Doçent Dr. Lütfi Apilioğulları
Kurum İçi Akademiler: Yetkinlik Geliştirmenin Stratejik Önemi
Nitelikli iş gücü bulmanın giderek zorlaştığı günümüz iş dünyasında, işletmelerin ayakta kalabilmeleri ve rekabetçi olabilmeleri için çalışanlarının yetkinliklerini geliştirmeleri ve bu alana yatırım yapmaları kaçınılmaz hale geliyor. Zira; yetenek başlamayı, yetkinlik ise ilerlemeyi sağlıyor.
Yetenek yönetimi, sadece mevcut yetkinliklerin korunmasını değil, aynı zamanda gelecekteki yetkinlik ihtiyaçlarının da önceden tespit edilerek buna yönelik planlamaların yapılmasını içerir. İşletmelerin bu süreçte başarılı olabilmeleri için, çalışanlarının potansiyellerini keşfetmeleri, onları doğru yönlendirmeleri ve sürekli gelişimlerine katkıda bulunmaları gerekmektedir.
Bu noktada kurum içi Akademi yapılanmaları büyük bir rol oynamaktadır. İşletmelerin kendi bünyelerinde kurdukları akademiler, çalışanların mesleki ve kişisel gelişimlerine yönelik kapsamlı eğitimler sunarak, onların yetkinliklerini artırmayı hedefler. Bu akademiler, işletmenin kültürüne ve ihtiyaçlarına uygun olarak tasarlanmış eğitim programları ile çalışanların gelişimlerine katkıda bulunur. Akademi kurma sürecine stratejik olarak yaklaşmak, işletmelere uzun vadede büyük faydalar sağlar. Bu süreçte, işletmelerin öncelikle eğitim ihtiyaçlarını doğru bir şekilde belirlemeleri ve buna uygun eğitim içeriklerini geliştirmeleri gerekmektedir. Bu bağlamda, işletmelerin kendi bünyelerinde 'Akademi'ler kurarak eğitim ve gelişim süreçlerini sistematik bir hale getirmeleri önemli bir stratejik hamle olarak değerlendirilmektedir.
İş dünyasında bilgi olmadan ihtiyaçları tanımlamak mümkün değildir. Ancak, bilmek tek başına yeterli değildir; bu bilgiyi etkin bir şekilde kullanabilmek fark yaratır. Bilginin pratikte uygulanması, yenilikçi çözümler üretmek ve verimliliği artırmak için kritik öneme sahiptir. İşte bu noktada, işletmelerin bilginin gücünü anlamaları ve bunu somut adımlara dönüştürmeleri gerekmektedir. İnsan kaynağının potansiyelini ortaya çıkarmak ve sürekli olarak geliştirmek, işletmelerin rekabet avantajını korumalarına ve sürdürülebilir büyümeyi sağlamalarına yardımcı olur. Eğitim, sadece bilgi aktarımı değil, aynı zamanda inovasyonu teşvik eden ve organizasyonel çevikliği artıran bir süreçtir. Dolayısıyla, insana yapılan yatırım, işletmelerin gelecekteki başarılarını şekillendiren en değerli yatırımdır.
Bu konuda güzel örneklerden biri, son iki-üç yıldır, eğitmen olarak benim de içinde yer aldığım üretim endüstrisi alanında faaliyet gösteren firmaların yetkinliklerini geliştirmek üzere kurgulanmış ‘Saha MBA’ programlarıdır. Bu program hem İstanbul hem de Ankara’da açılmaktadır. Bu sene kaçıranlara, önümüzdeki yıl bu sürece dahil olmayı düşünmelerini öneririm.