Gürkan Hüryılmaz
Mayıs Emtia Fiyat İndeksi Tablosu ve Analizi
GENEL GÖRÜNÜM
Değerli Meslektaşlarım,
İstanbul Sanayi Odası (İSO), “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” araştırmasının 2018 yılı sonuçlarını Mayıs ayında açıkladı. Zirvedeki şirket, 79 milyar TL’lik üretimden satışları ile TÜPRAfi. Ford Otomotiv 31 milyar TL’lik üretimden satışlarıyla ikinci, Toyota Otomotiv de 23,6 milyar TL üretimden satışlarıyla üçüncü sırada yer aldı. Dikkat çekici olan konu ise İSO 500 şirketlerinde 2017 yılında %62,9 olan borçluluk oranı, 2018 yılında 4,1 puan daha artarak %67’ye yükseldi. Özkaynakların payı ise %37,1’den %33’ye geriledi. İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, bu oranların tarihsel olarak en olumsuz kaynak yapısına işaret ettiğini söyledi. Türkiye’nin 500 büyük sanayi kuruluşunun 2017 yılında 652,7 milyar TL olan üretimden net satışları, 2018 yılında %34,5 artarak 878 milyar TL’ye çıktı. Ama bu dikkat çekici büyümede, fiyat artışları ile döviz kurlarındaki yükselmenin ihracat gelirlerinde yarattığı artış etkili oldu. Üretimden satışlardaki reel büyüme eğilimi 2018 yılında da devam etmekle birlikte %11,8’e geriledi. Bu oran 2017 yılında yüzde 19’du. “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu” listesinde ilk 50’de yer alan kuruluşların toplam üretimden satışlar içinden aldığı pay 2017 yılında %50,2 iken 2018 yılında %50,6’ya yükseldi. Bu artış, ilk 50 kuruluşun üretimden satışlarının diğer 450 kuruluşun üretimden satışlarından bir ölçüde hızlı büyüdüğünü gösterdi.
İSO 500’ün faaliyet kârı oranı 2018 yılında 1,3 puan iyileşerek %10,9’a yükseldi. Toplam faaliyet kârı mutlak büyüklüğü 2017 yılında 70,6 milyar TL iken 2018’de %52,7 artışla 107,8 milyar TL seviyesinde gerçekleşti. Faaliyet kârlarındaki artış, satış maliyetlerinin ve faaliyet giderlerinin net satışlara göre daha düşük hızda artmış olmasından kaynaklandı. Her yıl katlanarak büyüyen finansman giderlerindeki artış karlılık üzerinde büyük bir sorun. Zira, 2018 yılında İSO 500’ün finansman giderlerinin faaliyet kârı içindeki payının %49,8’den %88,9’a yükselmesi, sanayi firmaları 2018 yılında elde ettikleri kârın neredeyse tamamını finansman giderlerine ayırdığını gösteriyor. Sanayi kuruluşlarının döviz cinsi borçlarının TL karşılıklarının döviz kurlarındaki artışlar nedeniyle şişmesi de borçların payını artırmaktadır. İSO 500’ün mali borçları %35,3 artış göstererek 242,9 milyar TL’den 328,6 milyar TL’ye yükselmiştir. Mali borçlar, geçen yıla göre artış hızını ikiye katlayarak reel olarak büyüme eğilimini sürdürmüştür. Ancak daha önemlisi kısa vadeli mali borçlardaki artış eğilimidir. Kısa vadeli mali borçlar 2018 yılında %46,3 oranında artarak 101,8 milyar TL’den 149 milyar TL’ye yükselmiştir. Yani borçlanmadaki artış eğiliminin yanı sıra borçlanmanın vade yapısındaki olumsuz değişimler dikkat çekmektedir. 2018 yılında İSO 500’de kâr eden kuruluş sayısı 422’den 381’e düştü, zarar eden kuruluş sayısı 78’den 119’a yükseldi. Faiz, amortisman ve vergi öncesi kâr (FAVÖK) eden firma sayısı ise değişmeyerek 488’de kaldı. fiüphesiz ki bu sonuçlar, ürün ve hizmet maliyetlerinin %50’sinden fazlasını etkileyen bir satınalma ve tedarik yönetimi meslek insanlarını yakından ilgilendiyor. Bu kapsamda TÜSMOD olarak, her yıl Ekonomist Dergisi tarafından yayımlanan “Türkiye’nin En Güçlü 50 Satınalma Lideri” araştırmasına bu yıl da destek veriyoruz. Bu araştırmada özellikle ISO500’deki firmaların üst düzey satınalma yöneticilerinin hangi stratejileri uyguladıklarını göstermesi açısından çok önemli. Tüm meslektaşlarımızın bu özel sayısı mutlaka okumalarını taviye ediyorum.
Global gelişmelere baktığımızda, Dünya Bankası’nın son raporunda küresel ekonomik büyümenin 2019 yılında, %2.6’ya gerileyeceğini öngördü. Bankanın Ocak ayında yayınladığı raporunda 2019 küresel büyümesi %2.9 olarak öngörülmüştü. Dünya Bankası, küresel büyümenin 2021 yılında yeniden yukarıya döneceğini ve %2.8 düzeyine döneceğini öngördü. Küresel ekonomiyi tehdit eden önemli risklere işaret edilen raporda küresel ekonominin ayrıca ticaret gerginlikleri, gelişmekte olan ülke ekonomilerinden mali karışıklıklar ve büyük ekonomilerin büyümelerindeki keskin düşüş gibi etkilerle ivmenin kırılganlaştığı belirtildi. Raporda, özellikle küresel ekonomik büyümenin 10 yıl önceki mali krizden bu yana en düşük düzeylere gerilemesi ve ekonomiye duyulan güvendeki düşüşün endişe verici olduğu ifade edildi. Dünya Bankası ayrıca, gelişmekte olan ülkelerde görülen borçlanmanın %15’lik bir artışla 2018 yılı için gelişmekte olan ülkelerin toplam gayri safi yurt içi hasılalarının %51’ine ulaştığı uyarısını yaptı. Raporda, gelecek yıllar için yatırım büyümesinin uzun vadeli ortalamaların altında olacağı belirtildi. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Draghi, bugünkü ekonomik şartların normal olmaktan çok uzak olduğunu belirterek, “Artan korumacılık tehdidi ve diğer faktörler mevduat faiz oranlarında herhangi bir artışa imkan vermiyor” dedi. Bu yılın birinci çeyreğinde verilerin beklenenden iyi geldiğini hatırlatan Draghi, buna rağmen jeopolitik belirsizliklerin, gittikçe artan korumacılık tehdidinin ve piyasalardaki kırılganlıkların Euro Bölgesi’nin ekonomilerine baskı yaptığını kaydetti. Draghi, Euro Bölgesi’nde daha fazla istihdam ile artan işçi ücretlerinin, bölge ekonomisinin direncini ve enflasyonu desteklemeye devam ettiğini anlatarak, “Bugün karar verilen politika önlemleri, Euro Bölgesi’nin genişlemesini ve fiyatların yükselişini ve dolayısıyla enflasyondaki gelişmeleri destekleyecek finansal koşulların olumlu olarak kalmasını sağlayacaktır.” diye konuştu. ECB Yönetim Kurulu’nun olumsuz ekonomik durumlarda harekete geçmeye kararlı olduğunu ifade eden Draghi, “Enflasyon hedefine yönelik uygun olan tüm araçları kullanmaya hazırız.” dedi. Draghi, Euro Bölgesi’nde “deflasyon” ihtimalinin olmadığını, “resesyon” olasılığın da çok düşük kaldığını dile getirdi. ECB toplantıda 2019 büyüme beklentisini yukarı yönlü revize ederken enflasyonda 2019 ve 2020 beklentilerini düşürdü. 2019 yılı büyüme beklentisi mart tahmini olan %1.1’den %1.2’e yükseltilirken, 2020 büyüme tahmini %1.6’dan %1.4’e, 2021 büyümesi %1.5’den %1.4’e düşürüldü.
Tüm bu gelişmeler altında, emtia fiyat analizleri aşağıdaki şekilde ele alınmıştır.
Metal-Demir-Çelik:
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Bakır fiyatları Mayıs ayında %10.26’lık düşüş ile 5.780 dolar/ton seviyelerinde ayı kapattı. LME Bakır Stokları ise Mayıs ayında %7.49’luk azalış gösterdi. Bakır fiyatlarının düşüşündeki en önemli etkenin ABD-Çin arasında yaşanan ticaret savaşı gösteriliyor. Mayıs ayında sertleşen görüşmeler sonucunda, ticaret savaşının Huawei gibi şirketleri de kapsayacağı görülüyor. ABD, 200 milyar dolarlık Çin ürününe uygulanan gümrük vergisini %10’dan %25’e çıkardı. Pekin yönetimi, buna karşılık gerekli önlemlerin alınacağını açıkladı. Buna ek olarak ABD ve Çin tarafından gelen ekonomik göstergelerdeki zayıflama da etkili oldu. Tedarik Yönetim Enstitüsü’ne göre ABD’de Satınalma Yöneticileri endeksi Nisan ayında, 2.5 puan azalarak 52.8 puana gerilerken, Çin’deki Endüstri Göstergesi Nisan ayında 0.6 puan düşürek 50.2 puana geriledi. Reuters’in Mayıs ayı anketine göre Küresel Bakır Piyasası için 2019 yılında 205.500 ton ve 2020 yılında 172.000 ton açık olması bekleniyor.
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Alüminyum fiyatları Mayıs ayında %2.63’lük düşüş ile 1.761 dolar/ton seviyelerinde ayı kapattı. LME Alüminyum Stokları ise Mayıs ayında %7.48’lik artış gösterdi. Stoklardaki artışın Malezya ve Singapur’daki depolardan kaynaklandığı açıklandı. LME’deki fiyat düşüşleri üreticilerin karlılık oranları azaltıyor. Bununla birlikte Alüminyum prim değerleri de düşüyor. P1020 ABD Midwest Alüminyum Primi ortalama 418.87 USD’den işlem görürken, Avrupadaki P1020 Primi 80-90 dolar/ton seviyelerinde işlem görüyor. Analistlere, göre üreticiler üzerindeki düşük karlılık, hatta zararlar sonucunda arz daralmaları görülebilir. Bahreyn’li üretici Alba 2019’un ilk çeyreğinde 272.707 tonluk üretime rağmen 42 milyon dolar net zarar açıklamıştı. Reuters’in Mayıs anketine göre Alüminyum fiyatları 2019 yılında ortalama 1963 dolar/ton ve 2020 yılında 2046 dolar/ton seviyelerinden işlem görecek. Ankete göre önümüzdeki aylarda yükselmesi beklenen Alüminyum fiyatlarının 3.çeyrekte ortalama 1984 dolar/ton seviyelerinden işlem görmesi bekleniyor. Uzmanlara göre Alümina fiyatlarının dünya piyasasında 355-360 dolar/ton seviyesine düşmesi ve Brezilya’daki Alunorte alumina rafinerisinin tam kapasite ile yeniden çalışmaya başlaması fiyatlara aşağı yönlü baskı yapacak.
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Nikel fiyatları Mayıs ayında %2.59’luk düşüş ile 12.035 dolar/ton seviyelerinde ayı kapattı. LME Nikel Stokları ise Mayıs ayında %8.46’lık azalış gösterdi. Nikel fiyatları da diğer metaller gibi küresel risklerden etkileniyor. Fitch mayıs ayı raporunda daha önce 14.500 dolar/ton olarak açıkladığı ortalama nikel fiyatlarını, küresel ekonomik riskler, artan ticaret savaşları ve Çin tabelindeki düşüş nedeniyle 13.250 dolar/tona düşürdü. Outokumpu Haziran ayı paslanmaz prim değerleri ise 430 kalite için 5 EUR/ton, 304 Kalite için 70 EUR/ton ve 316 kalite için 96 EUR/ton düşüşle açıklandı.
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Çinko fiyatları Mayıs ayında %8.66’lık düşüş ile 2.680 dolar/ton seviyelerinde ayı kapattı. LME Çinko Stokları ise Mayıs ayında %23.95’lik artış gösterdi. Uluslararası Kurşun ve Çinko Çalışmaları Grubu (ILZSG), küresel çinko piyasasının Ocak-Mart 2019’da açığının 15.000 ton olduğunu açıkladı. Verilere göre geçen yılın aynı döneminde 37.000 ton fazla vermişti. Ocak-Mart 2019’da metal üretimi 3,16 milyon ton ve tüketim 3,18 milyon ton oldu. Geçen yıl aynı dönemde üretim 3,26 milyon ton iken tüketim 3,22 milyon ton olmuştu. ILZSG’ye göre, 2019’da çinko talebinin %0.6 artacağı tahmin ediliyor. Avrupa’da ve Avrupa’da da Hindistan ve Meksika’da da artış bekleniyor. Arz tarafında, çinko madeni üretiminin 2019’da% 6.2 artacağı tahmin ediliyor. Avustralya’da çinko madeni üretiminin %29.4 artması beklenirken, ABD’de üretimin bu yıl %2.3 oranında düşeceği tahmin ediliyor.
Londra Metal Borsası (LME) verilerine göre Kurşun fiyatları Mayıs ayında %8.14’lük düşüş ile 1.782 dolar/ton seviyelerinde kapattı. Aynı dönem için Kalay ise %4.77 azalış ile 18.855 dolar/ton seviyelerinde ayı kapattı. LME Kurşun Stokları, Mayıs ayında %6.38’lik azalış gösterirken, aynı dönem için Kalay Stokları ise %252.81’lik artış gösterdi. Uluslararası Kurşun ve Çinko Çalışmaları Grubu (ILZSG), küresel kurşun talebinin 2018’de %0.2 düştüğünü, ancak bu yıl% 1.2 oranında artarak 11,87 milyon tona ulaşacağını tahmin ediyor. ILZSG’ye göre, Hindistan, Japonya ve Kore Cumhuriyeti’ndeki kullanımdaki artış, Çin’in kurşun kullanımında beklenen% 1.1’lik düşüşün dengelenmesine yardımcı olacak. Bu arada, ABD ve Avrupa’da kurşun kullanımının sırasıyla % 1.1 ve% 1.8 oranında artacağı tahmin ediliyor. Arz tarafında, üretimin 2019 yılında %1.8 oranında artarak 4.75 milyon tona ulaşacağı tahmin ediliyor. Artış, Kanada, Avrupa ve Güney Afrika’da beklenen artışlara ek olarak, Çin ve Hindistan’da kurşun madeni üretiminde beklenen artışların etkisiyle ortaya çıkıyor. Rafine kurşun metal üretiminin, özellikle Çin ve Hindistan’daki artışların da etkisiyle %2.5 artışla 11.94 milyon tona yükseleceği tahmin ediliyor. Ayrıca, Avustralya’dan elde edilen rafine üretimin 2019’da % 14.3 oranında artacağı tahmin edilmektedir.
Demir Cevheri fiyatları Mayıs ayında %6.0’lık yükseliş ile 106 dolar seviyelerine geldi. Liberum Capital analistlerine göre demir cevheri fiyatları 2019’un ikinci yarısından itibaren 110 dolara ulaşacak. Liberum’a göre fiyat artışının en önemli sebebi Çin’den gelen talep. Son dönemde, hurda ve geri dönüşüm kullanımının artmasına rağmen Çin’deki ham çelik üretimdeki artış ile birlikte artan ithalat fiyatları yükseltiyor. Diğer yandan Vale Brezilya madenindeki üretim azalışlarının etkisi ile oluşan yaklaşık %6’lık arz düşüşü de fiyatları arttırdı.
CBA Analistleri 2019 ve 2020 yılı demir cevheri fiyat tahminlerini sırasıyla %7 ve %3.5 arttırırken, UBS Analistleri ise aynı dönemler için tahminlerini sırasıyla %8 ve %4 arttırdı. Çin’deki liman stoklarının son iki yılın en düşük seviyelerine gerilediğini belirten analistlere göre 2020 yılında stokların artışı ile fiyatlar yineden 100 doların altına gerileyecek. 2018 yılı verilerine göre 37.3 milyon tonluk üretim ile Çelik üretiminde dünyada sekizinci sırada bulunan Türkiye’nin Mart ayında toplam çelik ürün ihracatı, geçtiğimiz yılın aynı ayına kıyasla miktar açısından %14 oranında artışla 2.1 milyon tona yükselirken, değer açısından ise % 0.7 düşüşle 1.5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.
Plastik ve Kauçuk:
Mayıs ayında yurtiçi plastik piyasasında ortalama olarak %0.75’lık azalış görülürken, en yüksek azalış %3.45 ile PA fiyatlarında görüldü. Global tedarik sıkıntılarının yaşandığı PP fiyatları ise %1.03’ lük azalış gösterdi. Chemorbis haberine göre, Çin’in PP kapasitesi, yılın ikinci yarısında faaliyete geçmesi beklenen yeni tesislerle artmaya devam ediyor. Piyasasının kendine yeterlilik konumu daha da güçleniyor. İkinci yarıda yeni tesisler planlandığı gibi faaliyete geçirilebilirse, Çin’in toplam PP kapasitesi yaklaşık 5 milyon ton/yıl artmış olacak. Yurtiçi poliolefin piyasaları Mayıs ayının ikinci yarısında zayıfladı. Zira tüccarlar ekonomik endişeler ve Ramazan rehavetinin baskısıyla daha gözle görünür indirimler verdiler. Düşük talep PP ve PE için henüz ay bitmeden teklifleri bazı eşiklerin altına çekti. Haziran için bazı teklif ve satış hedefleri halihazırda Mayıs seviyelerinin 20-50$/ton altından dile getirildi. Son dönemde Türkiye’de düzensiz Çin ve Vietnam malı homo PP teklifleri görüldü. Ancak bu fiyatlar alım ilgisi çekmedi. Alıcılar, “Asya’daki gerileme ve Türkiye’deki düşük sezonu dikkate alırsak, uzak mesafeli mallara girmeyi riskli buluyoruz. Bazı alıcılar uzun bayram tatilinde fabrikalarını kapatmadan evvel nakde dönmek amacıyla ham madde teklif ediyor,” dedi. PE piyasasında, Amerikan teklifleri Çin ile süren ticari anlaşmazlık neticesinde global anlamda zayıf giden talebe teslim oldu ve düşüşlere öncülük etti. Aralarında Çin, Türkiye ve Endonezya’nın bulunduğu pazarlarda Amerikan LAYPE teklifkleri bol arz neticesinde CFR 1000$/ton eşiğinin altını kırdı. Poliolefin piyasalarındaki oyuncular, Türkiye, Mısır, Orta Doğu ve bazı Güneydoğu Asya pazarlarının yokluğunda Çin’in izleyeceği rotayı merak ediyor. ChemOrbis Fiyat Endeksleri’ne göre, Türkiye’nin ithalat piyasaları Çin’e kıyasla PE’de 20-40$/ton ve PP’de ise 70$/ton primle işlem görüyor. İthal PS fiyatları Mayıs ayında yönünü aşağı çevirdi. Türkiye’de PS fiyatlarının, Avrupa’dan gerilemesi muhtemel Haziran tekliflerinin düşüş baskısı altında kalacağı düşünülüyor. Brezilyalı Braskem’in yaşadığı sorunlar Avrupalı ve ABD’li kaynakları tatilden hemen önce Haziran için zam girişimlerinde bulunmaya itti. Uzun bayram tatilinin ardından satıcı ve alıcılar arasında sıkı pazarlıklar yaşanacağa benziyor. Zira imalatçılar ilk fiyat seviyelerinden indirim elde etmeye çalışacak. Bir profilci, “Farklı ABD’li tedarikçilerden 50-70$/ton arasında değişen belirgin zamlar geldi. Ancak 25$/tonu aşan herhangi bir artışı ödemeyi düşünmüyoruz,” dedi.
Kağıt ve Kereste:
Yurtiçi kağıt fiyatları Mayıs ayında ortalama %5.95’lik artış gösterdi. Gri kağıt fiyatlarındaki ortalama artış ise %6.64 olarak açıklandı. KASAD haberine göre, 2017 yılı için ülkemizde 4.356.823 ton kâğıt-karton üretilmiş iken tüketim 6.326.345 ton olarak gerçekleşmiş olup 864.962 ton ihracata karşın 2.797.019 ton ithalat yapılmıştır. İhracat rakamı toplam ithalattan çıkarıldığında net dış alım/satım dengesi -1.932.057 ton olarak gerçekleşmiştir. Buna göre, net dış alımın tüketimdeki payı %30.5 olarak gerçekleşmiştir. Bunun anlamı ülkemizde tüketilen kâğıt-kartonun %30.5 i yurtdışından alımla gerçekleşmektedir. Uzun Lif (Fiberli) Selüloz İthalat birim fiyatı dolar bazında 2016 yılında ortalama 639 dolardan 2018 yılının 10 ayı dikkate alındığında 831 dolara yükselmiştir. Yine ithalat miktarı da yıllara bağlı olarak ton cinsinden artış göstermiştir. En fazla ithalat yapılan ilk üç ülke 195.502 ton ile A.B.D., 133.370 ton ile İsveç ve 116.939 ton ile Finlandiya gelmektedir. Ağartılmış Kısa Lif (Yapraklı) Selüloz İthalat birim fiyatı dolar bazında 2016 yılında ortalama 524 dolardan 2018 yılının 10 ayı dikkate alındığında 778 dolara yükselmiştir. Kısa lifli beyaz kâğıt hamuru ithalatında ise ilk üç sırayı 223.594 ton ile Brezilya, 96.326 ton ile Portekiz ve 78.181 ton ile Uruguay almıştır. Ağartılmış kısa ve uzun lifli(yapraklı+ibreli) selüloz ithalat birim fiyatı dolar bazında 2016 yılında ortalama 580 dolardan 2018 yılının 10 ayı dikkate alındığında 806 dolara yükselmiştir. 2017 yılında yapılan esmer kraft kâğıdı ithalat birim fiyatı ortalama 644 dolar olurken, ithalatta ilk sıraları İsveç, Rusya ve Finlandiya almıştır. 2017 yılında yapılan torbalık kraft kâğıdı ithalat birim fiyatı ortalama 702 euro olurken, bu rakam 2018’in ilk on ayında 765 euro’ya yükselmiştir. Global piyasalara baktığımızda Nikkei borsasında Kağıt&Hamur fiyat endeksinin %12.81 oranında düştüğünü görüyoruz.
Ahşap Global haberine göre; Wood Resource Quarterly (WQR) fiyat verilerine bakıldığında, son iki yılda yumuşak ağaç elyaf fiyatları ABD Kuzeybatı, Batı Kanada, İskandinav ülkeleri ve Almanya’da% 20’nin üzerinde artış gösterdi. Son iki yılda, sert ağaç hamur kütüklerinin maliyeti Wood Resource Quarterly’nin takip ettiği 16 ülkenin 15’inde arttı. Çin, Finlandiya, Endonezya ve İspanya da dâhil olmak üzere bazı sert ağaç hamuru üreten ülkelerdeki kâğıt hamuru fabrikalarında lif maliyetlerinin 2016 yılının 4. çeyreğinden 2018 yılının 4. çeyreğine kadar % 10 ila 30 oranında arttığı görüldü. Çin’e ithalatı yapılan sert ağaç odun talaşının fiyatları, özellikle Avustralya ve fiili gibi yüksek maliyetli ülkelerinden elde edilen sert ağaç odun talaşının fiyatlarının artması nedeniyle, 2017 yılının sonlarından 2019 yılının başlarına kadar sabit bir şekilde yükseldi. 2018 sonunda ve 2019’un başlarında, Çin ve Japonya’ya satılan sert ağaç odun talaşının ithalat fiyatı neredeyse aynıydı. Bu, önceki on yıl boyunca Japonya’ya satılan odun talaşı fiyatlarının Çin’e gönderilenlere kıyasla % 20-70 $/odmt (fırın kuru metrik ton) arasında daha yüksek olmasının aksine bir durum. 2018’in 4. çeyreğinde Japonya’ya ithal edilen peletin fiyatı 2017’in 4. Çeyreğine kıyasla %6 artarak ortalama 182 $/ton olarak gerçekleşti. Japonya’ya kıyasla nominal olarak düşük olan Güney Kore pelet ithalat fiyatları aynı dönemde neredeyse yüzde 25 oranında arttı. Güney Kore’nin pelet ortalama maliyetini düşük olması, Güney Kore’nin yakınındaki Vietnam ve Malezya’dan düşük maliyetlerle alması ile açıklanabilir. Bu durum, Japonya’nın pelet ithalatını en fazla yüksek kaliteli FSC ve SFI sertifikalı ve pahalı pelet üreticisi Kanada’nın British Columbia eyaletinden yapmasından kaynaklanmakta.
Enerji ve Petrol:
Mayıs ayında yurtiçi sanayi elektrik ve doğalgaz fiyatlarında bir artışa gidilmezken; pompa fiyatları genelde sabit bir seyir izledi. Petrol fiyatlarının ve döviz kurunun Mayıs ayında pompa fiyatlarına etkisi Motorin için %0.16 artış olarak görülürken, K95 Benzin fiyatları ise aynı seviyede ayı kapattı. AA haberine göre, ABD Enerji Enformasyon İdaresi (EIA), bu yıl ve gelecek yıla ilişkin petrol fiyatı tahminlerini revize etti. EIA’nın “Mayıs 2019 Kısa Dönem Enerji Görünümü Raporu”nda, bu yıl Brent tipi ham petrolün ortalama varil fiyatının 70 dolar olmasının öngörüldüğü belirtildi. EIA’nın nisan ayı raporunda bu yıl Brent petrolün varil fiyatının 65 dolar olacağı tahmin edilmişti. Ayrıca, Brent tipi ham petrolün gelecek yıla ilişkin varil fiyatı beklentisi de 62 dolardan 67 dolara yükseltildi. Raporda, Venezuela ve İran’daki üretim kesintilerinin fiyat revizyonunda etkili olduğu ifade edilirken, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütünün (OPEC) toplam günlük ortalama ham petrol üretiminin bu yıl 30,3 milyon varile, gelecek yıl ise 29,8 milyon varile gerilemesinin öngörüldüğü kaydedildi. Diğer yandan Haziran ayı başında, ABD Başkanı Trump’ın Çin ve Meksika için ek gümrük vergisi kararı petrol fiyatlarındaki düşüşü tetikledi. Brent petrolün varil fiyatı bir günde %5.7 düşüşle 61,5 dolara kadar geriledi. Bir günlük kayıp 3 dolar oldu. Bu şekilde Brent petrolünün fiyatı 30 Nisan’dan itibaren %11, WTI ham petrolün %14 düşmüş oldu. Uzmanlar, bu düşüş temposu sürerse petrol fiyatının haftaya 60 doların altına inebileceğini, ardından rublenin de 67-70 dolarlara çıkabileceğini öngörüyor. TimeTürk.com haberine göre; Petroldeki düşüşün başlıca nedeninin ABD-Çin arasında tırmanan ticaret savaşları olduğu, ABD’nin Meksika ve AB karşıtı politikalarının piyasalarda yarattığı gerginliğin de petrol piyasasını etkilediğine dikkat çekiliyor. Diğer yandan analistler, Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü’nün (OPEC) Rusya ile petrol üretimini kısma yönündeki anlaşmasının büyük ihtimalle uzatılacağını ve bunun da petrol fiyatının çok daha aşağılara inmesinin önüne geçeceğini tahmin ediyor. OPEC ülkeleri ile Rusya’nın üretimde ciddi artışa gitmesinin varil fiyatını 40 dolara kadar indirebileceği öngörülüyor. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, dün yaptığı açıklamada, Rusya’nın bütçesinin petrolde varil başına 40 dolarlık fiyata göre belirlendiğini, 60-65 dolarlık fiyatın kendileri için “memnun edici” olduğunu söylemişti.
Döviz Kurları:
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Mayıs tarihli Beklenti Anketine göre 2019 yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bir önceki anket anket döneminde 6.20 TL iken, bu anket döneminde 6.43 TL olmuştur. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla 6.430 TL ve 6.68 TL olarak gerçekleşmiştir. Commerzbank’ın Mayıs ayı kur tahminine göre, Merkez Bankası’nın Döviz rezervlerine dair haberler de yükselişte tetikleyici oldu. Kurdaki yükselişin büyük kısmı eski hikayelerden kaynaklanıyor. Seçimin iptal kararının etkisi % 10 -15 olmuştur. Bu sadece kurda yükselişi ivmelendirdi. Dolar güçlendiği, TL değer kaybettiği zaman TCMB’nin birşey yapmayacağı düşünülüyor. Bu yüzden de bir spiralin içine giriyor. Eğer enflasyon önümüzdeki aylarda baz etkisiyle iyileşirse kur bir noktada 6 - 6.25 aralığında istikrara kavuşabilir. Manulife Varlık Yönetimi Stratejisti kurda yıl sonuna kadar oynaklığın devam edebileceğini ama toparlanma olabileceğini belirterek “5.80 seviyesine doğru bir çekilme olabilir” yorumunu yaptı. EUR/USD paritesi için Citibank’ın Mayıs ayındaki tahmini 0-3 ay için 1.12, 6-12 ay için 1.16 ve uzun vadede 1.30 olarak açıklandı. Citibank’a göre güçlü bir cari işlemler dengesi ve borç çıkışları, orta vadede EURO’yu destekleyebilir.
Yurtiçi Fiyat ve Maliyet Endeksleri:
Yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE), 2019 yılı Mayıs ayında bir önceki aya göre %2,67, bir önceki yılın Aralık ayına göre %7,99, bir önceki yılın aynı ayına göre %28,71 ve on iki aylık ortalamalara göre %32,85 artış gösterdi. Sanayinin dört sektörünün bir önceki aya göre değişimleri; madencilik ve taşocakçılığı sektöründe %1,87, imalat sanayi sektöründe %2,87, elektrik, gaz üretimi ve dağıtımı sektöründe %1 artış, su temini sektöründe %2,51 düşüş olarak gerçekleşti. Bir önceki aya göre en fazla artış; %10,27 ile tütün ürünleri, %7,08 ile ham petrol ve doğal gaz, %6,57 ile kok ve rafine petrol ürünleri olarak gerçekleşti. Buna karşılık mobilya %3,05, su temini %2,51, giyim eşyası %0,48 ile bir önceki aya göre azalan alt sektörler oldu. Ana sanayi grupları sınıflamasına göre 2019 yılı Mayıs ayında aylık en fazla artış dayanıksız tüketim malında ve yıllık en fazla artış enerjide gerçekleşti.
Ülke sınırları içinde üretimi yapılarak yurt dışına ihraç edilen malların üretici fiyatlarındaki değişimi ölçen yurt dışı üretici fiyat endeksi (YD-ÜFE), 2019 yılı Nisan ayında bir önceki aya göre %4,93, bir önceki yılın Aralık ayına göre %8,54, bir önceki yılın aynı ayına göre %33,43 ve on iki aylık ortalamalara göre %40,62 artış gösterdi. Sanayinin iki sektörünün bir önceki aya göre değişimleri; madencilik ve taşocakçılığı sektöründe %4,71, imalat sanayi sektöründe ise %4,93 artış olarak gerçekleşti. Bir önceki aya göre en fazla artış; %17,81 ile kok ve rafine petrol ürünleri, %6,19 ile kimyasallar ve kimyasal ürünler, %5,59 ile mobilya sektöründe gerçekleşti. Ana sanayi grupları sınıflamasına göre 2019 yılı Nisan ayında en fazla aylık ve en fazla yıllık artış enerji mallarında gerçekleşti.