YERLİ VE MİLLİ ÜRETİME ADANMIŞ ÖMÜRLER: VECİHİ HÜRKUŞ
Dr. İlhami Pektaş: YERLİ VE MİLLİ ÜRETİME ADANMIŞ ÖMÜRLER -5: VECİHİ HÜRKUŞ
YERLİ VE MİLLİ ÜRETİME ADANMIŞ ÖMÜRLER-5: VECİHİ HÜRKUŞ
Yazar: Dr. İlhami Pektaş:
Türkiye’nin ilk yerli uçağını tasarlayan, üreten ve ilk uçuşunu gerçekleştiren Türk pilotlarından, mühendis, örnek girişimci ve Türk havacılık tarihinin unutulmaz simalarındandır.
Vecihi Hürkuş, İstanbul, Arnavutköy’de 6 Ocak 1896 tarihinde doğdu. Babası İstanbullu bir aileden Gümrük Müfettişi Faham Bey, annesi Zeliha Niyir Hanım’dır. Üç yaşında iken babası ölünce yetim kaldı ve annesinin himayesinde yetişti.
Üç kardeşin ortancası olan Vecihi Hürkuş, çok meraklı ve hareketli bir çocuktu. Okulu Bebek’te, Üsküdar’da Füyuzati Osmaniye Rüştiye’sinde ve Üsküdar Paşakapısı İdadi’sinde okudu, sanata olan ilgisinden dolayı en son Tophane Sanat Okulu’na geçti ve buradan mezun oldu.
1912 yılında Balkan Harbi’ne eniştesi Kurmay Albay Kemal Bey’in yanında gönüllü olarak katıldı. Edirne’ye giren kuvvetler içinde yer aldı. Balkan Harbi sonunda İstanbul Ordu Kumandanlığı tarafından Beykoz Serviburun’daki esir kampına kumandan oldu. Vecihi Hürkuş’un asıl hedefi Tayyareci olmaktı. Burada makinist* mektebine girdi. Birinci Dünya Savaşı’nda Bağdat cephesine uçak makinisti olarak gönderildi. Cephede bir uçak kazasında yaralanınca tekrar İstanbul’a geri döndü ve hep hayal ettiği Yeşilköy’deki Tayyare Mektebi’nde eğitimini tamamlayarak pilot diploması aldı.
1917 yılında Kafkas cephesinde 7. Tayyare Bölüğü’ne atandı. Orada bir uçak düşürerek Kafkas Cephesinde uçak düşüren ilk Türk tayyarecisi oldu. Bir hava savaşı sırasında uçağı düştü ve yaralı olarak Ruslara esir oldu. Diğer esirlerle beraber Hazar Denizi’ndeki Nargin adasına gönderildi. Azeri Türklerinin yardımıyla buradan kaçarak arkadaşlarıyla Erzurum’a geldi.
İstanbul’a döndüğünde savaş sona ermek üzereydi. Burada 1918 yılı yaz başında Yeşilköy’de konuşlanmış bulunan 9. Harp Tayyare Bölüğü’nde göreve başladı. Bu bölükte görevli iken bir av uçağı tasarımı yapan Vecihi Bey’in bu projesi 30 Ekim 1918 tarihinde Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanması ile yarım kaldı. İstanbul işgal edilince esaretten dönen askerlerin arasında gizlice Harem’den kalkan bir gemiyle Mudanya’ya, buradan Bursa ve Eskişehir’e geçerek Kurtuluş Savaşı’na katıldı. Vecihi Bey, özellikle İnönü ve Sakarya savaşı sırasında çok başarılı keşif ve destek uçuşları yaparak Yunan uçaklarını düşürdü. Kurtuluş Savaşı’nın ilk ve son uçuşlarını yapan pilot olarak bilinir. Kurtuluş Savaşı’nda başarılı bir tayyareci olması sebebiyle TBMM tarafından üç kez takdirname verilen ve İstiklal Madalyası kazanan tek kişidir.
Savaş sonrası İzmir’de Seydiköy’de açılan tayyare okulunda eğitim vermeye başladı. Aynı zamanda İzmir Seydiköy Hava Mektebi bugünkü adıyla Gaziemir Hava Teknik Okullar Komutanlığı’nda uçak yapımı projelerini gerçekleştirdi. 1923 yılı başlarında İzmit mıntıkası Tayyare bölüğüne atandı. Üç ay sonra İzmir’de Binbaşı Fazıl beyin eğitim uçuşu sırasında düşüp şehit olmasıyla yeniden İzmir’e döndü. Burada askeri okulda tekrar eğitim vermeye ve uçak üretim projelerine devam etti.
Vecihi Hürkuş, havacılığın millileştirilmesi için büyük bir mücadele vermeye başladı.
Savaş sırasında Yunanlılardan ele geçen uçak malzemelerinden yararlanarak projesini hazırladığı ve ilk uçağı olan “Vecihi K VI” model uçağı üretti. Fakat bu dönemde uçuş sertifikası ve uçuş izni verebilecek teknik heyet olmadığından Hürkuş, 28 Ocak 1925’de yaptığı “Vecihi K VI” uçağı ile ilk uçuşunu yaptı.
Bu uçuşta izin almadan uçtuğu için 10 gün ceza aldı. Vecihi Hürkuş’un ödül beklerken ceza almasının nedeni, o dönemde havacılıktan anlayan ve uçuş izni verebilecek bir merciinin bulunmamasıydı. Bunun üzerine Hava Kuvvetlerinden istifa ederek Ankara’ya gitti ve kurulmakta olan Türk Tayyare Cemiyeti’ne katıldı.
Atatürk’ün “İstikbal göklerdedir” hedefi doğrultusunda havacı bir kuşak yetiştirmek için kurulan Türk Tayyare Cemiyeti, o sırada halkın bağışları ile yaşayan bir kuruluştu. Vecihi Hürkuş, hedefleri doğrultusunda bir okul açmak, milli bir hava sanayi kurmak istiyordu.
Hürkuş, imal ettiği uçağını geri alıp, Türk Tayyare Cemiyeti’nin bağış toplama faaliyetlerinde kullanmak istedi ama geri almayı başaramadı. Toplanan bağışlarla yeni alınan bir uçağa Ceyhan adı verildi ve yurt içi uçuşlar bu uçakla gerçekleştirildi.
Bu arada Türk Tayyare Cemiyeti bünyesinde Avrupa havacılığının incelenmesi için teknik bir heyete katılan Vecihi Hürkuş, Avrupa’ya gitti. Almanya’da Junkers ve Rohrbach fabrikalarını ziyaret etti. Bu fabrikalarda, Türkiye’de tayyare fabrikası kurmak istiyorlardı. Fransa’da da Breguet, Potez, Henriot gibi birçok uçak fabrikasını ziyaret etti. Vecihi Hürkuş, bu fabrikaların uçaklarıyla test uçuşları yaptı.
19 Ekim 1925 yılında Türkiye’ye döndüğü sırada Tayyare Cemiyeti idare kurulunun istifasıyla, cemiyetin tüm varlıkları hava kuvvetlerine devredildi. Bu durumda Vecihi Hürkuş istifa etmek zorunda kaldı.
Milli Savunma Bakanlığının girişimleri ile Kayseri’de Tayyare ve Motor Anonim Şirketi (TOMTAŞ) adında bir fabrika kuruldu. Hürkuş, TOMTAŞ’tan gelen teklifi kabul ederek TOMTAŞ’ta işe başladı ve incelemelerde bulunmak üzere Almanya’ya gönderildi. Hürkuş, Almanya’da Ju A-20 tayyarelerinde inceleme sırasında bazı hatalar gördü ve bu hataların giderilmesi için önerilerde bulundu. Burada Ju A-35 uçaklarının üretiminde ve test uçuşlarında görev aldı.
Hürkuş, yurda döndükten sonra, 1927 yılında TOMTAŞ emrinde biri 14 kişilik 3 motorlu Ju-23, diğeri altı kişilik tek motorlu Ju F-13 yolcu tayyareleriyle Ankara - Kayseri arasında hava yolları uçuşları yaptı. Hürkuş’un yaptığı bu uçuşlar, ülkemizde yapılan ilk hava yolları uçuşları oldu.
Hürkuş, TOMTAŞ’a, Ju A-35’in kanatlarına benzin depoları ilavesi ile havada kalma süresini uzatarak Ankara – Tahran uçuşunu yapabileceğini göstererek, hükümetimizin rızasıyla devletimizin ihtiyacından fazlasının yabancı devletlere de satılabilmesi fikrini sundu ama bu öneri kabul edilmedi.
Milli havacılığımız için güzel bir başlangıç olan Kayseri TOMTAŞ fabrikası, ne yazık ki kötü yönetim yüzünden 1928’de iflas ederek kapandı.
Bir yıllık aradan sonra Hürkuş, Türk Hava Kurumundaki eski görev yeri olan Teknik şubeye tekrar döndü. Burada milli duygularla yeni model uçak ve tiplerini tasarlamaya devam etti.
1930 yılında Kadıköy’de bir keresteci dükkanı kiralayarak, 3 ay içinde 2 kişilik, tek motorlu spor ve eğitim uçağı olan “Vecihi K-XIV” sivil uçağını üretti. İlk uçuşunu 16 Eylül 1930’da
Kadıköy Fikirtepe’de büyük bir kalabalık ve basın topluluğu önünde önce Yeşilköy’e ve sonra Ankara’ya uçarak yaptı. Vecihi Hürkuş, Başbakan İsmet İnönü ve komutanlar tarafından uçuşundan dolayı tebrik edildi. Uçuş sertifikası verilmesi için Bakanlığına müracaat eden Hürkuş, 14 Ekim 1930’da, “Tayyarenin teknik vasıflarını tespit edecek teknik bir heyet bulunmadığından gereken vesika verilmemiştir” cevabını aldı.
Vecihi Hürkuş’un bakanlık nezdinde yaptığı girişimler sonucu uçağa istenen belgenin alınması amacıyla uçağın sökülerek demiryolları ile Çekoslovakya’ya gönderilmesi kararı alındı. Hürkuş, 6 Aralık 1930’da Prag’a geldi. Burada Tayyare’ye ait bütün resmi evraklar incelendi, uçağın montajı ve her türlü teknik kontrolü yapılarak test uçuşu tamamlandı. 23 Nisan 1931’de Çekoslovakya’lı yetkililer tarafından uçağına uçuş iznini alan Hürkuş, 25 Nisan 1931’de uçağı ile Çekoslovakya’dan uçarak Türkiye’ye geldi.
Hürkuş uçağının görev yapması için Posta idaresi ile çeşitli görüşmelerde bulundu. İlk kurulmak istenen posta hattının Ankara-Erzurum ile Ankara-İstanbul arasında olması düşünüldü.
Bu arada Türk Hava Kurumu yeni bir turne planladı. Vecihi Hürkuş, 1931 yılında, Türk Tayyare Cemiyeti yararına Türkiye turu yaptı.
Birinci Tur 02.09.1931 tarihinde Ankara, Kızılcahamam, Gerede, Bolu, Ereğli, Zonguldak, Cide, Sinop, Samsun, Trabzon, Of, Rize, Gümüşhane, Bayburt, Suşehri, Zara, Hafik, Sivas, Şarkışla, Akdağmadeni, Sorgun, Yozgat, Sungurlu, Kalecik, Ankara ve İkinci Tur 09.11.1931 tarihinde Ankara, Gölbaşı, Bağla, Şereflikoçhisar, Aksaray, Konya, Beyşehir, Seydişehir, Alanya, Manavgat, Antalya, Fethiye, Köyceğiz, Muğla, Göktepe, Kale, Tavas, Karacasu, Babadağ, Denizli, Çal, Çivril, Karahallı, Ulubey, Uşak, Kütahya, Eskişehir, Çukurhisar, İnönü, Bozüyük, Karaköy, Söğüt, Geyve, Adapazarı, İzmit, İstanbul arasında büyük bir başarıyla tamamlandı.
Fakat 3 Kasım 1931 tarihinde THK’da görev yapan yardımcısı makinist Hamit’in işine son verilmesi, Hürkuş’a ödenen uçuş tazminatının kesilmesi ve Vecihi XIV uçağının uçuştan men edilmesi kararı ile Hürkuş yeniden Kurum’dan ayrılmak zorunda kaldı.
Kurumdan ayrılan Hürkuş, 21 Nisan 1932’de ilk Türk Sivil Tayyare Mektebi’ni kurdu. Okul, 27 Eylül 1932 yılında eğitim ve öğretim vermeye başladı. Okulun gayesi Türk gençliğini havacılığa alıştırmak, tayyareci kuşaklar yetiştirerek Türkiye Cumhuriyeti hava ordusunun gücüne güç katmaktı. Okulun motorlu ve motorsuz iki farklı şubesi vardı. Eğitim teorik ve uygulamalı olarak yapılıyordu. Büyük bir atölyesi bulunuyordu. Kalamış’ta bir hangar ve uçuş alanı olarak kullandıkları küçük bir sahası, bir de Fikirtepe’de uçuş alanları vardı. Okulda ilk Türk kadın pilotu olan Bedriye Gökmen ile birlikte 12 pilot yetişerek mezun oldu.
Vecihi Hürkuş, zor koşullarda eğitim yaparken bazı kurumların, örneğin TEKEL İdaresi’nin ve Türkiye İş Bankası’nın reklamlarını yaptı, bazı vatansever kuruluşların da yardımlarını aldı.
1933 yılında Nuri Demirağ için Vecihi K-XVI kabin uçağını üretti. Aynı yıl tek satıhlı Vecihi K-XV uçağını ve 30 Ağustos 1933 yılında iki adet Vecihi XIV, iki adet Vecihi XV ve Nuri Demirağ için ürettiği Vecihi-XVI uçakları ile öğrencileri İstanbul semalarında gösteri uçuşları yaptı. Okulda, bir de Vecihi SK adlı uçak motoru ile çalışan deniz botu üretildi.
Bu uçuşlarda öğrencilerinden Sait Bayav, Tevfik Artan, Muammer Öniz, Osman Kandemir, ilk kadın tayyarecimiz Bedriye Gökmen ve kızı Eribe yalnız başına uçmayı başardı. Vecihi Sivil Tayyare Mektebi parasal sorunlardan ve yetiştirdiği öğrencilerin diplomalarına denklik verilemediğinden dolayı bir müddet sonra kapanmak zorunda kaldı.
1935 yılında Atatürk, Vecihi Hürkuş’u THK’da görev yapması için çağırdı. Vecihi Hürkuş, burada baş öğretmen olarak gençleri eğitmek ve Etimesgut hangarlarını inşa etmek görevlerini yerine getirdi. 1937 yılında Weimar Mühendislik Mektebine mühendislik eğitimi almak için Almanya’ya gönderilen Hürkuş, burada 27 Şubat 1939 tarihinde Tayyare Makine Mühendisliği diplomasını almaya hak kazandı. Türkiye’ye döndüğünde Bayındırlık Bakanlığına başvurarak, “Tayyare Mühendisliği Ruhsatnamesini” almak istedi.
Ancak yetkililer, “iki yılda mühendis olunmaz” gerekçesiyle diplomayı kabul etmeyince danıştaya başvurarak mühendisliğini kabul ettirdi. Bu sırada THK yönetimi yeniden değişti ve Vecihi Hürkuş yine THK’dan istifa etmek zorunda kaldı.
Havacılıktan uzun bir ayrılık döneminden sonra 1947’de “Kanatlılar Birliği”ni kurdu. Gençlerin büyük ilgi göstermesine rağmen bu birliğin ömrü uzun sürmedi. 1951’de beş arkadaşıyla birlikte havadan zirai ilaçlama yapmak üzere Türk Kanadı adı ile bir şirket kurdu. Sait Bayav ve Muammer Öniz’le İngiltere’ye giderek Auster tipi üç adet uçak aldılar. Türkiye’ye döndükten sonra ortaklar arasında çıkan anlaşmazlık üzerine Hürkuş, haklarından vazgeçerek şirketten ayrıldı.
1952’de tekrar İngiltere’ye giderek Proctor V tipi dört kişilik hafif turist tipi tayyare aldı. Bu tayyare ile değişik kuruluşların reklamını yaptı.
29 Kasım 1954’de Hürkuş Hava Yollarını kurdu. Türk Hava Yolları’nın seferden kaldırdığı uçaklardan 8 tayyareyi Ziraat Bankasından kredi ile alarak borçlandı. Fakat kasıtlı olduğu düşünülen kazalar, kaçırılmalar ve sabotajlar gibi sebeplerle şirket uçuştan men edildi ve uçuşlar gerçekleştirilemedi.
Buna rağmen yılmadı. Elinde kalan son uçağı ile Maden Tetkik Arama Enstitüsü’nün Güney Doğu Anadolu’da maden arama işlerinde görev aldı.
Sonuç olarak hayatının sonlarına doğru çok sıkıntı çekti, borçlarını ödeyemediğinden maaşına haciz geldi.
Gök maviye aşıktı. Bu tutkusu vatana aşkıyla perçinlenen Vecihi Hürkuş, tüm ömrünü vatanı ve havacılığın gelişimine adadı. Ankara’da anılarını yazarken, geçirdiği bir beyin kanaması sonucu komaya girdi. Gözleri ve kalbi her zaman göklerde olan Vecihi Hürkuş, insanların aya ayak basmak üzere uçtuğu gün olan 16 Temmuz 1969 tarihinde Gülhane Askeri Tıp Akademisi Hastanesi’nde hayata gözlerini yumduğunda, geride bir insanın ömrüne sığması imkansız gibi görünen gayret, başarı ve havacılık alanında gelecek nesillere örnek olacak bir yol haritası bıraktı.
Milli duygularla vatanı için son kuruşuna kadar yılmadan çalışan, Türk havacılık tarihinin en üretken ve girişimci simalarından birisi olan Vecihi Hürkuş’u bu millet asla unutmayacaktır.
*Makinist: Uçağı uçuşa hazırlayan, bakım ve kontrollerini yapan teknisyen