Nilgün Yalım Eren
Rezonans Kanunu (4.Bölüm) “Kalbimizle dünyayı değiştirebiliriz.”
Rezonans Kanunu (4.Bölüm)
“Kalbimizle dünyayı değiştirebiliriz.”
Pierre Franckh (1953- )
Pierre Franckh, 1953 yılında Heilbronn, Almanya'da dünyaya gelmiştir. TV dizilerinde oyunculuk ve yönetmenlik yapmış, 1996’dan itibaren yazarlığa ağırlık vermiştir. 2004’te yayınlanan Glücksregeln für die Liebe (Aşk için iyi şanslar) adlı kitabı, Stern dergisinin en çok satanlar listesine girmiştir. İki milyonun üzerinde tirajı ile Pierre Franckh, ezoterik edebiyat alanında en başarılı Alman yazarlardandır. Kitapları 21 ülkede yayınlanmış olup, kendisini kitaplarına ve derslerine adamıştır.
Düşünce Gücü Maddeyi de Değiştirebilir mi?
Düşündüklerimizden ibaretiz.
Şu an olduğumuz kişi düşüncelerimizden doğar.
Düşüncelerimizle dünyayı yaratırız. BUDA
Önceki bölümlerde kalbimizin yaydığı enerjinin ne kadar güçlü olduğunu öğrendik. Artık düşünce gücümüzün kendi DNA’mız kadar başka bir DNA’yı da etkileme gücü olduğunu biliyoruz. Kalbimizin yaydığı bu güçlü enerji sadece kendi bedenimizi değil, maddenin atomlarını bile değiştirecek kadar güçlü.
Atom fiziksel bir yapıda değildir. Daha çok yörüngesinde enerji yayan bir topaca benzer. Bu küçük enerji girdapları kuark veya foton olarak adlandırılır.
Katı madde diye bir şey yoktur, sadece enerji vardır.
Bu enerji elektromanyetik alanlardan oluşur.
Atomlar değişir. Pieter Zeeman bunu 1896 yılında keşfetmişti. Manyetik bir gücün maddenin özünü değiştirebileceğini bulmuştu. 1913 yılında Johannes Stark bir elektrik alanının da aynı şekilde atomu etkileyebileceğini keşfetti.
Bir atomun içinde bulunduğu elektrik veya manyetik alan değişince atomun kendisinin de değişime uğradığını artık biliyoruz. Bu bulgu, atomların sadece maddesel anlamda değil, gösterdikleri davranış anlamında da değişime uğradığını ortaya koyuyor.
Kalbimizin enerjisi ile dünyadaki herhangi bir atomu gerçekten değiştirebiliriz. Zamanın da uzaklığın da bu süreçte önemi yoktur. Bu şekilde imkansız görünen olaylar bile gerçekleşebilir. Bu olaylar bizim algımızda “açıklanamaz mucizeler” olabilir. Ancak bilim adamları ve dünyadaki ruhani liderler için uzun zamandır bu bir sır değil.
Her Şey Birbirine Bağlı
Hayattaki mutluluğunuz, düşüncelerinizin niteliğine bağlıdır. Marc AUREL
Kalbimizin enerjisiyle, DNA’mızla veya düşüncelerimizle istesek de istemesek de sürekli olarak dış dünyaya tepkiler gönderiyoruz ve bu tepkiler diğer insanların enerjilerine ulaşıyor. Onların enerjileri de aynı rezonans alanında bulunduğunda bizimkiyle uyum içinde titreşiyor. Bu gerçekleşmediği sürece bizim enerjimizden etkilenmiyorlar. Aynı şekilde onların enerjisi de bizimkiyle uyumlu olduğunda bizi çekiyor. Sürekli olarak enerji yayıyoruz ve alıyoruz.
Diğer insanlarla aramızdaki bu bağ sayesinde hayatımızı kendi isteklerimiz doğrultusunda yeniden şekillendirme imkanını oluşturuyoruz.
En önemli olan her zaman içimizdeki derin inançtır. Özellikle inandığımız ve düşündüğümüz her şey hayatımızda gerçekleşir, tıpkı hastalıkların iyileşmesi, başarıların gerçekleşmesi gibi.
Doğal olarak endişelerimiz de onlara düşünce enerjisi verdiğimizde onaylanmış olur. Rezonans Kanunu’na göre umutlarımızı da endişelerimizi de hayatımıza çeken bu düşüncelerdir.
Başımıza gelenler konusunda güçsüz olduğumuza,
Etrafımızdaki her şeyden ayrı olduğumuza,
Kurban konumunda olduğumuza,
Her şeyin tesadüf olduğuna,
Dünyada haksızlığın hüküm sürdüğüne,
Hastalıklar konusunda aciz olduğumuza,
Talihin ve talihsizliğin körlemesine gerçekleştiğine,
Vücudumuzun bizden bağımsız olduğuna,
Hayatta hiçbir şeye hakkımız olmadığına,
Kendi yaratıcılığımızın üstünde etkimizin bulunmadığına,
Ne kadar inanırsak,
O kadar endişelerle dolu bir hayat yaratmış oluruz.
Rezonans kanunu her zaman “evet” der. Enerji, bir durumun ahlaki veya yararlı olup olmadığına bakmaz. Enerji sadece yaydığınız enerjilere tepki verir. Bu nedenle düşüncelerimiz, inançlarımız çok önemlidir.
Bu işin anahtarı öncelikle bizi çevreleyen her şeyle nasıl bir bağlantı içinde olduğumuzu anlamakta yatar. Bir sonraki aşama da rezonans alanımızı, hayatta istediğimizi elde etmek için nasıl değiştirebileceğimizi fark etmektir.
Bundan sonra hiçbir olumsuz düşünceyi zihnimize sokmamamız gerekiyor, çünkü bu düşünceler de bir rezonans alanı meydana getirerek hayatımızı istemediğimiz bir alana doğru sürüklüyor.
Eski inanç kalıplarımızı, kendimize yüklediğimiz inanışlarımızı değiştirirsek, şimdiye kadar negatif enerji alanıyla rezonans halinde titreşen tüm olay ve kişilerle olan bağımız da ortadan kalkar.
İstemeye başlamadan önce hayatınızı hangi yönde değiştireceğinize karar vermeniz gerekir.
Bütün ihtimaller mümkündür.
Yani var olan ihtimallerin her biri…
O zaman dönüşmek istediğiniz kişiyi düşünün.
Daha sonra şu an olduğunuz kişiye bakın.
Eğer arada büyük bir fark varsa, o zaman hızla inancınızı olmak istediğiniz kişiye yönlendirmeniz ve olmak istemediğiniz bu kişiyle vakit kaybetmeyip gündelik hayatınızı şu anki kişiliğinize göre yaşamayı bırakmanız gerekir.
Rezonans Kanunu
-Her şeyi birbirine bağlayan bir enerji alanı vardır.
-Bu enerji alanı, bizim rezonans alanımız ile iletişim kurar.
-Rezonans alanımızı duygularımızın, düşüncelerimizin ve özellikle de inançlarımızın enerjisi ile oluştururuz.
-Bu enerjiyi kalbimizle, DNA’mızla ve düşüncelerimizle yayarız.
-Rezonans alanı için uzaklığın da zamanın da önemi yoktur.
-Rezonans alanı sayesinde herkesle ve her şeyle aramızda bir bağ kurulur.
-Bizimle rezonans içine giren her kim ya da her ne olursa olsun, bu duruma tepki vermekten başka şansı olmaz.
-Bizimle rezonansa giren her şey istisnasız hayatımıza çekilir.
-Biz de aynı şekilde diğer rezonans alanlarına karşı koyamayız ve bizimle uyum içinde titreştiklerinde onlara çekiliriz.
Kaynak: Pierre Franckh/Rezonans Kanunu/Koridor Yayıncılık/İstanbul, 2021