bahçıvan, “2022 yılında yaratılan katma değer içerisinde en yüksek payı yüzde 37,7 ile orta-düşük teknoloji yoğunluklu sektörlerin aldığı görülüyor. Bu grubun payı bir önceki yıla göre 5,3 puan artmış. Buna karşılık düşük teknoloji yoğunluklu sanayilerin payı 4,4 puan düşüşle yüzde 28,9’a, orta-yüksek teknolojili sanayiler grubunun payı 1,1 puan düşüşle yüzde 27,2’ye gerilemiş durumda. Yüksek teknoloji yoğunluklu sanayiler grubunun payı ise 0,1 puan artışla yüzde 6,2 olsa da yapısal bir değişime işaret etmekten henüz uzak bir görünüm sergiliyor. Yaratılan katma değerin teknoloji yoğunluğuna baktığımızda, özellikle son yıllarda düşük teknolojiden orta-düşük teknolojiye doğru bir kayma dikkat çekiyor. Ama orta-düşükten orta-yüksek teknolojiye, orta-yüksek teknolojiden yüksek teknolojiye geçişte ise bir patinaj söz konusu. İSO 500’deki AR-GE harcaması yapan kuruluşların sayısına bakıldığında da, sanayimizin bu alanda daha istekli olması gerektiği açık. Çünkü İSO 500 içinde AR-GE yapan kuruluş sayısında, 2013’ten itibaren görülen kademeli artışın, 2018’den sonra durağanlaştığı görülüyor. 2021’de 265 olan AR-GE yapan kuruluş sayısı, 2022’de 260’a gerilemiş. Bu şirketlerimizin 2022 yılında yaptıkları AR-GE harcamalarının 16 milyar TL’yi aştığını
görüyoruz. Bu durum 2021’e göre yüzde 80’nin üzerinde bir artışa işaret etse de, yine tablomuzda gördüğünüz üzere sanayi kuruluşlarımızın satışlarının giderek daha küçük bir bölümünü AR-GE harcamalarına ayırmaları düşündürücü.” diye konuştu.
Sanayicileri Zorlu Koşullar Bekliyor
2022 yılına ait İSO 500 sonuçları hakkında da genel bir değerlendirmede bulunan Erdal Bahçıvan sözlerini şöyle sürdürdü: “Araştırmamız sanayimizin zorlu bir yılı güçlü bir performansla tamamladığının bir kanıtı niteliğindedir. Zira sanayi devlerimizin birçok temel göstergede azımsanmayacak iyileşmelere imza attığı görülüyor. Öte yandan gerek küresel ve
yerel ölçekteki birçok makro gösterge ve gelişme, 2023’ün sanayicilere çok daha zorlu koşullar sunduğunu bize gösteriyor. Bu sürecin etkilerini önümüzdeki yıl açıklayacağımız 2023 yılı İSO 500 sonuçlarında görmemiz şaşırtıcı olmayacaktır. Çünkü küresel ekonomide sıkılaşan para politikalarının etkilerini gecikmeli olarak görmeye başladık. Nitekim gerek dünya üretiminin seyri gerekse Euro Bölgesi, ABD ve İngiltere gibi ana ihracat pazarlarımıza ilişkin beklentiler, 2023’te 2022’ye göre daha düşük büyüme temposuna işaret ediyor. Bu anlamda küresel görünümün ihracat açısından belirgin bir iyimserlik sunduğunu söylemek oldukça zor. Yurt içi gelişmelere bakacak olursak, özellikle bu yılın ikinci yarısından itibaren, enflasyon ve cari açık gibi temel makro kırılganlıklarımıza karşı bir mücadele döneminin başlangıcındayız. Bu doğrultuda atılan adımlar kaçınılmaz olarak büyümede bir ivme kaybına yol açacak. İSO Türkiye İmalat PMI’ın yılın ikinci yarısıyla birlikte daralma bölgesine düşmüş olması da bunu teyit ediyor. Özellikle yeni siparişler ve yeni ihracat siparişleri gibi alt kalemlerde yaşanan sert düşüşler önümüzdeki aylara ilişkin iyimserliği sınırlıyor.”
OVP İçin Kararlılık Vurgusu
Diğer yandan Merkez Bankası’nın, hazirandan itibaren başlattığı sıkılaştırma sürecine bağlı olarak piyasa faizlerinde de sert yükselişler görüldüğünü, tüketici kredi faizlerinin artmasıyla da, tüketim eğilimini azaldığını dile getiren Erdal Bahçıvan, “Dolayısıyla bu da ihracatın geriye çekildiği bir dönemde, sanayi üretimini destekleyen güçlü iç talebin de bir miktar zayıflamasına neden olacaktır. Faiz artırım sürecinin bir başka çıktısı ise, etkilerini bir süredir görmeye başladığımız üzere, sanayicimizin finansman maliyetlerindeki belirgin artış olacak. Tekrar etmek gerekirse, tüm bu unsurların 2023 İSO 500 araştırma sonuçlarında satış performansı, finansman maliyetleri, ihracat ve kaynak yapısı gibi göstergelere olumsuz yansıması şaşırtmayacak. Diğer taraftan hepimizin beklediği ve oda olarak da destek verdiğimiz, üzerinde özenli bir çalışma yapılarak kısa süre önce açıklanan ‘Orta Vadeli Programı’ da çok önemsediğimizi vurgulamak istiyorum. Kararlılıkla uygulanmasını beklediğimiz Orta Vadeli Program’ın başarısının, ülkemizin uzun süredir ihtiyaç duyduğu dış kaynak akışını da sağlayacağına inanıyorum. Bu kaynak akışının; uzun süredir ihtiyaç duyduğumuz teknolojiye dayalı, nitelikli yeni sanayi yatırımları ile buluşturulması en büyük dileğimiz.” ifadelerini kullandı.